Sevtap Çapan’dan yeni kitap: Kendi Tavuğuna Kışt Diyenler Ülkesi: ‘Kolaya kaçmayan ve uyutulmayan bir toplum için…’

Tiyatro sanatçısı ve yazar Sevtap Çapan’la yeni kitabını konuştuk. Çapan’ın kendi iç dünyasından yola çıkarak bozulan toplumsal ilişkilere ışık tuttuğu kitap, dayatılan toplumsal yozlaşmanın bireysel panzehiri gibi

Tiyatro sanatçısı Sevtap Çapan’ın “Kendi Tavuğuna ‘Kışt’ Diyenler Ülkesi” adlı deneme türündeki yeni kitabı yayınlandı. Üç yılda yedi kitaba imza atan ve üç kez “Yılın En iyi Yazarı” ödüllerine lâyık görülen Sevtap Çapan, bu kitapta da konu çeşitliliği ile dikkat çekiyor. Çapan, insanın var olduğu binlerce yıl öncesinden beri süreklilik gösteren konulara farklı bir gözle bakıyor.

Düşünen, sorgulayan, sorumluluk duyan ve yön gösteren bir sanatçı Sevtap Çapan. Yazarın Dramatik Yayınları’ndan çıkan yeni kitabında; muzip, isyankâr, düşündürücü, sorgulayıcı tavrının yanında iyimser ve umut dolu yaklaşımını koruduğunu görüyoruz.

‘KENDİMİZİ KABULLENMELİYİZ’

Sevtap Çapan’la yeni kitabı üzerine konuştuk. “Kendi tavuğuna ‘kışt’ demeyi” bireysel ve toplumsal bağlamda ele alan Çapan, toplum olarak kendi kendini kabullenmemiş bir yapıya sahip olduğumuza dikkat çekti. Bu yapının sistemsel olarak ivme kazanmış olduğunu belirten Çapan, sonucunda yasaların uygulanmadığı, bir nevi “sistemsizlik sistemi” olduğunu vurguladı. Çapan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Toplumun başta kendini, birbirini ve özünü kabullenmeyişini her alanda görüyoruz. Bu mesleki yaşamda, kendisinden daha iyi olanı kıskanmak olarak karşımıza çıkıyor. Mesela patrona yakın olan kişinin, kıskandığı kişiyi kötüleyerek patronun ona ‘kışt’ demesini sağlaması. Egoların hâkim olduğu, aşkta dahi birbirimize ‘kışt’ dediğimiz, aile içi ilişkilerden başlayarak öğrendiğimiz bir durum maalesef.

Aslında tam da ‘komşunun tavuğu komşuya kaz görünür’ durumu söz konusu. Çünkü biz aslında elimizdekinin değerini bilmeyen bireylere dönüşmüşüz. Aynaya baktığımızda kendi güzelliğimizi görmüyoruz. Başkasının güzelliğine hayranlık duyuyoruz. Halbuki kendimizi olduğumuz kadar kabul etsek, kimse kimseye ‘kışt’ demeyecek.

Kendini seven insanların olduğu, sapkınlıkların olmadığı, sağlıklı bir düşünce, uyumlu bir ilişki kurma, verimli bir çalışma ortamı ve hak ettiğin parayı kazanabilme imkânı olduğunda bunların yaşanacağını zannetmiyorum.”

YOZLAŞMA DAYATILIYOR

Halkın köreltilmesi, uyanık tutulmaması amacıyla medya çalışmaları yapıldığına dikkat çeken Çapan, bunun yalnızca ülkemizde değil, bütün dünyada gerçeğin üzerini örtmek amacıyla bilinçli şekilde yürütüldüğünün altını çizdi. Sevtap Çapan, medya aracılığıyla pompalanan yozlaşmaya dair şunları söyledi:

Televizyon programları, diziler, ilkel duygularımıza seslenerek bizi öfke dozlarımızda, oralarda tutmayı amaçlıyor. Bunlar insanları ‘daha iyi bir hayat’ arayışına ama yanlış kurulan hayallerle yönlendiren programlar. Birbirinin aynısı olan bu dizileri, programları seyretmiyorum. Bunlar toplumu uyutmayı amaçlıyor. Fakat çok iyi bir seyirci kitlesi de oluştu bu arada. Bu programları izlemeyenler çoğaldı.

"Halkımız gerçekten çok zeki. Tek hatamız kolaya kaçmak. ‘Yaparız, hallederiz, öyle de olur böyle de’ rahatlığından kurtulmamız lazım. Her şeyi biliyormuşçasına değil, bildiklerimizin sağlamasını yaparak kendimize teyit etmeliyiz. Ben yazılarımda öyle yapıyorum. Kısacası, kolaya kaçmayan ve uyutulmayan bir toplum olmak istiyoruz.”

Sonraki Haber