Plastik yiyoruz

Sulara karışan plastikler zamanla parçalanarak mikroplastiklere dönüşüyor. Plastik, denizlerde balıkların tüketmesi ile besin zincirine karışıyor. Yapılan araştırmalar sofradaki tuzda da plastik olduğunu gösteriyor. Çözüm ise tek kullanımlık plastiklerden vazgeçmek.

Günlük hayatımızda sıkça kullandığımız plastikler, toprağa, suya ve havaya karışarak toplum sağlığını tehdit ediyor. Mikroplastikler, suya, sofrada kullandığımız tuza kadar karışıyor. Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, “Hint Keneviri bitkisi ve benzeri biyolojik malzemelerden plastiğe alternatif, zararsız biyolojik ürünler elde edilebilir.” dedi.

Kullandığımız plastik ürünler çeşitli şekillerde dere, sulama kanalı ve denizlere karışıyor. Atık yönetim altyapı eksikliğinin olması, tarımsal üretimde kullanılan plastiklerin tarım alanlarında bırakılması, karasal ve denizsel plastik kirliliğine neden oluyor.

DAVRANIŞI, BÜYÜME VE ÜREMEYİ ETKİLİYOR

Plastik üretiminde, doğa ve insan sağlığına ciddi şekilde zarar verecek olan kimyasallar kullanıldığını belirten Gündoğdu, “Alev geciktiriciler, antioksidanlar, hormon bozucu özellikte olan fitalat, bisfenol gibi kimyasallar kullanılıyor ve bunlar mikroplastik formunda da taşınıyor. Plastik kullanımı sonrasında da toplama oranının çok düşük olması, büyük risk oluşturuyor.” dedi. Plastiklerin içinde bulunan kimyasallar canlılarda, cinsiyet ve büyüme hormonlarının bozulmasına ve de otizmden kansere varana kadar birçok hastalığa sebep oluyor. Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, mikroplastiklerin çeşitli hücre yapılarından geçebildiğini belirtti. Gündoğdu, “Özellikle oksidatif stres dediğimiz stres düzeyini artırmada, davranış bozukluğunda, büyüme ve üreme bozukluğunda bu mikroplastikler etken. Birikimsel olarak da bu mikroplastiklere maruz kalan canlıları tüketen diğer canlılar, besin zincirinden kaynaklı olarak aynı zamanda bu mikro ve nanoplastiklere maruz kalmış oluyor.” ifadelerini kullandı.

SEL SULARIYLA DENİZLERE TAŞINIYOR

2018 yılında yapılan araştırma göre, Mersin Körfezi’nde yağmurlardan önce kilometrekarede 700 bin adet olan mikroplastik sayısı, sonbahar yağmurlarıyla kilometrekarede 12 milyon adedi geçiyor. Araştırmanın güncelliğini koruduğunu belirten Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, önlem alınmadığı için de bu durumun her yıl katlanarak artmaya devam ettiğini söyledi.

Ayrıca Gündoğdu, denizlerde bulunan balıkların ciddi oranda mikroplastiğe maruz kaldığını belirtti: “En son yaptığımız çalışmada her balığın neredeyse 1 ila 2 mikroplastik yediğini biliyoruz. Bir insanın bir oturuşta 10 civarında barbunya ya da benzeri balık yediğini düşündüğümüzde bu sayı katlanarak artıyor. Suları süzerek beslenen midyeler de ciddi oranda mikroplastik barındırıyor.”

Tuzda da durum farklı değil. Türkiye’de bulunan 16 büyük tuz markasında yapılan araştırmayla günlük yaşantımızda kullandığımız tuzların içinde de ciddi oranda mikroplastik olduğu ortaya konuldu. Gündoğdu, “Denizden veya gölden elde edilen tuzlarda da bu plastiklerden dolayı ciddi oranda kirlenme olduğunu yapılan çalışmalar gösterdi.” dedi.

KENEVİR SEÇENEK OLABİLİR

Plastikten kaynaklı kirlenmenin en fazla tek kullanımlık ürünlerden kaynaklandığını söyleyen Gündoğdu, önlem olarak günlük hayatta kullanılan plastiklerin kullanımına son verilmesi gerektiğini savundu:

“Depozito sistemi, plastiklere ek vergiler bu sorunun çözümüne ciddi katkı sağlayacaktır. Bazı alanlardan plastiği çıkarmak mümkün değil. Ancak bu mümkün olmayan alanların çevreyi kirletme oranı çok düşük. Esas kirliliğin nedeni günlük hayatta kullanılan tek kullanımlık plastikler. Plastik alternatifi olarak kenevir gibi biyolojik temelli ürünlerin seracılık ve diğer sektörlerde de kullanılması, halk sağlığı ve doğa açısından faydalı olacaktır.”

Sonraki Haber