Rüyalarda derinleşen öyküler

Balevi’nin, 16 öyküden oluşan ilk kitabı, okuru gerçekle sanrı arasında bırakıyor. Öykülerin sonları hiç de beklediğiniz gibi değil. Sade dil, şaşırtıcı son

Olmaz Diye Düşündüğümüz Şeyler, Şebnem Balevi’nin ilk kitabı. Alakarga Yayınları’ndan çıktı. İlk kitabın heyecanını bildiğimden aynı duygularla okudum.

Balevi, kısa cümlelerle atmosfer yaratıp, okurla öykü arasına girmeden ve okuru hiç koparmadan öyküye bağlayabilmeyi başarmış bir yazar. İlk kitapta genellikle güç olan sade dil kullanımını ustalıkla yapmış. Bununla beraber, kitabı diğer öykü kitaplarından ayıracağını düşündüğüm bir farklılık da öykülerin sonları. Merak eden okurlar için ip ucu vereyim: Sonlar hiç beklediğiniz gibi değil. Zira kitabın adı tam bu noktada yerini buluyor: “Olmaz Diye Düşündüğümüz Şeyler”

Şebnem Balevi’nin öykülerini, sadece kurgu anlamında başarılı öyküler olarak değerlendirmemiz haksızlık olur kanısındayım. Öykü tamamlanıp bittiğinde akılda kalan karakterler, Balevi’nin dil, üslup, kurgu yani bir bütün olarak başarısı olarak değerlendirilmeli.

GERÇEK Mİ SANRI MI?

Rüyalar, öykülerin merkezinde değilmiş gibi görünüp, öykülerin rüya ile şekillendiriliyor olmasının meraklı okurların hoşuna gideceğini düşünüyorum. Aslında yazar, okurun hayal gücüne bırakıyor da denilebilir. Bu anlamda son dönemde piyasada hızla artan öykü kitaplarından ayrılıyor.

Balevi’nin, 16 öyküden oluşan ilk kitabı, gerçekle sanrı arasında kaldığımız öyküler içeriyor. Rüyalarla derinleştirdiği öyküleri ve okuru ters köşe yapan sonları var. Gerçek mi sanrı mı ayrımında bizi düşündüren öyküler. Kitabın bütününe yayılmış diğer vurgu ise hayvanlar.

Onların duygularına kılavuzluk eden kurgular bütünlük içerisinde okura sunulmuş. Kitaptaki ilk öykü “Sıcak Hava Dalgası”, bu öykülerden biri. Sıcağı ve hayvanların çaresizliğini içimize gömüveren bir öykü.

Balevi, dili yetkin kullandığından hayvanların sıcaktaki çaresizliğini aynı güçlü bir şekilde okura geçiriyor. “Çamur” adlı öyküsünde sanrı ile gerçek arasında bırakıyor bizi. “Geyik”, bu anlamda aynı tatta okunacak öykülerden.

HAYVAN, RÜYA, SANRI

Bir travmayı okura sunarken hayvan, rüya, sanrı bağlantısını ustalıkla kurguluyor. Belki de bu öykü tek başına bir söyleşi konusu olabilir. Balevi’nin kurguladığı tüm öykülerde işaret ettiği yönün gerisinde daha derin travmaları gösteriyor olması kitabı farklı kılıyor.

Yazarın öykülerine apansız son verişi, okuru kendine getirmek, sonrasında düşündürmek için çok iyi bir yöntem olduğunu düşündürüyor. Balevi’nin başarılı öykülerinden Kırbaç, öykü severlerin kolay unutamayacağı bir hikâye. Karakteri Gece’nin öyküde hiçbir eylemi yokmuş gibi duruyor olsa da kıpırdanışını, bakışını hafızamıza kazıyor.

Dayanışmanın önemini okurun yüreğine yerleştiriveriyor. Bir Rüya, Deniz Tutulması, Son Sayfa ilginç öykülerinden. Gölgede “ikinci ben” ile yaşayan herkesin kendini görebileceği bir öykü.

Balevi okuru ve öyküyü yormadan yazabilen nadir yazarlardan biri.

Sonraki Haber