Şemdinli tertibinde FETÖ-PKK ortaklığı

PKK’lı Ali Kısıkyol, Almanya’dan Şemdinli’ye paket geleceğini söyledi, üç gün sonra Şemdinli’de kitapçı bombalandı. Atılan bombanın PKK’nın başka olaylarda da kullandığı Alman yapımı DK-41 olduğu saptandı. FETÖ savcılarının suçladığı astsubaylar ise 10 yıldır hapiste.

Mustafa K. Erol

Şemdinli’de 9 Kasım 2005’te eski PKK’lı Seferi Yılmaz’a ait kitabevine atılan el bombası, FETÖ’nün ilk kumpası “Şemdinli Davası’nın” başlamasına yol açmıştı. Dava kapsamında yaklaşık 10 yıldır tutuklu bulunan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz, yeniden yargılanma talebinde bulundu. Mahkeme dosyasına giren ayrıntılara göre, bombalama olayından üç gün önce kitabevinin sahibi Seferi Yılmaz’ı arayan Sabri kod adlı PKK’lı Ali Kısıkyol, “Almanya’dan paket gelecek” dedi. Seferi Yılmaz, Ali Kısıkyol’a, ‘paketin’ evine ya da işyerine ulaştırılmasını söyledi. Bu konuşmadan üç gün sonra kitapçıda el bombası patlatıldı ve askeri mahkeme bilirkişisi atılan bombanın “DK-41” model Alman yapımı olduğunu rapor etti.

İZLEME GÖREVİNDEYDİLER

PKK’nın 2005 yılı yaz aylarından itibaren bölgede birçok bombalı saldırı düzenlemesi üzerine Jandarma, Şemdinli’de istihbarat çalışmalarına ağırlık vermişti. PKK’nın Şemdinli kırsalı lideri Sabri kod adlı Ali Kısıkyol’un kullandığı cep telefonu, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi hakimliği kararıyla, teknik takip kapsamında dinlemeye alınmıştı. Dinleme sırasında bir gün Seferi Yılmaz’ı arayan Ali Kısıkyol “Bana Almanya’dan önemli bir paket gelecek onun için adres ver”dedi. Seferi Yılmaz “Evim de olur Umut Kitabevi de olur” diye yanıt verdi.

Dinlemeye takılan konuşmadan dolayı konu hakkında istihbari çalışma yapmak üzere Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz görevlendirildi. Olay sırasında orada bulunan Kaya ve İldeniz, bombalama olayından sorumlu tutuldu.

RAPORLAR DİKKATE ALINMADI

Hakkari İl Jandarma Komutanlığı, mahkemeye sunduğu yazıda olay günü Astsubay Ali Kaya’nın zimmetinde 2 adet el bombası olduğunu ve söz konusu bombaların MKE üretimi olduğunu bildirdi. İl Jandarma Komutanlığı, envanterinde MKE yapımı dışında başka çeşit el bombasının olmadığını da yazdı. Jandarmanın yanısıra Emniyet Genel Müdürlüğü de mahkemeye gönderdiği raporda, Umut kitabevinde patlayan ve istihbarat aracında ele geçirilen DM-41 model el bombalarının, farklı zaman ve yerlerde PKK tarafından yapılan eylemlerde kullanıldığını vurguladı.

Açılan davada, sanıkların lehine olan bilgi, belge ve raporlar dikkate alınmadı ve astsubaylar Ali Kaya ile Özcan İldeniz 39 yıla mahkum edildi. Kaya ve İldeniz, yaklaşık 10 yıldır cezaevindeler.

AYDINLIK SIR PERDESİNİ ARALAMIŞTI

Aydınlık haftalık dergi iken olaydan tam 10 gün sonra, 20 Kasım 2005’te ‘Şemdinli’de üç İsrail planı’ başlıklı kapak haberiyle kumpakla ilgili sır perdesini aralamıştı. Haberde astsubayların istihbarat faaliyetiyle resmi görevli oldukları vurgulanıyor, medyanın ve hükümetin suçu assubaylara yükleme çabasına dikkat çekiliyordu. Aydınlık kitabevinin sahibinin ifadelerine de yer veriyor, o ifadelerin, assubayların suçsuzluğuna işaret ettiğini belirtiyordu.

Aydınlık 4 Aralık 2005 ve 25 Haziran 2006 tarihlerinde de konuyu kapak haberinde ele aldı. 2006’daki haberde “Şemdinli bombasının PKK bombaları ile aynı menşeli” olduğu vurgulandı. Aynı haberde tertibin TSK’yı yıpratmaya yönelik olduğuna, Fethullahçıların da PKK’ya içerden bilgi aktardığına dikkat çekildi.

‘O PAKET BOMBAYDI!’

Kaya ve İldeniz’in Avukatları Vedat Gülşen, yargılamayı yapan savcı ve hakimlerin FETÖ’cü olduğunu da gözeterek yeniden yargılama talebinde bulundu. Gülşen,”Tahliye için umutluyuz. Başvurunun sonucunu bekliyoruz. Davaya bakan savcı ve hakimlerin de FETÖ’cü olduğu ortada” dedi. Avukat Gülşen, telefon dinlemesine takılan ve mahkemeye sundukları deliller arasında yer alan, “Almanya’dan paket gelecek” konuşmasına ilişkin de, “Bahsedilen paketin, kitapçıya atılan el bombası olduğunu düşünüyoruz” dedi.

‘BÜYÜKANIT’I DA OLAYA KATTIM’

Bombalamadan sonra açılan davanın savcısı Ferhat Sarıkaya, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt’ı “çete kurmakla” suçlamıştı.

Dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Sarıkaya, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ soruşturmasını yürüten savcı Serdar Coşkun’a verdiği ifadede, Şemdinli iddianamesine Büyükanıt’ın adının, cemaatçi hakim ve polis şefinin telkiniyle eklediğini anlattı. Sarıkaya itirafında şu satırlar yer aldı: “Yeni atanan başsavcı vekili İbrahim Özer fezleke ile gelen bu soruşturmayı bana verdi... KOM Müdürü Mustafa Uçkan ile bilgi toplama konusunda görüştüm. Sonradan Yargıtay üyesi olan İlhan Kaya, o zaman Van’da 3. Ağır Ceza Mahkemesi başkanıydı... beni yönlendirmeye başladı... Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanı olacağı kesin gibiydi. Şemdinli’deki olayın içerisine özellikle Büyükanıt’ı katmamı istiyordu... Fethullahçı örgütlenmenin neden Yaşar Büyükanıt’ı hedef aldığını şimdi anlamaya başladım.”

Sonraki Haber