Sayıştay’ın MEB raporu: Gelirler yansıtılmadı denetim dışı kaldı

Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) ilişkin inceleme raporunda, gelirlerin takip edilmediği, mali tablolara yansıtılmadığı ve denetim dışı bırakıldığı yer aldı

Sayıştay'ın Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) ilişkin raporunda, Hizmet İçi Eğitim Enstitüleri tarafından gelir getirici faaliyetler sonucunda elde edilen gelirlerin muhasebe birimi adına açılan hesaplarda izlenmediği, Bakanlık mali tablolarına yansıtılmadığı ve bu nedenle denetim dışı kaldığı görüldü.

Sayıştay'ın 2021 yılı denetim raporlarında dikkat çeken konular yer alıyor.

'KAYNAKLAR MALİ SİSTEMİN DIŞINDA KALDI’

Sayıştay'ın Milli Eğitim Bakanlığına ilişkin raporunda da Hizmet İçi Eğitim Enstitüleri tarafından gelir getirici faaliyetler sonucunda elde edilen gelirlerin muhasebe birimi adına açılan hesaplarda izlenmediği, Bakanlık mali tablolarına yansıtılmadığı ve bu nedenle denetim dışı kaldığı görüldü. Raporda bu bulguya ilgili şu tespitlere yer verildi:

“8 adet Hizmet İçi Eğitim Enstitüsünün mali faaliyet ve işlemlerinin incelenmesi sonucunda; Ankara Hizmet İçi Eğitim Enstitüsünün gelir getirici bir faaliyette bulunmadığı, Aksaray, Erzurum, Mersin ve Yalova Hizmet İçi Eğitim Enstitüleri tarafından elde edilen gelirlerin ilgili enstitüler bünyesinde yer alan döner sermayeler vasıtasıyla mali sisteme dahil edildiği görülmüş ancak İstanbul Zübeyde Hanım Hizmet İçi Eğitim Enstitüsü, İzmir Yeni Foça Hizmet İçi Eğitim Enstitüsü ve Rize Çayeli Hizmet İçi Eğitim Enstitüsü tarafından konaklama ve yemekhane hizmeti karşılığında elde edilen gelirlerin muhasebe birimi nezdinde açılan hesaplarda takip edilmediği, bu hesaplardan yapılan tahsilat ve ödemeler için düzenlenmesi gereken ödeme emri belgesi ve muhasebe işlem fişi gibi belgelerin oluşturulmadığı ve dolayısıyla söz konusu kaynakların mali sistemin dışında kalıp Bakanlık mali tablolarına dahil edilmediği tespit edilmiştir.”

'HESAP VERME SORUMLULUĞU'

Raporda bu bulguya yönelik olarak kamu idaresinin yanıtına da yer verilerek şöyle denildi:

“Kamu idaresi tarafından verilen cevapta; elde edilen gelirlerin mali sisteme dahil edilmesini sağlamak üzere Enstitüler bünyesinde döner sermaye işletmeleri kurulması yönünde girişimlerde bulunulduğu ifade edilmiş olsa da ilgili Enstitülerde geçici işçi pozisyonunda çalıştırılan personel bulunması, döner sermaye işletmesi kurulabilmesi için bu personelin işten çıkarılmasının gerekli olması, işten çıkarılma halinde ödenmesi gereken tazminat tutarlarının enstitülerin öz gelirleriyle karşılanması konusunda kurumların mali yeterliliğinin bulunmaması gibi nedenlerle bu girişimlerin sonuçsuz kaldığı anlaşılmaktadır. Ancak mevcut durum itibariyle kamu kaynağı niteliğindeki Enstitü gelirleri muhasebe sistemi dışında yönetilmekte ve buna bağlı olarak denetimsiz kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle; yukarıda bahsi geçen enstitüler tarafından yemekhane ve konaklama hizmeti karşılığında elde edilen gelirlerin mali sisteme dahil edilmesini sağlayacak girişimlerde bulunulması ve bu kaynakların hesap verme sorumluluğu çerçevesinde bütçeyle ilişkilendirilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.”

'KAMUOYU MADENCİLİK HAKKINDA BİLGİLENDİRİLMELİ'

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğüne ilişkin hazırlanan raporda da MTA Genel Müdürlüğünce maden arama ve araştırma faaliyetleri kapsamında yürütülen arazi çalışmalarına halk tarafından engel olunması sebebiyle bazı arama faaliyetlerinin durdurulduğu belirtildi: “Bilindiği üzere çevre, tüm toplumu ilgilendiren dolayısıyla çok taraflı ve disiplinli bir olgudur. Sanayinin gelişmesi, nüfus artışı vb. faktörler sonucu yaşanan çevre tahribatları günümüzde çevreye olan duyarlılığı artırmıştır. Çevre faktörü göz ardı edilerek herhangi bir madencilik faaliyetinin sürdürülmesi mümkün değildir. Ancak; bu çalışmalar sırasında kurum görevlilerinin, mahalli veya fiziki zorluklarla karşılaşmayacağı beklenmekle birlikte fiili durumda, Kuzey Batı Anadolu ve Ege Bölge Müdürlüklerindeki bazı maden arama projelerinde, yetersiz veya hatalı bilgi sahibi mahalli şahısların gösterdiği zorluklarla karşılaştıkları ve bu suretle arama faaliyetlerinin durdurulduğu tespit edilmiştir.

“MTA Genel Müdürlüğü maden arama ve araştırma çalışmalarındaki çevreye olan duyarlılığının 'Kamu Spotu' şeklinde doğru ve kolay anlaşılabilir tanıtımlarla anlatılması kurum personelinin arazideki çalışma şartları açısından önem arz etmektedir. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü başta olmak üzere maden arama faaliyetlerinin çevreye duyarlı bir suretle yapıldığında, hem ülkemiz maden kaynaklarının ekonomiye kazandırılmasının mümkün, hem de mahalli hayata zararının olmayacağı hakkında kamuoyunun bilgilendirilmemesi, maden arama faaliyetlerinin güvenle sürdürülememesi ile ülke yeraltı maden kaynaklarının ekonomiye kazandırılamaması suretiyle ekonomik kayıplara yol açma riski taşımaktadır.”

SU KUYULARININ ÇOĞU DENETİMSİZ VE BELGESİZ

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğüne ilişkin hazırlanan raporda, belediyeler tarafından şehirlerin içme suyu ihtiyacının karşılanması amacıyla veya başka ihtiyaçlar için açılan su kuyularına ilişkin 167 Sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun gereği Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünden alınması gereken iznin alınmadığı, bölge müdürlükleri tarafından da izinsiz açılan su kuyuları ile ilgili gerekli denetimlerin yapılmadığı ve yaptırımların uygulanmadığı görüldü.

Raporda konu şöyle aktarıldı: “Örnek olarak seçilen bölge müdürlüklerinde, belediyeler tarafından yeraltı suyu temini amacıyla açılmış kuyular için DSİ'den alınması gereken yeraltı suyu kullanma belgelerinin mevcut olup olmadığı incelenmiştir. Yapılan denetim sonucunda belediyelerin DSİ’den izin almaksızın su kuyuları açtıkları, DSİ tarafından bu kuyuların denetiminin yapılmadığı ve yaptırımların uygulanmadığı anlaşılmıştır.

619 KUYUDAN 157'Sİ BELGELİ

“Örneğin inceleme yapılan illerden Kayseri’de Kayseri Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (KASKİ) tarafından DSİ Bölge Müdürlüğü’ne başvurularak alınan yeraltı suyu kullanma belgesi adedi 157 iken, KASKİ tarafından açılan su kuyusu adedinin 619 olduğu tespit edilmiştir. Yine Antalya’da Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü (ASAT) tarafından Bölge Müdürlüğü’ne başvurularak alınan yeraltı suyu kullanma belgesi adedi 274 iken, ASAT tarafından açılan su kuyusu adedinin 687 olduğu tespit edilmiştir. Denetimlerde ayrıca belediyeler tarafından kiraya verilen yeraltı suları için de DSİ’den alınması zorunlu olan yeraltı suyu kullanma belgelerinin aranmadığı görülmüştür. Örnek olarak incelenen İstanbul ilinde İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İSKİ) tarafından sulama, kullanma ve işlenerek veya doğal haliyle içme suyu olarak satılmak üzere özel sektöre kiraya verilen derin sondaj yeraltı suyu kuyusu 342 adet iken bu firmalardan sadece 102 adedinin DSİ Bölge Müdürlüğünden alınmış yeraltı suyu arama veya kullanma belgesi sahibi olduğu görülmüştür.”

Sonraki Haber