Pulmoner hipertansiyon

Pulmoner hipertansiyon kalbin sağ tarafında yer alan pulmoner arter basıncının yükselmesidir. Sistemik hipertansiyonda olduğu gibi, pulmoner hipertansiyonun da erken evrelerinde şikayetler yoktur. Ayrıca, pulmoner hipertansiyonun belirtileri, sıklıkla hastalığa yol açan altta yatan durum tarafından gizlenmiştir ve belirtiler hastadan hastaya değişme eğilimi göstermektedir. Yakınmalar şunlardır: Yorgunluk ve güçsüzlük, başdönmesi, bayılma, nefes darlığı, ayak bileğinde şişlik (ödem), deri ve dudaklarda maviye giden renk değişikliği (siyanoz), göğüs ağrısı, öksürük (bazen kanlı), dolgun boyun venleri, büyümüş karaciğer, şişkin karın.

TANI YÖNTEMLERİ

Pulmoner hipertansiyon teşhisini koymada sayacağımız bir takım yardımcı testler istenebilir.

Arteryel kan gazı çalışması: Atardamardan alınan kanda oksijen tayini yapılır.

Sağ kalp kateterizasyonu: Kalbin sağ ventrikülüne (karıncık) ve buradan pulmoner artere kateter ilerletilmesi işlemidir. Böylece buralardaki kan akımı ve kan basıncının tam bir ölçümü elde edilebilir. Göğüs röntgeni: Bu görüntüleme testi doktora kalp ve akciğerlerin genel şekil, büyüklük ve yapısını inceleme imkanı tanır. Kalbin ve büyük damarların ekokardiyogramı: Bu test kalbin fonksiyonları ve yapısını belirlemek için ses dalgalarını kullanır. Hastanın atan kalbinin hareketli görüntüsü içinde, kalbin kalınlık, büyüklüğü ve fonksiyonunu hakkında ayrıntılı bilgi edinilir. Ayrıca kalbin dört kapağının yapısı ve hareketleri, kaçak olup olmadığı da değerlendirilir.

Elektrokardiyogram (EKG): Kalbin elektriksel aktivitesini ölçen bir testtir. Karıncıklarda kalınlaşma olup olmadığı ve ritim bozuklukları hakkında bilgi verir.

Akciğer perfüzyon sintigrafisi: Akciğerlerdeki kan akımı dağılımını göstermede kullanılan bir testtir. Bu test ayrıca akciğerlerdeki herhangi bir kan pıhtısını da tespit eder.

Pulmoner anjiyogram: Akciğerlerdeki dolaşımı ölçmeye ve akciğerlerdeki pıhtıları x-ışınlarında görüntülemek için kullanılan bir testtir. İnce bir kateter pulmoner artere yerleştirilir ve içinden iyotlu bir boya enjekte edilir, böylece damarlar görünür hale getirilerek filmi çekilir.

Akciğer fonksiyon testi: Akciğerlerin ne kadar iyi iş gördüğünü değerlendiren özel bir aygıta (spirometre) hastanın üflemesiyle gerçekleştirilen ağrısız bir testtir. Pulmoner hipertansiyonlu bir hastanın akciğer grafisi, normalde belli olmaması gereken pulmoner arter, basıncın artmasından dolayı belirginleşmiş ve dışarı doğru çıkıntı oluşturmuş durumda olur.

ZORLU AKTİVİTEDEN KAÇINILMALI

Kesin bir çözüm bulmak ümidiyle araştırmacıların tedaviler geliştirmeyi sürdürmelerine rağmen, hali hazırda pirimer pulmoner hipertansiyonun kesin bir tedavisi yoktur. Ancak bazı müdahaleler ile ilerlemesini yavaşlatmak mümkündür. Sekonder pulmoner hipertansiyon vakalarında ise tedavinin temelini, altta yatan nedenin (ör: kalp hastalığı veya diğer bir akciğer hastalığı) tedavi edilmesi oluşturur. Hayat tarzı değişiklikleri önemlidir. Pirimer hipertansiyonu olan hastalar zorlu fizik aktivitelerden ve solunum yolu enfeksiyonu olan insanlara yakın olmaktan kaçınmalıdır. Kısa süreli, aşırıya kaçmayan düzenli egzersizler, dönüşümlü olarak dinlenme periyotlarıyla birlikte tavsiye edilebilir. Vitamin C ve vitamin E gibi antioksidan vitaminleri ve eser element selenyum alımının da artırıldığı, tuz alımının kısıtlandığı sağlıklı beslenmek de önemlidir. Özellikle de kronik obstrüktif akciğer hastaları olmak üzere, pulmoner hipertansiyonlu birçok hasta ayrıca oksijen tedavisinden yarar görür.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ

İlaçlara yanıt hastadan hastaya değişebildiğinden uzun süreli tedavi belirlenmeden önce uzmanlar hastalarına birkaç değişik tedaviyi deneyebilirler.

Prostosiklin: Bu ilaç intravenöz (toplardamar içine) olarak uygulanan güçlü bir vazodilatördür (damar genişletici). Diğer ilaçlara (ör: kalsiyum kanal blokerleri) yanıt vermeyen hastalara sürekli uygulama amaçlı kalıcı kateter ve bir intravenöz pompa yerleştirilebilir. Çalışmalar bu ilaçla hem sekonder hem de pirimer pulmoner hipertansiyonlu hastalarda akciğer fonksiyonlarımda düzelme olduğunu göstermiştir.

Antikoagülanlar: Kan pıhtılarının oluşumunu önleyen ilaçlardır. Bunlar akciğerlerde kan akımını azaltan kan pıhtılarının oluşmasını önlemeye yönelik olarak kullanılırlar. Ayrıca bir veya daha fazla sayıda kan pıhtısına bağlı olarak gelişen sekonder pulmoner hipertansiyon hastalarında da kullanılabilirler.

Kalsiyum kanal blokerleri: Kalsiyum iyonlarını kan damarlarının büzülmesine ve ya daralmasına yol açan sinyalizasyon işlevinde bloke ederek kalbin iş yükünü azaltan ilaçlardır. Kalsiyum kanal blokerleri genellikle vazodilatörlere cevap veren hastalara reçetelenirler. Ancak etkinlikleri pulmoner hipertansiyonlu hastalar arasında çok değişkendir ve bazı hastalarda durumu kötüleştirebilirler.

Kardiyotonikler: Kalbin kasılmalarını güçlendiren ilaçlardır.

Diüretikler: Vücutta biriken fazla sıvının ve minerallerin atılmasını sağlayacak şekilde böbreklerden idrar üretimini artıran, kolaylaştıran ilaçlardır. Eğer böbrekler düzgün iş görmezlerse ve sistemdeki aşırı sıvının üstesinden gelemez ise kan damarlarından pompalanan artmış kan volümü yüksek kan basıncına (sistemik hipertansiyon) yol açabilir. Diüretikler, genellikle pulmoner hipertansiyonun sonucu olarak sağ kalp yetmezliğini de içeren, ilerlemiş kalp ve akciğer hastalıkları için reçetelenirler.

Endotelin reseptör antagonistleri: Akciğerlere olan kan akımının artmasına yardım ederek kalbin iş yükünü azaltan ilaçlardır. Bir endotelin reseptör antagonisti olan bosentan, pulmoner hipertansiyon tedavisi için onay almıştır.

Prostasiklinler: Kan damarlarını genişleten (vazodilatörler) ve kan pıhtılarının oluşmasını önleyen (antikoagülanlar) ilaçlardır. Geleneksel olarak böbrek diyalizi sırasında kullanılan prostasiklinler pulmoner hipertansiyonun tedavisinde yararlı bir araç haline gelmiştir. Ancak, halihazırda prostasiklinler sadece sürekli intravenöz infüzyonla verilebilmektedir.

İlaçlar, hayat tarzı değişiklikleri ve altta yatan hastalıkların tedavisi, genellikle pulmoner hipertansiyonu kontrol altına almaya yeterlidir. Tedavide son çare, kalp ve/veya akciğer naklidir.

Sonraki Haber