‘Sadece Ayla Algan’ı değil Muhsin Ertuğrul’un çocuğunu uğurluyoruz’

Usta sanatçı Ayla Algan, oyuncu dostlarının katıldığı törenle son yolculuğuna uğurlandı. Törende konuşan Nedim Saban, Ayla Algan’ın kendisiyle yaptığı 15 dakikalık konuşmayla hayatını değiştirdiğini söyledi.

Türk tiyatro ve sinema oyuncusu, yönetmen, şarkıcı ve eğitmen Ayla Algan için dün sabah İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde veda töreni düzenlendi. Törene, Algan'ın kızı Sevi Algan ve diğer aile üyelerinin yanı sıra oyuncu dostları ve sevenleri katıldı.

Törende aile adına bir konuşma yapan oyuncu Erol Babaoğlu, Algan'ı Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nden uğurlamanın anlamlı olduğunu belirterek, kendisiyle bu sahnede tanıştığını söyledi. Babaoğlu, Tiyatro Araştırma Laboratuvarı'nın kurucularından Ayla Algan'ın Türk tiyatrosuna önemli katkıları olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Çok fazla insan yetiştirdiler. Bugün belki burada oturan pek çok kişi mesleklerini onlara borçlu diyebiliriz. Hem dans hem tiyatro hem de sinemada pek çok ismin yetişmesine öncülük ettiler. Ayla abla özellikle insana değer veren, insana yatırım yapan bir kişiydi. Hem sizinle çok uğraşırdı, didişirdi hem de size yardım ederdi. Hiç olmayacak dediğiniz kişiden mutlaka bir şey çıkmasını sağlardı. 'Oyunculuk atölyelerine gelen insanlardan oyuncu olmazsa yazar olur, yazar olmazsa en kötüsünden iyi bir seyirci yaratırız.' derdi. Her zaman umudu vardı."

‘BANA ÖLÜMDEN KORKMAMAYI ÖĞRETTİ’

Törende duygusal anlar yaşayan ve Algan’ın tabutuna sarılan oyuncu Aliye Uzunatağan, şunları söyledi:

"Ben onu gülerek, severek, ona hayran büyüdüm. Aliye abla tam bir sanatçıydı. Bana ölümden korkmamayı Ayla Abla öğretti. Ölüm bir uyku bak Shakespeare'e kaç yıl öncesinden derdi. Sonra büyüdük, arkadaş olduk. Kadınca konuları konuşmaya başladı. İnsanın iyi bir oyuncu olmayı için egolarını yok etmesi gerektiğini söylerdi. Ben de yok ettim."

Aliye Uzunatağan

"O kadar çok soru sormayı öğretti ki… O benim hem hocam oldu, hem ablam oldu. O kadar güzel sesi vardı ki… O kadar iyi bir insandı ki… Saf insandı. Nurlarda uyusun. Ödülleri çok umursamazdı, bana da 'umursama' derdi. Bunlar bizi şımartabilir, egomuzu büyütebilir derdi. Ben de ortaya koymam ödüllerimi… O kadar çok şey öğrendim ki ondan. Seni çok çok özleyeceğim.”

‘ONUN YAPMAK İSTEDİKLERİNİ YAPARAK DEVAM EDİN’

Tiyatro Kare Genel Sanat Yönetmeni Nedim Saban da törendeki konuşmasında şunları söyledi:

"Bugün sadece Ayla Algan'ı değil, Muhsin Ertuğrul'un çocuğunu uğurluyoruz. Kendisi ile 1982 yılında tanışmıştım. 15 dakika konuştum, hayatımı değiştirdi o konuşma benim. Üniversitede hocalık yaptığımda öğrencime 'Benim dersimden istediğin kadar kaç, Ayla Algan'a git' dedim. Muhsin Ertuğrul'un çocuğu olmak ne demek? Tiyatronun ışığını yansıtabilmek demek… Ben öğrencilerine şunu söylemek istiyorum, Ayla Algan'ın yapmak istediklerini yaparak devam edin."

‘ONLAR DA TÜRK TİYATROSUNU ÖĞRENSİN…’

Ayla Algan’ın kızı Sevi Algan ise şunları söyledi:

“Ben annemi hep paylaşmak zorunda kaldım. Almanya’daki işçilerle, çocuklarla… Onlar da Türk tiyatrosunu öğrensinler derdi. Çok erken büyümek zorunda kaldım. 5 yaşında kendi başıma uçakla seyahat ediyordum. Hastanede hasta yatarken annem yanımda olurdu. Biri gelip anneme selam verdiğinde annem onlarla ilgilenmekten beni unuturdu...

"Kolay tarafları da vardı, zor tarafları da. Sahne onun eviydi. Evliliği de tiyatro gibiydi. Yataktan kalktım. Zangır zangır titriyor. Deprem oluyor herhalde diye düşündüm. Aşağıya indim annemle babam tiyatro kavgası yapıyorlar. Gündelik hayatı bile böyle yaşardı. En kötü kokan yere bile gül gibi kokuyor derdi. Ben de öğrendim büyüdükçe. Öğrenmek zorunda kalıyorsun…

"Çok güzel bir yılbaşı geçirdik. İyi ki de geçirdik. Çok hızlı gitti. Belki de böyle olması gerekiyordu. Doktorlarla konuşmasını duysanız. Kendisini yatakta görmek olmazdı. Onun için böyle oldu galiba. İnşallah onun yolundan gidebildiğimiz kadar gideriz. İnşallah onun aktarıcısı olabiliriz. Başımız sağ olsun. Anneciğim… Onların sesini duyabiliyorum şuan annem, babam ve Muhsin Hoca çoktan tiyatro kavgasına başlamışlardır…”

Sevi Algan

‘NE MUTLU ONUNLA ÇALIŞMIŞ OLANLARA’

Oyuncu Halit Ergenç ise sanatçının sevenlerine başsağlığı dileyerek, "Ayla Algan'la yan yana geldiğim zaman kendimi sanki büyük bir okyanusun yanındaymışım gibi hissediyordum. Çünkü ondan gelen bilginin ve sevginin size bulaşmaması mümkün değildi." ifadelerini kullandı.

Ergenç, Algan'ın insani ilişkilerde çok yardımsever ve yönlendirici olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Onu çok defa aramışımdır. Televizyona uzun soluklu işler yapıyoruz. Bazen yeni şeyler yapmak zor olabiliyor. Ayla ablayı arardım. 'Bir sıkışıklık hissediyorum, ne yapayım?' diye sorardım. 1-2 cümle bir şey söylerdi. Çok uzun süre devam edebileceğim bir enerji, yeni bir fikir, yeni bir alan açardım. Ne mutlu onunla çalışmış olanlara."

Törenin ardından usta sanatçının cenazesi, Teşvikiye Camisi'ne getirildi. Öğle vaktinde kılınan cenaze namazına İstanbul Valisi Davut Gül, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, Erdal Özyağcılar, Orhan Gencebay, Hakan Bilgin, Alper Kul, Engin Çağlar ve Kerem Alışık’ın yanı sıra sanat dünyasından çok sayıda isim katıldı. Sanatçının cenazesi, kılınan cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığı'na defnedildi.

AYLA ALGAN'IN HAYATI

1936'da İstanbul'da doğdu. Babası Girit göçmeni tüccar Vedat Kasman, annesi ressam Nevzat Kasman'dır. Ailenin tek çocuğu olan Ayla Algan, çocukluğunda piyano, bale ve şan dersleri aldı. 5 yaşında başladığı piyano öğrenimini lise öğrenimi için Fransa'ya gidene kadar 11 yıl boyunca sürdürdü. Ortaokulu İstanbul'daki Notre Dame de Sion'da, liseyi Fransa'daki Versay Lisesi'nde okudu. Lise öğrenimi devam ederken tanıştığı Beklan Algan (1933 - 2010) ile evlendi. Eşi Beklan Algan ile birlikte Amerika'da New York Actor Studio Actor’s Repertuary Theatre’s of Broadway’de sahne eğitimi alan sanatçı, Türkiye'ye döndükten sonra İstanbul Şehir Tiyatroları'nın kadrosuna girdi ve 1961'de Tarla Kuşu oyunu ile tiyatroda ilk rolünü oynadı. Aynı yıl Hamlet oyununda rol aldı; hem Ophelia hem de erkek rolü olmasına rağmen Hamlet karakterini canlandırmıştı. Bu nedenle "Erkek Hamlet" olarak anıldı. 1965'te Fizikçiler oyunuyla İlhan İskender En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'ne layık görüldü ancak tiyatronun kolektif bir sanat olduğu gerekçesiyle geri çevirdi. 1966'da Muhsin Ertuğrul'un istifası üzerine Şehir Tiyatroları'ndan ayrıldı, bir süre LCC Language and Culture Center Tiyatro Okulu'nda tiyatro öğretmenliği ve oyuncu çalıştırma dersleri verdi. Buradan Macit Koper, Taner Barlas, Cezmi Baskın, Meral Çetinkaya ve Rutkay Aziz gibi değerli oyuncu ve yönetmenler çıktı.

İstanbul'un Gözleri Mahmur (1994)

1964'te yönetmenliğini Ertem Göreç'in yaptığı, senaryosu Vedat Türkali'ye ait olan Karanlıkta Uyananlar filmi ile ilk kez sinema dalında çalışmalara başladı. 1966'da Atıf Yılmaz'ın yönettiği Ah Güzel İstanbul filminde ilk kez başrol oynadı.

1971'de Paris'in ünlü konser salonu Olimpia'da sahneye çıkan Algan, 1972 yılında Paris'te Jean L. Bazault yönettiği Recamier Tiyatrosu’nda, Peter Brook'un Tiyatro Atölyesine davetli olarak katılmıştır. 1972-1979 yılları arasında Paris'te yaşadı ve müzikle ilgilendi. 1972'de Turizm Bakanlığı'nın isteği üzerine Yunus Emre'nin 650. yıl dönümü için bir albüm hazırladı. 1975 yılında dünyaya gelen kızına Yunus Emre'den esinlenerek "Sevi" adını koydu. 1973'te Bulgaristan'daki Uluslararası Altın Orfe Şarkı Yarışması'nda savaş karşıtı bir şarkı söyleyerek ikincilik ödülünü alan Algan'a aynı yıl devlet sanatçısı unvanı verildi ve "UNICEF Onur Ödülü"'ne layık görüldü. 1977'de Polonya Sopot Festivali'nde Oda Kızılderililerinin sorunları üstüne bir şarkı ile Dünya birinciliği kazandı.

1980'de Berlin'e gitti, Schaubühne Tiyatrosu'nda dört yıl boyunca Tuncel Kurtiz, Şener Şen, Macit Koper gibi sanatçılarla işçi tiyatrosu yaptı. 1984 yılında ise Erol Keskin, Beklan Algan, Prof. Cevat Çapan, Taner Barlas, Ahmet Levendoğlu, Macit Koper, Haluk Şevket, Yekta Kara, Müge Gürman, Metin Deniz, Ergüder Yoldaş, Prof. Süleyman Velioğlu, Oben Güney gibi meslektaşlarıyla BİLSAK Tiyatro Atölyesi'ni kurdu.

1988 yılında ise Beklan Algan, Erol Keskin, Haluk Şevket Ataseven ile birlikte Tiyatro Araştırma Laboratuvarı (TAL)'ı kurdu ve burada pek çok deneysel projeye imza atarak genç tiyatro oyuncularının eğitimine katkıda bulundu. Ayrıca 1996 yılında İstanbul Şehir Tiyatroları'nda Genel Sanat Yönetmeni Yardımcılığı yaptı. 1999-2001 sezonunda Kenan Işık’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda sahnelediği Şeyh Galip’in "Aşk Hastası" oyununu oynadıktan sonra, Şehir Tiyatroları’ndan emekli oldu. Ayla Algan, "Seni Seviyorum Rosa", "Harem Suare", "O da Beni Seviyor" gibi onlarca filmde ve "Biz Size Aşık Olduk", "Üzgünüm Leyla", "Aliye" gibi çeşitli dizilerde rol almıştır. Ayrıca "Yaratıcı ve Çağdaş Tiyatro Teknikleri kursu"ile de ünlü oyunculara oyuncu koçluğu yapmıştır.

Koroporte Sanat Grubu'nun hem tiyatro eğitmeni hem de anlatıcısı olarak, Koroporte'nin İş Sanat'ta sahnelenen "Hayvanlar Karnavalı 2005-2006-2007" ve "Bir Sergiden Tablolar 2007-2008" gösterilerinde rol almıştır. 2011 yılında İstanbul Drama Sanat Akademisi Genel Sanat Yönetmenliği ve bunun yanında, tiyatro ve yaratıcı drama metodu kullanarak yabancı dil eğitimi olan "İngilizce Tiyatro Sertifika Programı" ve "Sinema-Tiyatro Oyunculuk Atölyesi" eğitmenliği görevlerini üstlenmiştir.

Sonraki Haber