Quanzhou’nun başvurusu UNESCO tarafından onaylandı: Tarihi liman Dünya Mirası listesinde
SUNUŞ:
Çin’in güneydoğusunda bulunan Fujian eyaletinin merkezi Fuzhou kentinde düzenlenen 44’üncü Dünya Miras Komitesi toplantısının 25 Temmuz’daki oturumunda, “Quanzhou: Song ve Yuan Hanedanları Döneminde Küresel Deniz Ticaretinin Merkezi” başlıklı başvuru projesi UNESCO tarafından onaylandı.Quanzhou, böylelikle Dünya Mirası Listesi’ne dahil edildi.
Quanzhou’daki tarihi kalıntıların UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne eklenmesiyle, Çin’in listede yer alan toplam varlıklarının sayısı 56’ya yükseldi.
Quanzhou’nun listeye alınması, eski dönemlerde Çin ile dünyadaki çeşitli medeniyetler arasındaki iletişimin parlak tarihini bir kez daha gösterdi.
Quanzhou’nun Dünya Mirası Listesi’ne başvurusu, UNESCO tarafından kabul edildi! Song ve Yuan hanedanları döneminde “Doğu’nun En Büyük Limanı” unvanına sahip olan Quanzhou, bin yıl sonra bir kez daha tüm dünyanın dikkatini çekti.
SONG VE YUAN DÖNEMİNDE ‘DOĞU’NUN EN BÜYÜK LİMANI’
Çin’in güneydoğu kıyısında bulunan Quanzhou, uzun yıllar boyunca farklı ülkelerle ticari ilişkiler konusunda deneyim biriktirdi. Özellikle Song ve Yuan hanedanları döneminde Quanzhou’nun gelişmişlik seviyesi zirveye ulaştı.
Quanzhou’da dış ticaretin gün geçtikçe büyümesiyle farklı ülkelerden şehre gelen tüccarların sayısı da çoğalıyordu. 1087 yılında Kuzey Song hanedanı döneminde Quanzhou limanında deniz ticaretinden sorumlu bir idare kuruldu. Song ve Yuan hanedanları döneminde yaygın olan bu tür idareler, o dönemki gümrük ofisleri olarak görülebilir. Yurt içindeki ticari gemiler, denizlerdeki faaliyetleri için başvurularını bu birimlere yapıyor, yabancı ülkelerden gelen gemiler de Çin limanlarına ulaştıktan sonra bu birimlere bildirimde bulunuyor ve yine bu birimlerce denetleniyordu.
Söz konusu idarenin kurulması, Quanzhou’nun ülkenin dışa açılan ticaret limanı olduğunu resmen simgeliyordu. Quanzhou, hem mal ihracatı hem de malların transferi açısından önemli bir liman konumunu kazandı.
Quanzhou'daki Maniguang Buda'nın bir heykeli
Kıyı bölgelerinde yaşayan halkların ortak özelliği deniz tanrılarına ve tanrıçalarına inanmaktır.
Matsu adlı deniz tanrıçası, sadece Quanzhou’da ve Çin genelinde değil, tüm dünyada en çok bilinen deniz tanrıçalarındandır. Antik Quanzhou kentinin güneyinde bulunan Tianhou (Tanrıça) Tapınağı, Matsu’ya ibadet etmek için kurulmuştur. Tapınağın konumu son derece önemlidir. Yabancı tüccarların ve malların Quanzhou’ya ulaştıktan sonraki ilk durağı burasıdır. Aynı zamanda, denize açılacak yerliler de Matsu’ya ibadet ettikten sonra Jinjiang Nehri boyunca Jiangkou veya Shihu limanlarından yola çıkarak dış ticaretteki hedef noktalarına gidiyordu. İnşasına 1196 yılında başlanan bu yapı, hem Quanzhou'da hem de tüm dünyada Matsu’ya inananlar için yeri doldurulamaz bir konuma sahiptir.
Tianhou Tapınağı ile ilgili kültürel kalıntıların korunması ve tanıtılması çalışmalarında uzun yıllar görev alan araştırmacı He Zhenliang, tapınağın Song ve Yuan imparatorlukları döneminde Matsu inancının ilerletilmesinin tarihini kayıt altına aldığını, bunun halkın inancının yönetimin iradesiyle birleşmesini yansıttığını belirtti. Quanzhou’da yaşayanların Güneydoğu Asya ülkelerine ve Çin’in Taiwan, Hong Kong ve Makao bölgelerine taşınması ve bu bölgelerde ticari faaliyetler sürdürmesiyle birlikte Matsu inancı da söz konusu bölgelere yayıldı. Tianhou Tapınağı, Matsu’ya olan bu benzersiz inancın ve bağlılığın hiç şüphesiz en önemli tanığı.
Diğer yandan, uygulanabilir ve etkili bir sistem, okyanus ötesi ticaretin ilerletilmesine ve Quanzhou’dan farklı ülkelere yapılan ticarette uzun süreli refah sağlanmasına büyük katkılar yaptı.
Dehua, Beyaz porselen
QUANZHOU’YA ÖZGÜ ENTEGRE DIŞ TİCARET SİSTEMİ
Song ve Yuan hanedanları döneminde ününü tüm dünyaya salan “Doğu’nun En Büyük Limanı” Quanzhou, aynı zamanda Deniz İpek Yolu’nun da Çin’deki başlangıç noktası. Quanzhou, üretim, taşımacılık ve satışı bir araya getiren kendine özgü entegre bir dış ticaret sistemi oluşturmuştu.
10. yüzyıldan itibaren, porselen kullanımı tüm dünyada yaygınlaşmaya başladı. Quanzhou’dan diğer ülkelere yapılan ticaretin gelişmesi, kentteki porselen endüstrisinin gelişimini de hızlandırdı. 10 ila 14’üncü yüzyıllar arasında Quanzhou’da çok sayıda porselen ocağı bulunuyordu. Bugüne kadar kentte ihracat amaçlı porselen üretilen 150’den fazla ocağa ait kalıntı bulundu. Tarihte ün salmış porselen ocaklarının başında ise Dehua ve Cizao geliyor.
Eski Quanzhou kentine 130 kilometre uzaklıktaki Dehua ilçesi, Çin’in porselen kültürünün çıkış noktalarından biridir. Çin’in porselen tarihinde önemli bir konuma sahip olan Dehua’nın ünlü beyaz porselenleri, Çin’den kadim “Deniz İpek Yolu” üzerinden ihraç edilen önemli ürünlerden biriydi. Batılı ülkeler, bu porselene “Çin Beyazı” adını vermişti.
Qingjing Tapınağı
Song ve Yuan hanedanları, aynı zamanda, Dehua’daki porselen endüstrisinin de altın dönemiydi. Çok sayıda Dehua porseleni, Doğu, Güney, Güneydoğu ve Batı Asya ile Doğu Afrika’ya satılıyordu.
Böylelikle Dehua, 10 ila 14’üncü yüzyıllar arasında Çin’in güneydoğu sahilinde porselen üretimi ve ihracatı açılarından önemli bir merkeze dönüştü. Dehua’daki porselen ocaklarına ait kalıntılardan çıkarılan tırnak büyüklüğündeki porselen parçalar da bölgenin, Çin’in ihraç ettiği porselenlerin üretildiği en büyük merkez olduğunu gösteriyor.
Quanzhou’dan ihraç edilen malların büyük bir kısmını da demir ürünler oluşturuyordu. Pekin Üniversitesi Arkeoloji ve Müzecilik Enstitüsü Başkan Yardımcısı Shen Ruiwen’in liderliğindeki bir ekip tarafından yapılan arkeolojik kazılarda, Anxi ilçesinin Qingyang köyünde Song ve Yuan hanedanlarına ait Xiacaobu adlı bir demir eritme alanı bulundu.
Qingyang köyü, Song hanedanı döneminde imparatorluk tarafından kurulan resmi demir eritme merkezlerindendi. Demir eritme endüstrisi, 11. yüzyıla gelindiğinde son derece gelişmişti. Ürünler, Quanzhou’ya ulaştırılıyordu. Song Hanedanı döneminde, demir eritme endüstrisinin önemli bir parçası, ihraç edilmek üzere mutfak ürünleri imal etmekti. Song Hanedanı döneminde Deniz İpek Yolu’nda ticaret yapan ve batan ünlü Nanhai-1 gemisi de Quanzhou’dan hareket etmişti.
Quanzhou’dan yapılan deniz ticaretinin sorunsuz şekilde sürdürülebilmesini, gelişmiş ulaşım ağından ayrı düşünmek mümkün değil. Shihu Limanı ve onun yakınında bulunan Liusheng Pagodası da Song Hanedanı döneminde Quanzhou limanlarının önemli bir parçasını oluşturuyordu.
Tang Hanedanı döneminde (720 yılında) kullanılmaya başlanan Shihu Limanı’nın kurucusu, Quanzhou’da deniz ticareti yapan Lin Luan adlı denizciydi. Lin Luan’ın ailesi de denizcilik ve deniz ticaretiyle uğraşıyordu. Quanzhou ve Weitou körfezleri ile birçok sahil bölgesinde çok sayıda liman ve tersane kuran Lin Luan, Quanzhou’dan Kalimantan Adası’na ve Brunei’ye ulaşan deniz rotalarının da kâşifidir. Baharat kaynağı ülkelerden doğrudan ürün satın alarak yüksek kârlar elde eden ünlü denizci, Quanzhou ve diğer sahil bölgelerindeki deniz taşımacılığının ve dış ticaretin gelişimine büyük katkı yaptı.
Shitou Limanı’nın yakınında bulunan Liusheng Pagodası ve Quanzhou kentinin 20 kilometre güneydoğusunda yer alan Wanshou Pagodası, eski dönemlerde denizde işaret kulesi işlevi görüyordu. Yabancı ülkelerden gelen gemiler, Wanshou Pagodası’nı görünce, Quanzhou’ya ulaştıklarını anlıyorlardı. Liusheng Pagodası ise ticaret gemileri için körfezin ana kanalından iç nehirlere ve limanlara giriş kapısını simgeliyordu.
Mallar Shihu ve Jiangkou limanlarına indirildikten sonra Quanzhou kentinden dağıtılır, kuzeye Fuzhou, Jiangsu ve Zhejiang taraflarına ulaştırılırdı. Mallar, her hâlükârda Luoyang Köprüsü’nden geçiyordu. 1059 yılında kurulan bir taş köprü olan Luoyang Köprüsü bugün dahi kullanım standartlarını karşılıyor. Ancak şu an köprü, kültürel kalıntıların korunması gerekçesiyle yaya ve araç trafiğine kapalı.
İhraç ürünleri imalat gücü ile gelişmiş kara ve deniz ulaşım ağı, Quanzhou’ya özgü entegre dış ticaret sisteminin oluşmasına büyük destek sağlamıştır.
Quanzhou'daki Shishi Shihu İskelesi, eski feribot limanıdır
ÇOK SAYIDA KÜLTÜRÜN KAYNAŞMA NOKTASI
Quanzhou kentinin Tumen Caddesi’nde batıdan doğuya doğru Konfüçyüsçü geleneği temsil eden Konfüçyüs Tapınağı, İslam kültürünü temsil eden Qingjing (Ashab) Camisi ile Üç Krallık dönemindeki ünlü generallerden Guan Yu’nun anısına inşa edilen Guandi Tapınağı sıralanmaktadır. Bin yıldan beri birçok dinden, inançtan insanın uyum içinde bir arada yaşadığı bu cadde, Quanzhou’da çok sayıda kültürün birbiriyle kaynaştığının ve kentin kapsayıcılığının somut bir örneğidir.
Çin’de en iyi korunmuş durumdaki en eski camilerden biri olan Qingjing Camisi, Song ve Yuan hanedanları döneminde İran’dan ve Arap ülkelerinden Quanzhou’ya gelen tüccarların ticari faaliyetlerine tanıklık etmiştir.
Quanzhou Kültürel Kalıntıları Koruma Gönüllüleri’nin başkanı Zeng Guoheng, Qingjing Camisi’nin kapısındaki Arapça yazıta göre, 1009’da inşa edilen caminin kentteki ilk cami olduğunu, caminin o tarihlerden bugüne kadar çok iyi korunduğunu kaydetti. Zeng, caminin kapısında Batı Asya’daki camilerin klasik tarzı sürdürülürken, geleneksel Çin mimarisine ait unsurların da görüldüğünü, bunun farklı kültürlerin Quanzhou’da kaynaşıp etkileşimde bulunduğunu yansıttığını ifade etti.
Zhang Lianzhu ve eşi, 30 yıldır caminin bakım işlerini üstleniyor. Caminin civarında Müslümanların toplu halde yaşadığı mahalleler oluştuğuna işaret eden çift, bu mahallelerde yaşayan Müslümanların İslami geleneklerini sürdürdüğünü, Kurban ve Ramazan bayramlarını kutladığını, bu durumun dünyanın dört bir yanından Müslüman halkların ilgisini çektiğini belirtiyor.
Quanzhou’daki Song ve Yuan hanedanları döneminden kalan en büyük ve resmen tanınan Budist tapınağı olan Kaiyuan Tapınağı’nın mimari özellikleri de Quanzhou’daki çok kültürlü yaşamı yansıtmaktadır. Hinduizm ile ilişkili birçok kalıntının bulunduğu tapınağın ana salonundaki Buda heykelinin kaidesinde yer alan oymalar, Hindu tapınaklarındaki taş oymalarla büyük benzerlik taşır.
Kaiyuan Tapınağı’ndaki keşişlerden Shi Deyuan, heykelin kaidesi işlevini gören bu taşın, Ming Hanedanı döneminde tapınak yeniden yapılandırılırken, Yuan Hanedanı’nın son dönemine ait terk edilmiş bir Hindu tapınağının enkazından buraya taşındığını kaydetti.
Bunun, 13. yüzyılda Quanzhou’da Hindu tapınakları bulunduğunu gösterdiğine işaret eden keşiş, şu an Çin’in diğer bölgelerinde Hinduizm’e ait izler kalmadığını belirtti. Shi, 17. yüzyılda tapınak yenilenirken, bu gelişmiş Budist tapınağında hâlâ Hinduizm ile ilişkili mimari unsurları kullanmayı tercih etmenin, ender rastlanan bir kültürel fenomen olduğunu dile getirdi.
Tapınağın ana salonunun arkasında yer alan iki taş sütun da bir Hindu tapınağının kalıntılarındandır. Sütunlardaki oymaların bir kısmı, antik Hindu efsaneleriyle ilişkiliyken, bir kısmı da Çin’de uğur getirdiğine inanılan geleneksel desenler ile çiçek ve bitki desenlerinden oluşur. Bu durum da dışarıdan gelen kültürlerin Quanzhou’daki yerel kültürle entegrasyonunun cisimleşmiş bir örneğidir.
Çeşitli kültür ve inançlardan insanların Quanzhou’da uyum içinde bir arada yaşaması, eşi benzeri olmayan bir kültürel güç doğurmuştur.
Çok uzun geçmişe sahip denizcilik geleneği, gelişmiş deniz ticareti sistemi, büyük ve karmaşık kara ve deniz taşımacılığı ağı, gelişmiş el sanatları, olağanüstü denizcilik ve gemi üretim teknikleri dâhil farklı siyasi, iktisadi ve kültürel unsurlar… İşte tüm bunlar, Quanzhou’yu dünyanın en büyük limanı konumuna taşımış, kentin dünyadaki deniz ticareti merkezleri için emsalsiz bir model haline getirmiştir.