Sihirli Pabuçlar 45 yaşında!
Günnur Bayburt’un kurduğu bale okulu, 45. eğitim sezonunu tamamlarken sanatseverlere yine etkileyici bir gösteri sundu. Sanatçı Bayburt ile gösteriyi ve hayata geçirmek istediği projesini konuştuk
Bale sanatçısı Günnur Bayburt’un 1978 yılında kurduğu Sihirli Pabuçlar Bale Okulu’nun 45. yıldönümü, önceki gün Bakırköy Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen bale gösterisiyle kutlandı.
Milli tarihimizin önemli olaylarını bale sahnesine taşıyan bale eğitimcisi Günnur Bayburt, gösterinin ardından Aydınlık’ın sorularını yanıtladı. Bayburt, sahneledikleri bale gösterilerinden biri olan uyuşturucu sorununu konu edinen gösterinin, 90’lı yıllarda sahneye koyduğu ve şimdi yeniden sahnelemek istediği Kırık At Müzikali’nden bir gösteri olduğunu belirtti. Seyircinin Kurtuluş Savaşı ve Atatürk gibi milli konularda çok duyarlı olduğunu belirten Bayburt, yurt dışında ödül alan sanatçıların tavırları konusunda da görüşlerini aktardı. Bayburt, “Biz de yurt dışında birçok ödül aldık ama orada bayrağımızı şerefle dalgalandırdık. Gittiğimiz yerlerde Türkiye’de bale yapıldığını bile bilmiyorlardı. Yurtdışında ödül alan sanatçıların ülkemizi temsil ettikleri bilinciyle tavırlarını sergilemeleri gerekiyor” dedi.
16 dans gösterisinin sahnelendiği etkinliğe; Vatan Partisi Genel Sekreter Özgür Bursalı, Genel Başkan Yardımcısı Ethem Sancak, Öncü Kadın Başkanı Meltem Ayvalı, İstanbul İl Sekreteri İbrahim Okan Özkan ve İstanbul Sanat Bürosu Başkanı Aydın Erel katıldı. Bu yıl okuldan mezun olan öğrencilerin diplomalarını Vatan Partisi yöneticileri takdim etti. Günnur Bayburt’a sorularımızı yönelttik.
Bugün çok güzel bir gösteri izledik. Bu gösteriyle ilgili öncelikle duygularınızı alabilir miyiz?
45. sanat gecemizde hepimiz çok heyecanlıydık. Bu heyecan hiçbir zaman tabii ki bitmiyor. Çok çalıştık bütün sene ama yine de başarılı olup olmayacağımızı bilemiyordum. Biraz da titiz olduğum için her şeyi dört dörtlük istiyorum. Bu yüzden endişelerim vardı açıkçası. Ama tabii ki seyircinin alkışlaması ve gördüğüm kadarıyla beğenisi bizi çok mutlu etti. Emeklerimizin boşa gitmediğini gördük. Hepsine çok teşekkür ediyorum alkışlar için. Öğrencilerime de çok teşekkür ediyorum. Hepsi çok başarılıydılar. Kutluyorum ayrı ayrı.
‘BALETE İHTİYAÇ VAR’
Sahneye baktığımızda genelde kız çocukları ön plandaydı. Bu güzel bir şey tabi ama erkek çocuğu olan aileler için ne diyorsunuz? Onları ne zaman sanatla buluşturacağız?
Evet maalesef Türkiye'de sanki erkek bale yapmaz gibi bir kanı var. Özellikle o tayttan çok çekiniyorlar. Tayt giymek istemiyorlar. Oğlum Tanabay onlara inşallah gü
zel bir örnek olmuştur. 1978 yılında kursu ilk açtığımda, erkek öğrenciden para almıyordum. Gelmeleri için. Yetiştirdiğim öğrencilerden birisi şu anda Berlin Operası'nın hocası. Bir tane de Devlet Opera ve Balesi’nde var, Ercan Yüken. O da benim parasız okuttuğum öğrencilerden bir tanesi. İkisi de baleyi meslek edindiler. Biz bunu destekliyoruz tabi. Bu sene de gördüğünüz gibi daha küçükten başlayan iki tane küçük erkeğimiz vardı. Diliyorum ki onlar da devam ederler. Neden etmediklerini de söyleyeyim. Arkadaşları alay ediyormuş okulda. O yüzden tam büyüme çağında bunlar çekiliyorlar. Yetenekli bile olsa, arkadaşlarımız alay ediyor diye çekiniyorlar. Mesela Tanabay da o zamanlar söylemiyordu, bale yaptığını arkadaşlarından saklıyordu. Buradan çağrı yapalım. Lütfen erkek çocuklarınızı baleye yönlendirin. Çok güzel bir sanat dalı çünkü ve erkek balete çok ihtiyacımız var.
‘BALE TİYATROSU KURMAK İSTİYORUM’
Özellikle beni çok etkileyen gösteri, uyuşturucuyla ilgili olandı. Bu konunun bir sanat dalı içerisinde ele alınması müthiş bir şey. Bunu nasıl düşündüğünüz ve tasarladınız?
Ben sanatçı olarak “sanat toplum içindir” diyenlerdenim. Mutlaka eserlerimde bir mesaj vermeyi düşünmüşümdür. Burada izlediğiniz, benim üç perdelik “Kırık At” müzikalimden bir bölümdü. Diğer sahneleri de çok etkileyici bir müzikaldir. Bu müzikalimizi tekrar tekrar sahnelemek istiyoruz. Hatta bir Bale Tiyatrosu kurmak istiyorum. Bu projemden sayın Doğu Perinçek’e de bahsetmiştim. İlk olarak da Kırık At müzikaliyle başlamak istiyorum. Bu eserin her sahnesi böyle etkileyici. Köyden kente büyük hayallerle göç etmiş bir ailenin trajediyle sonuçlanan ve İstanbul’u terk ederek köylerine geri dönmesini anlatan bir hikayesi var. Sonunda sahnede sallanan bir oyuncak at kalıyor. Hikaye zaten ilk onunla başlıyordu ve takip ışığında o atla bitiyor. Böyle bir müzikal. Besteleri de bana aittir aynı zamanda bu müzikalin. İnşallah gerçekleştirebiliriz.
Gündemde olan bir konuyla ilgili görüşlerinizi almak isteriz. Oyuncu Merve Dizdar’ın Cannes’da ödül alırken yaptığı konuşma tartışma yarattı. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Hiç tasvip etmedim. Ben çünkü çok milliyetçi ve vatanını seven bir insanım. Yani ne olursa olsun o şekilde bir konuşma yapmayacaktı. Orada sen Türkiye'yi temsil ediyorsun. Yakıştıramadım. Yanlış konuştu bence. Çünkü seni Türkiye yetiştirdi. Sen bir Türk'sün. Yani öncelikle bunu unutmayacaksın. Bakın biz de çok yurt dışında ödüller aldık ve Türk bayrağını şerefle dalgalandırdık. Gittiğimiz yerlerde Türkiye'de balerin olup olmadığını bile bilmiyorlardı. Avrupalılar hep bize ‘Türkiye çarşaflı değil miydi?’ dediler ve hayretler içinde kaldılar. Biz orada birincilik ödülleri aldık, ikincilik ödülleri aldık. Sen orada Türkiye'yi temsil ediyorsun. Kendi vatanına niye böyle bir şey yapıyorsun? Daha güzel konuşabilirdi, pek tasvip etmedim. Üzüldüm şahsen. Yani talihsiz bir açıklama yapmış oldu. Çünkü toplumda sanatçılar daima ön plandadır ve toplumu peşinden sürükleyen insanlardır. Onun için sen giyimine, kuşamına, hareketlerine, sözlerine o kadar dikkat edeceksin ki, etmek zorundasın. Çünkü göz önünde olan bir insansın. Herkese iyi örnek olmak zorundasın bir kere. O onun kendi tercihi tabii. Gene de başarılar diliyorum.
‘YÜKSELEN TÜRKİYE’Yİ ANLATIYORUZ’
Gösteride devrimler çok dikkat çekti. Cumhuriyet’in 100. yılını kutluyoruz. Özellikle seçimlerden sonra toplumumuzda bir moralsizlik mevcut. Sizin orada Atatürk vurgunuz ve bütün salonun büyük reaksiyon vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
O benim devrimler dansımdı. Kurtuluş Savaşı'nı ilk defa baleye uyarlayan benim. İzleyenler gözyaşlarını tutamadılar. Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonraki Atatürk'ün devrimlerini anlatmak istedik. Halkımız görüyorsunuz çok coştu. Bizim halkımızda bu vatanseverlik duygusu var. Bu duygu asla ölmüyor. Mutlaka her resitalimde böyle bir dans yapıyorum. Atatürk'le ilgili bir vurgulama. Halkın da çok hoşuna gidiyor ve coşuyorlar. Dans olarak da çok fazla bir şey yoktu. Bir yürüyüş vardı. Sadece Atatürk'ün devrimlerini gösterdi ama en çok alkış alan danslardan bir tanesiydi. Bunu her sene yaşıyoruz. Gerçekten seyircimiz bu konuda çok duyarlı. Biraz da orada o uçak animasyonları, fabrika animasyonları Türk toplumunun içerisindeki o üretime olan istek.
Eski kostümlerle cumhuriyet dönemini ve yükselen Türkiye'yi anlatmaya çalıştık. Ama inşallah bunların üzerinde daha çok durursak ben tabii ki burada yöneticilerimize sesleniyorum. Gerek üretim devrimi olsun, gerek artık yerli tohuma dönmemiz gerekiyor, kendimiz üretmemiz gerekiyor. İşte nasıl araba üretmeye başladıysak, sanayide her şeyi kendimiz yaparsak o zaman yükseliriz. O zaman muasır medeniyete Atatürk'ün dediği gibi yükselebiliriz, bütün dünyada parmakla gösterilen bir ülke oluruz. Ki ben umudumu kaybetmedim. Atatürk de hiçbir zaman umudunu kaybetmedi. İnşallah başaracağız hep birlikte. Biz başaramasak dahi bizden sonra gelenler bayrağı alıp daha ilerilere, yükseklere götüreceklerdir. Eminim. 100. yılını kutladığımız cumhuriyetimiz ilelebet devam edecektir. Birinci vazifemiz zaten cumhuriyeti korumaktır. Buna inanıyorum ve inşallah da koruyacağız. Gençlerimize güveniyorum.
SON OLARAK AYDINLIK OKURUNA MESAJINIZ NEDİR?
Sanatsız kalmayın. Sanatın hangi dalıyla olsun mutlaka ilgilenin diyorum. Bunun bale olması şart değil. Bir enstrüman çalabilirsiniz ya da el sanatları yapabilirsiniz. Çünkü sanat, Ethem Bey'in de vurguladığı gibi, ruhu dinlendiriyor. Mesela seyirci olarak siz izlediniz. Seyrederken bile belki dinlendiniz. Dans eden için de, enstrüman çalan için de aynı şey. O anda çünkü o anı yaşıyorsunuz ve birçok şeyden, sorunlardan uzaklaşıyorsunuz. Ve anı yaşamak çok önemli. Bu da ancak sanatla mümkün.
‘BURADA SANATÇI ORDUSU VAR’
Etkinlikte bale okulundan mezun olan öğrencilere diplomalarını veren Vatan Partisi yöneticileri konuşma yaptılar. Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, konuşmasında, “Bu topraklarda Mustafa Kemaller yenilmez, çünkü Mustafa Kemal’in sihri, ışığı, aydınlığı, en önemlisi bilinci Sihirli Pabuçlar Bale Okulu’nda, Günnur Bayburt’un sihirli pabuçlarında yaşıyor.” dedi.
Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ethem Sancak da, iki çocuğunu da on yıl boyunca bale okuluna götürdüğünü belirterek, “Mustafa Kemal Paşa yola çıktığında, buradaki öğrenci sayısından daha az insan vardı etrafında. Günnur hocamızın ise bir sanatçı ordusu var. Bale, sanatların en zor ama en güzel olanıdır. Ben de çıktığım yolda, Günnur Hocamın yanında olmaktan, ondan öğrenmekten büyük mutluluk ve gurur duyuyorum” ifadelerini kullandı.
Vatan Partisi Öncü Kadın Başkanı Meltem Ayvalı ise şunları söyledi; “Özlediğimiz Türk kadınının Günnur Bayburt’ta vücut bulduğunu görmek bizi gururlandırdı. 45 yıldır başı dik bir şekilde kültür sanat yolunda verdiği mücadele ve emekler, takdire şayan. Bale sanatının, insanın beden, akıl ve ruh gelişimine, insanlık yolundaki gelişimine verdiği katkılar hayranlık verici. Günnur Bayburt’u ve bütün sanatçı arkadaşlarımızı yürekten kutluyorum.”