Russia Today Perinçek’e Bayraktar’ı sordu
Perinçek, Rusya devlet televizyonunun Kiev yakınlarındaki fabrika sorusunu ‘Atlantikçiler ve vatanseverler arasındaki bölünme her düzeyde yaşanıyor. İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılımı ve Türkiye'nin Ukrayna politikası, Türkiye'de Atlantikçiliğin hala güçlü olduğunu gösteriyor’ diye yanıtladı
Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, Rusya devlet televizyonu Russia Today’den Ortadoğu ve Afrika Uzmanı Muhabiri Abbas Juma’nın sorularını yanıtladı. Röportaj, “NATO üyeliği yüzünden tehlikedeyiz': Vatan Partisi alarm zillerini çalıyor” başlığı ile yayınlandı. Juma’nın röportaja giriş metnini, soru ve yanıtları yayınlıyoruz. Ara başlıklar Aydınlık’a ait:
Bazı meslektaşlarıma ve Türkiye uzmanlarına Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'i ziyaret etmek üzere İstanbul'a gideceğimi söylediğimde aldığım tepkiler karışıktı. Tepkiler tamamen kayıtsızlık ve kızgınlıktan büyük bir hayranlığa kadar değişiyordu. Şüpheciler hem partinin hem de liderinin "topal ördek/güçsüz siyasetçi" olduğunu ve bir geleceği olmadığını söyledi. Ancak Perinçek'in kendisi bu görüşe katılmıyor.
"Sadece birkaç yıl bekleyin ve parlamentoya gireceğiz, göreceksiniz" diyor 81 yaşındaki politikacı. Perinçek, Türk halkının her geçen yıl Batılı değerlerden ve onları temsil eden siyasetçilerden daha da uzaklaştığına inanıyor. Bu durum büyük ölçüde, bölgede ve Türkiye'ye karşı düzenli olarak düşmanca ve hatta saldırgan davranışlar sergileyen ABD'nin tutumundan kaynaklanıyor.
‘İRAN NATO ÜLKESİ DEĞİL BİZ TEHLİKE ALTINDAYIZ’
"Sıradan insanlar bunu görüyor, silahlı kuvvetlerimiz de görüyor" diyor Perinçek. "Türkiye Amerika'nın ana hedefi" diyor bana Türkiye'nin dört bir yanındaki ABD askeri üslerinin ABD bayraklarıyla işaretlendiği bir ülke haritası gösterirken. Benzer bir İran haritası da kısa süre önce internette paylaşılmıştı.
"Bu bağlamda Tahran için işler bizim için olduğundan çok daha kolay" diyor.
"Çünkü orada ABD büyükelçiliği yok?" diye soruyorum.
Perinçek gülüyor.
"İran NATO üyesi değil, bu yüzden biz daha büyük tehlike altındayız." diyor.
AYRIŞMANIN ÜÇ AŞAMASI
Perinçek'e göre Ankara ve Washington arasındaki çelişkiler esas olarak stratejik ve bir günde çözülemez.
Doğu Perinçek: Türkiye-ABD ilişkilerinin tarihini üç döneme ayırabilirim. Birincisi 1945-1980 arası, ikincisi 1980-2014 arası ve üçüncüsü de 2014'ten sonra başladı.
İlk dönemde ABD, Türkiye'nin devrimci kazanımlarını baltalamaya çalıştı, ancak bunda büyük ölçüde başarısız oldu. 1980'den sonra ABD'nin ana görevi Türk ekonomisini küresel ekonomiye entegre etmek oldu. Elbette küresel ekonomiyle entegrasyon, ülkenin ulusal ekonomisinin, kültürünün ve siyasetinin ortadan kaldırılmasını gerektiriyordu. Hatta [Batı] bu senaryoyu zorla uygulamayı bile düşündü. O dönemde partimiz buna karşı mücadele eden ana siyasi güçtü. O zamanlar adı İşçi ve Köylü Partisi'ydi.
Yaklaşık 2 bin 500 parti üyesi hapse atıldı ve işkence gördü. Dahası, ABD Türkiye topraklarında bir "Kürdistan" projesi yaratmaya çalıştı. (Perinçek buna "İkinci İsrail projesi" diyor). Buna şiddetle karşı çıktık ve mümkün olan her şekilde direndik. Nihayet 2014 yılında, 2007 yılında hapse atılan subay ve generalleri kurtarabildik.
Ardından, Türkiye'nin ABD'den yavaş yavaş uzaklaşmaya başladığı, uzun zamandır beklenen üçüncü dönem başladı. Bu döneme terörizm ve bölücülükle mücadele damgasını vurdu. Buna karşılık, 2016 yazında ABD görevlileri silahlı bir darbe hazırladılar ve gerçekleştirmeye çalıştılar. Ancak başarısız oldular. Bundan sonra tasfiyeler başladı. 140.000 hain görevlerinden alındı ya da hapse atıldı. Bu durum belli bir paradoksa yol açtı: NATO [ajanları] topluca cezalandırıldı ama Türkiye hala NATO'nun bir parçası olmaya devam ediyor.
ABD ÇIKMAZDA
RT: ABD'nin büyük ölçüde başarısız olduğunu söylediniz. Ancak Türkiye'ye ekonomik baskı uygulamaya devam ediyor. Örneğin Türkiye'nin Rusya ile işbirliği yapmasını engellemek istiyor...
Doğu Perinçek: Bu doğru. Ancak [Türkiye'ye] baskı politikası çıkmaza girmek üzere. Türkiye yavaş yavaş Çin, Rusya ve İran'a yaklaşıyor. Ancak bu karmaşık ve yavaş bir süreç. Erdoğan yönetimi bir yandan Atlantik dünyasından tamamen kopmak istemiyor, diğer yandan da Asya ülkeleriyle yakınlaşmak istiyor. [Türkiye Cumhurbaşkanı] Recep Erdoğan Putin ile dost olmak istiyor ama aynı zamanda [ABD Başkanı Joe] Biden ile de iyi bir ilişki kurmak istiyor.
ABD [ülkemize] baskı uygulamaya devam ediyor. Türkiye'nin büyük bir dış borcu var ve ithalata bağımlı. Baskı sadece ekonomik değil, [ABD] silahlarını da bize yöneltiyor (Perinçek yine haritayı işaret ediyor). Türkiye'yi er ya da geç NATO'dan çıkmaya zorlamak için ellerinden geleni yapıyorlar.
HALK NATO’DAN ÇEKİLDİ
RT: Fakat İttifak’tan ayrılmak için yasal bir mekanizma yok…
Doğu Perinçek: Halkımız zaten bu ittifaktan çekildi. Bugün bir referandum yapsanız, Türkiye nüfusunun yüzde 80'i Kuzey Atlantik ittifakından ayrılma yönünde oy kullanır.
ATLANTİKÇİLER VATANSEVERLERE KARŞI
RT: Ancak Rusya-Ukrayna çatışması söz konusu olduğunda Türkiye NATO'nun yanında yer alıyor. Örneğin, yakın zamanda Kiev yakınlarında Bayraktar insansız hava araçlarının üretimi için bir fabrika inşa edildiğini duyduk.
Doğu Perinçek: Atlantikçiler ve vatanseverler arasındaki bölünme Türkiye'de her düzeyde yaşanıyor. İktidar partisi içinde de var. İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya katılımı ve Türkiye'nin Ukrayna politikası, Türkiye'de Atlantikçiliğin hala son derece güçlü olduğunu gösteriyor.
RT: Peki ya Türkiye Cumhurbaşkanı - o kimin tarafında? Ukrayna'da Türk İHA'larının üretilmesi konusuna dönecek olursak, bu kampanyanın Erdoğan'ın damadı tarafından yönetildiğini not edebiliriz.
Doğu Perinçek: Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar Atlantik çıkarlarını temsil ediyor. Atlantikçiler onun, kayınpederinin yerine iktidar partisinin ve ülkenin lideri olmasını istiyorlar.
Ancak Erdoğan'ın kendisinin Atlantikçileri tam olarak desteklediğini söyleyemeyiz çünkü Amerikalıların kendisini sevmediğini çok iyi biliyor. Erdoğan Washington'a yakınlaşmak için ne kadar uğraşırsa uğraşsın, onu orada kabul etmeyecekler. Bu bağlamda, Türk liderin Mayıs ayında ABD'ye yapacağı resmi ziyaretin iptal edilmesi oldukça anlamlı.
FİLİSTİN VE İRAN BATI’NIN TÜRKİYE’DEKİ ETKİSİNİ ZAYIFLATIYOR
RT: Türkiye ve özellikle Türk seçkinleri Filistin'deki duruma ve İran'ın İsrail'e saldırısına nasıl tepki verdi?
Doğu Perinçek: [Çatışmanın] başında Erdoğan Filistin konusunda kesin bir karar vermek istemedi. Ancak Filistin halkının gözü kara mücadelesi onu onların tarafını tutmaya zorladı.
7 Ekim'de Hamas'ın [İsrail'e] saldırısı ve İran'ın saldırısı Türkiye'deki Atlantikçilere ciddi bir darbe indirdi. Birkaç gün önce İran Büyükelçiliği'nde İran silahlı kuvvetleriyle ilgili bir toplantıya katıldım.
Bu toplantıda Türk generaller de vardı. Bu dikkat çekicidir, çünkü geçmişte üst düzey Türk askeri yetkilileri bu tür etkinliklere katılmazdı.
Elbette Batı, İran'ın bölgedeki ve Türkiye'deki nüfuzuyla mücadele etmeye çalışıyor. Özellikle Şii-Sünni çatışmasını körüklemek için dini radikalleri kullanıyor ama pek başarılı olamıyor.
‘PERİNÇEK EMİN’
Russia Today muhabiri Abbas Juma, röportajın sonuç kısmında şu değerlendirmeyi yaptı: “Sohbetimiz sırasında Perinçek 1996 yılında Moskova'ya yaptığı ziyareti anlattı. Bu resmi ziyarette birçok üst düzey Rus yetkiliyle bir araya gelmişti. Perinçek'e göre o dönemde ‘büyük Rus ruhunun bastırıldığını’ görmüş. Ancak zaman geçti ve Rusya yeniden ayağa kalktı.
"Bir zamanlar, [eski Rusya Devlet Başkanı Boris] Yeltsin döneminde de kendi kendinizi yok edici bir yol izlediniz. Ama sonra Rus halkı Batı ile bütünleşmek yerine [Rusya'nın] egemenliğini güçlendirmeye odaklanmaya karar verdi. Bu da sizi kurtardı,’ diyor Perinçek.
“Türkiye örneğinde ise Perinçek, on yıl önce başlatılan süreçten bu yana işlerin çok daha hızlı ilerleyeceğinden ve ülkenin krizden çıkmasının - hatta belki de NATO'dan çekilmesinin - uzun sürmeyeceğinden emin.”