Serginin yıldızı Menderesli Homeros
Seramik sanatçısı Pervin Özdemir’in mitoloji, doğa ve evrenin gizemini harmanladığı ‘Toprağın Nefesi’ sergisi İzmir Ahmed Adnan Saygun Kültür Merkezi’nde açıldı.
55 eserin yer aldığı Seramik sanatçısı Pervin Özdemir’in mitoloji, doğa ve evrenin gizemini harmanladığı ‘Toprağın Nefesi’ sergisi, 26 Mart’a kadar ziyarete açık olacak. Özdemir, Aydınlık’ın sorularını yanıtladı.
SERAMİK AİLESİ
-
‘Toprağın Nefesi’ hangi fikirle ortaya çıktı?
Bildiğiniz gibi mitoloji; insanlığın bilince yer eden söylence, efsane ve hikayelerdir. Mitoloji ile sıkı bir bağa sahip olan seramik eserler binlerce yıl toprağın nefesiyle hem geçmişin izlerini taşır hem de geleceğin ilham kaynağı olur. Ben de bu düşüncelerden yola çıkarak serginin adını ‘Toprağın Nefesi’ olarak belirledim. Yirmi beşe yakın öğrencim var, yirmi yıldır onlarla birlikte vakit geçirdik ve aile gibi olduk. Onlar benim seramik ailem oldu ve bu eserler de karşılıklı çalışmalarımızla meydana geldi. Ben bu sergideki eserlerimde; doğanın, evrenin ve geçmişin gizemlerini yansıtmaya çalıştım. Bu sergide sanatseverlerin seramik eserlerle canlanan bu ruhu içlerinde hissetmelerini bekliyoruz.
SERGİNİN YILDIZI İZMİRLİ HOMEROS
-
Eserlerinizde hangi teknikleri kullandınız?
Özellikle yığma ve oyma tekniğini sıkça kullandım. Eserler, önce bütünden hazırlanıyor daha sonra parçalara bölünerek içleri oyuluyor ve 1 santim kalınlığında oluşturuluyor. Bu serginin yıldızı olarak ‘Homeros’u görüyorum. Orada farklı bir yöntem uygulayarak sucuk tekniği ile çalıştım. Şimdiye kadar seramik adına sucuk tekniğiyle yapılan ilk kil Homeros heykeli! Böyle bir eseri sanat dünyasını kazandırmak için 2-3 ay kadar yoğun bir çalışma yaptım.
-
Sucuk tekniğinin özellikleri nelerdir?
Bu teknikle istediğiniz her formu oluşturabiliyorsunuz. Yüreğinizi, özgürlüğünüzü, düşüncelerinizi bu şekilde rahatlıkla aktarabiliyorsunuz. Zaten seramiğin esnek bir yapısı var, bu da içindeki kaolen maddesinden oluşan bir şekil verme özelliğini mümkün kılıyor.
ANTİK EDEBİYATA SAYGI VE ÖZLEM
-
Bu yıl neden bir Homeros eseri yapmak istediniz?
Bildiğiniz gibi Homeros, İzmirlidir. Ben de yedi kuşak İzmirliyim. Homeros, İzmir’de Menderes’te yaşamış. Bu bölgede çokça heykelleri, kil tabletleri bulunuyor. Yani Homeros, İzmir’deki döneminin neredeyse tüm tarihi eserlerinde kendisini yansıtıyor. Homeros, aynı zamanda antik edebiyata da çok büyük katkıları olmuş ünlü bir ozan. Günümüzde halen İlyada ve Odisseia destanlarını büyük bir takdirle okuyoruz. Ben de bilinç altımda kalan bu hikayelerden beslenerek eserlerimi oluşturdum.
-
Bahsettiğiniz noktadan düşünürsek aslında bugünkü serginin geçmiş eserlere bir saygı niteliğinde olduğunu söyleyebilir miyiz?
Tabi ki haklısınız, aslında tam da ifade ettiğiniz gibi oldu. Bu sergide bir farklılık bulunuyor o da geçmişe özlem.
EVİM SANAT ATÖLYESİNE DÖNÜŞTÜ
-
Sergideki eserler bir çalıştayın ürünleri olarak sunuluyor. Çalıştayınız nasıl geçti?
Ben Konak Belediyesi’nden emekli olduktan sonra çalıştığım kurum Halk Eğitim’e devredildi ve bu süreçte benim ekolümü izleyen öğrenciler mağdur oldu. Öğrencilerim benimle çalışmaya devam etmek istediklerini söylediler. Böyle bir durumda tek müsait yerim evimdi. Öğrencilerimle birlikte evimde sürdüğümüz derslerde bu çalışmalar meyvelerini vermeye başladı. Sonucunda da bütün özgünlüğünle dünyaya seslenen eserler meydana getirdik.
PLASTİK SANATLAR KÜLTÜR KÖPRÜSÜ
-
Günümüzde artık dijital sanat eserlerin yaygınlaşmasıyla birlikte plastik sanatlara dair ilgi kaybolmaya başladı mı?
Yaklaşık 40 senedir seramik yapıyor ve öğrenci yetiştiriyorum. Seramiği hem ülkemizin doğu coğrafyalarına götürerek İzmir’le arasında bir köprü kurmaya çalıştım hem de yurtdışında özellikle Almanya gibi 12 ülkede sergiler açarak yine kültürümüzü ve sanatımızı o coğrafyalarda yansıtmak istedim. İzmir’de de o kadar çok sayıda seramik sanatçısı yetişti o kadar çok atölye açıldı ki adeta seramik atölyelerinde bir patlama yaşadık. Bu bakımdan ben ilginin halen canlı olduğunu düşünüyorum.