Emekli Tuğgeneral Fahri Erenel: Denge politikasında çözüm yok

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, Rusya'ya ait füzelerin iki ay önce Suriye'de İsrail uçaklarını hedef aldığını duyurdu. Böylece Suriye sahasındaki 'zımni anlaşma' resmen bozuldu.

Gelişmeyi Aydınlık’a değerlendiren Emekli Tuğgeneral Fahri Erenel, ‘İsraille ilişkiler resmi düzeyin üzerine asla çıkmamalı ve İsrail'in yaptığı her hamleye karşılık verilmeli. Türkiye artık denge politikasını bırakmalı çünkü bu denge politikası bizi açmaza sürüklüyor.’ dedi.

İsrail ile Rusya arasındaki 'Yahudi Ajansı' krizinin üstüne, bir de Suriye sahasındaki füzeler eklendi. Bugüne kadar Suriye'deki İsrail saldırılarına müdahale etmeyen Rusya, ilk kez hava savunma sistemlerini aktif hale getirerek İsrail jetlerini hedef aldı. Uzmanlar, yaşanan bu krizin Golan Tepeleri'nden Filistin meselesine, Suriye sahasından Doğu Akdeniz'e kadar önemli yansımaları olacağını değerlendiriyor.

İsrail'in Kanal 13 televizyonunun düzenlediği konferansta konuşan Savunma Bakanı Benny Gantz, “Rusya'nın S-300 füzeleri 2 ay önce Suriye'deki İsrail uçaklarını hedef aldı.” dedi. Olayın sadece bir kez yaşandığını ve saldırının İsrail'in Suriye'ye yönelik hava operasyonu sırasında gerçekleştiğini bildiren Gantz, konuya ilişkin başka ayrıntı vermedi.

RUSYA UYARMIŞTI

Rusya, İsrail'in Ukrayna savaşındaki 'u dönüşü'nün ardından Tel Aviv'e geçen aylarda sahada net mesajlar vermişti. Önce Rus jetleri Golan Tepeleri üzerinde sortiler yapmış, ardından Lazkiye'ye ek asker gönderilmişti. Ardından Rusya, Suriye hava sahasını Ben Gurion Havaalanı'na kadar İsrail'e kapattığını duyurmuştu. Rusya’nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliği de bir açıklama yayınlayarak, “Tel Aviv'in, 1949 Cenevre Sözleşmesi'nin hükümleriyle çelişen işgal altındaki Golan Tepeleri'ndeki yerleşim faaliyetlerini genişletme planlarından endişe duyuyoruz.” demişti. Böylece Rusya, İsrail'in Suriye'deki İran ve Hizbullah mevzilerini bombalama kabiliyetine önemli bir sekte vurmuş, Tel Aviv'i Golan'ı dahi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştı.

Rusya, Filistin-İsrail sorununa çözüm bulunamaması nedeniyle "Ortadoğu'da her an bir patlama yaşanabileceği" konusunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni (BMGK) uyardı. New York'taki BM Genel Merkezi'nde, BMGK'nin Ortadoğu konulu oturumunda konuşan Rusya'nın BM Daimi Temsilci Yardımcısı Dmitry Polinsky, “Filistin-İsrail çatışmasına bir çözüm bulunmamasının düzenli patlamalara yol açtığını bir kez daha vurgulamalıyız. İşgal altındaki Filistin topraklarında şiddet, bölgesel ve uluslararası güvenliğin temellerini baltalıyor. Barış sürecindeki durgunluk, kışkırtıcı ve tek taraflı adımlar, her an çatışma bölgesindeki durumda bir kırılma oluşturabilir.” ifadesini kullandı. Polinsky, İsrail'in ulusal güvenliğine ilişkin endişelerini dikkate alarak "başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak" Filistin-İsrail görüşmelerinin yeniden başlatılması çağrısında bulundu. Polinsky, "Bu konuda Rusya, Amerika, Avrupa Birliği ve BM dörtlüsünün girişimleri dahil çok taraflı çabaların desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz." dedi. Filistin-İsrail barış görüşmeleri, İsrail'in eski tutukluları serbest bırakmayı ve yerleşimleri durdurmayı reddetmesi de dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle Nisan 2014'ten bu yana askıya alınmıştı.

ABD'DEN İSRAİL'E YENİ GÖREV

Konuyla ilgili Aydınlık'a değerledirmelerde bulunan Emekli Tuğgeneral Fahri Erenel, İsrail'in ABD'deki Yahudi Lobisi'nin de baskısıyla Ukrayna savaşında Rusya'ya karşı pozisyon aldığını, bunun da Moskova'da tepki yarattığını söyledi. Erenel, şöyle devam etti:

“İsrail, Rusya-Ukrayna savaşının başında Rusya'nın yanında yer alıyordu. Bu da doğaldı çünkü Duma'nın büyük bir kısmı Yahudilerden oluşuyor ve Rus Yahudilerinin de İsrail'in kurulmasında önemli rolü var. Fakat ABD, Ortadoğu politikasında yeniden 'ben de varım' dedi ve bölgeyi şekillendirmeye başladı. Biden'ın Körfez turu ve CENTCOM Komutanı'nın PKK yönlü açıklamalarına baktığımızda, ABD'nin uzakdoğuda İngiltere'ye, Ortadoğu'da İsrail'e yeni bir görev biçtiğini görüyoruz. İbrahim Anlaşmaları'yla İsrail önderliğinde Arap ülkelerini konsolide ederek Rusya ve Çin'i Ortadoğu'dan tamamen uzaklaştırmaya çalışıyorlar.

İSRAİL-YPG İŞBİRLİĞİ ARTACAK

“Önceden Rusya ile İsrail arasında Suriye sahasında gizli bir anlaşma olduğu aşikardı. Bugüne kadar özellikle Şam'ın güneyindeki İranlı milislere yönelik saldırılara Rusya pek ses çıkarmıyor ve hava savunma sistemlerini açıkça kapatıyordu. Ama şimdi gerginliğin tırmandığını görüyoruz. Bu gerginlik esasında 1-2 ay önce Lazkiye'de İranlı milislere silah ve malzeme taşığıdı söylenen iki İran konteynerinin vurulmasıyla başlamıştı. İsrail uçakları Rus uçağını düşürdüler. ABD, Rusya'ya karşı İsrail'in bölgeye daha fazla güç aktarmasını istiyor. Bu da Rusya'nın işine gelecek bir konu değil.

“Astana sonrası Rusya'nın da İran'la ilişkilerinin giderek geliştiğini görüyoruz. Rejim, Rusya ve İran'ın birlikte hareket etme çabaları artıyor. Rusya ile Suriye arasında 4-8 yeni üs oluşturma çabaları var. ABD'nin bu bölgedeki yeni aktörleri PKK/YPG ve İsrail. Yakın bir zamanda İsrail ile YPG/PKK işbirliğini de görürsek şaşırmamak gerekiyor. Zaten bu işbirliği vardı ama daha açık görebiliriz. Fırat'ın doğusunda YPG/PKK, Golan Tepeleri ve kuzeyinde de İsrail bir kara harekatı icra edebilir.

DENGE POLİTİKASI BIRAKILMALI

“İsrail'in yanar döner politikaları ile Türkiye asla bir politika güdemez. İşte Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne artık Güney İsrail Rum Devleti gibi isimler vermeye başladılar. O kadar çok İsrailli var ki orada; toprak alıyorlar, limanlarda çalışıyorlar... Bu Kuzey'de de yapılıyor. Benim en büyük korkum Kıbrıs'ın tamamını Yahudilerin alması. Çünkü bu arzı mevlütte de var. Kıbrıs Tevrat'ın kutsal toprakları içinde yer alıyor. İsrail'e gitmeden Kıbrıs'ı ele geçirdiler. İsrail'in Kıbrıs'ta gözü var. Kuzey'de de Türkler topraklarını İsraillilere satıyor gidiyor. Biz İsraille hep kısa vadeli ilşkilere odaklanıyoruz; İsrail ise sabırlı ve uzun dönemli bir politika güdüyor. Dolayısıyla İsraille ilişkiler resmi düzeyin üzerine asla çıkmamalı ve İsrail'in yaptığı her hamleye karşılık verilmeli. Türkiye artık denge politikasını bırakmalı çünkü bu denge politikası bizi açmaza sürüklüyor. Çok kutuplu bir dünyada dengeyi sağlayamaz duruma geldik. En güzel yol; Rusya ile işbirliğine gitmek ve bir an önce rejimle de görüşmeleri gerçekleştirerek sorun sayısını asgariye indirmek. Bu aynı zamanda İran'la ilişkileri de güçlendirecektir. Türkiye yol haritasını yeniden çizmelidir. NATO'nun siyasi kanadında kalsa bile askeri kanadından derhal çekilmelidir.”

TÜRKİYE İÇİN OLUŞAN ALTIN FIRSATLAR

Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ceyhun Çiçekçi, AA'ya yazdığı analizde İsrail-Rusya gerilimini şöyle anlattı:

“Suriye hava sahasının kontrolü Rusların elinde ve İsrail Rusya'yla yaşayacağı bir krizde, Suriye hava sahasındaki operasyon kabiliyetlerini yitirebilir. Bu olasılık, İsrailli güvenlik elitlerinin uykularını kaçıracak boyutta bir gelişme. Özellikle Suriye iç savaşıyla ciddi bir tecrübe kazanan ve nizami bir ordu görünümüne kısmen kavuşan Hizbullah'ın Golan Tepeleri üzerinden tacizleri daha da mümkün hale gelir. İran'ın Golan sınırlarına yakınlaşmasının önü açılabilir ve böylece İsrail (Gazze'deki ve Sina yarımadasındaki oluşumları da hesaba kattığımızda) kuzeyden ve güneyden çevrelenmiş olur. Bu sebeplerle İsrail'in Suriye hava sahasını Rusya'nın kendisine açık tutmasına hayati derecede ihtiyacı var.

“Aynı anda İsrail ve İran ile yakın ittifak ilişkisi kurarak bölge siyasetini hassas bir dengede yürüten Rusya’nın, Tel Aviv ile ilişkilerinde meydana gelecek muhtemel bir kriz, hiç şüphesiz Türkiye açısından da önemli sonuçlar doğuracak. Bu konu, İsrail’in bölgesel dengelerde güvenlik tüketen politikalarının sınırlandırılması ve çevrelenmesi açısından da Türkiye için bir manevra alanı temin edebilir.

“Moskova-Tel Aviv hattında başgösterecek gerilimler, İsrail’in bahse konu politikalarının tahdidi açısından stratejik açılımlara zemin hazırlayabilir ve bu durum hem Rusya'yla olan ilişkilerimiz bağlamında hem de Rusların Akdeniz-Suriye stratejisi bağlamında ele alınabilir. Nihayetinde İsrail, bölgedeki istikrarsızlıklardan beslenen bir ulusal güvenlik paradigmasına sahip. Suriye'de taşlar yerine oturtulacaksa İsrail'in de dizginlenmesinde fayda olabilir. Suriye'deki İran ve Hizbullah varlığına, İsrail'in neredeyse Şam'a kadar uzanan güvenli gölge talebini boşa çıkartacak minvalde göz yumulabilir. Ya da sırf bu ihtimal canlı tutularak İsrail politik-askeri bir düzlemde geri adım atmaya zorlanabilir.

“Kuzey Kıbrıs'a askeri bir deniz üssü kurulması ihtimali, Rusların da bu bölgede varlık göstermeye çalışmasıyla bütünleşik hale getirilebilir. Ruslara bu bölgede açılacak alanla, şayet İsrail çevrelenecek bir tehditse, yukarıdaki olaylar dizgesiyle birlikte bu gerçekleştirilebilir. Suriye sahasında İsrail'in manevra kabiliyetini kısıtlayacak bir Rusya, Akdeniz'deki varlığıyla da buna net bir sınır getirecektir.

“Filistin sorununda da ileri mevziler kazanabilmenin yolu, ya ulusal gücünüzle ya da bir diğer gücün desteğiyle yeni bir denge kurmaktan geçiyor. Rusya bu aşamada ideal adaylardan biri.”

Sonraki Haber