Salgın diplomasisinde Türkiye’nin başarısı

Ankara kriz durumunu birçok ülkeye göre daha iyi değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan 22 ülke lideriyle görüşmeler yaptı. Türkiye, salgının başından beri 57 ülkeye yardım göndererek dünyada başarılı bir diploması örneği sergiledi.

Kovid-19 salgını ile birlikte ortaya çıkan yeni durum dünyayı bir çok açıdan değişime zorlayacağını belli etti. Örneğin küreselleşmenin sonunun geldiği Ekonomist dergisinin bile kapak konusu oldu.

Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan ‘COVID-19 sonrası Küresel Sistem: Eski Sorunlar Yeni Trendler’ çalışmasında da küresel sistemdeki bu kriz ortamı değerlendiriliyor ve buna yönelik bir dış politika geliştirileceğinin altı çiziliyor. Var olan bu krizde ülkelerin Kovid-19 salgınına karşı başarıları kadar, virüse karşı savaşan başka ülkelere yapılan ekipman desteği de diplomatik bir önem taşıyor. Salgınla mücadele eden ülkelere yapılan tıbbi destek yardımlarının ilerleyen süreçte ikili ilişkilerde daha da olumlu etkiler yaratacağını söylemek doğru olur. Örneğin AB’nin Sırbistan’a tıbbi malzeme yardımında bulunmaması sonrası Çin’in tıbbi malzeme göndermesi Sırbistan’da Çin için teşekkür afişlerinin asılmasına sebep oldu. Ayrıca Çin, İtalya, İspanya, Hollanda, Macaristan gibi ülkelere de destekte bulundu ve bu ülkelerde de benzer durumlar yaşandı. Salgın sonrası batı ittifaklarında kırılmaların olacağı şimdiden gündeme gelmeye başladı. İtalya Lig Partisi lideri Salvini “İtalya’nın tek ihtiyacı olan şey yardımdı ancak sadece yüzüne bir tokat yedi. Avrupa’dan gelen tek yardım borsa çöküşüne neden olmak” değerlendirmesinde bulundu. Bu yardım diplomasisi ilerleyen süreçte toplum hafızalarında izler bırakarak AB ve NATO üyeliklerini sorgulatmaya sebep olabileceği gibi Çin, Türkiye gibi süreci iyi değerlendiren ülkelere bakışları da olumlu yönde değiştirme potansiyeline sahiptir.

57 ÜLKEYE MALZEME YARDIMI

Zor zamanlarda yapılan yardımlar ülkeler arasında işbirliği ve dostluk ilişkilerini geliştiren güzel bir diplomasi örneğidir. Türkiye kaos halindeki bu durumu bir çok ülkeye göre iyi değerlendirdi. Kovid-19 salgını başlangıcından bu yana 57 ülkeye tıbbi yardım malzemesi göndererek başarılı bir diplomasi örneği temsil etti. Salgının başlangıcında Wuhan’daki Türklerin tahliyesi sırasında Çin’e tıbbi malzeme vermesiyle ilk yardım elini uzatan ülkelerden birisi oldu. Türkiye salgının en yüksek seviyede hissedildiği Çin, ABD, İtalya, İspanya, İngiltere, Fransa gibi ülkelere destek verdiği gibi komşularına, Afrika ve Asya’daki Müslüman ülkelere de yardım elini uzattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan nisan ayı içerisinde ilki 8 Nisan’da Çin Devlet Başkanı Xi Jinping olmak üzere ABD, Rusya, Fransa ve Almanya dahil 22 ülke lideriyle görüşme gerçekleştirdi.

Salgından etkilenen ve zor durumda olan ülkelere Cumhurbaşkanlığı, TİKA, Kızılay aracılığıyla yapılan tıbbi yardımlar Türkiye’nin uluslararası camiada olumlu bir kamuoyu yaratılmasında önemli rol oynadı. Kovid-19 sonrası uluslararası sistemde değişimlerin olacağı göz önüne alındığında yapılan yardımlar Türkiye’ye önemli bir avantaj sağlayabilir.

Türkiye’nin salgın sürecinde izlediği dış politika dost-düşman veya dinsel ayrım gözetmeksizin insan merkezli olmasından ve tarihsel bir köke sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Ülkede salgın devam etmesine ve ekonomik sorunlar baş göstermesine rağmen 57 ülkeye maske ve tıbbi malzeme göndermesi Türkiye’nin diplomasiye verdiği önemi göstermektedir.

TÜRK DİPLOMASİSİNİN TARİHSELLİĞİ

Türkiye’nin zor dönemlerde insani yardımda bulunma özelliği belli bir tarihselliğe dayanır. Osmanlı döneminden gelen yardım geleneği bu diplomasi uygulamasında önemli bir unsurdur. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün hazırladığı Türk İnsani Yardım diplomasisinin geçmişini inceleyen ‘Osmanlı’dan günümüze İnsani Diplomasi Cihan-Penah’ çalışması bugün Türkiye’nin bu başarısının tarihselliğini kavramamızı sağlıyor. Osmanlı Devleti, Endülüs Müslümanlarını koruması, 1785 yılında Lehistan Yahudilerinin sığınma talebi, 1800 yılında kıtlık çeken İngiltere’ye buğday yardımı, 1847 yılında kıtlık çeken İrlanda’ya yardım, 1876 İsveç’e buğday yardımı, 1856 yılında selden dolayı zarar gören Fransızlara para yardımı gibi pek çok yardım diplomasisi yürütmüştür. Osmanlı Devleti Müslümanlara verdiği yardımlar kadar, Yahudilere ve kıtlık dönemlerinde veya doğal afet sonrasında İsveç, Hollanda, Prusya, İrlanda gibi Müslüman olmayan ülkelere de önemli yardımlarda bulunmuştur. Osmanlı Devletinin Müslüman olsun veya olmasın zor durumda olanlara karşılıksız yardım elini uzatması önemli bir diplomasi geleneğidir.

Türkiye Cumhuriyeti de kuruluşundan bu yana yardım diplomasisini sürdürmektedir. Daha Kurtuluş Savaşı döneminde Türkiye, Karadeniz kıyısında açlıkla boğuşan Sovyet halkına buğday göndermiştir. Yine 1938 yılında Çin’e kolera aşısı yardımı gönderilmiştir.

Türkiye’nin bugünkü salgın diplomasisinin başarısı geçmişte büyük devlet geleneğine sahip olması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bu geleneği sahiplenerek bugünlere taşımasından kaynaklanmaktadır.

Sonraki Haber