Salgın yüküne annelik aşısı
Uzaktan çalışan anneler, bir yandan iş yaptı bir yandan çocuklarına baktı. Toplantılara çocuk sesleri karıştı. Akranları ile vakit geçiremeyen çocuklarla oyun oynamak, kitap okumak gerekti. Anneliğin getirdiği mücadeleci ruh salgının yükünü hafifletti.
Salgın döneminde işyerlerinin kararıyla evden çalışan anneler, işlerini yaparken bir yandan da çocuklarıyla ilgilenmek durumunda kaldı. Hele bir de evde çocuk varsa bir koltukta değil iki karpuz onlarca karpuz taşımak gerekti. Öğretmenler canlı derslere kucağında bebeği ile katıldı, kiminin çocuğu canlı ders sırasında sınıfa konuk oldu. Evde ciddi iş konuşmalarına çocukların oyun sesleri karıştı. Anneler Günü’nde Aydınlık salgın döneminde hem öğretmenlerle hem de sahada çalışan annelerle konuştu.
HEM ANNE HEM OYUN ARKADAŞI
Sevtap Turan (Öğretmen)
Sabah 9.00’dan öğleden sonra 15.00’e kadar dersim var. Genelde çocuklara haftalık bir plan hazırlıyoruz benim dersim varken onlar da planlarında ne varsa onu yapıyorlar, örneğin resim yapmak, çizgi film izlemek veya ödev. Ben uzaktan eğitimdeyken evet bazen bölünüyorum. Ama bu durum evlerinin durumunun bilinmesini istemeyen öğrencilerim için olumlu oluyor. Çekinmiyorlar daha rahat konuşuyorlar, hatta bazen bununla ilgili sohbet ediyoruz. Kızlarımı da çağırıp sorun varsa sınıfça çözmeye çalışıyoruz.
Salgının ilk başlarında anlayamadığımız için anne olmak çok zordu. Çocuklarımın gelişimi açısından ilk başta bir bocaladık. Ama zamanla zorlada olsa alıştık ve kendimiz zorluğun da avantajlarını yaratmaya çalıştık. Bir anne olarak da zaten yerine getirmek zorunda olduğum görevlerim vardı. Okuldan geliyordum, yemek yapıyordum, temizlik yapıyordum ve çocuklarımın gelişimi için birtakım şeyleri takip ediyordum. Şimdi bazen kendime dışarıdayken bütün bu işleri nasıl yetiştirebiliyormuşum diye soruyorum.
Çocuklarım sürekli benimle birlikteler, onların sosyal gelişimi açısından akranları ile olmaları gerekiyor. Onların okuldaki arkadaşlarıyla aralarındaki ilişkiyi de yükleniyorum, onlarla oyun da oynuyorum, ders de çalışıyorum. Çocuğun o duygusunu doyurmak gerek.
BEBEĞİMLE DERSE KATILDIM
Uygar Salman (Öğretmen)
Kızım iki yaşındayken pandemi süreci başladı. Önceleri evde birlikte zaman geçirmek benim için keyifliydi ama zamanla dışarı çıkamaması benim evde sürekli canlı ders veriyor olmam, çocuğumun bu ayrımı yapamaması zor oldu. Ev yaşamı ve çalışma yaşamını ayıramadığımız iç içe geçmiş bir dönem oldu. Bazen benim canlı derse girmemi kabul edemiyor. Onunla birlikte zaman geçirmemi istiyor. Canlı derste verdiğimiz aralarda ilgi bekliyor. O dengeyi kafasında pek oturtamadı. Ben de vicdanen oturtamadım. Ben canlı dersteyken o dışarıda ağlıyor. Az da olsa çocukları görevlendirip bebeğim ile derse katıldığım zamanlar oldu. Bazen gelip derste çocuklara el sallıyor. Bu senenin başında yeniden bakıcı gelmeye başladı.
MÜKEMMEL BİR DUYGU
Şenay Koçyiğit (İş güvenliği Uzmanı)
Bu süreçte anne olmak yorucu ve zor ne kadar pandemi evde olmamızı sağlasa da zor oluyor. Ama bu zorluk ve yoğunluk bir açıdan da faydalı oldu. Evde çocuklarımıza daha çok vakit ayırabiliyoruz. Onlara daha çok ilgilenebiliyoruz. Çocuğumla aramızdaki iletişim güçlendi. İşe gittiğim zamanlarda çocuğumu ya babaannesine ya da komşuya bırakıyorum.
Annelik insanın mücadeleci ruhunu körüklüyor. Çünkü ona daha iyi bir hayat sunabilmek için her alanda mücadele etmen gerekiyor. Sonuç olarak yaşamaktan haz aldığım mükemmel bir duygu.
DAHA ÇABUK BÜYÜYORLAR
Safiye Alper (TPAO servis görevlisi)
Çalışan bir anneyseniz, çocuğunuz için bakıcı ya da bir babaanne, anneanne bulmanız gerek. Salgın döneminde biz Türkiye petrolleri çalışanları olarak çok şanslıyız. Çünkü kurumumuz bize her konuda destek verdi. Esnek çalışma, dönüşümlü çalışma olsun ve idari izinlerde kadınlara hep öncelik verildi.
Çalışırken çocuğumu anneannesine bırakıyorum. Tabi vicdanen bir anne olarak sürekli kendimizi sorgulama eğiliminde oluyoruz. Çocuklar da yanlarında olmamızı istiyorlar ama hem kendimiz hem ailemiz için çalışmakta zorundayız. Çalışan bir annenin çocuğu olmak çok zor. Hastalandığında ve okuldan çağırmasınlar diye çocuğunuzun gözünün içine bakıyorsunuz. Babaanneye mi bırakalım, anneanneye mi bırakalım, bakıcımı bulalım diye günler öncesinden uykularınız kaçıyor. Bunlar zor ama hem kendimiz için hem ailemiz için çalışmak durumundayız.
PETROL İŞİNDE BÜYÜTTÜĞÜ KIZI PETROL MÜHENDİSİ OLDU
Yasemin Kıratlı (TPAO Yönetici)
25 yaşında bir kızım 19 yaşında bir oğlum var. Çocuklarımız için ailelerimizden yardım aldık gurbette çalıştık. Ben 28 yıl Batman Bölge Müdürlüğü'nde çalıştım. İki çocuğumu da zor şartlar altında büyüttüm bakıcı sıkıntısı ve kreş sıkıntısı çektik. Ama bir şekilde aşılıyor. Dışarıda araziye gitmem gerekiyordu ve kızım okulda oluyordu. Gidiyordum onu okuldan alıyordum ve önlüğü ve çantasıyla benimle birlikte geziyordu. Derler ya kreşte büyüyen çocuk anne ile mesafeli olur. Ama ben bunun hiç bir zaman sıkıntısını çekmedim ve tam tersi kızımla çok güzel bir bağım var. Kızım İTÜ mezunu 25 yaşında petrol mühendisi. Kızımı 7 aylıkken kreşe verdim. O zamanlar ben de geçici çalışıyordum. Doğru düzgün izinlerimiz olmuyordu. İşimize son verilme tehlikesi vardı ve sürekli rapor alamıyorduk. Bu yüzden şimdi ki anneler çok daha şanslı. Yarı zamanlı çalışabiliyorlar, süt izni uzadı.
SAĞLIKÇILAR KREŞ SORUNU YAŞIYOR
S. K. 16 yıldır bir kamu hastanesinde çalışıyor. Tam kapanma döneminde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı kreşlerin kapanması pek çok kamu çalışanı gibi onu da mağdur etti. S.K. “Çocuklar için bakıcı geliyordu. Ameliyathane hemşiresi olduğum için onları yanımda hastaneye götürme şansım da yok. Bakıcıyı ara yollardan arabayla almak zorunda kalıyorum. Bunun stresini yaşamak hiç hoş değil” dedi.
İşte olduğunda çocuğunu düşünmek zorunda kaldığını söyleyen S.K., “Acaba ne yaptı, ne etti diye düşünüyorum. Bölünmüş bir annelik yaşıyorum. Çalışan annelerin çocukları, tek başına daha fazla sorumluluk aldığı için daha çabuk büyüyor” diye konuştu.
KOMŞULARI SAHİP ÇIKTI
Ankara Şehir Hastanesi’nde Girişimsel Radyoloji bölümünde çalışan iki çocuk annesi hemşire Tuğba Akan da kısıtlama döneminde kreşin kapanmasıyla zorluk yaşadıklarını söyledi. Akan, "Şehir hastanemizde kreş bulunmadığı için özel kreşlere göndermek zorunda kalıyoruz. Kreşler de kapandı. Komşularımız bile panik oldu, beni aradılar 'Tuğba ne yapacaksın, çocukları bize bırakabilirsin' diyenlerin de daha kundakta bebekleri var. 'Çekinme, bana bırakabilirsin' diyen komşularım oldu. Bizim isteğimiz, kurumlarımıza bağlı kreşlerimizin de olması" dedi.