Said Ali Balkan'ın anısına
‘’…Değerli Arkadaş, Siz, 2021 yılının çağrılarına yanıt veriyorsunuz. Boz Atlı Hızır gibi bulutların ve sislerin içinden çıkmış Türk milletinin ve üreticilerimizin imdadına yetişiyorsunuz…’’
2021 yılına girerken, Vatan Partisi’ne yeni üye olan 412 gence yukarıda yazıldığı gibi sesleniyordu Genel Başkanımız Sayın Doğu Perinçek. Said Ali kardeşimiz 412 kişiden biriydi.
SIRADANLARIN PARTİSİ
Gün içinde onlarca kelime kullanır, kavramlara ihtiyaç duyarız. Bunlar sıradan durumlar için kullandığımız sıradan kavramlardır. Sayılar, rakamlar bazen sıradan olur bazen de kahramanlaşırlar. Aslında kahramanlaşan sayılar değil, sayıların anlattıklarıdır.
Mondros Mütarekesinden sonra, yüzlerce osmanlı paşasından sadece 6’sı Anadolu’ya geçerek Kurtuluş Savaşı’na önderlik ederler. 21 mayıs 1969’da Ankara Güvenpark’ın merdivenlerinde TİİKP’i kuranlarda, 1980’de Aydınlık Hareketini dağıtmaya yönelen tasfiyecilere karşı duran 4 kişi de, Silivri’nin önüne gelen yüzbinler de sayılardan ibarettir. Bu sayılar sıradan olmaktan çıkmış, kahramanlaşmışlardır.
Aslında tarih yazan insanlarda başlarda sıradandır, onları kahraman yapan olaylardır, olaylara karşı aldıkları tavırlardır. Başlarda sıradanlar kahramanlaşırken, zamanla kahramanlarda sıradanlaşabilir. Yunus Emre ise sıradanlığın ve kahramanlığın uyumunu ve çelişkisini “çok canavar gezer donunda dervişlerin” diyerek açıklar.
Canavarların da donunda dervişler gezer. Aksi takdirde zalimlerin zulmünü nasıl bitirirdi boz atlı erenler? Canavarlar dervişleştikçe, eren olur ve dünya değişmeye başlar.
412 kişi Vatan Partisinde sıradan bir nefer olma iradesini koyarak, şimdiden efsaneleşmiştir. Vatan Partili olmanın sıradanlığı, halkımızın sıradanlığıdır, Yunus Emre neslinin sıradanlığı ve mütevaziliğidir. O sıradanlık aynı zamanda kendi kaderini milletin kaderiyle birleştirmenin kahramanlığıdır. Aydınlıkçılar kahramanlığı bile sıradanlaştırırlar, işte bu yüzden Soner Polat amiralimizin dediği gibi Vatan Partisinde sıradan bir nefer olmanın değerine paha biçemezsiniz, onu satın alamazsınız.
KAHRAMAN SAİD ALİ
Said Ali işte o 412 kişinin bir nevi özetidir, hayalleridir, umutlarıdır, cesaretidir. Yeni üye katılım töreninde rozeti takılırken, kaybedecek bir dakikası yok gibiydi.
Kürsüye çıktığında, Vatan Partisi’nin, Türk Milleti’nin ve Hayati Özcan’ın heyecanı onda vücut bulmuştu.
‘’Atatürk’ün Türkiye'sini emanet edeceğimiz, Kemalist Devrimi tamamlamaya hazır olan Vatan Partisi’ne üye oldum. Emperyalizm ile mücadelede en ön cephede olan Vatan Partisi önümüzdeki tüm engelleri aşacaktır. HDP’nin kapatılmasına öncü olan parti Vatan Partisidir. Bu yüzden Vatan Partili oldum. Yaşasın Vatan Partisi!”
Said Ali’nin konuşması 4 cümleden ibaretti. O 4 cümlenin içine büyük bir felsefeyi sığdırdı. Kemalist Devrimi tamamlama kararlılığı, Emperyalizme karşı mücadele, HDP’nin kapatılmasının önemi, örgütlü mücadelenin önemi ve “Yaşasın Vatan Partisi!” Sloganı ile ifade ettiği, partisine karşı hissettiği bağlılık.
Onunla ilk kez 2020’nin ağustos ayında İzmir’deki TGB bürosunda tanıştık. Kamp çalışmalarına katıldı, ardından daha sık görüşmeye başladık. Partimize en büyük eleştirisi HDP’yi neden hala kapattıramadığımızdı. HDP’yi kapatmak ve milli hükümeti kurmak için mücadeleye atıldı, aydınlıkçı oldu. Türkiye’yi localarından izleyen film eleştirmenlerinden olmadı, aynı diğer 411 arkadaşı gibi. Zaten yapısı da buna müsait değildi.
Yoğun sınav temposuna rağmen görev aldı, TLB İzmir İl Başkan Yardımcılığı yaptı. Görevini hakkıyla yerine getirdi. Çok disiplinli çalıştı. Partimizin misyonunu anlamıştı, siyasi bilinci çok gelişkindi ve sürekli öğrenmeye çalışan bir karakteri vardı.
Ulusal Kanal kampanyasına dişinden, tırnağından ayırdığı 100 TL ile destek oldu. 100 lirayı bir çırpıda verecek maddi imkanı yoktu, damla damla biriktirerek bu parayı vermişti. Partimiz 1978’de Aydınlık’ı günlük gazete olarak çıkarmak için kampanya başlattığında ‘’Birikir damla damla karanlığı eritir, Aydınlığı yaratan halkın alın teridir’’ diyerek yola çıkmıştı. Ne mutlu ki bize bu gelenek yarım asırdır devam ediyor, bugün de Ulusal Kanal’ı büyüten halkın alın teri değil midir?
En büyük hayali asker olmaktı. Annesi Hatice abla kendisine sık sık Afrin operasyonlarından bahsettiğini, asker olup sonunda da şehit olmak istediğini söyledi. Daha sonraları üniversite hayalleri daha ağır bastı. Çünkü üniversite okuduğunda partili mücadeleye daha fazla katkı sunarak mücadeleye devam edecekti. Milli hükümet mücadelesinin en öncelikli görev olduğunu düşündü.
Geçen ay Fethi Sekin’in şehit edilişinin yıl dönümünde şehidimiz için bir yazı yazmıştı. Bu yazı onun ilk ve son yazısı oldu. ‘’ Fethi Sekin’lerin kararlılığı ve cesareti bu topraklarda hüküm sürmeye devam ettikçe ABD emperyalizmi yenilmeye mahkum olacaktır.’’ diyordu yazıda.
Eminiz vefat etmeseydi Ömer Halisdemir’i, Eren Bülbül’ü, Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nu, Aybüke Yalçın’ı ve daha nice şehidimizi yazacaktı. 412 gençten biri olarak, son nefesine kadar Aydınlıkçı kalarak şimdi o da güzelliklerle anılıyor.
Babası Muharrem amca odasına girerken kendisini Vatan Partisi bayrağı ve Atatürk fotoğrafının karşıladığını ve hep bununla gurur duyduğunu söylüyordu. Said Ali, güzel yaşadı ve her zaman güzelliklerle anılacak.
Said Ali, Said olmazdan önce sıradan bir insandı, aynı Nazım Hikmet’in Karayılan’ı gibi. Doğu Perinçek’in mektup yazdığı 412 gençten biri oldu. Artık 412 sayısı da ölümsüzleşti ve sıradan bir sayı olmaktan çıktı.
Şimdi Said Ali Balkan görevine ata toprağı Kütahya Çakmak Köyü’nde devam edecek. Vücudu toprağa karışacak, toprağa verim olacak. Yurdun dört bir yanında yapılacak hasatlarda buğday olacak, bazen okuduğumuz kitaptaki kağıt, dağıttığımız bildiride mürekkep olacak.
Ulusal Kanal’ın gönlüne giren bir Diyarbakırlının Vatan Partisi’ne attığı oy da hayat bulacak. Onun erdemleri erdemli toplumun pınarlarına akacak, onlara karışacak ve bize can verecek, kan verecek.
Türk Milleti yaşadıkça, Vatan Partisi yaşadıkça Said Ali Balkan da, Ekrem Erkin Saçlı da Hayati Özcan da yaşayacaktır.