SADOK Üyesi Dr. Feridun Çelikmen: Yabancı kanun tanımıyor ruhsat vermeyelim! Amerikalı altından başka bir şey görmez

Dr. Çelikmen, Amerika ve Kanada’nın altına hücum döneminde olduğunu vurgulayarak ‘Oturdukları yerden para kazanacaklar, insanlarımız da ölecek.’ dedi. Çelikmen, ‘Bu kadar ucuza yabancılara bu ruhsatları vermemeliler. Adam götüreceği altına bakıyor.’ diyerek yöneticilere duyarlı olma çağrısı yaptı

Sarıçiçek Doğa Koruma Derneği (SADOK) Üyesi Dr. Feridun Çelikmen, İliç’teki maden şirketinin yasaları tanımadığını belirtti, “Ülkeyi yönetenlerin duyarlı olmasını istiyoruz. Bu kadar ucuza yabancılara bu ruhsatları vermemeleri lazım. Adam götüreceği altına bakıyor.” dedi. Aydınlık’a konuşan Çelikmen, maden sahasının deprem riski olan bölgede olduğuna dikkat çekti: “Madenin olduğu bölgede iki tane büyük fay hattı var. Kuzeydoğu fay hattının kesiştiği yer. Daha yeni Malatya sallandı. Bilinmeyen başka fay hatları da var. Bu kadar tektonik hareketlerin yoğun olduğu yerde, atık dağları ve göller oluşturulduğunda bu tür çevre felaketleri kapıda. Bu kaçınılmaz bir acı son. Göz göre… Bilinen, jeolojik sıkıntısı olan bir yerde açık ocak madenciliği riskli. 9 tane insan kayıp demeye insanın takati kalmadı. Yıllarım afetlerle geçti, insanlarımız o yığına canlı canlı gömüldüler. Bir sürü siyanür karışımlı toprak, arkadan yağmur. Basra Körfezi’ne kadar bütün insanlığa hayat veren Fırat, kirlenme tehlikesiyle karşı karşıya.”

‘BÖLGEYE ÇÖREKLENDİLER’

Yabancı şirket tarafından işletilen İliç’teki maden işletmesinde vahşi madencilik yapıldığına dikkat çeken Çelikmen, “İnsanı, çevreyi hiç hesaba katmayan, insana saygı duymayan madencilik yapılıyor. Orada insanlar yüzyıllardır hayvancılık yapıyor, peynir üretiyor, arıcılık yapıyor. Bu orta vadede bütün yöreyi etkileyecek. O bölge Türkiye’nin en güzel tulum peynirinin yapıldığı yerlerden biri. Güvensizlik oluştu. Bitti gitti. Bu insanları hiçe sayarak hatta akıllarını çelerek buraya çöreklenmiş çok uluslu bir firma bu. Sürekli alan büyütme derdindeler. Vay efendim, biz buraya yatırım yaptık, vay efendim borsada hisse senetleri düşecek… Oturdukları yerden para kazanacaklar, bizim insanımız da ölecek. Biz buna ilk günden müdahale ettik. Doğayı katletmeyin, sular kirlenmesin dedikçe vatan haini olduk. Metallere ihtiyaç var tabii ki ama bunu doğaya saygısız bir şekilde çıkarırsan doğa keser biletini.” diye konuştu

‘ENDİŞEYLE İZLİYORUZ’

Dr. Çelikmen, şöyle devam etti:

“Geriye dönüşü olmayan bir zarar var. Önümüzdeki yıllarda küresel iklim değişikliği nedeniyle su sıkıntısı olacak. Su, altından kıymetli olacak. Adam gelmiş, ruhsat almış, diyor ki ben yer altı suyunu kullanarak maden cevherini yıkayacağım. Yer altı suları köylünün çeşmelerinden akan, içtiği sular. Bol keseden ruhsatlar verdik. Gidişatı endişeyle izliyoruz. Devam edilirse büyükleri sırada bekliyor.”

KANADA, ÜLKESİNDE ÖLÜ YERDE YAPIYOR

Amerika ve Kanadalıların altına hücum dönemleri olduğunu da vurgulayan Dr. Feridun Çelikmen, şunları anlattı:

“Şikago’dan tutun Kaliforniya’ya kadar olan güzergâhta yüzlerce kasabalar kurmuşlar, refah içinde. 30 yıl sonra caddeler çöp… Kimse kalmamış, terk edilmiş kasabalar, silmişler süpürmüşler. Aynı kepazeliği şimdi Afrika gibi Anadolu gibi yerlerde yapıyorlar. Altın hırsı, uğursuz metale düşkünlük maalesef geçmişten bugüne hiç hayır getirmemiş. Kanadalı firmanın kendi ülkesine bakın. 1-2 tane maden açmışlar kendi ülkelerinde o da ölü yerlerde.”

KANUNLARI TANIMIYORLAR

Çelikmen, şirketin kanunları tanımadığını da ifade etti, “Yasaların orasından burasından dolanmaya çalışıyorlar. Açtığımız davalarda bir baktık. Adamlar ‘ÇED gerekmez’ raporu almışlar. Bunların bir kısmını iptal ettirdik. O kadar gözleri dönmüş ki. Yasalara uysalar bunları yaşanmaz. Ülkeyi yönetenlerin duyarlı olmasını istiyoruz. Bu kadar ucuza yabancılara bu ruhsatları vermemeleri lazım. Adam götüreceği altına bakıyor. Altından dolardan başka bir şeyi görmüyorlar.” diye konuştu.

NE OLDU?

Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold’a ait altın madeninde 13 Şubat’ta meydana gelen facianın ardından 9 işçi milyonlarca metreküp toprak altında kaldı. İşçilerin bulunması için başlatılan çalışma önceki gün arama kurtarma görevlilerini de riske atacak bir toprak kayması ihtimaline daha karşı tamamen durduruldu. Toprak kaymasına ilişkin soruşturmada, aralarında firmanın Kanadalı yöneticisinin de bulunduğu 6 zanlı tutuklanmış, 2 zanlı adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı. Önceki gün sahayı inceleyen Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Heyelan Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden (UYGAR) bilim insanlarının yer aldığı heyet, LİDAR teknolojisine sahip insansız hava aracı ile maden sahasında ölçüm ve incelemelerde bulundu. Heyet, literatürde 150 metreyi aşmayan liç yığının İliç’te 257 metreyi bulduğunu ifade etti. UYGAR Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hakan Ersoy, "Bu inanılmaz bir rakam. Dünyada böyle bir 'liç'e rastlamadık. Kontrol edilemeyen bir 'liç yığını'nda su içeriğinin fazla olup, üretim sahasındaki patlatmalara çok yakın bir noktada yığılması, felaketi de beraberinde getirdi" dedi.

ÜLKE MÜDÜRÜ İFADE VERDİ! UYARI E-POSTALARINI 3 GÜN SONRA GÖRMÜŞ!

Erzincan'ın İliç ilçesinde maden ocağında meydana gelen toprak kaymasına ilişkin soruşturmada yurt dışına çıkış yasağı getirilerek adli kontrol şartıyla serbest bırakılan şirketin Türkiye'deki müdürü C.Y.D. ifadesinde, maden sahasındaki yığın liç alanında oluşan çatlaklarla ilgili kendisine gönderilen uyarı e-postasını 3 gün sonra gördüğünü belirtti. İliç ilçesine bağlı Çöpler köyündeki altın madenini işleten şirketin "Türkiye Ülke Müdürü" C.Y.D, savcılıktaki ifadesinde, maden sahası ile ilgili sorumlu Kanadalı I.R.G'nin tutuklanması nedeniyle toprak kaymasının ardından yapılan operasyonu kendisinin yönettiğini söyledi. C.Y.D, "Bu olayla ilgili sorumlu olduğumu düşünmemekteyim. Söz konusu olayda ilgili birimlerin kendi bünyesinde inisiyatif ve sorumlulukları bulunmaktadır. Eğer bir sorumluluğum bulunsaydı alt birimde çalışanlar bana bir şekilde ulaşıp talimatları alırlardı. Sadece bilgilendirme amaçlı I.R.G'den benim bulunduğum mail grubuna mail gelmiştir. Suçlamaları kabul etmiyorum." şeklinde savunma yaptı.

RUTİN BİLGİLENDİRMEYMİŞ

C.Y.D, Sulh Ceza Hakimliğine verdiği ifadede ise olay günü ABD'de bulunduğunu, ABD saatine göre 04.30'da olayla ilgili kendisine telefonla aranarak bilgi verildiğini, daha sonra I.R.G. ile görüştüğünü ifade etti. C.Y.D, yığın liç alanındaki çatlaklarla ilgili fotoğraflara ilişkin, şunları anlattı: "Olaydan 2 saat önce bölgede çatlakların olduğuna dair I.R.G. bilgilendirme amaçlı fotoğraf attı ve önlem aldığına dair mail attı. Bu maili yurt dışındaki saat farkı nedeniyle görmemiştim. Olaydan sonra direktör arkadaşların uyarması ile olaydan 3 gün sonra maili gördüm. Böyle durumlarda üst yöneticilere mail atılmaktadır. Bunlar rutin bilgilendirme mailleridir. Bununla ilgili I.R.G. herhangi bir talimat almak için bu maili atmış değildir."

RADAR SİSTEMLERİ

Radar sistemlerinin alımıyla ilgili C.Y.D, "2023 yılı Aralık ayında radar sistemine ait cihazların bu yılki bütçeye girdiğini biliyorum hatta alımı ile ilgili onay alındığını bilmekteyim. Bu cihazlar yurt dışından alındığı için alım süreci uzamış olabilir." ifadesini kullandı.

C.Y.D, kendisinin yığın liç sahasından sorumlu olmadığını, finansal yapı ile ilgili işlemlerden yükümlü olduğunu kaydetti. Avukatı da suçlamaları reddederek, müvekkilinin göreve olaydan bir hafta önce başladığını, görevinin finansal yapı ile ilgili olduğunu, maden sahasındaki operasyon, teknik konuda görev ve yetkisinin bulunmadığını savundu. AA

Sonraki Haber