Polis memuru Şeyda Yılmaz’ı şehit etmişti: Suçu polislere attı!

İstanbul'da polis Şeyda Yılmaz'ı şehit eden tutuklu sanık Yunus Emre Geçti'nin yargılanmasına devam edildi. Türkiye'nin yüreğini yakan olayda, cani Geçti bugün bir kez daha hakim karşısına getirildi.

İstanbul'da polis Şeyda Yılmaz'ı şehit eden tutuklu sanık Yunus Emre Geçti hakkında toplamda 5 ayrı suçtan ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 50 yıl 10 ay 15 güne kadar hapis talebiyle dava açılmıştı. Yunus Emre Geçti'nin yargılanmasına bugün devam edildi.

İstanbul Anadolu 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanık Yunus Emre Geçti bulunduğu Erzincan Kapalı Cezaevi'nden SEGBİS sistemiyle bağlanırken şehit Şeyda Yılmaz'ın eşi müşteki polis memuru Semih Yılmaz, polis memuru K.H.S., sanığın annesi Pınar Geçti ve müşteki avukatları mahkeme salonunda hazır bulundu.

OLAYI HATIRLAMADIĞINI SÖYLEDİ

Tutuklu sanık Yunus savunmasında olayı hatırlamadığını söyleyerek "Kesinlikle böyle bir şeye yeltenecek biri değilim. Şeyda ablayı çok yakından tanırım, çok sevdiğim biridir. Kürşat abiyi de tanırım. Karakolumuzda görev yaparlar" şeklinde konuşmaya başladı. O esnada ise Şeyda Yılmaz'ın eşi müşteki polis memuru Semih Yılmaz, sanığa tepki göstererek "Nereden tanıyorsun ya sen Şeyda'yı nereden" diye bağırdı. Mahkeme başkanının tarafları uyarmasıyla sanık savunmasına devam etti.

'BENİ YAKALAMAYA ÇALIŞANLARI HASIMLARIM SANDIM'

Savunmasının devamında sanık Geçti, "Olay günü karakoldan kaçmadım, beni zorla tuttular, sigara içirmediler. Benim hasımlarımdan dolayı 6 ay önce 4 tane mermi yedim. Doktor raporlarımda hepsi vardır. Olay günü beni zorla duvara yapıştırdılar, tekme attılar. Silah yere düştü. Ben daha öncesinde hiç silah almadım elime. Polisler beni çok iyi tanır. Ben orda kesinlikle olayı hatırlamıyorum. Ben kalçamdan ve kolumdan vuruldum, annem de vurulmuş. Beni köpek arabasıyla adliyeye getirdiler. Bunları da göz önünde bulundurun. Ben Şeyda ablayı görmedim, bana silahla sıkıldı. Hasımlarım olduğunu düşündüm. Aileme de zulüm yaşatmışlar. Bunların hepsi olurken uyuşturucu maddenin etkisindeydim. Böyle bir şey olmasını kesinlikle istemezdim. Basın mensupları aileme baskı yapıyorlar. Ailemin can güvenliği yoktur" dedi.

MAHKEME BAŞKANINDAN 'MERMİ' SORUSU

Tutuklu sanık, "Karakolda beni dövdüler, ifademe zorla başka söylemler eklettiler. Karakol ifadem geçerli değildir. Ben silahı polisin belinden çekmedim. Silahla ben ateş etmedim, silahı aldığımda kendisi ateş aldı" şeklinde savunmasını sürdürdü. Mahkeme başkanı olayda iki tane tabanca kullanıldığına dair raporun dosyaya girdiğini belirterek "İstanbul Kriminal Polis Labaratuvaru Müdürlüğü'nün raporunda Şeyda Yılmaz'ı öldüren merminin senin silahından çıktığı yazılmış, ne diyorsun" şeklinde soru yöneltti.

'OLAY GÜNÜ KAFAM GÜZELDİ'

Tutuklu sanık Geçti ise mahkeme başkanının sorusunu "Ben kasıtlı bir şey yapmadım. Onlar da beni çok iyi tanırdı. Her zararım kendimedir. Evet uyuşturucu bağımlısıyım ama olay günü de zaten kafam çok güzeldi. Ben resmi bir polis aracı görmedim, o zaman belki teslim olurdum. Çok pişmanım, keşke böyle bir şey olmasaydı. Allah herkese sabır versin" şeklinde yanıtladı. Ayrıca sanık, olay günü annesini yaralamasıyla ilgili ise "Kesinlikle bilerek yapmadım, annem sonuçta benim canım kanımdan. Nasıl isteyerek zarar verebilirim" dedi.

TANIK KONUŞTU

Duruşmada tanık olarak dinlenen F.Ö., "Sanığı aynı mahallede oturduğumuzdan tanırım. Ben olayı görmedim. Patlama seslerini duydum. Dükkandan dışarı çıktım. Birinin kaçtığını gördüm. Yanına gittiğimde hasımlarından kaçtığını söyledi. Elimden silahı aldım. Mahalleden tanıdığım için yardımcı olmak istedim ve onu dükkana gizledim. Dışarıya çıkıp kontrol etmek istediğimde sanık çıkmamı istemeyince kapıyı kilitleyerek dışarı çıktım. Olayın farklı olduğunu anlayınca polisleri sanığa götürdüm. Ama kendisi kaçmıştı" dedi.

SUÇU POLİSLERE ATTI

Müşteki avukatı sanığa "Madem suçlu değildin, serbest bırakılmıştın neden olay günü hala karakolda tutuluyordun" diye sordu. Sanık Geçti ise "Ben de onu bilmiyorum zaten, sanırım polisler bana kendince bir ceza vermek istedi. Oradaki herkes beni iyi tanır, ofisimize gelip çay içerlerdi" şeklinde cevapladı.

'BENİM EŞİM BİR KAHRAMANDIR'

Şeyda Yılmaz'ın eşi Semih Yılmaz ise duruşmada "Ben vatanına bağlı bir Türk genciyim. Ben her gün sık sık eşimin kabrini ziyaret ederim. Çocukların gözünde benim eşim bir kahramandır. Asıl kayıp devletin kaybıdır, vatansever bir evladını toprağa vermiştir. Ben şehit eşi kimliğine sahibim. Taziyeye gelenlere "Vatan sağolsun" dedim. Her zaman devletin gereğini yerine getireceğini düşündüm. Burada bugün devlet sizlersiniz. Sizin kararınızla devlet evlatlarının güvende olmasını istiyorum. Benim diğer kimliğim de polis memurluğudur. Özellikle Yunus gibi suçlulara karşı kinim her zaman devam edecektir fakat görevimin gerektiği şekilde davranacağım" dedi.

'SANIĞIN SÖYLEDİKLERİ YALAN'

O esnada ise tutuklu sanık Geçti, mahkeme başkanına "Sizin huzurunuzda tehdit alıyorum" dedi. Mahkeme başkanının müdahalesiyle sanığın susturulmasından sonra olayda yaralanan müşteki polis memuru K.H.S.'ye söz verildi. "Sanığı tanıma gibi bir durum söz konusu değildir. Biz olay günü araçtan indikten sonra kendisine ihtarda ve uyarıda bulundum. Kendisi kaçmaya devam etti. Sanığın her söylediği yalandır" şeklinde konuştu.

NE OLMUŞTU?

İstanbul Ümraniye'de 23 Eylül 2024 günü "motosiklet hırsızlığı" suçundan yakalanan şüpheli Yunus Emre Geçti'nin çıkan arbede sırasında silahla ateş etmesi sonucu, polis memuru Şeyda Yılmaz şehit olmuştu. Türkiye'nin yasa boğulduğu olayda 26 farklı suç kaydı olduğu tespit edilen şüpheli Geçti, adli makamlarca tutuklanmıştı.

Yunus Emre Geçti hakkında hazırlanan iddianamede şüphelinin, polis memuru Şeyda Yılmaz'ı şehit etmesi yönünden "Kadına karşı, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenmişti.

Sonraki Haber