Rabia Kadir Doğu Türkistan’ı temsil edebilir mi?

Bir kez daha söyleyelim: Rabia Kadir iyi bir ‘sivil örümcek’ örneğidir: Bir zamanlar Çin Ulusal Kongresi üyesiydi ve Çin’in en zengin yedinci kişisiydi. Tutuklanması ABD’ye ajanlık gerekçesiyledir. Hapishaneden ABD yönetimi girişimiyle çıkarılmış ve Washington’da görevlendirilmiştir

Emperyalizm, girdiği her ülkede kendi çıkarlarına hizmet edecek odaklar yaratır ve bu odakları halkın ya da etnik grupların sevip benimseyeceği maskelerle donatır. Türkiye’de 100 yıldan fazla zamandır, Emperyal odaklara göbekten bağlı ‘Türkçüler’, ‘Solcular’ ve ‘Dinciler’ vardır.

Bunlar gerçek Türkçüleri, gerçek solcuları, mütedeyyin dindarları saf dışı etmek için görev başındadır. ‘Türkçüyüm’ diye dolaşan bir grup, kendi ülkesinden çok İran ve Çin’deki Türklerin durumunu kendine bayrak etti. ABD’nin o ülkeleri bölmek için görevlendirdiği bazı isimleri ‘Türk Büyüğü’ olarak tanıtanlar bile oldu.

PKK, El Kaide, İhvan-ı Müslimin gibi örgütler, Amerikan istihbaratının maşa örgütleridir, ABD, etnik kalkışmayı kaşımak için dünyanın çeşitli bölgelerinde, Afrika’da, Asya’da, Güney Amerika’da çeşitli örgütler oluşturmuş, kişiler görevlendirmiştir. İçten yıkma faaliyeti bu şekilde gerçekleşecektir.

DEMOKRASİ VAKFI

Bu iş için ABD bir fonlama teşkilatı kurmuştur: Milli Demokrasi Vakfı (National Endowment for Democracy-NED) bunlardan biri ve en önemlisidir.

ABD bu vakfın fonladığı yüzlerce örgütle hedef aldığı ülkeleri zayıflatmaktadır. ABD hedef aldığı Çin’e karşı geniş çaplı fonladığı Washington D.C. merkezli Dünya Uygur Kongresini (DUK) kullanmaktadır.

William Engdahl 2009’da Global Research’ta bu konuda geniş bir belge yazı yayımlamıştır. Dünya Uygur Kongresi Uygurları temsil etmemekte, ama onların ‘temsilcisi’ olarak ‘Uluslararası Camia’nın operasyonlarına zemin hazırlamaktadır.

Dünya Uygur Kongresi ‘İnsan hakları araştırmaları ve savunma projeleri’ için Milli Demokrasi Vakfından büyük fonlar almaktadır. Birçok yan örgüt, Uygur adı altında ABD çıkarlarına hizmet eder. Mesela Uygur Amerikan Derneği NED’den büyük çapta fonlanmaktadır ve başkanı Rabia Kadir’dir.

ABD ve küresel şirketler, uzun zamandır Çin ve çevre coğrafyayı operasyon merkezi ilan etmişlerdir. ‘Uygur’ adı verilen operasyon odakları gibi, İran’ın bölünmesini hedefleyen GAMOH teşkilatı da, PKK ve benzer örgütler de ABD istihbaratı, CIA, NED, IRI, Freedom House gibi ağlar tarafından fonlamakta, yönlendirilmekte, adam satın alınmakta, istihbarat ve medya faaliyeti yürütülmektedir...

ERKİN ALPTEKİN

Bu bağlamda kurulan sayısız teşkilat Birleşmiş Milletler, AB ve NATO bağlantılı çalışma yapmaktadırlar.Bunlardan biri Temsil Edilmeyen Uluslar ve Halklar Örgütüdür (Unrepresented Nations and Peoples Organisation-UNPO). UNPO’yu kuran ve geliştiren Erkin Alptekin adlı kişidir. Amaçları mikro milliyetçilikle hedef ülkelerde etnik ve mezhepsel kışkırtıcılıktır. Engdahl açıklamıştır:

“UNPO’nun onursal başkanı ve kurucusu Erkin Alptekin’dir. ABD Enformasyon Ajansı’nın (USIA) resmi propaganda kurumu olan Hür Avrupa Radyosu (Radio Free Europe/Radio Liberty) için Uygur Dairesi Müdürü ve Milliyetler Bölümü Müdür Yardımcısı olarak çalışırken UNPO’yu kurmakla görevlendirilmiştir.”

ABD Enformasyon Ajansı ile çalıştığı sırada 1991’de Dünya Uygur Kongresini örgütlemiştir. ABD Enformasyon Ajansı görev tanımını resmi sitesinde şöyle belirlemiştir: “ABD ulusal çıkarlarının desteklenmesi için yabancı kamuoyunu anlamak, bilgilendirmek ve etkilemek ana amacımızdır.”

İşte böylesi bir kurumun emrinde etnik ve mezhepsel konularda ‘uzman’ olan Alptekin aynı zamanda Dünya Uygur Kongresinin ilk başkanı ve DUK web sitesine göre, ‘Dalai Lama’nın yakın arkadaşıdır...’

YOL HARİTALARI AYNI MERKEZ

UNPO, Amerikan çıkarlarına göre sınıflandırılmış çeşitli etnik azınlıkları, vakti gelince sahneye sürmek üzere hazırlamakta, fonlamakta, akademisyenlerini, tarihçilerini, aktivistlerini eğitmekte ve her grubu ‘kendi kaderini tayin hakkı’ çerçevesinde ayaklanmak üzere hazırlamaktadır. PKK ve benzer terör örgütleri de bu ve benzer Amerikan ve AB teşkilatlarının rahleyi tedrisinden geçmişlerdir. Yol haritalarını emperyalist mercilerden alırlar.

Kosova, 1991’de daha Yugoslavya’nın içinde yer alırken UNPO üyesi olmuştur... Haşim Taci ve benzeri terör örgütü mensupları ABD Dışişleri Bakanı Madelen Albright’ten, Pentagon generallerine kadar açılan bir yelpazede ilişkiler kurarak, dolgun fonlama ve silah yardımlarıyla, bulundukları yere gelmişlerdir. Kosova bugün kendini ‘bağımsız’ zanneden bir Amerikan sömürgesidir.

UNPO, Belucistan’dan Irak Türkmenlerine, Kürtlerden Tatarlara, Çerkeslere kadar tüm etnisitelere el atmakta, ABD çıkarlarına ‘faydalı’ olacak zevat bulunmakta, Washington’la örümcek ağları kurularak, hedefe yürünmektedir. Birilerinin ‘Türk anası’ olarak zikrettiği Rabia Kadir de bu ağın en iç halkalarındaki zevattan biridir.

Kadir’in Washington’la derin ilişkisini ne zaman zikretsek, kendine ‘Türkçü’ süsü veren birileri ağzından köpükler saçmaya başlamaktadırlar. Çünkü bu açıklamalar, ‘derin oyunu’ bozmaktadır. Birileri sahte Türkçülük maskesiyle Amerikan emperyalizminin goygoycusu olacak, samimi Türkçüleri arkasına takıp felç edecek, ‘Uygurların, Güney Azerbaycanlıların hakkı derken kendi ülkesinde yok edilecek, ‘Türküm’ demek yasaklanırken bakacak, yasalardan ‘Türk’ sözünün kaldırılması konuşulurken seyirci kalacak, Türkiye’nin bölünmesi için Anayasa hazırlanırken eli kolu bağlı kalacak, ama Uygur, Güney Azerbaycan diye ayağa fırlayacak, Türklük ‘gazı’ da bu yolla alınmış olacaktır...

SİVİL ÖRÜMCEK ÖRNEĞİ

Bir kez daha söyleyelim: Rabia Kadir iyi bir ‘sivil örümcek’ örneğidir: Bir zamanlar Çin Ulusal Kongresi üyesiydi ve Çin’in en zengin yedinci kişisiydi. Tutuklanması, ABD’ye ajanlık gerekçesiyledir. Hapishaneden ABD yönetimi girişimiyle çıkarılmış ve Washington’da görevlendirilmiştir.

Maaşını ABD Kongresinden almaktadır. Amerikan istihbaratının ve Milli Demokrasi Vakfının milyonlarca dolarla desteklediği kurumların başındadır. 2004’te Uygur İnsan Hakları Projesini başlatmış ve Emperyal ödüllere layık görülmüştür...

“Peki ya Uygurlar. Onlar büyük zulüm altında değiller mi?” diyenlere sözüm şu: Evet Çin iktidarları Doğu Türkistan’da zulüm yapmış, Uygurlara baskı uygulamıştır. Oradaki soydaşlarımız kanımız canımızdır. Ben Urumçi’de Turfan’da onların ellerini tutmuş, gözlerine bakmış, dertleşmiş, kucaklaşmış, binlerce kilometre ötede Türkçe konuşmuş, bu mutluluğu yaşamış biriyim. Hiçbir şekilde ‘Denize düşenin yılana sarılacağını’ kabul etmeyenlerdenim. Atatürk kurtuluş için yılana mı sarılmıştı?!

Amerikan istihbaratının maşalarının adları Türk kelimesiyle birlikte anılamaz. Onlar tarihe emperyal oyunda yer alan küçük maşalar olarak geçerler. Milletleri onları kahırla anar!

(*) Makale Sayın Banu Avar’ın sosyal medya hesabından alınmıştır. Ara başlıklar Aydınlık’a aittir.

Sonraki Haber