Serbest dolaşım askıda, AB'nin temel ilkesi çatırdıyor

Tepe taklak giden Scholz hükümetinin göç hamlesi Avrupa Birliği'nin (AB) kurucu felsefesini sarstı. Birçok üye benzer uygulamalara başlarken, Avrupa'nın sınır ülkeleri endişeli. Uzmanlar, Berlin'in kararının siyasi ve AfD'yi durdurmaya yönelik olduğu konusunda hemfikir.

Almanya, pazartesi gününden itibaren düzensiz göçmenleri durdurma gerekçesiyle sınır kontrollerini tüm komşularına genişletti. Alman hükümetinin Avrupa Birliği'nin ana ilkelerinden serbest dolaşımı tehdit eden hamlesi, bazı üyelerden destek alırken diğerlerinden ise tepki görüyor. Berlin bu adımın altında yatan nedenin artan terörizm faaliyetleri olduğunu iddia ediyor. Fakat zamanlama açısından bakıldığında kararın, göçmen karşıtı söylemleri bulunan Almanya için Alternatif'in (AfD) yükselişiyle parallelik göstermesi dikkat çekiyor.

Uzmanlar, bu hamlenin AfD'nin önünü kesmek için yapıldığı konusunda hemfikir. İki hafta kadar önce iki doğu Alman eyaletinde yapılan seçimlerde AfD birinci ve ikinci sırayı alırken, Şansölye Olaf Scholz'un koalisyonu hezimetle karşılaştı. İki hafta içinde Brandenburg eyaletinde yapılacak seçim öncesinde anketler, seçmenlerin en büyük endişesinin göç olduğunu gösteriyor. Olaf Scholz'un Sosyal Demokrat Partisi'nin, AfD'nin gerisinde kalması bekleniyor. Şansölye’nin sıkıntıdaki koalisyonu, gelecek yıl yapılacak federal seçimlerde ezici bir yenilgiye doğru gidiyor gibi görünüyor.

Scholz, Federal Meclis'te hararetle yeni göç politikasını savunurken, 12 Eylül.

DOKUZ KOMŞUYA KARA KONTROLLERİ

Scholz “Bu başarılı yaklaşımı sürdüreceğiz, komşularımızla işler zorlaşsa da bunu yapıyoruz.” dedi. İçişleri Bakanı Nancy Faeser, hamlenin düzensiz göçü sınırlamayı ve "suçluları ve İslamcıları erken bir aşamada tespit edip durdurmayı" amaçladığını söyledi. Faeser, hükümetin sınır bölgelerinde yaşayan ve çalışan insanlar üzerindeki etkiyi en aza indirmeyi umduğunu belirterek, "komşu ülkelerle koordinasyon" sözü verdi. İçişleri Bakanlığı, sınırdan geçerken yolcuların kimlik bulundurmaları gerektiğini duyurdu.

Sınır kontrolleri şimdilik altı ay boyunca uygulanacak. Kara sınırlarında federal polis denetim yapacak. Avrupa'nın kalbinde yer alan Almanya, insanların ve malların serbestçe dolaşımını sağlamak için tasarlanmış vizesiz Schengen bölgesinin parçası dokuz ülkeyle komşu. Polonya, Çek Cumhuriyeti, Avusturya ve İsviçre ile sınır kontrolleri daha önce de uygulanıyordu. Şimdiyse bunlara kara kontrollerini de içerecek şekilde Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Belçika ve Danimarka da eklendi. Avrupa basını, Almanya'nın sınır kontrollerini genişletmesinin AB'yi test edeceğini söylüyor.

YÜKÜ SINIR ÜLKELERİNE BIRAKMAK İSTİYOR

Geçici kontroller, iç güvenliğe veya kamu düzenine yönelik belirli tehditleri önlemek amacıyla acil durumlarda ve istisnai durumlarda uygulanıyor. Genellikle terör saldırılarından sonra, büyük spor etkinlikleri veya pandemiler sırasında yürürlüğe sokuluyor. Avrupa Komisyonu, üye devletlerin "ciddi bir tehdit" karşısında böyle bir adım atmasına izin verildiğini ancak önlemlerin "gerekli ve orantılı" olması ve "kesinlikle istisnai kalması" gerektiğini söyledi.

AB kurallarına göre sığınma taleplerinin varış ülkesi tarafından ele alınması gerekiyor. Almanya bu sistemin uygulanmamasından şikayet ediyor. Daha fazla yük paylaşımı istenen sınır ülkeleriyse üzerlerinde büyük bir göç baskısı olduğunu belirtiyor. Alman İçişleri Bakanı geçen hafta bu bağlamda göçmenlerin Avrupa'ya giriş yaptıkları ülkelerde tutulması gerektiğini belirtti. Berlin, 2015-16 yıllarında çoğunluğu Suriyeli olmak üzere bir milyondan fazla sığınmacıyı kabul etti ve 2022'de Rusya'nın Özel Askeri Operasyonu'nun başlamasından bu yana bir milyondan fazla Ukraynalıya ev sahipliği yapıyor.

Almanya sınırlarında otomatik silahlı polislerin kontrollere başlaması alışılmadık görüntülere neden oluyor, Kohl kenti, 16 Eylül.

PARİS DESTEKLİYOR

Fransa, sığınmacı sistemindeki baskıları ve artan terör tehditlerini gerekçe göstererek Schengen ülkeleriyle 31 Ekim'e kadar sınır kontrolleri uyguluyor. Yeni atanan Başbakan Michel Barnier'nin göçmen politikaları henüz resmiyet kazanmasa da Ulusal Birlik (RN) Parlamento Grubu Başkanı Marine Le Pen, "Barnier'in göç konusunda bizimle aynı görüşte olduğu yadsınamaz." dedi.

Emmanuel Macron yanlısı Cumhuriyet İçin Hep Birlikte (EPR) Milletvekili Charles Rodwell, "Bence, Fransa'nın aynı sorunlar ve zorluklarla karşılaştığında tepki vermemesi çok kötü olurdu. Bu yüzden Almanya'da olup bitenlere yakından bakıyoruz ve yeterince şey yapıp yapmadığımızı değerlendirmemiz gerekecek.” şeklinde konuştu. Fransız basın kaynakları, Almanya'nın kararının, özellikle Macron'un örtülü desteğiyle Barnier'in göç konusunda daha sert tavır takınmasına neden olabilir değerlendirmesinde bulunuyor.

'ALMANYA'DAN GELENLERİ KABUL ETMEYECEĞİZ'

Polonya Başbakanı Donald Tusk, Almanya'nın bu adımını "kabul edilemez" olarak niteledi. Varşova, Moskova'yı Afrika ve Orta Doğu'dan gelenleri Belarus üzerinden Polonya sınırına göndererek Avrupa'ya sokmakla suçluyor.

Avusturya İçişleri Bakanı Gerhard Karner, ülkesinin "Almanya'dan reddedilen kişileri kabul etmeyeceğini" bildirdi. Ancak Viyana, sığınma sistemine yönelik baskılar ve Ukrayna ihtilafıyla ilgili güvenlik tehditlerini gerekçe göstererek Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Slovenya ve Macaristan ile sınırlarında kontrolleri yeniden başlattı.

Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis, Almanya'nın sınırlarını sıkılaştırmasının "aslında sorumluluğu Avrupa'nın dış sınırlarındaki ülkelere yüklemek" anlamına geldiğini kaydetti.

'SCHOLZ, KULÜBE HOŞ GELDİN!'

Macaristan Başbakanı Viktor Orban sosyal medya sitesi X'te Alman Şansölyesi'ni etiketleyerek, "Scholz, kulübe hoş geldin! #StopMigration" diye yazdı. İtalya ise Ukrayna savaşıyla ilgili sorunlar nedeniyle Slovenya ile kontrollerini 18 Aralık'a kadar uzattı.

Hollanda'da Başbakan Dick Schoof, ülkenin bugüne kadarki en katı göç politikasını açıkladı ve önümüzdeki hafta AB'nin sığınma konusundaki ortak politikasından muafiyet talebinde bulunacağını söyledi. Geert Wilders'ın Özgürlük Partisi'nin çoğunlukta olduğu dörtlü koalisyon, sınır kontrolleri de dahil olmak üzere katı kurallarla göçmen akınını engellemek için "sığınmacı krizi" ilan etmek istiyor.

İsveç Göç Bakanı Johan Forssell, 2026'dan itibaren İsveç'i gönüllü olarak terk eden göçmenlerin 34 bin dolara kadar para almaya hak kazanacağını söyledi. Göçmenlere ayrılmaları için ödeme yapmak, Stokholm için ciddi bir geri adım anlamına geliyor. 2015'te dönemin Dışişleri Bakanı Margot Wallstrom'un ülkeyi "insani bir süper güç" ilan edip sınırlarını 160 binden fazla sığınmacıya açmıştı.

Danimarka, İsveç gibi ülkeler Gazze'deki savaş veya Ukrayna ihtilafından kaynaklanan tehditleri gerekçe göstererek, 1 Kasım'a kadar kara ve deniz geçişlerinde kontroller başlattı. Norveç bu süreyi 11 Kasım'a Slovenya ise 21 Aralık'a kadar uzattı. Finlandiya da Moskova'nın sığınmacı dalgası organize ettiğini iddia ederek, Rusya ile kara sınırındaki geçiş istasyonlarını ve birkaç limanı süresiz olarak kapattı.

'Sanki AfP iktidarda'

HEC Paris Üniversitesinde Avrupa Hukuku Profesörü Alberto Alemanno, geçici Alman kontrollerinin "Schengen bölgesi içinde serbest dolaşım ilkesinin açıkça orantısız bir ihlalini temsil ettiğini" söyledi. "AB yasalarına göre geçerli olmayacak ancak bu Scholz'u caydıracak mı?" diye sordu. Viyana Üniversitesinden Christopher Wratil daha da sert bir şekilde Berlin'i ülkeyi "AfD zaten iktidardaymış gibi yönetmekle" suçladı.

Almanya Göç Konseyi, planın AB hukukunu ihlal etme riski taşıdığı uyarısında bulundu. Konsey şunları vurguladı: “Berlin'in sınırlarında koruma arayan göçmenleri geri çevirmeye yönelik mevcut siyasi hedefi, göç politikası tartışmasında tehlikeli bir popülizm biçimini temsil ediyor.” Açıklamada, “Avrupa'da göç politikası konusunda kanıta dayalı bir tartışma” çağrısında bulunuldu.

‘SCHENGEN’İN SONU’

Alman Entegrasyon ve Göç Araştırmaları Merkezi'nden Marcus Engler, "Hükümetin amacı, Almanlara ve potansiyel göçmenlere, ikincilerin artık burada istenmediğini sembolik olarak göstermek gibi görünüyor." dedi.

Avrupa İstikrar Girişimi düşünce kuruluşunun Başkanı Gerald Knaus da önlemin etkinliğini sorguladı. Knaus, X'te "Herhangi bir etki yaratması amaçlanan iç sınır kontrolleri Schengen'in sonu anlamına gelir" dedi. Ayrıca, "federal sınır koruması ve Almanya'nın etrafına çitler çekilmesi" gerekeceğini ve dahası, "komşular katılıma ilgi göstermezse başarısızlığa uğrayacağını" da ekledi.

DEV MADDİ KAYIP BEKLENİYOR

Guardian Köşe Yazarı Jon Henley, “göç konusunda aşırı sağcı söylemlerin baskısı altında kalan Avrupa hükümetleri, kontrollerin 'tehditleri' nasıl hafifletebileceğine dair net argümanlar sunmadan uygulamaya geçiyor.” diye yazdı ve “önlemlerin sonuç vermeyeceğini, göz boyamaya yönelik olduğunu” da ekledi.

Alman Bertelsmann Vakfı'nın 2016'da yayınladığı bir rapora göre iç sınır kontrollerinin yeniden getirilmesinin Avrupa'ya 10 yıl boyunca yaklaşık 470 milyar avro büyüme kaybına mal olacağı tahmin ediliyor.

Sonraki Haber