Şanghay İşbirliği Örgütü, Doğu’nun NATO’su mu?

Türkiye’de neoliberal virüsün sol içinde bile egemen hale gelmesiyle basın ve siyasetimizde de gelişmeleri Atlantikçi cepheden yorumlayanlar, ŞİÖ’yü ve Yükselen Asya’yı ‘anlayamıyorlar’. Bu ‘anlamsızlık’ içerisinde bir de yorum yapıyorlar: ŞİÖ, yani Doğu’nun NATO’su!

1996’da Şanghay Beşlisi adıyla kurulan birlik, 2001’de Özbekistan’ın katılımıyla Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) adını aldı. Bu sene 20. yılını kutlayan ŞİÖ, statüsü ‘Muhatap Ortağı’ olan İran’ın “tam üyelik işlemlerinin başlatıldığını” duyurdu. Böylece Türkiye’nin kara komşusu olan bir ülke ilk kez ŞİÖ üyesi olmuş oldu. Bu gelişme sonrası dünyada olduğu gibi Türk siyaseti ve basınında ŞİÖ tekrar gündeme oturdu.

AYDINLIKÇILAR 50 YILDIR ANLATIYOR

Aydınlık hareketi, 50 yıla yakın bir zamandır 21. yüzyılın “Asya Çağı” olacağını halkımıza anlatıyor. Hareketin 1987’de kurulan yayın organının adı “2000’e Doğru”ydu ve ezilen ülkelerin yeni yüzyılda bağımsızlık, kurtuluş ve devrim mücadelelerinin zafere ulaşacağı müjdesini vermek için bu isim seçilmişti. Aydınlıkçıların tarihe bilimsel bakışı, SSCB’nin çöküşü sonrası bile bir gram değişmemiş ve herkes “Amerikan Rüyası” görürken Amerikan yüzyılının yakında biteceğini vurgulanmıştır.

Fakat Türkiye’de Kemalist Devrimin yarım kalması ile başlatılan “Küçük Amerika” süreciyle, daha sonra da neoliberal virüsün sol içinde bile egemen hale gelmesiyle basın ve siyasetimizde de gelişmeleri Atlantikçi cepheden yorumlayanlar, ŞİÖ’yü ve Yükselen Asya’yı ‘anlayamıyorlar’. Bu ‘anlamsızlık’ içerisinde bir de yorum yapıyorlar: ŞİÖ, yani Doğu’nun NATO’su!

Benzer yorumları Kuşak ve Yol Girişimi için de yapılıyor. Onun için de Marshall Planı benzetmesi var. Elbette bu tarz iddialar masum bir cahillikten gelmiyor, fonlanan basının haber başlıklarını özgürce attığını düşünecek değiliz. ABD hegemonyasının çöküşünü tırnaklarını kemirerek ve dizlerine vurarak izliyorlar.

ASYA’DAN YENİ BİR NATO YÜKSELİR Mİ?

NATO, 4 Nisan 1949 tarihinde kuruldu. Kuruluş amacı SSCB önderliğinde ezilen ve gelişen dünya ülkelerinden gelecek “Batı tipi siyasete ve demokrasilere uyumsuz tehditlere karşı birliktelik” oluşturmaktı. ABD’nin NATO üzerindeki etkisi, ittifakın parçası Fransa liderlerinin bile ağzından hem de 1960’larda itiraf edildi. Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle “NATO, bizi savunmuyor, bizi ABD adına kontrol altında tutuyor” diyerek NATO gerçeğini açıklamıştı. Yani NATO, sadece ezilen dünyaya yönelik darbeler düzenleyip oraları işgal etmiyordu, bir de birlik içindeki üyelerin ABD’ye bağlı kılınmasını sağlıyordu. SSCB dağıldıkta sonra NATO, Huntington’un “Medeniyetler Çatışması” adını verdiği ırkçı ve Amerikancı tezi ışığında “tek kutuplu düzenin” tesis edilmesi amacıyla “misyonunu” güncelledi. ABD, kendi yarattığı “uluslararası terörizm” ve “zararlı rejimler” bahanesiyle Irak, Afganistan, Libya ve Suriye savaşlarını çıkardı, ülkemizin de içinde yer aldığı onlarca ülkede darbe tertipledi, sayısız masum insanı katletti.

ŞİÖ’DE DARBE, SUİKAST, İŞGAL VE YIKIM YOK!

Çin’in yükselişi, Rusya’nın SSCB dağıldıktan sonra Putin önderliğinde yeniden toparlanması, İran’ın direnci ve en önemlisi de Türkiye’nin Amerikancı gladyoyu (FETÖ) ezip hapislere tıkması, Asya açısından askeri, ekonomik ve kültürel anlamda yeni birlikteliklerin ve çok kutuplu yeni uluslararası düzenin temelini oluşturuyor. Bu yeni düzende “ülkeleri işgal etmek, ABD destekli darbeler, CIA suikastları, işgal ve yıkım” yok! Yeni uluslararası düzen ve onun Asya içindeki örgütü olan ŞİÖ’nün misyonu için, örgütün 21. Liderler Zirvesinde Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in konuşmasına bakalım:

“Son 20 yılda uluslararası gelişmeler ve küresel yönetişim sisteminin derin bir şekilde yeniden şekillendirilmesi görüldü. Bu yıllar aynı zamanda ŞİÖ’nün gittikçe büyümesini ve üye devletler arasında verimli, karşılıklı yarar sağlayan işbirliğini de gördü. Son yirmi yılda, karşılıklı güven, çeşitlilik, karşılıklı yarar, eşitlik, istişare, devletlerin egemenliklerine saygı, Şanghay Ruhu tarafından yönlendirilen Şanghay İşbirliği Örgütü tarafından dünya barış, kalkınma ve insan gelişimi teşvik etmek, hem pratik hem teorik olarak, insanlık için ortak bir geleceği esas alan yeni diplomasi geliştirmiştir.”

ŞİÖ, NATO’YA KARŞI

ŞİÖ’nün kuruluş temeli 1996’da imzalanan Sınır Bölgelerinde Askeri Güvenin Derinleştirilmesi Anlaşmasına dayanıyor çünkü Örgüt, NATO’nun terörizm, darbe ve işgallerine karşı Asya’da güvenlik ve istikrarın sağlanmasını kendisine misyon edindi. ŞİÖ, bölge ülkelerinin aralarındaki sorunları birlikte ve diyalog yoluyla çözebileceklerini kanıtladı. Hindistan ve Pakistan’ın BM dışında bir araya geldiği tek kuruluş ŞİÖ. Keşmir sorununun savaşsız çözümü ŞİÖ’nün önündeki görevlerden biri. Şimdi de ABD’nin Afganistan’daki büyük yenilgisi sonrası ülkenin yeniden inşası ve istikrarın sağlanması görevi, ŞİÖ’nün önünde duruyor.

TÜRKİYE TAM ÜYE OLMALI

Çin dâhil ŞİÖ üyesi ülkelerin hiçbiri kendisinin “hegemonya peşinde koşmayacağını” özellikle vurguluyor. ŞİÖ üyesi ülkelerin en büyük ilkesi “iç işlerine karışmama” ve “karşılıklı gelişme”. Türkiye, 2 sene önce başlattığı “Yeniden Asya Girişimi”ni devam ettirmeli ve Örgüt’ün “Diyalog Ortağı” olan statüsünün “tam üyelikle” sonuçlanacak bir süreci başlatmalıdır. Atatürk’ün “Asyaî bir milletiz” ifadesinin en büyük gerekliliklerinden biri budur.

Sonraki Haber