Prof. Dr. Suat Gezgin’den iki kültür abidesi
Güncel bilgiler ışığında her dönemin tarihçesine, ilginç detaylarına, etik değerlerine tanıklık etmek ve bir başucu esere sahip olmak istiyorsanız İstanbul Basın Tarihi tam size göre… Bu eserler tarihçilere, araştırıcılara, medya mensuplarına ve entelektüellere adeta birer pusula
Kimi insanlar vardır, arı gibidir. Bu insanlar durmadan, bıkmadan arının bal yaptığı gibi, eser yaratır ki, bu eserler de sonsuza kadar yaşar. Bunun günümüz örneklerinden biri sayısız öğrenci yetiştirmiş, hocaların hocası Profesör Dr. Suat Gezgin’dir.
Gezgin, akademisyenliğinin yanında, araştırıcı yönüyle de bir başka değerdir.
Gezgin, son olarak, iki ciltlik İstanbul Basın Tarihi’ni, dünya kültür eserleri arasındaki saygın yerine kattı.
İki ciltlik İstanbul Basın Tarihi serisinin ilk cildi olan Osmanlı İstanbul’unda Gazetecilik, evrensel bir kültür merkezi olan İstanbul’un Türk basın tarihi içindeki serüvenini kapsamlı bir şekilde ele alıyor.
Prof. Dr. Belkıs Ulusoy ve Prof. Dr. Suat Gezgin tarafından hazırlanan ilk cilt, dört bölümden oluşuyor: “I. Meşrutiyet’e Kadar Olan Süreçte İstanbul Basını (1795-1867)”, “II. Abdülhamid Döneminde Basın (Ağustos 1876 – Nisan 1909)”, “II. Meşrutiyet Dönemi İstanbul Basını (Nisan 1909 – 1919)” ve “Kurtuluş Savaşı Yıllarından İstanbul Basını (1919- 1922)”.
Prof. Dr. Suat Gezgin’in önsözünden aktaralım:
“(…) Osmanlı Devleti’nde ilk gazetecilik faaliyetlerinin başladığı 18. yüzyılın sonlarından bugüne değişmeyen tek bir şey var, o da İstanbul’un yüzyıllardır basının merkezi olma özelliğini koruması. (…) İlk cilt, Türk basın tarihinin 1795 ila 1923 yılları arasındaki 127 yıllık zaman dilimine ışık tutuyor.”
TÜRLÜ BİLGİLER VE GÖRSELLER VAR
Osmanlı İstanbul’unda Gazetecilik cildinde yer alan her bir bölümde alanında uzman isimlerin titizlikle ele aldığı metinler türlü belgeler ve görsellerle zenginleştirildi, bu da okuyucu için bilgilendirici olduğu kadar daha gerçekçi ve sürükleyici bir okuma deneyimi demek.
İstanbul Basın Tarihi’nin ikinci cildi ise Cumhuriyet İstanbul’unda Gazetecilik üst başlığını taşıyor. Prof. Dr. Suat Gezgin ve Dr. Cem Sökmen’in hazırladığı bu cilt ise beş bölümden oluşuyor: “Atatürk ve Millî Şef Döneminde Gazetecilik (1923 – 1946)”, “Çok Partili Dönemde Gazetecilik”, “Darbeler Döneminde Gazetecilik”, “12 Eylül Dönemi ve Sonrası Gazetecilik”, “Babıali’den Plazalara Dönüşen Gazetecilik”.
Bu cildin okuyucuya vaatlerini Dr. Cem Sökmen şöyle ifade ediyor:
“(…) Elinizdeki bu kitap, 1923’ten 2023’e kadar geçen dönemde İstanbul basınının serüvenini yansıtabilme amacıyla hazırlanmış, Türkiye’nin geçirdiği siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel değişimlerin zemininde gazetecilik mesleğinin nasıl yoğrulduğunu merak eden okuyucuların dikkatine sunulmuştur. (…)”
Sertellerden Abdi İpekçi geleneğine, basındaki promosyon savaşlarından Aydın Doğan’a, patronsuz gazeteden 21. yüzyılda ana akımın çöküşüne, 842 sayfa boyunca Cumhuriyet İstanbul’unda gazeteciliğin geçtiği her dönemece dair bilgi bulacak, her dönemden ilginç detaylara şahit olacaksınız. Geleneksel medyadan yeni medyaya uzanan süreci adım adım takip etme şansı yakalayacaksınız.
İSTANBUL VE TOPLUMSAL BELLEK
Osmanlı-Türk modernleşmesinin toplumsal ve kamusal hayatta görünen yüzüdür basın. Başlangıcı olarak kabul edilen 18. yüzyılın sonundan bugüne kadar bir değişim ve dönüşümün içinde olmuştur.
İlk Türkçe gazete olan Takvim-i Vekayi’den bugüne tam 192 sene geçmiş.
Babıali’den medyaya evrilmiş, siyasetin çalkantılı denizlerinde kimi zaman sansürle kimi zaman hapisle anılmıştır…
İstanbul, Türkçe’nin yanı sıra farklı dilde yayımlanan gazete, dergi ve diğer basılı iletişim araçlarının da merkezi konumunda olmuştur. Bu çok kültürlü yapısı, dünyada eşine az rastlanır bir zenginliğin örneğidir. Basın faaliyetleri sayesinde İstanbul, sadece bir şehir, mekân olmanın da ötesinde toplumsal belleğin inşa edildiği ve kültür aktarımının nesiller boyu devam ettiği bir yapıya bürünmüştür.
İstanbul Basın Tarihi’nin elinizdeki 1. cildine konu olan Osmanlı İstanbul’unda Gazetecilik (1795-1923) evrensel bir kültür merkezi olan İstanbul’un Türk basın tarihi içindeki serüvenini kapsamlı bir şekilde ele alıyor. Türk basınının bugüne kadar geçirdiği değişim ve dönüşüm sürecini içeren kitap; toplumsal belleğin şekillenmesini sağlayan bir kültür aktarıcısı olarak İstanbul basınını, dönemin şartları bağlamında anlatıyor. İstanbul basın tarihini yeni bilgiler, detaylar ışığında görmek istiyorsanız bulunmaz bir fırsat…
GELENEKSEL MEDYADAN YENİ MEDYAYA…
İstanbul Basın Tarihi’nin elinizdeki 2. cildine konu olan Cumhuriyet İstanbul’unda Gazetecilik (1923-2023), Cumhuriyet’in ilanından bugüne geçen 100 yıllık sürede İstanbul gazeteciliğini enine boyuna ele alıyor. Türk basınının politik, ekonomik ve kültürel değişimlerden nasıl etkilendiğine, bu değişimlerin gazetecilik meslek pratiklerine olan yansımalarına ve daha birçok önemli konuya alanında uzman isimlerin görüşleri ve dönemin tanıklarının yorumlarıyla ışık tutuyor.
İstanbul Basın Tarihi, 1923’ten 1946’ya Cumhuriyet’in ilanıyla başlayan süreci ve tek partili yaşamın İstanbul basınına yansımalarını dönemin gazeteleriyle inceliyor. Akabinde 1946’dan 1960’a çok partili dönemdeki İstanbul gazeteciliğini de mercek altına alıyor. Tan gazetesi ve Sertel ailesi, Cumhuriyet’in, Hürriyet’in ve Milliyet’in kuruluş yılları, Sedat Simavi ve Ali Naci Karacan gazeteciliği irdelenen başlıklardan sadece birkaçı. 1960 sonrası İstanbul basını yine dönemin önemli gazeteleri ve gazetecileri üzerinden aktarılıyor. 1980 ve 1990 yılları arasındaki İstanbul basınında ise 12 Eylül’ün gazeteciliğe etkileri ve dönemin artık değişen siyasal, ekonomik, teknolojik ve kültürel dinamiklerini görüyoruz. Ardından özel televizyonculuğun ve internet gazeteciliğinin gelişim sürecinde farklı bir İstanbul gazeteciliği çıkıyor karşımıza. Ve geleneksel medyadan yeni medyaya uzanan süreç başlıyor…
Güncel bilgiler ışığında her dönemin tarihçesine, ilginç detaylarına, etik değerlerine tanıklık etmek ve bir başucu esere sahip olmak istiyorsanız İstanbul Basın Tarihi tam size göre…
Bu eserler, tarihçilere, araştırıcılara, medya mensuplarına ve entelektüellere adeta birer pusula niteliğinde…