Prof. Dr. Kâmil Veli Nerimanoğlu: Dede Korkut yaygınlaşmalı
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Dede Korkut Sempozyumu düzenlendi. Sempozyumda yeni araştırmalar üzerine tartışmalar yapıldı
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ), Dede Korkut Sempozyumu düzenledi. Fen Edebiyat Fakültesi Türk dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından dün sabah Bomonti Konferans Salonunda düzenlenen sempozyumun ilk oturumunda, Prof. Dr. Mehmet Aça, Prof. Dr. Kamil Veli Nerimanoğlu, Dr. Öğr. Üyesi Ruşen Alizade ve Doç. Dr. Shurubu Kayhan sunum yaptı. Oturum Başkanı Prof. Dr. Hanife Koncu yönetimindeki sempozyumun ikinci ve üçüncü oturumları da çevrimiçi olarak yapıldı.
‘HER NESİL DEDE KORKUT’A DÖNECEK’
İstanbul Aydın Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Görevlisi “Kitab-ı Dede Korkut: Dün, Bugün, Yarın” başlıklı bir konuşma yaptı. Nerimanoğlu, dilbilimin gelişmesiyle birlikte Dede Korkut Ansiklopedisinin yeniden yazılacağına inandığını belirtti. Her neslin Dede Korkut’a döneceğini söyleyen Nerimanoğlu, Dede Korkut’a dönen her neslin Dede Korkut’ta yeni yeni şeyler göreceğini belirtti. Sanatın bütün dallarında Dede Korkut’un ekol yarattığına değinen Nerimanoğlu, Dede Korkut’un Türk dünyasını birleştirici bir abide olduğuna dikkat çekti. “Ne şanslı bir milletiz ki böyle bir hazineye sahibiz” diyen Nerimanoğlu, Türk birliğinin ilk nüvesinin ve özünün, Azerbaycan - Türkiye dostluğu olduğuna inandığını da belirtti.
‘TÜRK DÜNYASININ BİRLEŞTİRİCİ ABİDESİ’
Sempozyum sonrasında Aydınlık’a konuşan Kâmil Veli Nerimanoğlu, Dede Korkut’un üniversitelerin tüm sosyal bilimler müfredatlarında yer alması gerektiğini belirtti. Nerimanoğlu şunları söyledi:
“Dede Korkut ile ilgili birçok doküman var. Filmler, kitaplar mevcut. Fakat gereğinden azdır. Ortak düşüncenin oluşması için ve Türk dünyasının kültür temeli için eğitim sisteminde önemli yer almalıdır. Çünkü bir hazine var orada. Bütün felsefik, psikolojik, sosyolojik açılardan bilgi verici ve yorum yapıcı kaynak Dede Korkut’tur. O yüzden müfredatta çok önemli yer almalıdır. Elbette seçmeli dersler var, Türk Dili Tarihinde dersler var, biz olabildiğince konuşuyoruz, ama YÖK’teki eğitim müfredatında yeri azdır. Bu birleştirici abidenin kendi özelliği var ve o yerini alsın. Yılımız Yunus Emre, Ahi Evran, Hacı Bektaş yılıydı. Ama yeterli iş görmüyor. Ders kitaplarını yenilemek ve güncelleştirmek lazım. Sadece bir bölümde değil, bütün sosyal bilimler müfradatında yer almalı. Buna ne Türkiye’de ne de Azerbaycan’da kimse karşı olmaz zaten, sadece buna o gözle bakmak, temel eserler olarak ele almak gerekir.”
ANAERKİL KÜLTÜRDEN GEÇİŞ DÖNEMİ
Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden Prof. Dr. Mehmet Aça da “Kitâb-ı Dedem Korkut Anlatılarını Anaerkil Düzen Temelinde Okumak” başlıklı bir sunum yaptı. Aça, Dede Korkut kitabında hem İslam hem de Şaman kültürünü taşıyan Türk kültürünün, anaerkil düzenin izlerini taşıyan bir geçiş dönemini yansıttığını belirtti.
ALİZADE: EL YAZMASININ ASLI GÖRÜLMELİ
İstanbul Aydın Üni. Türk Dili ve Edebiyatı Dr. Öğr. Üyesi Ruşen Alizade de “Kitâb-i Türkmen Lisani Oğuznamesi Üzerine Yapılan Bazı Araştırmaların Değerlendirilmesi” başlıklı sunumunda, Kitâb-i Türkmen Lisani Oğuznamesi adlı yeni bulunan el yazması üzerine yapılan çalışmaları değerlendirdi. Alizade, şüphelerin giderilmesi için söz konusu el yazmasının aslının görülüp incelenmesi ve uygun bir katalogda kaydedilmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatından Doç. Dr. Shurubu Kayhan, “Kırgız Türklerinde Korkut Ata Kitabının Değerlendirilmesi” başlıklı bir sunum yaptı. Sempozyumun çevrimiçi düzenlenen ikinci oturumunda Dede Korkut’un müzik ve sanata yansımaları ele alınırken üçüncü oturumda ise Dumlupınar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden Prof. Dr. Ersen Ersoy, “Dede Korkut Hikâyelerinin Bursa Nüshası” sunumunu yaptı.