Şehzadeler şehri Amasya'da gezilecek yerler
Gitmek isteyenler için işte Amasya gezilecek yerler listesi; Amasya Kalesi, Amasya Arkeoloji Müzesi, Kral Kaya Mezarları, Borabay Gölü dahil toplam 29 yer listede...
Amasya gezilecek yerler arasında: Amasya Kalesi, Amasya Arkeoloji Müzesi, Kral Kaya Mezarları, Borabay Gölü, Amasya Yalıboyu Evleri, Minyatür Amasya Müzesi, Ferhat ile Şirin Aşıklar Müzesi, Terziköy Kaplıcaları, Hazeranlar Konağı, Amasya Bedesteni, Ferhat Su Kanalı, Gök Medrese Camii, Saraydüzü Kışla Binası Milli Mücadele Müzesi, Halifet Gazi Türbesi, Kapı Ağa Medresesi, Torumtay Türbesi, Çelebi Mehmet Medresesi, Kumacık Hamamı, Haliliye Medresesi, Burmalı Minare Camii, Yedi Kuğular Kuş Cenneti, Baraklı Şelalesi, Hatuniye Külliyesi, II. Beyazıt Camii ve Külliyesi, Şehzadeler Müzesi, Merzifon Taşhan, Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi, Çilehane Camii, Yedi Kuğular Kuş Cenneti var. Listenin detayları ise aşağıda:
1. Amasya Kalesi
Amasya Kalesi, Amasya il merkezinin kuzeyini kaplayan Harşena Dağı üzerindedir. Harşena Kalesi adıyla da bilinir. Amasya Kalesi’nin üzerinde inşa edildiği kaya denizden 700 metre Yeşilırmak’tan ise 300 metre yüksekte bulunmaktadır. Bazı tarihçilere göre kaleyi Pontus Kralı Mithridates yaptırmıştır. Bazılarına göre ise Kumandan Karsan veya Harsana yaptırdığı için kale Harşana/Harşena ismini almıştır.
Amasya gezilecek yerler arasında olan Amasya Kalesi, tarihi mücadeleler içinde birçok kez el değiştirmiş ve bunların çoğunda tahrip olmuştur. Persler, Romalılar, Pontus ve Bizanslıların egemenlikleri döneminde birçok saldırıya uğrayan kale her seferinde yeniden inşa edilmiştir. Kale 1075’te Türklerin Amasya’yı fethetmesinden sonra önemli bir onarım görmüştür. 18'inci yüzyıla kadar kullanılan kale, bu yüzyıldan sonra askeri önemini kaybetmiştir.
Kalenin tepe noktası kesme, sur duvarları moloz taşlardan yapılmıştır. Yeşilırmak’ın kıyısına kadar sekiz savunma kademesine sahip olan kalede Cilanbolu adı verilen ve kalenin orta yerinde yüksekçe bir yerden kayaya oyulmuş 150 basamakla aşağıya inilen 8 metre çapında bir dehliz vardır. Kalede sarnıçlar, su depoları, Osmanlı Dönemi'ne ait hamam kalıntıları ve kayaya oyulmuş Pontus Kral Mezarları bulunmaktadır. Sur duvarlarının önemli bir kısmı ayakta kalmıştır. Kale, İçeri Şehir (Hatuniye Mahallesi), Kızlar Sarayı ve Yukarı Kale olmak üzere üç bölümden oluşur.
Yeşilırmak kıyısı boyunca, İstasyon Köprüsü ile Hükümet köprüsü arasında uzanan yaklaşık 800 metrelik bir alanı kaplayan Hatuniye Mahallesi’nde Yeşilırmak’ın kuzeyinden yükselen antik sur duvarları üzerinde Amasya Evleri, hamamlar ve camiler inşa edilmiştir. Aşağı Kale olarak da adlandırılan bu bölüme Alçak Köprü’den, İstasyon Köprüsü’nden, Sultan Bayezid Camii karşısında bulunan Madenüs Köprüsü’nden ve Hükümet Köprüsü’nden girilebilmektedir. Kızlar Sarayı demiryolu ile İçeri Şehir’den (Hatuniye Mahallesi) ayrılmıştır.
2. Amasya Arkeoloji Müzesi
1980 yılında şimdiki modern binasına taşınan müzede Geç Neolitik Erken Kalkolitik Çağ’dan itibaren Tunç Çağı, Hitit, Urartu, Frig, İskit, Pers, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait 13 ayrı medeniyetin eserlerini bir arada görmek mümkündür.
Müze binasının batısında bulunan müze bahçesi içerisinde Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, İlhanlı, Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerine ait taş eserler sergilenmektedir.
Daha önce müzenin bahçesinde bulunan ve Selçuklu Sultanı I. Mesud’a ait olan türbe içinde sergilenen İlhanlılar Dönemi'ne ait 14'üncü yüzyıldan kalma mumyalar müze içerisindeki özel bir bölümde sergilenmektedir.
İlhanlıların Anadolu’daki hakimiyetleri döneminde Amasya’da nazırlık ve emirlik yapmış kişilere ve yakınlarına ait mumyaların bulunduğu bu bölüm, müzenin en ilgi çeken yerlerinden birini oluşturmaktadır.
Müzede ziyaretçilerin amatör makinelerle fotoğraf ve görüntü almalarına izin verilmektedir.
Açılış/Kapanış Saatleri
Açılış Saati: 08:15
Kapanış Saati: 19:00
Gişe Kapanış Saati: 18:30
Her gün açıktır.
Giriş Ücreti : 40 TL
3. Kral Kaya Mezarları
Helenistik Dönem'de, Amasya’yı İÖ. 302’den İÖ. 26’ya kadar başkent olarak kullanan Pontus Krallarına ait olan Kral Kaya Mezarları, Amasya Kalesi eteklerinde düz bir duvar gibi dikine uzanan kalker kayalara oyularak yapılmıştır. Hatuniye Mahallesi’nin dar sokaklarından, tren yolunu geçerek çıkılan mezarların arasında, kayaya oyulmuş yollar ve merdivenler bulunmaktadır. Yeşilırmak Vadisi boyunca, irili ufaklı 21 mezar olduğu bilinmekle birlikte bunlardan sadece birkaç tanesi günümüze gelebilmiştir.
Bu bölgedeki büyük mezarlardan birinin yanında, nehre kadar uzandığına inanılan bir tünelin başlangıcı bulunmaktadır. Kızlar Sarayı üzerinde yer alan üçlü kral mezarları birbirine bitişik olarak yapılmıştır. Bu üçlü mezarların sağ baştaki, krallığın kurucusu Mitridat Ktistes’e aittir. Diğer mezarlardan farklı olarak etrafında U şeklinde koridor yoktur. Ortadaki mezar da M.Ö 266 – 256 yıllarında yapılmış I.Mitridat’ın oğlu Ariobarzan’a aittir. Üçlü mezarın solundaki mezar ise M.Ö 222 yılında II.Mitridat’a aittir. Bu üçlü mezar grubundan sonra, bölgenin güneybatısında taşlara oyulmuş basamaklı bir tünelden geçilerek ikili mezar grubuna ulaşılır. Bu ikili mezarlardan ilki III.Kral Mitridat için M.Ö 195 yılında yapılmıştır.
Kral Kaya Mezarları'nın en büyüğü, galeri ve merdivenlerle çıkılan, batı yönündeki en son mezardır. Bu mezar ise M.Ö 185 yılında Kral Farnakes (Pharnakes) için yaptırılmıştır. Bu mezarın yüksekliği 15 metre, genişliği 8 metre, derinliği ise 6 metredir. Mezar odasının girişi diğer mezarlardaki kapılardan daha yüksektir. Büyük Kral Mezarı olarak da adlandırılmakla birlikte, cephe itibariyle pek çok tahribata uğramıştır. Mezarların bütününde görülen kapaksız, 2-3 metre arasında değişen yükseklikte, kapıya benzeyen girişler, bu mağaraların ortak özelliğidir. Kral Kaya Mezarları bazı dönemlerde hapishane ve cezalandırma mekanı olarak da kullanılmışlardı. 1075’te Amasya’yı fetheden Melik Ahmed Danişmend Gazi, mezarların içindeki Pontus Devri'nden kalma gömüleri kaldırtmıştır. Şehir merkezinin kuzeyinde bulunan Kralkaya Mezarları'na Hatuniye Mahallesi tren hattından başlayan merdivenlerden çıkılır.
4. Borabay Gölü
Amasya sınırları içerisinde bulunan Amasya gezilecek yerler içerisindeki Borabay Gölü tam bir tabiat harikası. Eşsiz bir doğanın içerisinde yer alan göl ağaçların ve suyun birleşen manzarası ile adeta bir tabloyu andırıyor. Borabay Gölü'nün tabanında su kaynaması olduğu görülüyor. Eşsiz bir güzelliğe sahip olan göl dereden gelen sular ile besleniyor. Borabay Gölü’nün uzunluğu 900 metre, genişliği ise 300 metre ve derinliği ise 25 metre uzunluğa sahip. Borabay Gölü; doğu ve batı kısımları bulunan bir vadi içerisinde yer alır. Bölgede meydana gelen heyelanın vadiyi tıkaması sonucunda derenin suları burada birikmeye başlar ve Borabay Gölü meydana gelir. Bölge her yıl birçok yerden ziyaretçi ağırlar.
Göl yaklaşık olarak denizden 1.050 metre yükseklikte yer alıyor. Borabay Gölü zaman içerisinde kendiliğinden oluşmuş bir set gölü olma özelliği taşıyor. Gölün güney tarafında dik yamaçlar bulunuyor. Etrafında bulunan bol ormanlık alan sayesinde temiz oksijen içerisinde doğa yürüyüşleri yaparak gölün keyfini çıkarabilirsiniz. Ayrıca gölün etrafında kamp ve spor yapabileceğiniz alanlar bulunuyor. Göl özellikle yaz ve bahar aylarında turist akınına uğruyor. Gölün belirli kısımlarında balık tutabilirsiniz. Gölün içerisinde alabalık, kızılkanat ve sazan gibi balık çeşitleri bulunuyor. Gölün tepesinde bulunan seyir tepesinde gölü ve doğayı izleyebilir ve eğlenceli saatler geçirebilirsiniz.
Muhteşem manzarası ve inanılmaz doğası ile gelenleri kendine hayran bırakan Borabay Gölü yapılacak aktiviteler açısından da oldukça geniş imkânlar sunuyor. Göle aileniz ve sevdikleriniz ile giderek eğlenceli anlar yaşayıp, anılarınıza bir yenisini ekleyebilirsiniz.
Piknik yapmak: Borabay Gölü’nde sevdikleriniz ile beraber piknik yapabilir ve doğanın tuval gibi olan manzarasında zaman geçirebilirsiniz.
Balık tutmak: gölün içerisinde bulunan balık çeşitlerini belirli alanlarda tutabilir ve kafanızı dinleyebilirsiniz.
Yunus bisikleti sürmek: gölün içerisinde bulunan yunus bisikletlerini sürerek eğlenceli dakikalar geçirebilir ve tabiatı farklı bir yönden keşfetmiş olursunuz.
Seyir tepesine çıkmak: gölün en üst kısmında yer alan seyir tepesine çıkarak bu manzaranın tamamını gözlemleyebilirsiniz.
Kamp yapmak: Borabay Gölü çevresinde aileniz veya sevdikleriniz ile kamp yapabileceğiniz alanlar bulunuyor.
Yürüyüş yapmak: Borabay Gölü çevresinde yürüyüş yapabileceğiniz alanlar bulunuyor. Siz de bu güzel ağaçların içerisinde bulunduğu alanda şehirden uzak, sessiz bir yürüyüş gerçekleştirebilirsiniz.
Fotoğraf çekmek: tabloları aratmayan bu manzara karşısında çok doğal ve güzel kareler yakalayabilir, çektiğiniz fotoğraflar ile yaşadığınız anı ölümsüzleştirebilirsiniz.
Ayrıca gölün içerisinde yer alan işletmelerde yemek yiyebilirsiniz.
5. Amasya Yalıboyu Evleri
Doğal güzellikleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çektiği kadar, tarihi Yalıboyu Evleri’yle de ilgi odağı olmayı başarıyor Amasya. Bugün otel, kafe, bar ve restoren olarak hizmet veren bu evler, mimari dokularıyla Osmanlı döneminin izlerini taşıyorlar. Aslında bu tarz tarihi evlere Amasya’nın çeşitli yerlerinde rastlayabilmek mümkün. Ancak Yeşilırmak sahil şeridinde bulunan geleneksel Osmanlı evleri, Amasya’nın tarihi ve mimari dokusunu gözler önüne seren en iyi örnekler arasında diyebiliriz. Bugün görmüş olduğunuz evlerin hepsi de 19. yüzyıldan kalma. Daha önceki dönemlere ait olan evlerin tümü ya depremden, ya yangınlarından ya da ahşap malzemenin dayanıksızlığından ötürü günümüze gelmeyi başaramamışlar. “hımış” ve “bağdadi” teknikleriyle yapılmış, genellikle yan yan ve bitişik olarak düzenlenmiş olan bu tarihi evlerin en güzel örnekleriyse Yalıboyu Evleri. Ahşap çatkı sistemiyle yapılmış olan Yalıboyu Evleri, Yeşilırmak kenarında, tarihi sur duvarı üzerinde bulunuyorlar. Geleneksel Osmanlı evinin bütün özelliklerini bünyesinde taşıyan Yalıboyu Evleri, Amasya’nın tarihi kimliğiyle oldukça uyumlular.
6. Minyatür Amasya Müzesi
Minyatür Amasya Müzesi, 1914 yılında çekilmiş olan bir fotoğraftan esinlenerek yapılmış tarihi kent maketidir.
Yapımı 2008 yılında başlanan ve Amasya Valiliği tarafından yürütülmüştür. 2 yıl kadar çalışmalar sonrasında 2010 yılında hizmete açılmıştır. Minyatür Amasya Müzesi dönemin mimari yapısını ve dönemin kültürünü gözler önüne serer. Maket insan, hayvan ve araç figürlerine sahiptir. Türkiye'nin ölçek bazındaki en büyük kent maketidir.
7. Ferhat ile Şirin Aşıklar Müzesi
Türkiye’nin ilk ve tek Aşıklar Müzesi unvanına sahiptir. Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı ve Romeo-Jüliet’in aşk hikayeleri sahnelemektedir. Müzede ayrıca Mevlana ve Hacı Bektaş Veli gibi gönül adamlarına da yer verilmiştir.
8. Terziköy Kaplıcaları
Terziköy Kaplıcaları, Amasya merkez ilçesine bağlı Çivi köy sınırları içerisinde yer almakta olan kaplıca.
Şifalı suları olduğu iddia edilen, içme ve banyo kürleriyle çeşitli hastalıklar üzerinde iyileştirici özelliği söylenmektedir. Bölgenin en çok ziyaret edilen kaplıcaları arasında yer alır. Sularının Sağlık Bakanlığı'nca tamamlayıcı, destekleyici ve iyileştirici özellikleri olduğu tescil edilmiştir. Havuzlarının sıcaklığı 39.5 derecedir.
Kaplıca bölgesinde son dönemde birçok konaklama tesisi bulunmaktadır.
9. Kızlar Sarayı
Kızlar Sarayı, Amasya'da Kaya Mezarları ve Kral Mezarlıklarının bulunduğu bir bölgenin içerisindedir. Amasya gezilecek yerler içerisindeki saray, Helenistik Çağ, Roma, Bizans Dönemleri ile Orta Çağ sur duvarlarını da kapsamaktadır. Son yıllarda bölgede yapılan arkeolojik kazılarda; Roma, Doğu Roma (Bizans) ve Selçuklu ve Osmanlı yapı harabeleri açığa çıkarılmaktadır.
1146 yılında Selçuklu Sultanı I. Mesud bu bölgede bir cami, medrese hamam ve saray yaptırmış bölgedeki hamamlar halen ayakta olup gezilebilmektedir. Osmanlı Dönemi'nde 15'inci yüzyılda II. Bayezid'ın Kapıağası Firuz Ağa tarafından yapılmış bir haremi (Kızlar Sarayı) ile 16'ncı yüzyılda İsfendiyar Çelebi'nin oturduğu bir saray bulunmaktadır. Kızlar Sarayı 150 yıldan uzun bir süre Osmanlı şehzadeleri, hatunları ve valilerince kullanılmıştır. 1852 yılına kadar aktif bir biçimde kullanılan sarayın bulunduğu bölgede İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Emine DÖNMEZ tarafından kazı çalışmaları sürdürülmektedir.
10. Hazeranlar Konağı
Amasya Defterdarı Hasan Talat Efendi tarafından 1865 yılında yaptırılmıştır. Konak, adını bu konakta uzun süre oturan Hazeran Hanım'dan almaktadır. Hazeranlar Konağı; dört eyvanlı, orta sofalı planı ile Osmanlı Dönemi yöresel sivil mimari eserlerin özelliklerini yansıtan en güzel yapılardan biridir.
Hazeranlar Konağı'nda teşhir edilen eserler arasında 19.yüzyıl yaşantısını yansıtan giysiler, halı ve kilimler, konakta kullanılan günlük mutfak eşyaları ve kadın ziynet eşyaları gibi malzemeler yer almaktadır. Etnoğrafik eserler arasında, özellikle kitabeli olan halılar, bindallılar, gümüş takılar ve altın renkli sırma işlemeler dönemin özelliklerini yansıtması açısından önemlidir.
11. Amasya Bedesteni
1483 yılında II. Bayezid’in kapı ağalarından Hüseyin Ağa tarafından yaptırılan bedesten, günümüze ilk haline göre önemli değişikliklere uğrayarak ulaşmıştır. Amasya ve çevresinde birçok hayratı olan Hüseyin Ağa’nın, vakıflarına gelir sağlamak amacıyla inşa ettirdiği bedesten 1668 yılında yaşanan depremde büyük zarar görmüştür. Uzun süre belli bir onarım görmeyen bina 1865 yılında zamanın Amasya Mutasarrıfı Ziya Bey’in (Şair Ziya Paşa) Amasya’da başlattığı imar çalışmalarına dahil edilmiştir. Ancak bu çalışmalarla bedesten yeniden ihya edilmemiş, aksine, üzerlerindeki kurşun kaplamaları sökülerek kubbeleri yıkılmış, yıkılan kubbelerin yerine yapılan çatıyla binanın üzeri kapatılmıştır. Fakat bu da uzun ömürlü olmamış, yapılan çatının bir süre sonra çökmesiyle bedesten uzun bir süre üzeri açık bir halde ayakta kalmaya çalışmıştır. Yıllar içerisinde harap hale gelen ve sadece beden duvarları sağlam kalabilen bedestenin Yeşilırmak’a yakın olan bölümü 1950’lerde yıkılarak yerine iş hanı yapılmıştır. Bedestenin geriye kalan kısmının bugün gördüğümüz halini alması Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce 1971’de yapılan restorasyonla mümkün olmuştur. Bu kapsamlı restorasyonla, neredeyse 500 yıldır her şeye rağmen ayakta kalmayı başarabilmiş yaşlı duvarlar yeniden hayat bulmuş, üzerleri örtülmüş, sayıları azalmış olsa da bedesten yeniden kubbelerine kavuşmuştur. Amasya Şehir merkezinde Taşhan'ın kaleye bakan yönündedir.
12. Ferhat Su Kanalı
Helenistik dönemde, kentin su ihtiyacını karşılamak için yapılmış olan su kanalı yaklaşık 75 cm. genişliğinde 18 km. uzunluğundadır. Terazi sistemine göre kanallar oyularak, tünel açılarak, bazı yerlerinde duvarlar örülerek inşa edilmiştir. Kanallar, Şirvanlı Camii yakınlarında son bulmaktadır. Halk arasındaki yaygın efsaneye göre bu kanallar sevgilisi Şirin’e kavuşmak için dağları delen Ferhat tarafından yapılmıştır.
Anadolu’da geçen haliyle Ferhat İle Şirin’in Amasya ile ilintisi bulunmaktadır. Öykünün en eski Türkçe baskısı 1854 yılında, yeni harflerle de 1930 yılında yayımlanmıştır. Ferhat İle Şirin, bir Karagöz oyununa konu olmuş, şair Nazım Hikmet’in yorumlamasıyla, Devlet Tiyatroları, Ankara Sanat Tiyatrosu gibi topluluklarca sahnelenmiş, 1966 ve 1970 yıllarında iki kez sinema filmi olarak çekimi yapılmıştır.
13. Gök Medrese Camii
Amasya gezilecek yerler içerisindeki Gök Medrese Camii, medrese ve türbeden oluşan kapalı bir külliye şeklindedir. Amasya Valisi Seyfeddin Torumtay tarafından 1267’de yaptırılmıştır. Sekizgen biçimli türbe kasnağındaki mavi sırlı tuğlalardan dolayı Gök Medrese adını aldığı kabul edilir. Hem cami hem medrese olarak kullanılan dikdörtgen planlı yapının kalın duvarları kesme taştan örülmüştür. Caminin büyük, beşik tonozlu, eyvanlı bir girişi vardır. Çevresi geometrik motiflerle süslü ana kapının iki yanındaki pencereler Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Yukarı doğru zengin mukarnaslarla daralan pencerelerin etrafı dikdörtgen bordürlerle çevrilidir.
Ağaç işçiliğinin güzel bir örneği olan kapısı ise günümüzde Amasya Müzesi’nde sergilenmektedir. İç mekan, dörderli iki sıradan sekiz kalın sütunun mihraba dik üç bölüme ayrılmasıyla toplam on beş bölümden oluşmaktadır. Bölümler sivri kemerler üzerine oturan kubbe ve tonozlarla örtülüdür. Yarım silindirik biçimli mihrap basit bir görünümdedir. Mimarisi ve süslemeleriyle Selçuklu sanatının güzel örneklerinden biri olan türbe kare plan üzerine sekizgen biçimlidir ve yüksek kasnaklı, yıldız piramidal, tuğla bir külahla örtülüdür.
14. Saraydüzü Kışla Binası Milli Mücadele Müzesi
Kışla şu anda Amasya İl Halk Kütüphanesi olarak kullanılmakta olup son katında Milli Mücadele Salonu yer almaktadır.
Saraydüzü Kışla Binası Milli Mücadele Salonu
Mustafa Kemal'in 1919 yılı Haziran ayında Amasya'ya geldiğinde konakladığı ve Amasya Tamimi'nin kaleme alındığı yer olan Saraydüzü Kışla Binası bu tarihi önemi gözeterek aslına uygun bir şekilde Yeşilırmak kıyısında yeniden inşa edilmiştir. Cumhuriyet Dönemi'ne ait eserler ve bazı belgelerin sergilendiği bir merkez olmasının yanı sıra çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir kültür merkezi olarak da kullanılmaktadır. Mustafa Kemal'in Amasya'ya gelişi ve Culistepe Mevkii'nde heyetle karşılanma anı 12 adet bal mumu heykelle canlandırılmıştır.
15. Halifet Gazi Türbesi
Halifet Gazi Türbesi, Türkiye'nin Amasya ilinde bulunan bir türbedir. 1210 yılı civarlarında yaptırılmıştır. Danişment emiri olarak bilinen Halifet gazi tarafından inşa ettirilen bu yapı günümüze gelmeyi başarabilmiştir. 1232 yılları esnasında çıktığı bir seferde vefat eden Halifet gazi Amasya sınırları içerisindeki bu bölgeye yani valilik yaptığı topraklara bu türbeye gömülmüştür. Türbenin iki kattan oluştuğu bilinmektedir. yapımında düzgün simetrik taşlarla desteklenmiştir. Süsleme olarak kemer planlı bir kapının var olduğu göze çarpmaktadır. Pencereye sahiptir. Alt kısımda tabut içerisinde lahit benzeri yapı vardır. Dış kısmının süslemesi ise Selçuklu dönemine ait motifleri içermektedir.
16. Kapı Ağa Medresesi
Kapı Ağa medresesi ya da Büyük Ağa medresesi, Amasya Merkez'de bulunuyor. Kapı Ağası medresesi diğer adıyla Büyük Ağa medresesi olarak bilinmektedir. Sultan II. Bayezid kapı ağası Hüseyin ağa tarafından 1488 yılında yaptırılmıştır. Selçuklu mezar anıtlarında görülen sekizgen şema ilk kez bu yapıda kullanılmıştır. medrese eğitim ve öğretim konusunda birçok faaliyet göstermiştir. Aralarında en bilineni Taşköprülüzade Mustafa Müslihiddin efendi olmak üzere birçok bilim insanı müderrislik(öğretmenlik) yapmıştır. yaşanan depremler sonucu hasar gören medrese 1978 yılında restore edilerek günümüze ulaşmıştır.
17. Torumtay Türbesi
Gök Medrese'nin hemen karşısında bulunan türbe 1278 yılında Amasya Valisi Seyfeddin Torumtay tarafından yaptırılmıştır. Türbede Seyfeddin Torumtay’ın yanı sıra çocukları ve torunlarının da mezarları bulunur. Türbenin planı ve süslemeleri diğer Selçuklu türbelerine göre oldukça farklıdır. Dikdörtgen planda üzeri tonozla örtülü yapı iki katlı olup, türbenin yapımında ağırlıklı olarak kesme taş kullanılmış, moloz taşın kullanıldığı iç duvar örgüsü ve tuğlanın kullanıldığı tonoz, sıva tabakası altına gizlenmiştir. Merdivenler ve duvarları destekleyen payandalar beden duvarlarında çıkıntılar oluşturur. Selçuklu türbelerinde genel olarak kapı ve pencere etraflarında toplanan süslemeler bu türbede daha çok yapının üst kısımlarında yer alır. Tüm süslemelerinin tamamlanamadığı düşünülen türbenin ön cephesi olan güney cephesinin sağ ve sol üst köşelerinde yüksek kabartmalar bulunur. Yine bu cephede mermer niş içinde süslü bir pencere yer alır. Alışılanın tersine süslemesiz bırakılan nişin alınlığında dört satırlık yapım kitabesi bulunur. Nişin kemeri üzerindeki kitabede ise Kur'an’dan ayetler vardır. Doğu cephesinde ve batı cephesinde bulunan pencerelerinin üst kısımları ise zarar görmüştür. Doğu ve batı cephelerindeki kapılardan girilen türbenin içinde, güney cephesinde bulunan pencerenin üzerindeki manzum tamir kitabesinden yapının 1891- 1892 yıllarında onarım gördüğü anlaşılmaktadır. Alt kattaki cenazelikte bulunan sandukalardan Torumtay’a ait olanın üzerinde celi hatla yazılmış Kur'an Ayetleri bulunur. Şehir Merkezinde Gökmedrese' nin yanında olup yürüyüş mesafesindedir.
18. Çelebi Mehmet Medresesi
Çelebi Sultan Mehmet tarafından 1414 yılında Ebubekir Mehmet Bin Hamza’ya yaptırılmıştır. Selçuklu medreseleri planındadır. Kare planlı, dört eyvanlı, açık avlulu medreseye doğusundaki anıtsal kapıdan girilir. Üzerinde tek satır ve üç bölümden oluşan kitabenin bulunduğu giriş renkli kesme taş ve mermer kullanılarak süslenmiştir. Kırmızı ve beyaz renkte kesme taş dizileriyle bezenmiş eyvan biçimli taç kapı, yapının en göz alıcı yerlerinden biridir. Eyvanın her iki yanında sivri kemerli geniş bölmeler bulunur. Tavan, sekiz köşeli yıldızlarla bezenmiştir. Oyma tekniği ile yapılan ve türünün en güzel örneklerinden biri olan ahşap kapının orijinali halen Ankara Etnografya Müzesi'nde sergilenmektedir.
Moloz taş ve tuğla malzemeyle inşa edilmiş medresenin geniş avlusunun üç tarafında dershaneler bulunur. Eyvanlı ana dershanelerin üzeri kubbeyle örtülüdür. Eyvanların her iki yanında üzerleri tonoz örtülü birer revak yer alır. Tümünün kemerleri kırmızıbeyaz taşla yapılmıştır. Medrese girişinin üzerinde tuğladan yapılmış silindirik gövdeli bir saat kulesi bulunur. Bu kule medreseye 1865 yılında Amasya Valisi Ziya Paşa tarafından ilave ettirilmiştir. Minareye benzeyen kulenin silindirik kısmında üç çember görülür. Bunların üzerinde şerefeye benzer bir gezmelik vardır. Kulenin bundan sonraki kısmı köşelidir. Gezmeliğin hemen üzerindeyse dört yöne bakan saat kadranları bulunur. Kadranların üzerindeki ikinci katta saatin çanı yer alır. Çanın sesinin daha rahat duyulabilmesi için bu kısmın dört yanına yuvarlak kemerli küçük pencereler açılmıştır. Kulenin üstü kubbeyle örtülüdür.
19. Kumacık Hamamı
Bayezidpaşa Mahallesi'nde, Künç Köprü hizasında bulunan hamam 1495 yılında Kapıağası Ayas Ağa tarafından yaptırılmıştır. Moloz taş kullanılarak inşa edilen hamam geleneksel Osmanlı hamam mimarisine uygun bir şekilde soğukluk, ılıklık ve sıcaklık kısımlarından oluşur. Soyunmalık kısmı kare planlıdır ve üzeri Türk üçgenleriyle geçilen büyük bir kubbeyle örtülmüştür. Sıcaklık bölümü üzeri de yine kubbeyle örtülüdür. Kubbelerin üzeri alaturka kiremitle kapatılmıştır. Şehir merkezinde Künç Köprü hizasında yürüyüş mesafesindedir.
20. Haliliye Medresesi
Gümüşhacıköy ilçesi, Gümüş Beldesi'ndedir. Medreseyi Çelebi Sultan Mehmet’in Beylerbeyi Halil Paşa yaptırmıştır. Halil Paşa daha önce burada gümüş madeni eminliği yapmış, 1413’te beylerbeyi olmuştur. Medreseyi yaptırdığı tarih ise 1415’tir. Medrese asıl olarak dikdörtgen planlıdır. Moloz taştan örülmüş beden duvarlarındaki taşların arasına yakın dönemlerde yapılan onarımlarda dolgular yapılmıştır. İlk yapıldığında kapalı avlulu olan ve üzerinde bir kubbe bulunan medresenin bu kubbesi sonradan çökmüş, yapıya bugün gördüğümüz ahşap sütunlu revaklar eklenerek avlu üzeri açık bırakılmıştır.
Medreseye giriş güney cepheden, üzerinde yapım kitabesinin yer aldığı kapıdandır. İçeri girildiğinde, etrafını ahşap sütunlu ve sivri kemerli, düz tavanlı revakların çevirdiği dikdörtgen avlu görülür. Revakların arkasında odalar ve dershaneler dizilidir. Ortalarda bulunan eyvanlı odalar diğerlerinden daha geniştir ve bunların giriş kapılarının üzerinde de yine kitabeler yer alır. Her bir oda küçük birer pencere ile dışarıya açılır. Revak ve odaların üzerini kaplayan kiremit çatı da yine sonradan yapılan onarımlarla binaya eklenmiştir. Medrese, uzun yıllar boyunca, Garip Hafız adıyla bilinen İbrahim Hakkı Hazretleri'nin dergahı olarak kullanılmış, kendisi, öldüğünde buraya defnedilmiştir. Şehir Merkezine 72 Km uzaklıkta Gümüşhacıköy İlçesi Gümüş Mahallesindedir.
21. Burmalı Minare Camii
Caminin kapısı üzerinde bulunan kemer kavisi şeklindeki kitabeden caminin iki kardeş tarafından yaptırıldığı anlaşılır. Bu kardeşlerden Said Ferruh’un Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in vezirlerinden Necmeddin Ferruh Bey olduğu kabul edilmektedir. Kardeşi de Haznedar Yusuf’tur. Yapım tarihi kitabeye göre 1242 yılıdır. Bugün, minaresinin yapım biçimiyle adlandırılan ve Evliya Çelebi’nin, Seyahatname'sinde Mahkeme Cami ismiyle bahsettiği caminin minaresi ilk yapıldığında ahşaptı. 1590 yılındaki deprem ve 1602 yılında yaşanan yangında hasar gören caminin minaresi 1730 yılında yaşanan büyük yangında tamamen yok oldu. Bunun yerine yapılan minare bu kez caminin güçlü taş yapısına uygun biçimde taştan yapıldı. Dönerek minarenin etrafını dolanan yivlerin oluşturduğu bu yapıya bu zamandan sonra Burmalı Minare, camiye de Burmalı Minare Cami denmiştir.
Cami, girişin iki yanındaki minare ve türbe dışında oldukça düzgün bir dikdörtgen plana sahiptir. Kesme taştan örülmüş kalın ve güçlü duvarlardan batı ve doğu cephesindekilerde bulunan dörder pencere ile güney cephesindeki üç pencere caminin içini aydınlatır. Camiye minare ve türbenin arasından, dışarıya doğru çıkıntılı büyük bir niş içinde yer alan kemerli kapıdan girilir. İç mekan mihrap ekseninin iki yanında sıralanmış üçer paye (sütun) ile üç sahına ayrılmış, payelerin birbirine sivri kemerlerle bağlanmasıyla bu sahınlar da üçer bölüme ayrılarak toplam dokuz bölüm meydana getirmiştir. Bu dokuz bölümden orta sıradaki üçünün üzeri kubbelerle örtülüdür. Yan sıralardaki bölümlerden kıble duvarına yakın olan ikisi çapraz, diğer bölümler beşik tonoz örtülüdür. Girişin sol yanında kare zemin üzerine sekizgen yapılı Cumudar Türbesi bulunur. İlhanlılar’ın Anadolu egemenliği döneminde Amasya’da Anadolu Nazırlığı yapmış olan Şehzade Cumudar’a ait mumyanın Amasya Müzesi’ne konulmasına kadar burada bulunmuş olması nedeniyle bu isimle anılan türbe asıl olarak Ferruh Bey ve oğluna aittir. Şehir Merkezinde Derekocacık Mahallesi Amasya Belediyesi Açık Otoparkı, yanı ve Taşhan'ın güneyindedir.
22. Yedi Kuğular Kuş Cenneti
Amasya’daki Yedikır Barajı etrafında bulunan Yedi Kuğular Kuş Cenneti, turizm açısından önemli bir noktadır. 817 hektarlık bir alanı kapsayan kuş cenneti, 1989 yılında SİT alanı olarak ilan edilmiştir. Aynı zamanda Türkiye’nin ise en önemli kuş alanları arasında 57. sıradadır. Bölge Suluova’ya 4 kilometre uzaklıkta olup kolay bir ulaşıma sahiptir. Buraya geldiğinizde hem huzurlu bir doğa ortamı hem de birçok hayvan türü sizleri bekliyor olacak. Yedi Kuğular Kuş Cenneti’nde kuğular, yaban kazları, yaban ördekleri, angutlar ve karabataklar görebilirsiniz.
23. Baraklı Şelalesi
Sıcak yaz günlerinde doğa gezilerine çıkmak veya kamp yapmak için Amasya’da gidebileceğiniz Baraklı Şelalesi, şehir merkezine yaklaşık 45 dakika uzaklıktaki Taşova ilçesi sınırlarında yer alıyor. Eriyen kar sularıyla dolan devasa kaya göleti, çevresini süsleyen endemik bitki türleri ve yemyeşil doğal güzellikleriyle gizli tabiat harikalarımızdan biri olan Baraklı Şelalesi, onlarca metre yükseklikten dökülen bembeyaz sularıyla tablo güzelliğinde bir manzaraya sahip.
Her mevsim oldukça sakin ve huzurlu olan şelale, bahar ile yaz aylarında sarıdan yeşile doğanın her renk tonunu yakından görebileceğiniz manzarasıyla Amasya doğa yürüyüşlerinin de önemli adreslerinden. Yaz günlerinde buz gibi göletinde yüzebileceğiniz veya olta balıkçılığı yaparak keyifli zaman geçirebileceğiniz Baraklı Şelalesi’nin çevresinde seyir terasları ve mesire alanları da bulabilirsiniz.
24. Hatuniye Külliyesi
Hatuniye Mahallesi’nde, Yeşilırmak’ın hemen kıyısında yer alan cami Sultan II. Bayezid’in eşi ve Şehzade Ahmet’in annesi Bülbül Hatun tarafından 1510 yılında yaptırılmıştır. Asıl olarak cami, hamam ve sübyan mektebinden oluşan bir külliyedir. Camiye kuzeyindeki alçak yay kemerli kapıdan girilir. Kuzey cephesi, birbirine sivri tuğla kemerlerle bağlı altı sütunun oluşturduğu beş gözlü bir son cemaat yeriyle kapatılmıştır. Bu bölümün duvarları ana ibadet mekanının duvarlarından daha yüksektir. Kemerlerin üstü, bütün cepheyi kaplayacak biçimde Meander motifiyle süslüdür. Son cemaat yerinin üzeri beş küçük kubbeyle örtülmüştür. Kubbelerden sadece ortadaki sekizgen bir kasnak üzerine oturtulmuş, diğerleri kasnaksız kullanılmıştır.
Dikdörtgen planlı caminin duvarları moloz taştan örülmedir. İbadet mekanının orta kısmında bulunan iki payenin duvarlara birleştirilmesiyle iç mekan altı bölüme ayrılmıştır. Yanlardaki bölümlerden daha geniş ve yüksek olan ortadaki iki bölümün üzeri iki kubbeyle örtülüdür. Caminin kuzey-batı köşesinde tuğla örgülü, tek şerefeli minaresi bulunur. Sübyan Mektebi caminin hemen doğusunda yer alır. Sivri kemerli, taş çerçeveli girişi, caminin de girişinin bulunduğu Hazeranlar Sokağı üzerindedir. Moloz taştan örülen duvarlarda enlemesine üçer sıralık tuğla örgüler bulunur. Girişin bulunduğu cephede yine sivri kemerli üç pencere yer alır. Kemerlerin üst kısımlarında tuğlaların değişik biçimlerde dizilmeleriyle geometrik süslemeler oluşturulmuştur. Batı cephesinde de içeriye açılan alçak kemerli bir kapı ve duvarın üst kısmına yakın iki pencere yer alır. Tek katlı yapının içi büyükçe tek bir oda olarak inşa edilmiştir. Yapının ilk halinde çatı çift kubbeyle örtülüdür. Ancak sonradan kubbeleri yıkılmış, binanın üstü ahşap çatıyla kapatılmıştır. Yer ve tavan döşemeleri ahşaptandır.
25. II. Beyazıt Camii ve Külliyesi
II. Bayezid Külliyesi 1485-1486 yılları arasında Osmanlı Sultanı II. Bâyezid’in talimatıyla Amasya Sancak Beyi Şehzade Ahmed tarafından yaptırılmıştır. Eldeki mevcut 1496 tarihli vakfiyede belirtildiği üzere külliye birimleri; cami, medrese, imaret, mektep ve köprüden ibarettir. Külliyenin bir birimi olarak sözü edilen köprü ise Çorum’un Osmancık İlçesinde Kızılırmak üzerinde yer almaktadır. Külliye birimlerinden olan cami, medrese ve imaret mevcut olup külliyenin doğusunda olduğu ifade edilen mektep ise günümüze ulaşamamıştır. Ayrıca sonradan külliyeye Şehzade Osman Çelebi Türbesi ile Muvakkithane eklenmiştir. Külliye birimleri hakkında bilgi veren Topkapı Sarayı Müzesi arşivindeki bir belgede; imaret olarak bilinen yapının, mut’ime-hâne (yemekhane), matbah (mutfak), kiler, fırın ve ahır olmak üzere beş ayrı birimden oluştuğu anlatılmaktadır.
Yan mekânlı ya da zaviyeli cami mimarisinin seçkin örneklerinden biri olan cami, ortada büyük bir kemerle ayrılan iki kare mekânla, doğu ve batı yanlarda üçer kubbeli yan mekânlardan oluşur. Orta mekânı, sekizgen kasnaklarında 16’şar pencere bulunan iki büyük kubbe örter. Kubbe içi ve pencere kemerlerinin üzeri zengin kalem işleri ile süslenmiştir. Ahşap pencere kanatları 15'inci yüzyıl ahşap kündekârî tekniğinin güzel örneklerindendir. Kuzeydeki son cemaat yeri, beş sivri kemerin taşıdığı beş kubbe ile örtülüdür. Son cemaat yerindeki pencere üstleri mavi beyaz çini panolarla süslenmiştir. Buranın iki ucunda yükselen tek şerefeli iki minareden doğudakinin gövdesi dikine yivli, batıdakinin gövdesi ise zikzak taş dekorludur. Caminin mukarnas süslemeli, ihtişamlı taç kapısı üzerindeki üç satırlık mermer kitabe Hattat Ali bin Mezid’in eseridir. Avlu ortasında yer alan 12 kenarlı şadırvan, 12 sütunun taşıdığı, 12 yüzlü sivri piramit bir çatıyla örtülüdür. Şehir Merkezi, Hacı İlyas Mahallesinde bulunan II. Bayezid Külliyesi Şehzadeler Gezi yolu kıyısındadır.
26. Şehzadeler Müzesi
Yalıboyu’nun en eski köprülerinden Alçak Köprü’nün ayağında, Kral Kaya Mezarları'nın eteklerinde, Yeşilırmak'ın kıyısındaki eski sur duvarları üzerinde kurulu iki katlı ahşap bina, Şehzadeler Müzesi olarak tasarlanmıştır. Şehzadelikleri Amasya’da geçmiş olan Osmanlı Sultanlarının heykelleri ve o dönemi yansıtan kıyafetleri ile müze, Amasya’ya gelen turistlerin önemli ziyaret yerlerindendir.
27. Merzifon Taşhan
Amasya merkezine sadece 46 kilometre uzaklıktaki Merzifon ilçesinde yer alan ve yüzlerce yıldır ayakta kalan etkileyici mimarisi ile görülmeye değer bir tarihi hazinemiz de Merzifon Taşhan. Amasya tarih ve kültür turlarıyla keşfe çıkabileceğiniz tarihi yapının kitabesi bulunmadığı için tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmiyor ama mimari özelliklerinden dolayı 17. yüzyılda yapıldığı tahmin ediliyor.
İlçede yüzlerce yıldır ticaretin kalbinin attığı ve seyyahların konakladığı yerlerden olan Merzifon Taşhan, 2 katlı olarak inşa edilmiş. Alt katında el sanatı ürünleri satan dükkanların sıralandığı, üst katında ise konaklama odalarının bulunduğu devasa yapı; kesme taşlarla inşa edilmiş görkemli mimarisi, sivri kemerli kapıları, taş ve ahşap süslemeleri ile görülmeye değer. Günümüzde otel ve restoran olarak hizmet veren Merzifon Taşhan’da yüzlerce çeşit yöresel ürün bulabileceğiniz dükkanları da gezebilirsiniz.
28. Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi
Amasya’da İlhanlı Dönemi’nden günümüze ulaşan tek eserdir. Özellikle yapının ön cephesi sanat bakımından çok değerlidir. Sadece Amasya Bimarhanesi’ne mahsus bir özellik olarak kapı kilit taşında diz çökmüş vaziyette insan kabartması mevcuttur. Anadolu'da müzikle tedavi yapılan ilk hastane olarak bilinmektedir. Müzede, Fatih Sultan Mehmet döneminin önemli hekimlerinden ve 14 yıl boyunca başhekimlik yapmış Sabuncuoğlu Şerefeddin'in kendi yazmış olduğu ve ilk Türkçe cerrahi eser olan Cerrahiyyetü-l Haniye kitabındaki çizimlerden yola çıkarak yaptırılan 10 ayrı branştaki tıp ve cerrahi aletlerinin sergilendiği ve tedavi yöntemlerinin gösterildiği Sabuncuoğlu Salonu, cerrahi operasyon ve tedavilerin yapıldığı Sabuncuoğlu Kliniği ve o dönemki hastalara uygulanan müzikoterapide kullanılan musikinin temel aletlerini ve tedavide uygulanan Türk Musikisi makamları hakkında detaylı bilgi edinebileceğiniz Müzik Tedavi Salonu bulunmaktadır.
29. Çilehane Camii
1413 yılında, Çelebi Mehmet’in emirlerinden Yakup Paşa yaptırmıştır. Bugün cami olarak kullanılan yapı esas olarak bir Halveti Tekkesi’dir. Tekke, mescid ve çilehane hücrelerinden oluşur. Binanın batı girişinin batı yanında ise muhtemelen türbe olduğu sanılan yapı bulunmaktadır. Binanın beden duvarları, araları kırmızı harçla doldurulmuş moloz taşlardan örülmüştür. Bu taş örgüsünü yatay biçimde örülmüş ikişer sıralı tuğla hatlar destekler. Camiye kesme taştan büyük eyvanlı bir kapıdan girilir. Kapı yay kemerlidir. İçeriyi aydınlatan pencerelerse mermer çerçeveli ve tuğla kemerlidir. İç mekana batı kapısından girilince, sağda mescid ve küçük geçitlerle ulaşılan halvet (çile) odaları; solda ise türbe ve tekke bulunur. Cami ve tekkeyi büyük birer kubbe örter. 1939 depreminden büyük zarar gören Çilehane 1964 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.
Kaynaklar: Neredekal & Kültür Portalı & Vikipedi & Kültür ve Turizm Bakanlığı & Gezi Klubu & Enuygun)