PTT A.Ş.'de taşeron sisteminin yarattığı sorunlar ve sendikal baskılar:180 yıllık övgü tarihine taşeron lekesi

Taşeron işçilerinin örgütlendiği PTT-Sen ve PTT Kargo-Sen’in hazırladığı raporda bir kamu kurumunda işçilerin yaşadığı taşeron zulmüne tanık oluyoruz.

PTT-Sen ve PTT Kargo-Sen PTT’de taşeron sistemin neden olduğu sorunlar ve işçilerin sendika girişimi sonucunda maruz kaldıkları baskılara ilişkin bir rapor hazırladı. Raporda, 180 yıllık tarihi boyunca övgüyle bahsedilen kamu kurumlarından biri olan PTT’de, taşeron işçilerinin sözlü ve fiziksel saldırılara dahi uğradığı süreç anlatıldı. PTT’de taşeron işçiliğin ilk olarak 1995 yılında ayrım hizmetlerinde başladığı hatırlatılan raporda takip eden bir yıl içinde dağıtım hizmetlerinin de yavaş yavaş gayrı resmi olarak taşeron firma personellerine yaptırılmasıyla devam ettiği belirtildi. 1997 yılında ise ayrım ve dağıtım hizmetleri taşeron şirketler aracılığıyla taşeron işçilere resmi olarak yaptırılmaya başlandı. 25 yıldır PTT içinde süren taşeronlaşma sürecinde işçiler aynı kalırken şirketler sürekli değişti. İhale verilen taşeron şirketlerin hangi şartlara göre belirlendiğinin ise muamma olduğu ifade edilen raporda şunlar kaydedildi: “Bu konuya bir açıklık getirmek gerekirse bir önceki dönem 4 Ocak 2019 tarihinde açık ihale usulü ile gerçekleştirilen ihalede şirketlere sunulan idari şartnamede ihaleye girecek şirketlerden 5 yıllık deneyim belgesi istenmekteydi. İhale sonuçlandı. Ancak PTT Genel Müdürlüğü, gerekli rekabet ortamının oluşmaması nedeniyle 29 Ocak 2019’da ihaleyi iptal etti. PTT, bunun ardından 16 Şubat tarihli yönetim kurulu kararıyla ayrım ve dağıtım hizmetlerinin tek çatı altında toplanarak, doğrudan temin yöntemiyle yürütülmesini uygun buldu. İptal edilen ilk ihalede aranan “deneyim” şartı kaldırıldı ve 28 Şubat’ta doğrudan temin yöntemiyle yapılan ihalenin 18 milyonluk kısmı, PTT’nin şirketlerde aradığı deneyim şartını kaldırdığı 16 Şubat tarihinden sadece ‘bir gün’ önce kurulmuş olan Erhanlar Turizm AŞ’ye verildi. Verdiğimiz örnek ihale dönemlerinde yaşanan ‘belirsizliklerden’ sadece bir tanesidir.”

YÜK TAŞERON İŞÇİLERİNE

Her geçen yıl PTT içinde taşeron olarak çalıştırılan işçi sayısı ve bu işçilerin üzerine düşen iş yükünün artarak devam ettiği vurgulanan raporda 7201 numaralı Tebligat Kanunu’nda açıkça belirtilen hususlar sağlanmadığı halde tebligat bildirimlerinin bile taşeron işçilerine yaptırıldığı belirtildi. Konuya dair belge ve kanıtların da mevcut olduğu ifade edilen raporda şöyle denildi: “Kurumun çatısı altında yürütülen kayıtsız posta, kargo, pasaport, kimlik, banka kartı, ehliyet, telgraf, telepost, fax, tebligat gibi tüm iş kalemlerinin hem ayrımı hem dağıtımı taşeron işçileri tarafından yapılmaktadır. Kurumun asıl işinin tamamını yapmalarına rağmen taşeron işçiler aynı çatı altında çalışıp aynı işi yaptıkları memurlar, idari hizmet sözleşmeli personeller ve 399 Sayılı KHK’ya tabi çalışanların aldıkları ücretin neredeyse yarısına tekabül eden asgari ücretle çalıştırılmakta, bahsedilen diğer statüdeki çalışanların sahip oldukları tüm sosyal haklardan mahrum bırakılmaktadırlar. Bu durum kurum içindeki iş huzurunu bozmakta ve çalışanlar arası eşitlik ilkesini hiçe saymaktadır. “Neredeyse kurumun bütün iş yükünü sırtında taşıyan taşeron işçiler özveri ile haftalık çalışma saatinin çok üzerinde çalışmalarına rağmen fazla mesai ücretlerini alamamaktadırlar. Maaş bordrolarını talep ettikleri zaman böyle bir haklarının bulunmadığı söylenmektedir. PTT’de farklı statülerde çalışan bütün çalışanlar ulaşım hizmetlerinden ücretsiz faydalanmalarına rağmen taşeron işçiler çalışma saatleri içerisinde yaptıkları yol masraflarını da kendi ceplerinden karşılamaktadırlar. Kurumun çatısı altındaki yemekhanede çıkan yemeklere diğer çalışanlara göre 3 kat daha fazla ücret ödemektedirler. Taşeron işçilerinin okumasına bile müsaade edilmeden imza atmalarının istendiği iş sözleşmelerinde gün içinde teslim etmeleri gereken posta ve kargo sayıları ya da ağırlıkları konusunda hiçbir sınırlandırma bulunmazken taşeron işçilerinden bir insanın taşıyamayacağı ağırlıkta çuvallarla dağıtım yapmaları beklenmektedir. Yaşadıkları haksızlıklar karşısında en ufak bir ses çıkardıklarında ise küfür ve hakaretlere maruz kalarak işlerinden edilmekle tehdit edilmektedirler. Çalışma koşullarının ağırlığının yanı sıra PTT taşeron işçileri sırf taşeron oldukları için PTT yöneticileri, müdürleri, şefleri ve taşeron şirket yetkilileri tarafından sürekli aşağılanmakta, psikolojik şiddete, baskı ve mobbinge maruz kalmaktadırlar. Bunun en trajik örnekleri olarak kurumun içindeki sebilden su içmek isteyen bir taşeron işçisinin elinden alınması, memur servisine binen taşeron işçisinin ‘sen taşeronsun’ diyerek indirilmesi, babasını kaybetmiş bir taşeron işçisinin henüz cenaze işlemleri sürerken işe çağırılması gibi hiçbir yasaya, ahlaka, vicdana sığmayacak olaylardan binlercesini saymak mümkündür. Durumun vahametinin anlaşılması adına anlattığımız tüm bu sorunlara bir nebze olsun çözüm üretebilmek adına PTT taşeron işçileri TC Anayasasınca kendilerine tanınan haklar çerçevesinde sendikalaşma çabasına girmişlerdir.

SENDİKALAŞMA VE YAŞANAN KIYIM

Bir önceki dönem ihale alan 10 şirketten bazılarının taşımacılık bazılarının ise iletişim işkolunda faaliyet göstermesi nedeniyle PTT taşeron işçileri, her iki işkolunda da kendi bağımsız sendikalarını kurdu. 3 Mart 2019’da taşımacılık işkolunda PTT Kargo-Sen ve iletişim işkolunda PTT-Sen kurularak örgütlenme çalışmaları başladı. Sendikal faaliyete ilk saldırı İstanbul Kadıköy/Üsküdar dağıtım merkezinde, PTT Acıbadem Şube Müdürü’nün taşeron işçilerine küfretmesiyle başladı. Devamında Kadıköy Posta Dağıtım Merkezi’nde baş dağıtıcı olarak görev yapan PTT memurlarının, kamera kayıtlarına da yansıyan, sendika üyelerine ve olay yerine gelen PTT Kargo-Sen Örgütlenme Genel Sekreteri Birol Kabak’a fiziksel ve sözlü saldırıları yaşandı. Olay yerinde bulunan Kadıköy Şube yetkililerinin saldırıya müdahale etmediği aktarılan raporda yaşanan olay neticesinde saldırıyı gerçekleştiren müdür ve memurlar hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Fakat sendikal görevi gereği orada bulunan PTT Kargo-Sen Örgütlenme Genel Sekreteri ve aynı zamanda taşeron firma personeli olan Birol Kabak’ın işine, sendika yöneticilerinin işten çıkartılması açıkça anayasaya aykırı olduğu halde, tazminatsız bir şekilde son verildi. Rapor, özetle şöyle: “İhale şartlarının değiştirilmesinden bir gün önce kurulmuş olan ve Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesini taşere eden Erhanlar Turizm AŞ şirketinde sendikamızın çoğunluğu sağlamasıyla birlikte bizzat şirket patronu Mehmet Behzat Lüle’nin talimatıyla bütün üyelerimiz 1-2 gün içerisinde ‘işten atma’ tehdidiyle istifa ettirilmiştir. PTT-Sen Genel Başkanımız Halit Büyük bahsi geçen şahıs tarafından aranıp tehdit edilmiştir. Tüm bu baskılara rağmen şirketimiz süreci Yüksek Hakem Kuruluna götürebilmiş ve toplu iş sözleşmesi (TİS) elde etmiştir. Bunun üzerine şirket hileli bir iflas göstererek isim değişikliğiyle TİS’ten doğan işçi alacaklarını ödememiş fakat PTT çatısı altında iş yapmaya devam etmiştir."

GENEL MÜDÜRLÜK SESSİZ

“Bu durumdan bölgedeki müdürlerin ve hatta PTT AŞ Genel Müdürlüğü’nün ilgili birimlerinin haberi olmasına rağmen kurum bu hukuksuzluğa karşı hiçbir müdahalede bulunmamıştır. Bahsi geçen tüm olaylarla ilgili gerekli suç duyuruları sendikamız tarafından yapılmış olup tutanaklar tutulmuştur, hukuki süreçler devam etmektedir. PTT AŞ alt işverenlerinden Sarba Taşımacılık’ta ise gerekli çoğunluğu sağlayıp yetki başvurusunda bulunduğumuz gün firma işkolu değişikliğine giderek sendikamızı saf dışı bırakmıştır. “Tüm bu sendikal baskılar sürerken geçen ağustos ayında yeni ihale açılmış ve PTT-Sen Genel Başkanı Halit Büyük, Genel Mali Sekreteri Uğur Cengar, Genel Sekreteri Süleyman Gezer ve yönetim kurulumuz yedek üyelerinden İlkay Demir, Ege Bölgesi’nin ihalesini alan Parkkonak İnşaat AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Çakır’ın talimatıyla sözleşmeleri yenilenmemek suretiyle işten çıkarılmışlardır."

Gelinen son noktada aralık ayı içerisinde Marmara Bölgesi’ndeki taşeron şirket Saf ve Avrasya Adi Ortaklığı’na bağlı taşeron işçileri olarak çalışan PTT Kargo-Sen Genel Başkanımız Naim Çakırgöz, Genel Mali Sekreterimiz Ömer Keskin ve yönetim kurulu yedek üyelerimiz Süleyman Şen ve Yunus Güler ücretsiz izne çıkarılmıştır. Bundan yaklaşık iki hafta önce de PTT Kargo-Sen Genel Sekreteri Burhan Tan ve genel yönetim kurulu üyelerinden Metin Taş ve Ayhan Bostancı ile PTT-Sen Genel Eğitim Sekreteri Ulaş Sandıkçı ile PTT-Sen Örgütlenme Genel Sekreteri Emin Bil’in kod 29 (ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerden işten çıkarma) ile hiçbir gerekçe gösterilmeksizin iş akdi feshedilmiştir. “Raporda adı geçenler PTT bünyesinde en az 10-12 yıldır görev yapan, haklarında tek bir tutanak bile tutulmamış taşeron işçileri olmakla birlikte toplamda 6 bin üyesi bulunan sendikalarımızın yöneticileridir. Yaşadığımız tüm bu süreci sendikal baskı olarak tanımlamak basit kalmaktadır. Tüm bu olaylar Sendikalar Kanunu’nun 24 ve 25. maddelerinin, TC Anayasası’nın 51. maddesinin ihlali ve TCK’nın 118. maddesinin gerekliliklerinin yerine getirilmeyerek bir kamu kurumunda hukukun, yasaların, ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin ayaklar altına alınmasıdır.

BAŞMÜDÜRLÜK BASKIYI TESPİT ETTİ AMA...

Sendikal baskılar sonucu sendika yöneticileri ve işçiler, 9 Aralık 2020’de İzmir ve İstanbul’da oturma eylemleri başlattı, direnişte 40 gün geride kaldı. Raporda, “PTT Genel Müdürlüğü ise, bu hukuksuzluğa son vermek bir yana, taşeron işçilerine, eylemimize destek veren herkesin işten atılacağını bildiren mesajlar atmaktadır” denildi. Bu süreçte İzmir PTT Başmüdürlüğü, PTT-Sen yöneticilerini işten atan Parkkonak AŞ hakkında başlattığı soruşturmayı ise neticelendirdi. Soruşturma sonucunda Parkkonak AŞ’nin sendikaya üye işçilere ve yöneticilere sendikal baskı yaptığı tespit edildi. Başmüdürlük, Parkkonak AŞ’nin işçilere sendikal baskı yapmaması ve hatta sendikal örgütlenme konusunda teşvik edilmesi hususunda uyarılması kararına vardı. Ancak raporda bu karara rağmen sendika yöneticilerinin işe iadesi konusunda yargı yolu önerildiği belirtildi: “Bir devlet kurumu olan PTT AŞ’nin yasalara aykırı davrandığını kendi başmüdürlüğü yoluyla da tespit ettiği, yasalara aykırı davranan taşeron şirketler karşısında işçilerin haklarını güvence altına alacak adımlar atmamıştır. Bu nedenle yargı yolunda haklarımızı ararken yine Anayasal haklarımızı kullanarak, PTT AŞ’ye yasaları hatırlatarak haklarımızı almak için mücadele ediyoruz.

TOPLU SÖZLEŞME MASASINA OTURUN

Sendikal faaliyetlerimize başladığımızdan beri pandemi döneminde önlem alınsın dediği için, sosyal medyada gerekli önlemlerin alınmadığını teşhir ettiği için ve sendikal örgütlenme yaptığı için onlarca temsilci ve üyemiz işten çıkarılmıştır. Sendika yöneticilerini ve temsilcilerini değil işten atmak, rızası dışında görev yerini bile değiştirmek anayasal suçtur. Taleplerimiz çok açık ve nettir: Sendikal faaliyet yürüttükleri için işten atılan ve burada isim isim sayamadığımız tüm üyelerimizin, temsilcilerimizin ve yöneticilerimizin işe iadelerinin yapılması, ücretsiz izin dayatmalarının sona ermesi, PTT taşeronları içerisinde toplamda 6 bin üyeye sahip sendikamızla masaya oturulması ve yasaları ayaklar altına alan tüm taşeron şirket yetkilileri, PTT Müdür, şef ve yöneticileri ile alakalı gerekli yaptırımların uygulanmasıdır.

Sonraki Haber