Sanatçı için bir hicazkar: Yılmaz Gruda’nın edebiyatımızdaki yeri

Atilla İlhan, yenicileri Batı estetiği taklitçileri, onlardan sonra gelenleri de taklitçilerin taklitçisi olduklarını söyler. İlhan, Gruda’yı şiirdeki Mavi hareketinin içinde gösterir.

Attila İlhan, Gerçekçilik Savaşı’nda Yılmaz Gruda’yı Maviciler arasında sosyalizmle ilgisi olan, sorunlarını bilen iki kişinin arasında sayar. Diğeri Ahmet Oktay’dır. İlhan İkinci Yenicileri Batı estetiği taklitçileri, onlardan sonra gelenleri de taklitçilerin taklitçisi olduklarını söyler. Mavi akımını temsil edenler şiirin Halk Yazını’na yakın olması, Anadolu çizgisini içermesi ve sosyal gerçekçiliği savunması gerektiğini ileri sürüyorlar. Cemal Süreya’nın Sevda Sözleri kitabında yer alan Oteller Hanlar Hamamlar için Sürekli Şiir’de Gruda’yı yer altı suyuna benzetir: Muzaffer İlhan Erdost, İkinci Yeni Şiiri’ne ad koyarken, akım içindeki şairler arasında Yılmaz Gruda’yı da sayar. Haftalık siyasal dergilerden Time dergisini örnek alan ellili yılların önemli dergilerinden biri olan Akis edebiyata ayırdığı sayfalarından birinde Şiirimizin Kaderi başlıklı bir yazı yayımlar. Ahmet Oktay Mavi’nin başlattığı kavga, Pazar Postası’nda da varlığını sürdürür. Oktay bu kavganın İkinci Yeni’yi ortaya çıkardığı kanısındadır. Akis’te yayımlanan ve yazarı belli olmayan metinde şiirin insanı umutsuzluğa düşürecek kadar kötü bir süreç içinde olduğu belirtilmektedir.

‘KOLAY ŞİİRDEN ZOR ŞİİRE GEÇİŞ’

Erdost bu görüşe karşı biraz da aceleye getirerek yazdığı Son Havadis’te yayımlanan 19 Ağustos 1956 tarihli İkinci Yeni başlığını taşıyan yazısında dönemin yeni şiir anlayışını; “kolay şiirden zor şiire geçiş” olarak niteler.  Erdost’a göre şiir hem yapısal olarak hem de imgesel olarak yeni bir şiir algısını getirmektedir. Erdost’un yazısında İkinci Yeni adı geçmemekle birlikte, Pazar Postası’nda, 23 Aralık 1956’da yayımlanan Bir Şey Söylemeyen Şiir başlıklı yazısında bu şiir anlayışının adını koyar. İlhan Berk, Erdost’u ‘tam da adını koydun’ diyerek onaylar. Yılmaz Gruda’nın şiirleri incelendiğinde İkinci Yenici olmadığı açıkça görülür. Attila İlhan Gruda’yı Mavi hareketi içinde gösterir. Hem Mavi hareketi içinde hem İkinci Yenici olmak, işte bu zorlama olmaktan öte gitmez. Biri diğerine karşıdır ve karşıtıdır. Gruda başlangıçta Mavi’ye yakın şiirler yazmayı, kendi şiir algısıyla bırakır, şiirleri başka türe evrilir. Kendisi de eski metinler üzerinde araştırmalar yaparak bu nitelikli bir şiir algısı edindiğini kabul eder. Gruda’nın, Köylü Devrimci Börklüce Mustafa Destanı-Vekayiname buna örnektir.

GRUDA’NIN ŞİİRLERİ ANLAŞILIR

Gruda’nın Köylü Devrimci Börklüce Mustafa Destanı-Vekayiname anlatı özellikleriyle Attila İlhan’ın Cebbar Oğlu Mehemmed’in izinden gider. İlhan’ın ilk dizelerinde de açıkça sezileceği gibi her iki şiir de tarihe yaslanır ve şiirde anlatılanlar gerçektir. 

Gruda hem Mavi’ye yakın karmaşık olmayan, her dizesiyle anlaşılabilir şiiri taşır, hem de anlatının gelişimiyle Mavi dışında, Nâzım Hikmet’in Kırk Kuşağı toplumcu şiirine yaklaşır. Üstelik Nâzım Hikmet’in Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı’na ulanan bir şiirdir Köylü Devrimci Börklüce Mustafa Destanı-Vekayiname.

Kaldı ki Nâzım Hikmet’in Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı Bedrettin üzerine kuruludur, Gruda’nın Köylü Devrimci Börklüce Mustafa Destanı-Vekayiname kahramanı ise doğrudan Börklüce Mustafa üzerine kuruludur. Çarmıhı ceza yöntemi olarak yaygın biçimde ilk kullananlar Farslar. Buna ilişkin bilgiler Tarihçi Herodot ve Tucidides’te görülüyor. Çarmıhla ilgili ilk yazılı kaynak Behistun Yazıtları’dır. Milattan Önce beşinci yüzyılda Pers Kralı Darius tarafından çivi yazısı ile kayalara kazınan Behistun Yazıtları Çarmıh cezasının nasıl uygulandığını ayrıntılı bir biçimde açıklar.

ANA EKSEN BEDREDDİN’İ DEĞİL BÖRKLÜCE

Bedreddini hareketi içinde asıl unsur Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin değildir. Bedrettin işlerin çıkmaza gireceğini anladığı anda davasını sürdürmez. Hareketi başını verene kadar sürdüren Börklüce Mustafa’dır. Bedreddin Börklüce’yi yalnız bırakır, Candaroğlu Beyliği’ne sığınır. Orada da tutunamayacağını anlayınca Balkanlar’ın Orta Makedonya’daki Yunanistan hâkimiyeti altındaki bölgeye gider. Küçük bir çarpışmadan sonra ele geçirilir Serez’de yargılanarak1420’de idam edilir.

Gruda’nın Bedreddin’i değil, Börklüce’yi ana eksene oturtması Bedreddini hareketi doğru yorumlaması olarak değerlendirilmelidir. Yılmaz Gruda yalnızca şair, yalnızca yazar ya da yalnızca tiyatro ve sinema oyuncusu, yönetmen, çevirmen, senarist, eğitmen değil, bunların bütünü olmakla birlikte yazdıkları irdelendiğinde onun klasik roman algısı dışında, karşı roman ustası olduğu açıklıkla görülür. Çivisi çıkmış dünyayı tersine çevirir Gruda, çarpılmış dünyayı bir daha çarparak düzeltmeye çalışır.

Telefon rehberinden nasıl silerim adını?

Sonraki Haber