Şakir Öner Günhan Aydınlık'a konuştu:Dört diplomalı halk müziği sanatçısı
Gazi Eğitim Fakültesini bitirince okul müdürümüz dedi ki; “Sen bu okulu bitirdin. Bizim de beden eğitimi öğretmenine ihtiyacımız var. Gel bizde öğretmenlik yap.”
TRT sanatçımız İbrahim Can ile birlikte TRT’nin usta sanatçısı Şakir Öner Günhan ile, çocukluk yıllarını, radyoya giriş sınavlarını ve sonrasında yaşadıklarını konuştuk. Sanatçımızın on parmağında on marifeti var. O marifetleri gelin türkü çınarından birlikte dinleyelim.
Ailede müzisyen var mıydı? Çocukluk süreciniz nasıl geçti?
Annem ud çalardı. Ev kadınıydı ama lise mezunuydu. O dönemde lise mezunu olmak çok önemliydi. Babam memurdu ve görevi nedeniyle Anadolu'nun çeşitli yörelerinde bulunduk. 1969 yılında ortaokuldayken babamı kaybettik. Abim hukuk fakültesinde okuduğu için mecburen Ankara'ya geldik. Ankara’nın en eski ve köklü okulu Kurtuluş Lisesi'ne kaydoldum. Babam öldükten sonra ev bütçesine katkı olsun diye gündüz okula, geceleri Nezahat Bayram'a saz çalıyordum.
KURTULUŞ LİSESİ EFSANEYDİ
60'lı yıllarda müzik yapıyor muydunuz?
Tabii tabii. Kurtuluş Lisesi'nde TRT sanatçısı Mehmet Erenler ile beraberdik. Coşkun Güla, Sadettin Gürhan radyo sanatçılarıydı ve beraberdik. Coşkun Güla, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en önemli sanatçılarımızdandı. Bir sazı piyano gibi akort edebilen çok değerli bir üstattı. O da benim devre arkadaşımdı. Şimdi adını sayamadığım beraber çalıştığımız çok kişi vardı. Lisemiz tiyatro, müzik ve spor konusunda çok faaldi.
Müzik öğretmenimiz Nermin Ödemiş, annemiz gibiydi." Konservatuvar mezunuydu ve ana sazı piyanoydu. Duvar piyanosu vardı okulda. O piyanoyla derslerimizi yapardık. Zaten benim radyoya girmeme sebep olan da müzik öğretmenimdi.
MÜZİK ÖĞRETMENİN SAYESİNDE RADYO’YA GİRDİM
Radyo’ya nasıl girdiniz?
Bir gün öğretmenim Nermin Ödemiş rulo yapılmış bir kağıt tutuşturdu elime. Bunu Ulus'a giderken radyo binası var, hemen oraya götürüver dedi. O zamanlar öyle çok sık araba dolmuş falan yoktu. Yürüyerek radyoya geldim. Girdim içeriye bir müracaat masası var. Masaya uzattım kağıdı. Hanımefendi açtı ruloyu baktı, “Şakir Öner Günhan kim” dedi. Benim dedim. Buraya imza atmamışsın dedi. Baktım meğerse sınav varmış. Ve sınava girebilmem için müzik öğretmenim dilekçemi yazmış. Hanım dedi ki, bak orada camın üstünde şartlar var. Oku ve sınav için belirtilen tarihte radyoya, buraya gel dedi. O gün geldiğinde sınavlara girdim ve Radyo’ya giriş sınavını kazandım. Hepsi müzik öğretmenim sayesinde.
Sınavda kimler vardı, hatırlıyor musunuz?
O sınavlarda sayamayacağım kadar jüri üyesi vardı. Nida Tüfekçi, Ziya Taşkentler… Tanımadığımız konservatuvardan hocalar vardı. Bunun nedeni torpil olmasın diye. Mesela içlerinden üç kişiyi tanıyabilirsiniz ama 20 küsur kişiyi birden tanımana imkan yok.
Jüri üyelerinin arasında radyo sanatçısı soprano Fatma Saadet İkesus da vardı mesela.
İKİ YÜKSEK OKUL BİR ÜNİVERSİTE BİR DE KONSERVATUAR MEZUNU
O zaman kaç yaşındaydınız?
Liseyi yeni bitirmiş, on sekiz yaşında gencecik biriyim. Yani lise bitti, üniversite başladı ama ben liseden kopmadım. Lise bittikten sonra iki sene kendi mezun olduğum lisede çocuklara halkoyunları dersleri veriyordum. Halk türküleri korosunu yönetiyordum. O zaman zarfında ben iktisatta okurken Gazi Eğitim’de Beden Eğitimi Bölümü'nü de bitirdim.
Kaç üniversite mezunusunuz?
Bir üniversite, iki yüksekokul mezunuyum. Tabii Konservatuar Şan Bölümü de var.
Gazi Eğitim Fakültesini bitirince okul müdürümüz dedi ki; “Sen bu okulu bitirdin. Bizim de beden eğitimi öğretmenine ihtiyacımız var. Gel bizde öğretmenlik yap.” Ben zaten her gün sabahları radyoya staja, öğleden sonraları da fakülteye gidiyordum. Gazi Eğitim Fakültesinde beden eğitimi öğretmenliği de yaptım.
İ. Can: Meşhur 1966 grubu var o zaman. O grupta kimler yok ki.
Tabii rahmetli Atakan Çelik, Arif Meşhûr, Seyid Al, Serbülent Yasun, Recep Kaymak, Seyhan Tütünler yani. O zamanlar Ankara Radyosu, İstanbul Radyosu, İzmir Radyosu olarak ayrı ayrı sınavlara girilirdi.
İLK SINAVDA BİR KİLİS TÜRKÜSÜNÜ SEÇMİŞTİM
İlk sınavda hangi türküyü okudunuz?
İlk sınavda bir Kilis türküsü söylemeye başladım, “Harman Yeri Sürseler” dedim bir hanım bir dakika, bir dakika diyerek ayağa kalktı. Eyvah, yandık dedim. “Senin adın ne” dedi? “Şakir Öner Günhan efendim” dedim. “Aferin sana, hadi çık” dedi. Bir satırı bitirmedim, daha bağlantı bölümleri vardı diyemedim. Çıktım ama elim ayağım döküldü. “Eyvah yapamadım, kaybettim” dedim.
Bir süre sonra listeler asıldı, kazanmıştım. İkinci sınava başka türkü hazırlamıştım. Daha ağdalı falan. O hanım hemen ayağa kalktı. “Sizin adınız neydi” dedi. İsmimi söyleyince, “siz güzel bir türkü söylemiştiniz yine onu söyler misiniz bize” dedi. Elim ayağım yine kesildi. Türküyü söylemeye başladım. “Harman yeri sürseler” diye başladım. Yine “bu kadar yeter” dedi. Ama birincisinden güç alarak dedim ki herhalde beğendiler. Çıktım yine kazanmıştım.
Üçüncü sefer gittiğimde bu sefer sazımı aldım gittim. Nida Tüfekçi karşımda. Ben tabii kendisini tanıyorum. Nida Tüfekçi, “Sen sazda mı çalıyorsun?” dedi. “Evet efendim” diye ürkekçe yanıtladım. “Nerelisin?” dedi. Yozgatlıyım dedim. “Yozgat sürmelisini biliyor musun?” dedi. Evet, biliyorum dedim. “Hadi bize Yozgat sürmelisini çal söyle” dedi. Hangisini dedim. O döndü Jüri üyelerine “Bu arkadaş bayağı biliyor bu işi” dedi. Sonra döndü ve dedi. “Sen hangilerini biliyorsun?” “Sabahınan esen seher yeli mi”, “Dersini almış da ediyor ezber”, “Hastane önünde incir ağacı”, ben sayıyorum türkülerin isimlerini. Çünkü hepsi Sürmeli çeşitlemeleri. Peki, “Sabahınan esen seher yeli mi çal” dedi.
6 YILDA TÜRKÜ SÖYLEME YETKİSİ ALDIM
İ.Can: O türküdeki tavır, bence binlerce yıl gidecek bir abide.
Evet biliyorsun notada puandorg (Duraklı nota) vardır. Bazı yerlerini uzatırsın. O türküde ölçü dışı şeyler vardır. “Sabahınan esen seher yeli mi, benim gönlüm divane mi deli mi?” Tek olduğum için rahat çalıp söyledim o bölümleri. O da bir kuplenin yarısını söyledim. Tamam ağzına sağlık dedi. Kalkıp dedim ki sizin yanınızda Sürmeli söylemek her babayiğidin karı değildir dedim. “Ya söyledin, söyledin mütevazi olma” dedi. Teşekkür ederim, sağolun dedim. Tamam çıkabilirsiniz dediği andan sonra zaten biz kendimize radyoda bulduk.
Radyoda kaç yıl eğitim gördünüz?
Valla ben dört senede üniversite bitirdim. Burada altı sene sonra radyoda bir türkü söyleyebilir yetkisini aldık.
MUAMMER SUN HOCAMIZDI
Hocalarınız kimdi?
O zaman ki bize usul öğreten solfej hocamız rahmetli Muammer Sun hocaydı. Türk müziğinde tırnak kemanisini çalan, Ruşen Ferit Kam da geldi. Ankara Radyosu'nun çok saygın hocalarından mesela Gültekin Orhansay da geldi. Saadet İkesus da geldi. Yani konservatuvardan da hocalarımız vardı. Ama bunun yanı sıra Ankara Radyosu hocaları, efendim Gazi Eğitimin müzik hocaları, her dalda hukuk fakültesinden bile hocalarımız vardı. Halka hitap etme ve halk önünde mikrofon sanatını da öğreniyorduk. Bazı pedagojik formasyonları da bilmeniz gerekiyordu.
Altı sene sonra hangi türküyü okuma hakkı kazandınız?
Evet, “O gün harman yarısı” türküsüydü. Çünkü o türkü artık benim kilit türkümdü. Nerede söylense benim gözlerim dolu dolu olurdu. Çünkü o türkü ile ben radyo sınavlarını kazandım.
TEBESSÜMLÜ UZUN HAVA
Tek türküden sonra süreç nasıl gelişti?
Yavaş yavaş televizyona da çıkmaya başladık. Bir gün bir arkadaşım dedi ki “abi ya sen de hep hareketli türkü söylüyorsun. Bir tane de ben uzun hava söylesene”. Tabi hocalarımız bir türküyü dört ay çalıştırırlardı bizi. Çalıştım, bayağı çalıştım ama. Sazda çalabildiğim için çalışmam daha kolaydı. Ondan sonra çıktım televizyona. İlk televizyona çıktığımda bir bozlak söyledim, “Aman doğar yaz ayları da çiçekler açar”. Aradan bir süre geçti. Yine arkadaşla karşılaştık. “Ya çok güzel okudun da sen bu uzun havayı gülerek söylüyorsun.” dedi. Yahu dedim bendeki mask o. Ben gülmesem bile yüzünde bir tebessüm var. Yüzümdeki ifadem bu.
İ.Can: Şakir Öner Günhan’ı ben çevremden bilmiyorum. Hakikaten gözleriyle sevimliliğiyle bizim evin ve herkesin çocuğuydu.
Evet Türk halkı beni kendi ailesi gibi görüyordu.
TRT’DE YAPIMCILIK VE SUNUCULUK SINAVLA SEÇİLİRDİ
Sizin TRT’de yapımcılık yetkiniz de vardı?
Evet, 1973'te kurum içinden prodüktörlük sınavları açıldı. Kurum içinden isteyenler girebilir, üniversite mezunu olması şartı ile denildi. O dönemde rahmetli Ali Gürlü, ben, İzmir Radyosu'ndan Halе Gür üniversite mezunu olduğumuz için sınava girmiştik. O sınavdan sonra prodüktör olduk. Ayrıca bizim zamanımızda program sunabilmek için ayrı bir sınava daha girmek gerekiyordu. Kendi yaptığı programı sunabilme sınavı.
OPERA’NIN KURUCULARINDAN SAADET IKESUS
Saadet İkesus kimdir?
Türkiye’de opera kurucularından. 1916 doğumlu. O yılların en meşhur mezzo-sopranosudur. Konservatuarda “Hocaların Hocası” diye anılıyordu. Pek çok opera sanatçısı yetiştirdi. Suna Korad, Fikret Kutnay, Aslı Omağ Sevda Aydan, Filiz Işıksun, Özcan Sevgen, Müveddet Altan Günbay, Mustafa İktu, Ayşe İktu, Mesut İktu, Mete Uğur, Atilla Manizade, Fevziye Bartu, Yalçın Keriman Davran, Şinasi Özel, Nejat Boren, Hale Cahit Şaher,
Cemaliye Kıyıcı, Begüm Ertem, Yüksel Örses, Sevim Çıdamlı, Nursel Öncül, Nursel Sözlütürk, Oktay Akyüz, Nuran Çapanoğlu, Gülşen Kocaaay ve Pekin Kırgız bunların bir bölümü. Konservatuvarda çok dirayetli, çok otoriter bir hocaydı. Ben o yaşlarda tanımıyordum onu. Konservatuara girdiğimde tanıdım hepsini. Mesela Gültekin Oral Say diye Türkiye'nin yegane müzikolog doktoru vardı. Derslerimize girdikçe kendilerini tanıyabildik.
ATLI GELİYOR ATLI
Atlı geliyor atlı
Altında kilim katlı
Bağlantı:
Dıv dıv dıv dıv dıv
Dıv dıv dıv dıv dıv
Benim sevgili yarim
Baldan şekerden tatlı
Bağlantı:
Dıv dıv dıv dıv dıv
Dıv dıv dıv dıv dıv
Bide iç benim için
Ölüyom senin için
Böyle sevda mı olur
Sen de öl benim için
Bağlantı:
Bahçelerde bal kabak
Dökülür tabak tabak
Beni koymuş yar sevmiş
Sevdiği adama bak
Bağlantı
Yöresi: Bartın
Kaynak Kişi:
Selahattin Çilsüleymanoğlu
Derleyen ve Notaya Alan:
Şakir Öner Günhan
Makamsal Dizi: Muhalif
Konusu-Türü: Aşk-Sevda
Ses Genişliği: 7 Ses