SCHOLZ’UN TARTIŞILAN ÇİN ZİYARETİ: ‘ABD, Almanya-Çin ilişkilerinden rahatsız’

Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un, Çin ziyareti Almanya siyasetini salladı. Üçlü koalisyondaki hükümet ortakları Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller‘in karşı çıktığı buluşmayı Scholz “Pekin’le görüşmelerin sürdürülmesinin kaçınılmaz” sözleriyle savundu

Ziyareti ve iki ülke arasındaki ilişkileri Vatan Partisi Yurtdışı Temsilci Ali Mercan ve Vatan Partisi MKK üyesi ve Çin Temsilcisi Adnan Akfırat değerlendirdi.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, 4 Kasım’daki Çin ziyareti ülkesinde tartışma yarattı.

Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ve Başbakan Li Kıçiang ile buluşan Scholz’un ziyaretinde öne çıkan gündem maddesi ekonomiydi. Scholz etkili şirketlerinin bulunduğu bir heyetle ziyaret düzenledi. İki ülke arasında “tek taraflı bağımlılıkların azaltılması”, “ekonomik faaliyetlerin mütekabiliyet esasında düzenlenmesi”, “serbest ve adil ticaret” konuları öne çıkan başlıklar oldu.

Ukrayna’daki savaşın gölgesinde gerçekleşen buluşma, Almanya siyasetini salladı. Kovid-19 salgınının başından bu yana Çin’i ziyaret eden ilk G7 ülkesi lideri Scholz’un kararına, üçlü koalisyondaki hükümet ortakları Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller karşı çıktı. Scholz eylemini “Pekin’le görüşmelerin sürdürülmesinin kaçınılmaz” olduğunu söyleyerek savundu.

Ziyarete yönelik eleştirileri, iki ülkenin artan ekonomik ilişkilerini Vatan Partisi Yurtdışı Temsilci Ali Mercan ve Vatan Partisi MKK üyesi ve Çin Temsilcisi Adnan Akfırat’a sorduk.

Ali Mercan

ATLANTİK MEDYASI ELEŞTİRDİ,

SCHOLZ ZİYARETİ SAVUNDU

Adnan Akfırat

Vatan Partisi Yurtdışı Temsilci Ali Mercan, Scholz’un ziyaretinin Atlantik güdümlü medyada yoğun eleştirilere uğradığını belirterek şunları ifade etti:
“Atlantik güdümlü medyada, Scholz’un ‘otoritesini pekiştiren, Tayvan, Uygur, insan hakları gibi alanlarda eleştirilen bir lider’ olarak betimlenen Şi Jinping’le görüşmesi çok eleştirildi. Scholz ‘Çin’in uluslararası alanda çok önemli bir aktör haline geldiğini’ ve görüşmeler yapmanın zorunluluğuna işaret ederek bu eleştirileri önemli ölçüde geri çevirdi.

Scholz, Çin dönüşünde toplanan partisi SPD’nin Temsilciler Toplantısında soruları cevaplandırdı. Scholz burada de gelen sorulara ve eleştirilere karşı Çin ziyaretini savundu. Ukrayna’daki savaş bağlamında “Kesinlikle atom silahları kullanılmamalıdır” görüşlerinin Çin tarafından da aynı şekilde benimsendiğini belirtti ve sadece bunun için bile ziyaretin yapılmaya değer olduğunu söyledi.”

BAĞIMLILIK DEĞİL, KARŞILIKLILIK İLİŞKİSİ

“Scholz’a bir diğer eleştiri de Ukrayna savaşıyla iyice aşikar hale gelen Rusya’ya enerji alanında düşülen bağımlılıktan ders çıkartılması ve benzer şeyin Çin’le de yaşanmaması gerektiğiydi. Scholz’un bu ziyaretle hedeflediklerinden biri de tek taraflı bir bağımlılığın doğmaması ya da şu an var olan kadarının ortadan kaldırılması. Scholz Çin ile ekonomik ilişkilerin zayıflatılmasına karşı çıkıyor ama diğer yandan bunun tek taraflı şekilde bağımlılık yönünde ilerlememesi gerektiğini de vurguluyor.
Scholz iki ülkenin ekonomik ilişkilerinde; şirketlerin pazara erişimi, lisanslar, fikri mülkiyetin korunması, yasal kesinlik ve vatandaşlara eşit muamele gibi konularda mütekabiletten çok uzakta olunduğuna ve bu durumu değiştiremek için adım atacaklarını söylüyor.”

ALMANYA’NIN ‘ÇİN STRAJESİ’

ABD, Almanya-Çin ilişkilerinden hoşnut değil. ABD en son Çin’in Hamburg Limanı’nda bir terminal almasını hedef alarak “Çin’in rekabet gücünü bertaraf etmeliyiz” açıklaması yaptı. ABD Almanya üzerinde ekonomik ve politik baskılarını yoğunlaştırarak ve Alman-Çin anlaşmalarına doğrudan müdahele ederek Pekin ile artan ekonomik işbirliğini önlemeye çalışıyor.

Almanya 2023 başında bir “Çin Stratejisini” belgesi açıklayacak. Bu belge yakın gelecekteki ilişkiler için çok önemli. ABD şimdi bu belgenin kendi lehinde bir içerikte olması için baskı yapıyor.”

‘ABD, AVRUPA’YI ÇİN’E HASIM YAPAMIYOR’

Vatan Partisi MKK üyesi ve Çin Temsilcisi Adnan Akfırat ziyaretin, ABD’nin iki ülke ilişkilerini istediği gibi yönlendiremediğinin bir göstergesi olduğuna dikkat çekti. Akfırat şunları belirtti:

“Alman Başbakanı’nın Çin ziyareti, Çin ile Almanya arasındaki üst düzey ziyaretlerin yenid

en başladığı anlamına geliyor. Hatırlanacaktır, eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, görev süresi boyunca Çin'i 12 kez ziyaret etmişti. Almanya Başbakanı’nın Ukrayna savaşı sonrasında Çin’i ziyaret etmesi, sadece Almanya ile değil Çin’in Avrupa ile ilişkilerinin canlanacağının işareti oldu.

Scholz’un gezisi, bütün zorlamalarına karşın ABD’nin, Avrupa’yı Çin’i hasım sayma politikasına katamadığını gösterdi. Scholz’un gezisi, ABD’nin, onca propagandaya rağmen Avrupa’yı Çin ve Rusya’ya karşı mevzilendirme politikasının başarısız olacağını bir kez daha gösterdi.”

ÇOK KUTUPLU DÜNYADAN YANA

“Alman Başbakanı, Pekin’de çok kutuplu dünyadan yana olduklarını duyurdu ve Soğuk Savaş’ın yarattığı gerilimden en çok yaralanan bir ülke olarak yeni bir soğuk savaş istemediklerini açıklıkla belirtti.”

ÇİN İLE ALMANYA RAKİP DEĞİL ORTAK

“Bu görüşme aynı zamanda Çin’in hegemonyacılığa karşı gelişmiş ülkeler dahil, bütün milli devletleri birleştirme politikasının uygulanabilir olduğunu gösterdi. Pekin’in anlayışına göre, Çin ile Almanya rakip değil ortaktır ve her ikisi de birbirinin gelişiminden yararlanmalıdır. Çin, Avrupa'yı her zaman kapsamlı bir stratejik ortak olarak görüyor, AB'nin NATO’dan ve ABD’den stratejik özerkliğini destekliyor. Avrupa'nın istikrarlı ve müreffeh olmasının gelişmekte olan ülkelerin yararına olacağını savunuyor.”

Scholz ziyaretinde öne çıkanlar:

‘İNSAN HAKLARI İHLALLERİ’ ENDİŞESİ

Almanya Başbakanı Olaf Scholz ziyaretinde Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki “insan hakları ihlalleri” iddiasını da gündeme getirdi.

Scholz gazetecilere verdiği demeçte ekonomik ilişkilerinin yanı sıra Çin'in insan hakları ihlallerine ilişkin endişelerini de Çinli liderlere aktardığını söyledi. Scholz görüşmede “Pekin'in Sincan'daki Uygur etnik azınlığı ve diğer Türki azınlıklar üzerindeki baskı” iddiasını dile getirdi. “İnsan haklarının evrensel olarak kabul edildiğini” ve “Pekin'i bu haklara riayet etmeye çağırdığını belirten” Scholz, bu sözlerinin “İçişlerine müdahale anlamına gelmediğini” de ekledi.

Basında ise Scholz’un 'insan hakları ihlallerini dile getirmesi' yönündeki tavsiyenin Yeşiller Partili Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’tan geldiğini yazdı.

‘TEK ÇİN’ POLİTİKASI İZLİYORUZ

Tayvan çevresindeki gergin durumla ilgili endişelerini de dile getiren Scholz, “ABD ve diğer pek çok ülke gibi biz de 'Tek Çin' politikası izliyoruz. Ancak bu, statükonun barışçıl bir şekilde ve karşılıklı rıza ile değiştirilebileceği anlamına geliyor” değerlendirmesinde bulunmuştu.

‘TEK PARTİ YÖNETİMİNE KARŞIYIZ’

“Herhangi bir ülkede Komünist Partisi’nin ülkeyi tek başına yönetmesi bizim ilkelerimizle bağdaşmıyor” diyen Scholz, Çin seyahatinin ardından Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) Berlin’de düzenlenen etkinliğinde yaptığı konuşmasında, “Ama dünya genelinde açlık, iklim değişimi ve ülkelerin yüksek borçları gibi sorunlar var. Bizim bu sorunların çözümü için Çin ile konuşmamız, görüşmemiz gerekiyor. Batı’nın demokrasi anlayışından farklar vardır, bunlara karşı anlayışlı olmalı, korkmamalı dedi.

ALMAN ŞİRKETLERİ ÇİN’DE

Dünyanın en büyük kimya kuruluşu BASF yeni yatırımlarını Çin’de yaparak genişliyor. Otomotiv sanayinin büyükleri BMW ve Volkswagen yanında Siemens, Bionteck, Bayer, Deutsche Bank, Adidas gibi küresel çapta tanınan ekonomi kuruluşları Almanya’nın geleceğinde Çin’le ilişkilerin önemli yer tutacağını düşünüyorlar.

Otomobil Üreticileri Birliği Başkanı Hildegard Müller ve Volkswagen Şefi Oliver Blume gibi kişiler Çin’in Almanya’nın birinci ticaret ortağı olduğunu ve yerini alacak başka seçenek bulunmadığına işaret ediyorlar.

Almanya ve Avrupa'da Çin üzerine önemli araştırmalar yapan Berlin merkezli Mercator Çin Araştırmaları Enstitüsü’nde (MERICS) yayınlayanan araştırmada Gregor Sebastian, “Çin'deki tüm Avrupa yatırımlarının yüzde 40'ından fazlası otomotiv sektörüne ait. Volkswagen Grubu, kârının yarısını Çin'de elde ediyor” değerlendirmesinde bulundu.

Alman İş, Sanayi ve Ticaret Dünyası Başkanı Maximilian Butek de Scholz'un ziyaretinin çok doğru bir adım olduğunu belirtiyor.

Ayrıca Alman şirketleri Çin’e yoğun yatırımlar yapıyor. BASF kimyasal grubu, Guangdong’un güney kesiminde 10 milyar dolarlık bir tesis inşa ediyor. Alman gıda tekeli Aldi, Çin'de yüzlerce yeni mağaza açmak istiyor. Yeni araba fabrikaları inşa çalışmaları ise devam ediyor.

CUMHURBAŞKANI STEINMEIER:

ÇİN’E BAĞIMLI OLMAMALIYIZ

Hamburg’taki en büyük limanın 24,9’luk hissesinin Çin merkezli nakliye şirketi Cosco’ya satışının ardından konuşan Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter ‘Çin’ bağımlı olmama’ uyarında bulunmuştu.

Steinmeier, “Mümkün olan her yerde tek taraflı bağımlılıkları azaltmalıyız. Bu özellikle Çin için geçerli” demişti. Ayrıca Steinmeier Çin’i dengelemek için Güneydoğu Asya ile ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi yolunu düşündüğünü belirtmişti.

Sonraki Haber