Şahname: Bin yıla ışık tutan hikâyeler

Şahname’nin sadece İranlılar tarafından saygıyla karşılanmadığını, aynı zamanda Anadolu’nun okuryazar ve edebiyat seven halkı tarafından da uzun süredir bilinip saygı duyulduğunu söylemek gerekir

Şahname genel halkın gözünde İslam öncesi İran padişahları hakkında ve savaş hikâyelerini anlatan bir kitaptır. Ama edebiyatla ilgilenen insanlara göre bu kitap hikmet, ahlaki konular ve öğütlerle dolu bir eserdir.

Bu kitabın yazılması hakkında farklı görüşler vardır ama en yaygın görüşe göre Abolğasem Ferdowsi yani Hekim Farzaneh Tus bu kitabı, İran'ın sanatsever kralı Sultan Mahmud Gaznevi'nin teşvikiyle yazdı. Bu büyük kralın sanat ve edebiyat sevgisini göstermek için sarayında Rudaki, Ansari, Farrokhi, Asjedi vb. gibi büyük şairlerin bir araya gelmelerini söylemek yeterlidir. Sultan Mahmud Gaznevi’yi anlatmak için şöyle söylemişler: "Her kral bir şeyle meşguldür ve bir şeyden hoşlanır, biri avlanır, biri yemek yer, diğeri kadınlara düşkün olur ama o büyük kralın tutkusu şair meclisleri ve toplantıları kurmak, edebi kitapları bir araya getirmek ve özellikle İran’ın büyük krallarının tarihini yazıya geçirmek ve muhafaza etmektir.”

Şahname’nin yazılmasının üzerinden bin yıl geçmiş ve bu akıllara durgunluk veren kitabın hikâyeleri hâlâ güzel ve dinlenebilir ve hatta bu kitaptaki gizli olan öğütler 21. yüzyılda yaşayan insanların sorunlarına da çare olabilir.

Şahname'nin yazılmasından bu güne kadar İranlıların bu büyük anıta saygı gösterip, onu yüzyıllar boyunca kişiden kişiye aktararak nüsha nüsha korumuş olmalarından bir hayli mutluyuz ve gurur duyuyoruz.

TÜRK MİLLETİYLE İLGİLİ BÖLÜMLER

Şahname’nin sadece İranlılar tarafından saygıyla karşılanmadığını, aynı zamanda Anadolu’nun okuryazar ve edebiyat seven halkı tarafından da uzun süredir bilinip saygı duyulduğunu söylemek gerekir.

Şahname'nin yazıldığı günden bugüne kadar bu büyük kitabın serüveni ve içindeki en güzel, en duygusal ve en öğretici hikâyelerin bazı bölümleri Türk milletiyle ilgilidir.

Selçuklular ve özellikle Roma'nın Selçuklu kralları (Anadolu Selçukluları) arasında Şahname'ye saygı gösterilmesi de çok yaygındı. Öyle ki Roma'nın on bir Selçuklu kralından yedisi, İran asıllı isimleri taşıyorlardı: 3'ü Keyhüsrev, 2'si Keykubad, 2'si Keykavus.

ŞAHNAME KONYA’DA SARAY DUVARLARINDA

Ünlü Türk arkeologlarından Profesör Muhammed Önder, 1965 yılında, Konya'ya 100 kilometre uzaklıkta Beyşehir Gölü kıyısındaki 1. Alaeddin Keykubat’ın sarayının kalıntılarını kazdı ve saray duvarlarının resimlerindeki temaların Şahname hikâyelerinden esinlediği ortaya çıkı. Ve bunlar Şehname hikâyelerinin ve destanlarının kullanıldığı en eski görsellerdir.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde de Şahname, Osmanlı padişahları tarafından her zaman saygı görüp beğenildi. Hatta Şahname okuma meclisi Osmanlı İmparatorluğu'nda her zaman mevcuttu. Hatta Kanuni Sultan Süleyman ve Yavuz Sultan Selim'in kendilerine ait özel Şahname Hanları (Şehname okuyanlar) vardı.

EN DESTANSI KISIMLARI İRAN VE TURAN KAHRAMANLARI

Şehnamenin en destansı kısımları İran ve Turan kahramanları ve cesaretleriyle ilgilidir. Bu kitapta Turanlıların birçok kral ve savaşçılarıdan yani Arjasab, Afrasiab, Pashang, Homan, Barman, Ashkobus, Kamus… gibi adlardan bahsetmektedir.

Bu kısa girişle şunu söylemek isteriz: Şehname'nin sadece İranlılar için önemli bir kitap değil, aynı zamanda Türkiye'nin okuryazar ve edebiyat seven halkı da tarih boyunca bu büyük edebi esere her zaman saygı duydular.

Mevlana'dan bir dörtlük:

Âdem deryadır ve bu dünya bir deniz.
Süleyman’dır ve bu hakan karıncalar gibi
Denizin coşmasından varlık üzerine köpük gelir
İran ve Turan iki parça köpük gibidir

Not: Makalenin başlığı ve arabaşlıklar tarafımızca verilmiştir.
* Abbas Naji Hossein Doust, İran’ın Ankara’da faaliyet yürüten Farsça Öğretim Merkezi Müdürüdür.

Sonraki Haber