Seyahatname’yi Rusçaya çeviren diplomat anlattı: Evliya Çelebi dostum gibi oldu

Rusya’nın Ankara Kültür Müsteşarı Evgeni Bahrevski, 10 ciltlik Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nin Rusya ile ilgili bölümlerini çevirerek ülkesinde yayımlanmasını sağladı. Bahrevski ile 721 sayfalık çalışmasını konuştuk

4 yıldır Türkiye’de görev yapan Rusya’nın Ankara Büyükelçiliği Kültür Müsteşarı Evgeni Bahrevski, Evliya Çelebi’nin 17’inci yüzyılda bütün gezip gördüğü memleketler hakkında önemli bilgiler içeren 10 ciltlik kitabı Seyahatname’nin Rusya’yı anlatan bölümlerini Rusçaya çevirerek ülkesinde yayımlanmasını sağladı. 721 sayfalık bu önemli kaynağı, Büyükelçilik faaliyetleri dışında kalan zamanlarında araştırıp çevirdiğini söyleyen Bahrevski, kitabın serüvenini Aydınlık’a anlattı.

‘EVLİYA ÇELEBİ’YLE YOLUM ÖĞRENCİLİK YILLARIMDA KESİŞTİ’

Saint Petersburg Üniversitesi Şarkiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nde Türkiye tarihi üzerine eğitim aldığını belirten Bahrevski, Seyahatname ile yolunun kesişmesini öğrencilik yıllarına dayandırarak şunları söyledi: “Üniversitede çok kuvvetli bir Türkoloji ekolümüz var. 19’uncu yüzyılın 50’li yıllarından beri Türkçe, Arapça, Farsça ve başka Ortadoğu dilleri öğretiyorlar. Aynı zamanda Hintçe, Çince ve Japonca gibi diller de var. Osmanlıca da eğitimimizin bir parçasıdır. Okulda bazı Osmanlı metinleri okuyorduk. Onların içinde Evliya Çelebi’den de küçük parçalar vardı, ilk o zaman tanıştım. Aslında Sovyetler Birliği zamanında Evliya Çelebi’den bazı parçalar Rusçaya çevrilmiş. Özellikle kuzey Karadeniz kıyılarıyla ilgili bölümler. 70’li yıllarda Kafkasya ve İdil boyu hakkında ve 80’li yıllarda Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan hakkında çeviriler yapılmış. O zamandan beri çok uzun süre geçti ve o dönem Kırım’la ilgili çalışma yapılmadı. Evliya Çelebi, genellikle Kırım Tatarları hakkında yazıyor. O zaman Kırım Tatarları sürgündeydi ve Orta Asya'da yaşıyorlardı. Onun için o kısım eksikti. Ben daha öğrenciyken hocalarım Çelebi’nin Kırım’la ilgili yazdıklarına yönlendirmede bulundu. Çünkü çok önemli ve çok değerli bir kaynak. Ve bu kitabın serüveni başladı.”

‘KIRIM'LA İLGİLİ EN VERİMLİ KAYNAK’

Üniversiteden 1993’te mezun olduğunu söyleyen Bahrevski, üniversite sonrası da Evliya Çelebi’nin Kırım’daki seyahatleriyle ilgili çalışmaya devam ettiğini aktararak, “İlk tercümem 1999’da yayımlandı. Sadece Kırım topraklarıyla ilgiliydi ve çok önemliydi.” bilgisini verdi ve devamında şunları anlattı: “Kırım'la ilgili 17. yüzyıl için daha güzel bir kaynak yok. En verimli ve enteresan kaynak. O zamandan beri çalışıyordum. Sonra büyük bir ara oldu. Ama yeni çalışmalar ortaya çıktı. 90’lı yılların sonundan 2010 yılına kadar çok güzel bir kaynak İstanbul'da basılmış. Sin nüshası var Topkapı Sarayı’nın kütüphanesinde. Araştırmalara göre büyük bir ihtimalle Evliya Çelebi’nin kendi el yazısı nüshalar.

‘RUSYA’DA KİTABA İLGİ VAR’

“Bilim insanları, Evliya Çelebi’den genellikle bazı topraklarla ilgili verileri kullanıyordu. Diyelim ki Bosna'yla, Gürcistan’la ya da Viyana'yla ilgili. Ama son zamanlar Seyahatname anıt olarak araştırılıyor. Toplam olarak bakıyorlar bu kitaba. Ben de anladım ki, yeniden tecrübe edilmesi gerekiyor. Bütün bu hem çıkan parçaları hem de o dönem her şeyi çevirmediler. Benim üniversitedeki Türkolog hocalarım Kafkaslar hakkında çeviriler yapıyordu. Orada çok enteresan bir parça var. Mesela Çelebi, Çerkez ve Abhazbüyücüleri arasında bir savaşı anlatıyor. Bu çok ilginç bir bölüm. Ama Sovyetler döneminde bunun gibi şeyler önemli sayılmıyordu, bu tür masallar filan. Onun için çok eksik var. Eski çevirilerde de hatalar var. Onlar Osmanlı döneminde basılı kitaplardan da çeviriyorlardı. Bu yeni Sin nüshasından değil. Onun için bugünkü araştırma seviyesine göre tercüme ettim, hem de her şeyi ekleyim diye karar verdim. Bütün ciltlerden küçük parçalar bile olsa onları da topladım ve gayet büyük, 721 sayfalık bir kitap çıktı ortaya. Şu anda Rusya'da güzel satılıyor, ilgi var kitaba.”

‘ONUN DÜNYA GÖRÜŞÜNÜ YANSITMAYA ÇALIŞTIM’

Evliya Çelebi’nin dünya görüşünü yansıtmaya çalıştığını kaydeden Bahrevski, sözlerini şöyle sürdürdü:

“10 ciltlik kocaman bir külliyat. Bu 10 ciltten Kafkaslar, Kırım ve bunun gibi bölgelerle ilgili her şeyi toplamaya çalıştım. Bu topraklarla ilgili her şey var bu çalışma içinde. Bence Osmanlı mantığını ve aklını anlamak için çok önemli bir kaynak. İlgi çekici ve çok hoşuma gidiyor. Bu eserle birlikte Evliya Çelebi artık benim dostum gibi oldu geçen o yıllar boyunca. Onu anlıyorum. O, ‘Hayatımda yalan söylemedim.’ diye yazıyor. Ben de ona inanıyorum. Ayrıca dindar bir adamdı kendisi, müezzindi. Diyelim ki, büyücüler arasındaki bir savaşı anlatıyor. Masal gibi gözüküyor. Ama görmüş. Bu büyücülere ‘oburlar’ diyor, ‘oburlar arasındaki bir savaş.’”

‘KALMUKLARA GÖNDERDİM ÇOK İLGİLENDİLER’

Evliya Çelebi’nin, 17. yüzyılda Moğolistan’dan Hazar Denizi'nin batısına göçen Kalmuklar’dan bahsettiğini de anlatan Bahrevski, şu örneği verdi:

“Şu anda Rusya’nın Kalmukya Cumhuriyeti’nde yaşayan Kalmuklar’dan geri dönüşler aldım. Evliya Çelebi, o tarihte Kalmuklar hakkında ayrıntılı olarak anlatan ilk kişi. Onlara Çelebi’nin makalelerini gönderdim. Şimdi çok ilgilendiler. Çünkü Evliya Çelebi’yi pek bilmediklerinden dolayı, onu tarihi kaynak olarak kullanmıyorlar. Kalmuklar, Kırım Tatarlarıyla devamlı savaşan bir halk olduğu için Çelebi de onlara pek iyi gözle bakmıyor. Kalmuklar için bana göre en önemli kaynaklardan biri.”

‘EN DİKKATİMİ ÇEKEN SİSTEMATİK ANLATIMI’

Evliya Çelebi’de birçok önemli şey bulunduğunu, anlatımın da çok sistematik olduğunu vurgulayan Bahrevski, “Bir yere geliyorsa tarih, azizler, büyük krallar hakkında bir tarihçe anlatıyor. Sonra yer, doğa, yeme, içme kültürü, giyim-kuşam, şehir, kaç mahalle var, kimler yaşıyor gibi çok özel şeyleri çok sistematik olarak anlatıyor. Ayrıntılı ve çok heyecanlı bir şekilde anlatıyor bütün bunları.” diye ekledi.

HEDEF İSTANBUL’U ANLATAN CİLDİ ÇEVİRMEK

Çok severek yaptığı çeviri çalışmalarının asli işi diplomatik görevleri nedeniyle çok yavaş ilerlediğini, hedefinin Seyahatname’nin İstanbul hakkındaki birinci cildini Rusçaya çevirmek olduğunu belirten Bahrevski, “İstanbul’a gelen Rus için çok ilginç bir kaynak olacak.” dedi.

Türkiye-Rusya kültürel ilişkileri ve önümüzdeki döneme ilişkin Büyükelçilik çalışmalarını da sorduğumuz Bahrevski, şu değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye-Rusya arasındaki kültürel ilişkiler çok önemli. Çünkü gerçekten birbirimize çok yakınız, benziyoruz. Aynı kültür, aynı olaylar. Birbirimizi zenginleştirebiliriz. Ama hem Türkiye’de hem Rusya’da bunu anlayan pek yok diye düşünüyorum. Mihail Şolohov’un ‘Don Hikayeleri’ Kazaklarının sivil savaş tarihini anlatan çok önemli bir romandır Rus edebiyatı için. Bir Türk şöyle demiş onun için: ‘Türk köyünün yaşamını gösteren daha güzel roman yok.’ Gerçekten kültür açısından birbirimize çok yakınız. Bu çok popüler bir görüş değil. Onun için gerçekten ciddi bir şekilde çalışmamız lazım. Çok ortak noktamız var. Rusya'nın kültür etkinliklerini sadece İstanbul ya da Ankara’da yapmak yanlış. Türkiye için de aynı şey geçerlidir. Türk kültür etkinliklerini Moskova ya da Saint Petersburg’da yapmak… Başka şehirlere götürmek lazım.”

Sonraki Haber