Savaş, vatan savunmasıdır ve zorunludur

Kimileri “ordumuz, sınırlarımızı koruyacak kuvvettedir. Ortadoğu bataklığından uzak duralım” diyor. Geçmişte olanları (Emevi Camii’nde namaz kılma siyaseti) AKP'nin yanlış dış politikalarının sonucu olarak gördüklerinden; gelecekte olacakları da AKP politikaların devamı olarak görmekte, savaşın gerekliliğine inananlar AKP politikasının onaylayıcıları olarak görülmektedir. Sloganları da Atatürk’ten: “Savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir.”

Savaşı zorunlu görmediklerine göre savaş ihtimalini, yaşanları, diplomasiyle mi önleyecekler?
Emperyalistlerin baskısına direnilmesini savunuyorlar. Nasıl?
Bu sorulara yanıtı yoktur. Ama savaşa girmeme noktasında netler.
“Savaşa girmeyelim” demek aslında yanıtları olduğunu gösteriyor. “ABD ne yaparsa yapsın kabulümüzdür” demiş oluyorlar. ABD, PYD’ye her gün onlarca tır silah verebilir, “kara gücüm” dediği PYD’ye kendine bağlı devlet kurdurabilir, Suriye’yi parçalayabilir, sorun yok demiş oluyorlar. “Hayır diplomasiyle ABD’yi durduracağız” fikrini savunduklarını söyleyecekler olacaktır ama buna kendileri de inanmıyor. Diplomasiyle durdurulacak olsa yıllardır ABD, PYD’ye silah verirken sonuç alınırdı, itirazlara rağmen alınmıyor. Şunu da belirtelim ki savaşa hayır diyenlerin bir kesimi ABD’nin PYD’ye silah vermesine diplomatik itirazları olmadı. Şimdi savaş kapıya gelince diplomasi demeye başladılar.
ABD, Cenevre Süreci ile Suriye’yi parçalamaya çalıştı. Yıllarca itiraz ettik de ne değişti?
Aksine ABD, “ekonominizi mahvederim” diye tehdit etti. Daha birkaç gün önce ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Kıbrıs açıklarında sondaj çalışmamızı 'yasadışı' ilan etti. Diplomasiden anlayan bir devlet, dozu artan bir şekilde tehdit eder mi?
Hele ki savaşın gerekliliğine inananları AKP politikasının onaylayıcıları olarak görmeleri, ABD politikalarına korkudan veya gönüllü onay vermenin kafa karıştırıcı yönüdür.
Türkiye’nin çıkarları söz konusu olunca bu koro “AKP’ye yarar” diye Türkiye’mizin çıkarlarına şaşı bakıyorlar. AKP nefreti, ülkemizin çıkarlarını bir kenara bırakmaya neden oluyor. Görelim artık.
ABD, 50 bin tırı aşkın silahı PYD’ye verdi. Silahlar Türkiye ile savaş için veriliyor.
ABD, 60 bin PYD’liyi maaşa bağladı.
ABD, Kıbrıs’ta askeri tatbikat yaptı
ABD, sondaj çalışmamızı 'yasadışı' ilan etti.
Tüm bunlara diplomasi yoluyla itirazlar edildi ama sonuç alınamadı. Dolayısıyla savaş zorunlu hale gelmiştir. Bunlar herkesin malumu iken hala diplomasi demek, milleti ABD planları için oyalamaktır.
Türkiye sınırlarını koruyacak güçte ama bunu söylemek de ABD’nin kukla devlet kurmasına hizmettir. Çünkü ABD sınırlarımızın 500 metre ilerisinde silah sevkiyatı ile kukla devleti kuruyor. Göz mesafesinde kurulan devlete kurulmasına razı mısınız değil misiniz? Bunu söyleyin ki tartışma açık olarak yürütülsün.
Fırat’ın doğusuna yapılacak operasyonla ilgili doğru tutum Esad ve bölge ülkeleri ile ABD ve PYD’yi söküp atmak. İktidar hala mezhepçi tutumundan dolayı Esad ile el sıkışmaktan uzak.
Buna rağmen “Orta Doğu bataklığına saplanmayalım, ne işimiz var Suriye’de” mi demeliyiz?
Hayır.
AKP’nin PYD’yi kovma yanında ekonomiyi sığınmacılara yapacağı inşaatla rahatlatma, toprak kazanma niyetleri de olabilir; ancak son tahlilde ABD’nin, her gün onlarca tır silah vermesini, ileride daha başa bela olmasını izlemektense, ABD'nin ve PYD’nin geriletilmesi iyidir. ABD diplomasiden değil silahtan anlamaktadır. Biz operasyonun yanında olarak harekatın Esad ile koordineli olması ve süreç içinde toprakların Esad’a devri için uyarılarımızı yapmalıyız. Türk Milleti, harekatın maddi-manevi maliyeti nedeniyle Esad ile işbirliğinin öneminin farkındadır. Kumda oynamaya gitmiyoruz. Bölge ülkeleri de Erdoğan'ı doğru tutum konusunda uyarmaktadır. Dolayısıyla
İktidarın niyetine bakarak veya uyarılarınız dinlenmiyor diye savaşa karşı çıkmak; yani kendi niyetlerinizin gerçekleşmesini beklemek ülkemizin geleceğini belirsizliğe sürüklemektir. Hayat bizim taleplerimizle ilerlemiyor. Esad ile anlaşılmıyor diye savaşın maliyetinin büyüyeceği gerekçesiyle savaştan kaçmak, ilerideki savaşın daha maliyetli olmasına neden olmaktır. Hayat ne bizim ne iktidarın niyetiyle ilerlemiyor. Vatanımızı savunma zorunluluğu, Esad’ın ve bölge ülkelerinin direnişi gerçeği; iktidarı, niyetleri kadar sınırlılıklarını da bilmeye zorlamaktadır. Hayat niyetle değil diyalektik ilerliyor.
Savaşı biz değil ABD tercih etti. Şimdi PYD üzerinden ABD ile savaştan kaçarsak ilerideki maddi-manevi maliyeti büyüteceğiz.
Savaş, vatan savunmasıdır ve zorunludur.

Sonraki Haber