Prof. Dr. Doğan Perinçek’ten uyarı var: Alüvyon alanda yapılaşmanın hesabını veremezsiniz!

Jeoloji Profesörü Doğan Perinçek, Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki ikiz yıkıcı depremlerin ardından ortaya çıkan, Hatay’ın güneyinde, Suriye sınırları içinde çekilmiş, alüvyon zemindeki sıvılaşma görüntülerini yayınladı.

Kahramanmaraş depremleri sırasında Hatay’ın güneyinde, Suriye sınırları içinde çekilmiş bir videodan alınmıştır.

Görüntüleri Suriyeli meslektaşlarının gönderdiğini belirten Perinçek, “Alüvyon alanlarında sürekli yapılaşma izni veren başta Çanakkale olmak üzere; belediyelerin dikkatini bir kez daha çekmek isterim. Demedi demeyin; sonra deprem sizin kulağınızı öyle bir çeker ki, hesabını halka veremezsiniz” dedi. Prof. Dr. Perinçek şunları söyledi:

Her deprem sonrası alüvyon alanlarında oluşan ve bizim zemin sıvılaşması dediğimiz bir olay. Alüvyon, nehirlerin taşıdığı ve deniz kıyılarında ovalarda biriken çakıl, kum ve kil (çamur) gibi malzemelerden oluşan gevşek bir malzeme. Boşluklarında ve yüzeye yakın bir derinlikte bol miktarda su içeriyor. Deprem sırasında alüvyon içindeki su yüzeye çıkıyor. Çıkarken yerin altından beraberinde kum ve kil, çamur getiriyor. Burada gördüğümüz tipik bir zemin sıvılaşması. Yeraltındaki alüvyon içindeki su, deprem ile yüzeye çıkmış, beraberinde kum getirmiş. Su tekrar yüzeyin altına dönmüş fakat yüzeye getirdiği kum kalmış. Delikler ise suyun çıktığı yerler. Jeoloji öğrencilerine gösterilebilecek tipik bir zemin sıvılaşması örneği.

KAĞITTAN KAYIK GİBİ BİNALAR SALLANIR

Zemin sıvılaşması alüvyon alanlarında olur ve zemin sıvılaşması sonrası binalar sanki kağıttan bir kayık gibi sallanır, yerin içine gömülür yada yan yatar. Binanın belki camları bile kırılmaz ama artık mesken olarak görev yapamaz hale gelir. Bu nedenle alüvyon olan alanlarda yapılaşmadan kentleşmeden kaçınmak gerekir.

  • Alüvyon zemin depremin yıkıcı etkisini artırır. Depremin şiddeti artar. Binalar daha kolay hasar görür.
  • Alüvyon zemin üzerine mecbur kalır kurallara uygun bina yaparsanız, inşaat maliyetleri artar.
  • Alüvyon alanlarda kentleşme olursa tarım alanlarını kaybedersiniz.

‘FAY ÜZERİNE KONUT İNŞASINI ENGELLEMELİYİZ’

Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu, deprem bölgesindeki incelemelerinde fayın kestiği bölgelerde ayakta duran tek bir yapı olmadığını gördüğünü belirterek, "İyi yapılmış, kötü yapılmış, bina yüksekmiş, alçakmış, tek katlıymış, bütün yapıları fay parçalamış. Fay konusunda bir yasaya ihtiyacımız var. Fayın üzerine yapılaşmayı engellemeliyiz." dedi.

Gaziantep'in İslahiye ve Nurdağı ilçelerinin tamamının fay üzerine oturduğuna dikkat çeken Gökçeoğlu, “Bu ilçeleri fay kesiyor. Fayın kestiği bölgelerde ayakta duran tek bir yapı yok.” diye konuştu. Bu bölgede sıvılaşmaya uygun bir zemin var olduğunu belirten Gökçeoğlu, “Sahadaki incelemelerde, Amik Ovasının Hatay'a doğru olan bölümünde ve İskenderun kıyılarında sıvılaşmayı gördük. İstediğiniz kadar kuvvetli olsun yapı, sıvılaşan yapı üzerinde eviniz varsa ya yıkılır ya da ağır hasar alır." ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Gökçeoğlu, Hatay Havaalanı terminal binasının, kazıklı temel üzerine inşa edildiği için sağlam olduğunu ve tek bir camının bile çatlamadığını ama yanındaki zeminin bir metre oturduğunu belirterek, "Zemin parametrelerini doğru tarifleyip, inşaat mühendislerinin buna uygun tasarım yapması ve inşaat yapılırken kurallara uyulması sonucunda büyük hasarlar görmeyeceğiz, fayın üzerine yapının oturtulmaması şartıyla." dedi.

‘AMANOS FAYININ İZİNİ SÜRDÜK’

Saha gözlemlerinde Amanos fayının izini sürdürdüklerini ve Amanos fayının da kırıldığını belirten Gökçeoğlu “Bunu sahada çok net gördük. Üç büyük fay bu depremde kırılmış oldu. İlk depremde Pazarcık fayı, birkaç dakika sonra Amanos fayı kırılıyor. Bunlar beraber hareket ediyorlar. Asıl büyük deprem Pazarcık'ta meydana geldiği için biz Hatay'ı yani Amanoslar’daki depremi kaçırıyoruz. Amanos fayını Gaziantep Nurdağı'nın devamı İslahiye, Hatay Hassa ve Kırıkhan'da gördük. Amik Ovası doğu hattı boyunca, yer yer yamaçlarda ve doğu hattı boyunca izleyebildik." diye konuştu.

"Asrın felaketinde" büyük hasarın, Amanos ile Pazarcık fayının kırılması nedeniyle yaşandığını kaydeden Gökçeoğlu, yaklaşık 200 yıl boyunca bu boyutta bir depremin olmayacağını, 1 yıl boyunca büyüklükleri 6'yı geçen artçıların yaşanacağını ve bunun da orta hasarlı binalarda yıkım etkisi yapabileceğini söyledi.

'YERLEŞİM YERİ BUDUR' DEMEMİZ LAZIM

Prof. Dr. Candan Gökçeoğlu, en çok hasarın Kahramanmaraş Pazarcık, Gaziantep Nurdağı, İslahiye, Hatay Hassa, Kırıkhan, İskenderun ve Antakya'da görüldüğünü belirtti. Antakya ve İskenderun'un fay hattı üzerinde olmadığını belirten Gökçeoğlu, buradaki hasarın daha çok zemin ve kötü yapılaşmadan kaynaklandığını vurguladı.

Öncelikle yapı yerinin doğru seçilmesi gerektiğini ifade eden Gökçeoğlu, şunları söyledi: "Dağ yamaçlarındaki heyelan, taşkın olabilecek yerlerden uzaklaşılmalı, en uygununu belirleyip 'yerleşim yeri budur' dememiz lazım. Bir şehri planlarken, bütün doğal tehlikeleri bir arada değerlendirerek, en optimum yeri seçmemiz gerekiyor. Doğal tehlikeler sel, taşkın, heyelan, deprem gibi bunların tamamından bağımsız bir yer yok. Zemin şartları doğru tariflenir, inşaat mühendisleri oturur, o zemin şartlarına uygun yapıları tasarlarlar. Bunlar yapılırsa bir gecede 20 bin insanımızı kaybetmeyiz. Bunları yapmıyoruz, sonra harcayacağımız paranın 7 katını harcıyoruz. 550 aktif fayınız varken tedbir almak zorundasınız."

YASEMİN KALYONCUOĞLU - AA

Sonraki Haber