Rusya-Ukrayna Savaşı: Batı'nın hamleleri ve Batı dışı dünyanın dersleri
UMUR TUGAY YÜCEL / SİYASET BİLİMCİ
Bugün dünyanın en çok yaptırım uygulanan ülkesi unvanını Rusya aldı. Daha önce bu unvana İran sahipti. 10 bini geçen yaptırım sayısı ile Rusya birinci sırada yer alırken, Rusya’ya en çok yaptırım ABD tarafından uygulanıyor. Avrupa’da ise yaptırımlar konusunda Rusya’ya karşı en sert olanın İngiltere olduğunu görüyoruz. Bu İngiliz öfkesinin sebebinin ne olduğunu Akdoğan Özkan cevaplıyor: “Savaştan önce Ukrayna’nın Azak denizi kıyısında Berdysank limanına ve Odessa yakınlarındaki Ochokav limanına İngiltere tarafından donanma üssü inşa edilecekti. Yani eğer Rusya müdahale etmeseydi İngiliz donanması Karadeniz’de büyük bir avantaj kazanacaktı. Böylece Rusya’nın bu operasyonu ile durum tam tersi bir hal aldı.” Daha da ötesi Rusya bugün Azak denizini bir iç denize çevirdi. Bu da İngiliz planlarını suya düşürdü. Bu yüzden de İngiltere yaptırımlar konusunda acımasız davranıyor. Sadece yaptırımlar konusunda değil, Ukrayna’ya askeri eğitim, silah tedariki ve donanma modernizasyonu konusunda en büyük yardımı yapan ülkelerin başında geliyor. Yaptırımlar demişken Rusya’ya uygulanan yaptırımların tamamına yakını Batılı devletler tarafından uygulanıyor. Peki, dünyanın geri kalanı ne düşünüyor bir bakalım...
Bunun cevabını da Londra merkezli araştırma ve analiz şirketi Economist Intelligence Unit (EIU) veriyor. Bu şirkete göre, dünya nüfusunun üçte ikisi Ukrayna savaşı konusunda tarafsız veya Rusya’nın pozisyonunu destekliyor. Küresel nüfusun sadece yüzde 12’sini temsil eden Batılı ülkelere karşı geri kalan yüzde 88’lik Batı dışı dünyanın Batılılar gibi düşünmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Batı dışı dünya Rusya-Ukrayna savaşında ABD ve AB’ye karşı mesafeli duruyor. Bunun içinde birçok sebep sayabiliriz. Öncelikle Batılı ülkelerin ve Batılı sistemin çifte standardı dünyada tepkiye yol açıyor. Batılı ülkeler koruması gerektiği yabancı ülkelerin paralarına el koyuyor. Bunu daha önce Venezuela ve Afganistan örneklerinde gördük. Rusya tek değil. Son da olmayacak. Hatta Fransa bu süreçte yurt dışındaki altınlarını kendi ülkesine getirtti. AB üyesi ülkelerin külçe altınlarının bir kısmı da İngiltere Merkez Bankasında duruyor. AB üyesi ülkeler bu süreçte altınlarını çekmek isteyecek mi göreceğiz. Bunun yanında Avrupa pazarındaki ülkeler ve şirketler ruble ile ödemeye kabul etmeye başladılar. Böylece ruble; dolar ve avro karşısında tarihi bir değer kazandı. Hindistan ve Rusya arasında rupi-ruble para anlaşması yapıldı. Çin ile uzun zamandır var olan anlaşmalar genişletiliyor. Petrodolara karşı petroyuan ve petroruble alternatifleri oluşuyor. Son hamle İsrail Merkez Bankası tarafından yapıldı. Çin para birimi yuan artık dolar ve avronun yanında İsrail Merkez Bankası rezerv parası oldu.
BATILI AKTÖRLER VE SİSTEM ARTIK GÜVEN VERMİYOR
Batı dışı aktörler için Rusya-Ukrayna savaşı önemli derslerin çıkarıldığı bir ortam yarattı. Batılı ülkelerin ve sistemin neler yapabileceği görüldü. ABD ve Batılı ülkeler uluslararası hukuku tanımayan ve tek taraflı bir davranış içindeler. Zaten ABD açıkça bu savaşın hedefini ilan etti. ABD Savunma Bakanı Austin, ABD olarak Rusya’nın Ukrayna’da mümkün olduğunca zayıflamasını istiyoruz açıklamasında bulundu. Her ne kadar ABD’nin istediği oluyormuş gibi gözükse de Rusya savaştan önce Ukrayna topraklarının yüzde 5’inden fazlasını elinde bulundururken bugün yüzde 20’sinden fazlasına sahiptir. Ancak Ukrayna’nın Rusya’ya karşı direnişi orta güçler ve bölgesel güçler için oldukça motivasyon sağlayıcı bir durum yarattı. Artık Batılı veya Batı dışı büyük güçlerin orta büyüklükteki veya bölgesel güçlere söz dinletmesi çok daha zor olacak gibi görünüyor. Bunun yanında Rusya’nın varoluşsal gördüğü savaşı, öncelikle Avrupa güvenlik mimarisini alt üst etti. Avrupa’nın savaşa gayet hazırlıksız yakalandığını da not etmek gerekiyor. Daha şimdiden Avrupa silah stokunun tükendiği açıklamaları geliyor. Batılı kolektif güvenlik sistemi 'görüntü var ama ses yok' modunda. Birlemiş Milletler ise bir trajedi örneği oldu. Batılı aktörler ve sistem artık güven vermiyor. Böylece Avrupa’nın güvenlik tasarrufu geleneği de bitmiş oldu. Ama Almanya ve Japonya’nın yeniden askeri güç olma hevesinde Rusya-Ukrayna savaşı büyük oranda motivasyon sağladı. Almanya ve Japonya’nın hamleleri yanında Avrupa’nın silahlanması ya da güçlenmesi Rus çok kutuplu düşüncesi ile uyumludur. Zaten Rusya’nın çok kutuplu dünya tasavvurunda Avrupa Birliği kutuplardan biri olarak görülüyor. Ayrıca Birleşmiş Milletler oylamaları sonucu olarak Bağlantısızlar Hareketi üzerine tartışmalar yeniden alevlendi. Bağlantısızlar Hareketi'nin lider ülkelerinden olan Hindistan’ın ekonomik ve siyasi önemi bu savaş ile tescillenmiş oldu. Savaş başladığından beri Amerikalı heyetler Hindistan’dan çıkmıyor. Savaş sürecinde yaşanan tahıl krizinde Hindistan yeni kurtarıcı olarak görülüyor. Tabi Batılıların bu savaşı ancak Çin durdurur fikrine değinmiyorum bile. Türkiye’nin Antalya’da savaşan iki ülkeyi bir araya getirmesi tartışmasız başarılı bir girişimdi. Daha sonrasında ABD’nin devreye girmesi ile sonuçsuz kaldı. Bu savaşın sonucu olarak dünyanın ve Rusya’nın gözünde Çin, Hindistan, Türkiye, İran, Pakistan, Suudi Arabistan, Brezilya, Güney Afrika, İsrail, Endonezya, Birleşik Arap Emirliği ve Türk Cumhuriyetlerinin önemi daha da arttı. Sadece ülkelerin önemi artmıyor, Avrasya Ekonomik Birliği, Kuşak ve Yol İnisiyatifi, Şanghay İşbirliği Örgütü ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü gibi bölgesel örgütlerin vazgeçilmez olma durumu ortaya çıkıyor. Batı dışı aktörlerin bölgesel ve Batı merkezli olmayan küresel örgütlenmeler ile projelere daha fazla yöneleceği kesindir.
ÇATIŞMANIN KAPISI ARALANIYOR
Rusya-Ukrayna savaşı aslında reelpolitiğin dönüşüdür. Bununla birlikte Rusya-Ukrayna savaşı sadece ekonomik ve jeopolitik bir kırılmaya yol açmadı, medeniyetsel bir kırılmayı da tetikledi. Rusya’ya karşı olan hamleler sadece ekonomik ve jeopolitik alanda yapılmadı. Rus edebiyatı, Rus müziği, Rus sanatı, Rus sineması, Rus sporu cezalandırılıyor. Bu durum uygarlıklar arası çatışmanın kapısını aralıyor. Artık Batı medeniyetinin yetersiz ama daha saldırgan, demokrasilerin uyumlu ama daha tek taraflı olduğu ötekileştirici liberal bir düzeni yaşıyoruz.
KAYNAKÇA
Dmıtrıos Trıontophyllou, ‘’Ukrayna Savaşı ve Ayrışmanın Sonuçları’’, Z Raporu, Mayıs, 2022.