Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Yerhov: 100 yıllık işbirliği sürüyor

Türk-Rus işbirliğinin Kurtuluş Savaşı yıllarında başladığını belirten Rus Büyükelçi Yerhov, 100 yıllık işbirliğinin bugün de devam ettiğini söyledi. Yerhov, geçen 100 yılda karşılıklı pek çok ekonomik yatırımın yapıldığını, bugün de enerji alanında projeler üretildiğini kaydetti.

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nda başlayan Rusya-Türkiye işbirliğinin devam ettiğini bildirdi.

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov Sputnik’e iki ülkenin dostluğunu ve işbirliğini değerlendirdi. Yüz yıl önce emperyalizme karşı mücadele eden Türkiye ve Sovyet Rusya’nın işbirliğinin taçlandırıldığı günlerden birisinin Büyük Taarruz'un kazanıldığı gün olduğunu kaydeden Yerhov, “Büyük Taarruz öncesinde Mustafa Kemal Atatürk, savaş hazırlıklarını yapan ordu birliklerini ilk olarak Sovyet Büyükelçisi Semyon Aralov’a gösterdi. Atatürk Büyük Taarruz öncesi gizlice cepheye gideceğini de yine Sovyet Büyükelçisi’ne söyleyerek ondan destek istedi. Aralov, Atatürk’ün gizlice cepheye gittiğinin gizlenmesine yardımcı oldu.” dedi.

TÜRK-SOVYET DOSTLUĞUNUN ABİDELERİ

Türkiye ile Rusya ilişkilerinin uzun, asırlık geçmişe sahip olduğunu vurgulayan Yerhov, “3 Haziran 1920’de Dışişleri Halk Komiseri George Çiçerin, Türkiye’nin ulusal liderine yanıtında, güçlü dostluk bağlarını kurma kararlılığı hakkında bahsetti. Bu tarih, Türkiye Cumhuriyeti ile Sovyet Rusya arasında diplomatik ilişkilerin kurulduğu tarih olarak kabul ediliyor. Türkiye ile ulusal kurtuluş mücadelesi döneminde başlayan işbirliğimiz sonraki yıllarda başarıyla gelişti. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB), Türkiye’nin endüstriyel kalkınmada atılım yapmasına yardımcı oldu, Sovyet uzmanlarının yardımıyla burada önemli endüstriyel tesisler, Kayseri ve Nazilli’deki tekstil fabrikaları inşa edildi. İsmet İnönü bu fabrikaları, ‘Türk-Sovyet dostluğunun abideleri’ olarak nitelendirdi.” diye konuştu.

ÜRETİM BİRLİKTE YÜKSELTİLDİ

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında başlayan işbirliklerinin daha sonra da devam ettiğini hatırlatan Yerhov şunları söyledi:

“1960-1970’lerde Sovyetler Birliği, Türkiye’de, Aliağa'da petrol rafinerisi, Bandırma'da kimya tesisi, Artvin'de kontrplak fabrikası, Oymapınar'da hidroelektrik santrali gibi büyük sanayi projelerinin uygulanması için ekipman, teknik destek ve mali yardım sağladı. 1967 Sovyetler-Türkiye anlaşmasına uygun İskenderun’da inşa edilen çelik fabrikasında yılda yaklaşık 1 milyon ton çelik üretilmeye başladı. Bu, ülkedeki diğer tüm fabrikaların ürettiğinden daha fazlaydı. Seydişehir'deki alüminyum tesisi, ülkeyi Orta Doğu'da alüminyum üretiminde ön sıralara taşıdı. Buna bir de SSCB’nin Türkiye’ye, Batı ülkelerinden çok daha uygun şartlarda tahsis ettiği kredileri ekleyin. Bu fonlarla, örneğin Türkiye’nin cam ithal eden ülkeden cam ihraç eden ülkeye dönüşmesini sağlayan Çayırova’daki cam fabrikası gibi işletmeler inşa edildi.”

İki ülke ilişkilerin yüzüncü yılında ortak projelerin üretilmeye devam ettiğini belirten Rusya Büyükelçisi Yerhov, “Ülkelerimiz arasındaki ilişkilerdeki gelenekler bugün de devam ediyor. Ülkelerimiz büyük enerji projelerini uyguluyor. TürkAkım doğalgaz boru hattı açıldı. Rus uzmanların teknik desteğiyle Akkuyu Nükleer Güç Santrali inşa ediliyor. Böylelikle günümüz Türkiye’de, 100 yıl önce olduğu gibi, Rusya’nın desteğiyle yeni endüstriler oluşturuluyor, Türk uzmanlar da Rusya’nın önde gelen üniversitelerinde eğitim alıyor.” ifadelerini kullandı.

ARALOV’UN KURTULUŞ’TAKİ KATKISI

Sovyet Büyükelçi Aralov’a Ankara’ya gitmeden önce Sovyet Rusya’nın kurucu lideri Vladimir Lenin’in ona “Türkler ulusal kurtuluşları için savaşıyor. Bu yüzden Merkez Komite sizi oraya askeri işlerden anlayan biri olarak gönderiyor” dediğini anımsatan Yerhov, “Sadece askeri değil, askeri-organizasyonel işlerde geniş tecrübeye sahip olan Aralov, bilgi birikimini Türk arkadaşlarıyla paylaştı. Türkiye Savunma Bakanlığı ile yakın işbirliği yaptığı, defalarca Mustafa Kemal ile birlikte cepheye gittiği, askeri birlikleri denetlediği biliniyor. Bu teftişler, Türk ordusunun büyük karşı taarruz planladığı Mart-Nisan 1922'de özel bir önem kazandı. Böylelikle elbette Türkiye’nin yabancı istilaya karşı askeri direnişin organizasyonuna kişisel katkıda bulunmuş oldu.” dedi

Sonraki Haber