Sinciang gezisi sonrası Batı’nın hedefindeydi: BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri görevi bırakıyor
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet ikinci dönem için göreve devam etmeyeceğini açıkladı. 3 hafta önce Sinciang gezisinde Batı’nın yanıltmalarını reddeden Bachelet, Çin ile ortak çalışacaklarını söylemişti
Çin’in Sinciang ziyareti sonrası açıklamalarından sonra başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler ve medya kuruluşları tarafından hedefe konan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, 1 Ağustos'ta görevi bırakacağını açıkladı. Çin ziyaretinin ardından yaşanan gelişme, istifa kararının üzerinde Batı’nın etkisi olup olmadığı kuşkusunu uyandırdı.
‘SON OTURUMUM OLACAK’
Michel Bachelet, BM İnsan Hakları Konseyi’nin 50’nci oturumunda konuştu. Bachalet görevden ayrılma mesajı verdiği konuşmasında, "BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri olarak görev sürem sona ererken, Konsey’in dönüm noktası olan ellinci oturum son oturumum olacak." ifadelerini kullandı.
Görevine 1 Ağustos 2022 tarihine kadar devam edeceğini dile getiren BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri, kişisel nedenlerden dolayı ikinci dönem görev almayacağını açıkladı.
SİNCİANG GEZİSİ’NDE BATI ONA SALDIRDI
Bachelet, BM İnsan Hakları Konseyi’nden yöneticilerle 23-29 Mayıs tarihlerinde Çin’in Sinciang eyaletini gezmişti. Sinciang’da birçok grup ve kurumu ziyaret eden Bachelet, çarpıtma amaçlı yapılan yalan propagandayı reddetti ve Çin hükümetiyle de çalışma grubu kuracağını açıkladı.
Bachelet, istifa kararını iki ay önce aldığını belirtse de kararın Çin ziyareti sonrasında duyurulması dikkat çekti.
Bachelet'in Çin ziyareti üzerinde güvensizlik ortamı yaratmaya çalışan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, "Pekin makamlarının, Çin'deki insan hakları ortamının tam ve bağımsız bir şekilde değerlendirilmesine izin vermemesinden endişe duyuyoruz." açıklamasını yapmıştı.
ABD'nin BM üzerinde baskı oluşturan bu açıklamaları üzerine Çin Dışişleri, yalnızca BM Yüksek Komiseri'nin değil, dünyanın tüm çevrelerinden gelecek insanlara Sinciang'ı ziyaret etme çağrısında bulunmuştu.
BM Yüksek Komiseri, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile düzenlediği basın toplantısında, Çin'in uluslararası düzendeki önemli rolünün altını çizerek, “Çin bugün, uluslararası barış ve güvenliğe yönelik tehditler, küresel ekonomik sistemin istikrarsızlığı, eşitsizlik ve iklim değişikliği gibi dünyanın yüz yüze olduğu sorunların çözümü için çok taraflı kurumlar içinde önemli rol oynayabilir.” diye konuştu.
SİNCİANG YALANLARINA ALET OLMADI
Sinciang’daki 6 gün süren gezisinde Batı'nın Uygur yalanlarına malzeme olarak hiçbir materyal sunmayan Bachelet, açıklamasında Sinciang gezisinin bir soruşturma olmadığını belirtti.
Xi ise Bachelet ile yaptığı görüntülü çevrim içi görüşmede, “İnsan hakları söz konusu olduğunda kusursuz ütopya diye bir şey yoktur. Ülkelerin patronluk taslayan derslere ihtiyacı yoktur.” ifadeleriyle, hak ve özgürlükler konusunda tek kutuplu hegemonyacı anlayışın geçersizliğine işaret etti.
Bachelet ayrıca, Çin hükümetini uluslararası insan hakları koşullarına tam olarak uymalarını sağlamak için tüm terörle mücadele ve radikalleşme politikalarını "gözden geçirmeye" teşvik ettiğini söyledi.
ESKİDEN BERİ HEDEFTE
Öte yandan Bachelet'in, Uygurlara yönelik bir “yeniden eğitim” ve hapsetme programının ölçeğini belirleyemediği yönündeki yaklaşımı, Uygur yalanlarının propaganda kaynakları tarafından "spesifik ve zayıf" olarak değerlendirildi.
Nitekim Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, BM Yüksek Komiseri'nin Çin ziyaretinin ardından yaptığı açıklamaları "gerçeküstü" olarak değerlendirerek, yaşanan durumu "diplomatik tiyatro" olarak niteledi.
Birleşmiş Milletler Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, 2020 yılında özellikle ABD polisi tarafından öldürülen George Floyd olayından sonra ABD'deki “orantısız güç” kullanımına ilişkin tartışmaları da başlatmıştı.
Bachelet, "Her zaman ama özellikle bir kriz sırasında, bir ülkenin ırkçılığı tartışmasız bir biçimde kınaması için liderlerine ihtiyacı var." ifadelerini kullanmıştı. 2018 yılında da Dünya Bankası Başekonomisti Paul Romer, Bachelet iktidarda olduğu için Şili’nin yatırım yapılamayacak ülke gibi gösterildiğini itiraf etmişti.