Sivas'ta merkezi altın depolama tesisi açmalıyız
Vatandaşın piyasadan aldığı ve evinde sakladığı altınları devlet garantisinde merkezi olarak saklayabilmeliyiz. Bu yazının amacı bu öneriyi satmaktır. Aslında iki satır ile söyleyeceğimi söyledim, bundan sonrası vakti müsait olanlar için seçmeli okuma parçası
İNGİLTERE'DE GRAM ALTINI BAHÇEYE GÖMMEK
Misal İngiltere'de fiziki altın alıp bahçenize gömmek istiyorsunuz. Böylece kendinizi ekonomik risklere karşı korumayı amaçlıyorsunuz. Ne yapabilirsiniz? Etrafta bizdeki gibi kuyumcular yok. Türkiye'den getirdiğiniz, esin dostun düğünlerinde filan hediye ettiğiniz cumhuriyet altınlarını alacak esnaf da yok. (Kuzey Londra'daki Türk toplumunun yaşadığı bölgeler istisnadır). Yapacağınız şey, Kraliyet Darphanesi web sitesine girmek, hesap oluşturmak ve istediğiniz altın parçacıklarını adresinize kargolatmaktır. Daha sonra da gece vakti bahçenizde çukur açıp altınınızı gömmeniz gerekiyor. Tabi metal detektörlerinin tespit edemeyeceği seviyeye gömmek lazım. Çok gelişmiş olmayan detektörler 5 metreye kadar buluyorlar daha gelişmişleri 20 metreye kadar tarıyor. Siz 20 metre kazamayacağınız için 5-6 metre kazacaksınız. Bu kadar derine bir gecede ailecek kazsanız inebilir misiniz? bilemem. İngiltere'de komşular da meraklıdır ve gammazcıdır. Bahçeye bir şey gömme eylemleri gayet şüphelidir ve polise haber verilebilir. Polis gelince bir de konuya, komşuya karşı oluşacak mahcubiyeti düşünün. Polis gelmiş ekipler, malzemeler, ışıklar, jeneratörler, kepçeler ile bahçede ceset aramaya başlamış, her yeri metrelerce kazıyorlar, çıka çıka bir gram altın çıkıyor.
Altını bahçeye gömmezseniz evde de saklayabilirsiniz. Belki buzluğa saklanabilir, bazıları sifon rezervuarına koyar, bazıları ise kasaya koyar. Ayakkabı kutusu bu işlerde İngiltere'de pek kullanılmaz. Kasa olayı İngiltere'de en risklisi. Eve giren çıkan birileri, çoluk, çocuğun arkadaşı, temizlikçi, elektrikçi filan kasayı gördü mü risk başlar. O haber birilerine gidebilir. Bir gün birileri gelip bıçağı boğazınıza dayayıp kasayı açtırabilir. Gereksiz yere evdekileri de strese sokarsınız. Böyle risklere hiç gerek yok. En garantilisi evde değerli eşya olmayacak!
İNGİLTERE’DE ALTIN ALMAK
Velhasıl "Kraliyet Darphanesi" namı diğer "Royal Mint" İngilizleri bu dertten kurtarmış. Diyor ki "bizim yerimiz müsait, altınınızı biz saklayalım, size de yıllık 2,2% saklama bedelini keselim".
Misal şu anda bakıyorum web sitesine, 1 gramlık altın alırsam, İngiltere çapında ücretsiz ev teslimi yapıyorlar ve altını 92,04 GBP'ye satıyorlar. Yani 3731 TL yapıyor. İngilizlerin altınının üzerinde 999,9 saflık yazıyor yani herhalde bizdeki 24 ayara denk geliyor.
Peki Türkiye'de 24 ayar gram altının fiziki satış fiyatına bakalım... 2745 TL. Hadi 100 TL de eve teslim nakliye koyalım etti 2845 Tl. Yani arada hayli büyük bir fark var. Daha büyük külçeler alındığında muhtemelen gramajdaki fiyat farkı azalacaktır ama genel konuşmak gerekirse bizim ülkemizdeki marjlar, ambalaj, işçilik ve nakliye bedelleri hayli makuldur. Yani İngiliz ille altını alıp bahçesine gömecek ise Türkiye'ye gelip alması ve bahçesine bizim gram altınları gömmesi, bozduracağı zamanda aynı işlemin tersini yapması makastan dolayı daha makul görünüyor. Veya bizim Kuzey Londra'daki kuyumcular da bu işleri muhtemelen hallederler.
KÜLÇE ALTINDA KOTA VE YASTIK ALTI ALTIN İLE PSİKOLOJİK SAVAŞ
Küçük parçalardan ziyade külçe altın işine gelirsek, Türkiye'de bazı kota uygulamaları külçe altın ticaretinin kaçak yollara kaymasına ve vergi kaybı oluşmasına yol açmıştır. Kamu yönetimi altının yastık altına kaçmasından haklı olarak rahatsız ama yanlış tedbirler uyguluyor. Kayıt altına alımı teşvik edeceklerine kota ile kaçakçılık teşvik ediyorlar. Fikizi altın, kaçakçılığın en kolay olduğu ürün, daha kolayı yok. Acaba Irak ile Türkiye arasında büyük vergi kaybı yaratan her türlü kaçakçılık (sigara, tutun, altın, telefon, petrol, yağ, çay, araba vs...) ticaretinden nemalanan bazı güç merkezleri bu politikaları mı etkiliyor? sorusu insanın aklına gelmiyor değil. Kurulacak merkezi depolama tesisini akıllıca yönetebilirsek bu kayıt dışı riskini büyük ölçüde halledebiliriz. Bu mücadele kapsamında, TV'lerde yayınlanacak kamu tanıtımlarında evlerden çalınan altın konularına öncelik verilmesi ve bolca "evdeki altınları çalınan vatandaş bunalıma girdi" vb. haberlerinin yapılması faydalı olabilir. Youtube benzeri sosyal medya kanallarında milyonlarca takipçili sözde uzmanların vatandaşa sürekli yastık altı altın yatırımı önermesi de (ve hatta düşük faizli kredi kartı ödemesi ile taksitli olarak) ayrıca ele alınması gereken önemli bir problemdir. Kredi kartı faizlerindeki sınırlamalar para derebeylerinin suiistimali için yapılmamaktadır.
ROYAL MİNT
Asıl konumuza gelelim. "Royal Mint" denen İngiltere'nin devlet darphanesinin sunduğu hizmetlerden biri de saklama hizmeti, yani satın aldığınız fiziki altını merkezi olarak kasasında saklıyor. Sertifika değil, fiziki altını saklıyor. İstediğiniz zaman size gönderiyor. Yıllık saklama ücreti gram altın gibi küçük parçalarda 2% + KDV. İngiltere'de KDV 20% olduğu için yıllık 1,2% saklama ücreti alınıyor. Daha büyük parçalarda ücret 1% + KDV'ye düşüyor.
Altınların saklandığı yer Galler'de 140 dönüm arazi üzerine kurulu Royal Mint'in yüksek güvenlikli dev tesisleri. Harita uygulamanızda "Wales, Royal Mint" olarak aratırsanız ilgili kampüsteki müze, depo tesisleri ve diğer tesisleri görebilirsiniz. Bu merkezin dünyanın en güvenlikli yeri olduğu iddia ediliyor, yer altında her türlü saldırı ve patlayıcıya karşı dayanıklı çelik kapılar içinde külçe altınlar saklanıyor. 147 milyon ons altının içerde olduğu iddia ediliyor. Nadir olarak dönemin kraliçesi veya kralı içeri girip altınlar ile poz verebiliyor. Sivil vatandaşın girişi yasak. Tarihinde iki defa sivil girişi olmuş. Külçelerin saklandığı yer haricindeki birçok bölge ve müzeyi ise siviller belirli kurallar ile gezebiliyor.
Royal Mint değerli para, maden konularında akla gelen hemen her hizmeti sunuyor. Altın, platin, gümüş paralar, külçeler, değerleme hizmetleri, saklama hizmetleri, dijital altın, dijital maden yatırım imkanları var. Aile yatırım hizmetleri başlığında çocuklara, torunlara altın birikimi yapılması ve zamanı geldiğinde bu birikimlerin sertifika olarak hediye edilebilmesi türü çeşitli varyant ürünler de tasarlanmış. Hane halkının elindeki çeşitli paralar, madenler vs. konusunda da satın alım teklifi verebiliyorlar. Yani alım, satım, aracılık ve finans konusunda hayli geniş hizmet yelpazesi sunuyorlar. Gümüş ve platin ürünlerinde 20% KDV uygulanıyor. Altın parçalarda ise Avrupa Birliği ile rekabet edebilmek için 2000 yılında altın ürünlerinden KDV'yi kaldırmışlar fakat çeşitli ürün ve servislerinde farklı KDV uygulamaları mevcut.
Bunları yazma amacım, Türkiye'de de ilgili kurumlarımızın benzer altyapı yatırımlarını yapmasını ve benzer hizmetleri sunmasını önermek. Bunlar yastık altındaki altını devlet güvencesinde saklamanın yolunu açan faydalı işler. İngiltere'nin gelişmiş finansal sistemi, emeklilik fonları vs. sebebiyle altın yatırımı ve özellikle fiziksel altın yatırımı hane halkı nezdinde popüler değil. Türkiye'de durum böyle değil, Türkiye'de altın yatırımı, hem sertifika ve dijital ürünler ile hem fiziki altın yatırımları çok fazla.
DOLAR DÖNEMİ BİTİYOR, ALTIN DÖNEMİ BAŞLIYOR
Jeopolitik trendi vatandaşımız iyi okuyor ve dolar başta olmak üzere batılı finansal sistemin çöküş dönemine girdiğini tespit ediyor. Türkiye'de hayli gelişkin ve gelişmekte olan finans piyasaları ve çeşitli yatırım araçları var. Artan jeopolitik riskler, küresel enflasyon ve zayıflayan Batı ile beraber tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de altın yatırımına talep artıyor. Bu eğilim ile savaşmak doğru değildir, bu eğilimi milletin menfaatine olacak şekilde yönlendirmek daha uygundur.
Türkiye'de fiziki altını evlerde saklamak için bazı işadamlarının, bazı metal ev aksesuarlarını altın olarak döktürdüğünü duyuyoruz. Kapı kulpu olabilir, merdiven tırabzanı olabilir, taşınabilir çözümler için dambl denen ürünler olabilir, kapı stoperleri olabilir. Çok farklı yolu var. Kimileri kasasında saklıyor. Altınları evde veya bahçede saklamanın önemli sorunları var. Misal vefat etseniz ailenize belki bu altınlar intikal edemeyecek. Sel olsa, deprem olsa altınlara ne olacağı belli değil. Hırsızlık riski her zaman mevcut, hele ki büyük şehirlerde artan suç oranlarının, beceriksiz şehir yönetimlerinin ve uyuşturucu madde kullanımının arttığı ortamlarda bu risk büyüyor.
Her ne şekilde olurda olsun, evde altın saklamak ekonominin tamamı için kötüdür. Türkiye altında net ve büyük ithalatçıdır. O altınların alınması için paraları ülke dışına transfer etmişiz sonra altınları fiziki olarak yastık altına koyarak kayıtlı ekonomiden çekmişiz yani net bir katma değer çıkışı, yani ekonomik küçülme etkisi yaratmışız. Bu konu tartışılabilir: Reel bir katma değer azalması var mıdır yok mudur? fakat bu işin ülke ekonomisine olumsuz etkisi konusunda herkes hemfikirdir. Bu yüzden yastık altındaki altını kayıt altına almalıyız. Banka kasalarındaki altınlar belki güvenle saklanıyor ama yine de kayıt altına girmezler. Altın sertifikaları kayıt altındadır ama onlar da önemli miktarda altın yatırımcısını tatmin etmez çünkü zaten bazı altın yatırımcıları sağlamcıdır ve risk almak istemezler. Bankanın garanti verdiği bir altın sertifika ürünü bazı altın yatırımcılarının talep ettiği garantiyi sağlamaz. Bu sebep ile bu işte en üst seviyede devlet garantili ve devlet korumasında fiziki koruma hizmetini sunmak anlamlıdır. İngiltere'de de birçok büyük özel ticari banka var ama altın depolama işini Kraliyet Darphanesi yapıyor çünkü Kraliyet seviyesinde bir taahhüt söz konusu.
İngiltere ekonomisi küçülürken, hem dış ticaret açığı hem kamu açığı gibi ikili açık yıllardır devam ederken, merkez bankaları ve batılı para birimlerinin bir ayakları çukurda iken, emeklilik sistemlerinde örtülen devasa açıklar varken, Rusya ile didişme kaynaklı büyük askeri harcamalar yapılıyorken, altının fiyatı rekor faiz seviyelerine rağmen tüm para birimlerine karşı artıyorken, o "the Vault" denen güvenlikli depolarda vatandaşın ne kadar fiziki altını gerçekte tutuluyordur, ben yorum yapmak istemem. Bence o güvenlik sistemleri altın çalınmasın diye değil, vatandaş içeri bakamasın diye görevlidir, neyse... Var diyorlar artık isteyen inanır, isteyen inanmaz.
NİŞANTAŞI'NDA İLAHİYAT FAKÜLTESİ VARDI DA BİZ Mİ GİTMEDİK?
Royal Mint'in yaptığı işin benzerini bizde Darphane genel müdürlüğü yapıyor gibi ama pek de yapabiliyor denemez. Yani web sitesine, ilgili yönetimin özgeçmişine filan bence hiç bakmayın üzülürsünüz. Hatta üç günlük dünya, belki de genel olarak kamu kurumlarındaki yöneticilerin özgeçmişlerine bakıp içimizi daraltmamak en doğrusu olur. Neden hep imam hatip veya ilahiyat mezunları önemli kamu kurumlarının başına getiriliyor? Büyükdere'de imam hatip lisesi vardı da biz mi gitmedik? Diğer taraftan kâğıt üzerinde çok parlak özgeçmişleri gözüken bazı kamu yöneticilerinin de en büyük fecaatlerin taşeronu olduklarını da gözlemledik, hatta gözlemlemeye devam ediyoruz. Bu durumlar düzeltmesi biraz zahmetli işler, bunlara girmeyelim.
SİVAS'TA ALTIN DEPOLAMA MERKEZİ AÇMAK
Belki biz bu merkezi altın depolama tesislerini Merkez Bankası kapsamında yapabiliriz. Belki Darphane müdürlüğümüzü elden geçirip yetkinliğini artırabiliriz. Konum olarak İngilizler Galler gibi nispeten kıta Avrupa’sından uzak, nispeten korunaklı bir bölge seçmişler. Geleneksel olarak Britanya'ya yapılan işgal saldırıları ya güneydoğu bölgesinden veya İskoçya bölgesinden olmuştur. Türkiye için ise benim içimden Sivas bölgesi geçiyor. Yüz milyonlarca dolar harcayıp hızlı tren ile Sivas'ı madem Ankara'ya bağladık biraz yatırım yapmak lazım ki tren yatırımı da fayda üretebilsin. Sivas dağlık ve korunaklı bir bölge olduğu için de doğal güvenlik sağlar. İstanbul'un tarihi olarak işgal dönemlerinde yerli ahalisinin direnişi konusu biraz tartışmalı konu. Gerçi yerli ahalinin dokusu değişti ama yine de İstanbul bu işler için güven vermiyor. Tek avantajlı kısmı, trafik o kadar kötü ki, İstanbul merkezdeki altın deposundan çalınacak altınları hırsızlar araba ile kaçıramazlar. Polisler yürüyerek yakalar onları. Sivas’ta darphane, altın depoculuğu, müzecilik konularında yeni ve büyük yatırımların yapılması ve vatandaşımıza altın, gümüş ve platin gibi değerli metallerin alımı, satımı, depolanması konusunda garantili ve güvenli hizmetlerin sunulması uygun olabilir.
Anadolu bizde hep sağlam durmuştur. Tarihi olarak bakarsak olaya, İstanbul'un, Ege'nin işgali döneminde de bize yardımlar Sovyetler ‘den, Karadeniz'den ve hatta denizaltı ile Karadeniz'in altından gelmiştir. Sonrasında silah ve altınlar Sivas taraflarına gitmiştir. Vardır bu işte bir keramet. Hem İstanbul'daki Darphane Müzesi onca turistik atraksiyon içinde kaybolup gidiyor. Sivas'a taşınsa, Sivas için önemli turizm merkezi olur. Bu vesile ile İstanbul dışına taşınacak birkaç bin vatandaşımızın da hayat standardını ve verimliliklerini artırmış olur, hayır duası alırız.
YENİ TESİSİN EKONOMİK FAYDALARI
Vatandaşın fiziki altına yatırım ihtiyacını karşılayan ve bu altınları devlet güvencesinde merkezi olarak saklayacak bir tesisin ekonomimize önemli faydaları olacaktır. Vatandaşın yatırım metali, kayıtlı ve devlet güvencesinde saklanacaktır. Veraset, hırsızlık, deprem riskleri ortadan kalkacaktır. Vatandaş fiziki altınını ipotek ederek belki yatırım veya kredi işlemi yapabilecektir. Bakmayın bazı ultra liberallerin "Devlete güvenip altınımı vermem" teranelerine. Cumhuriyet tarihinde devlete ait olan bir finansal kuruma emanet edilmiş olan vatandaşın parasına, altınına çökülen vaka yoktur. Savaş bile olsa, varlıkların kayıtları kaybolmaz, zamanı gelince tazmin edilir. Daha fazla garantiyi de dünyada hiçbir ülke sunamaz.
Bu yatırımı ilgili devlet kurumu yaparsa bu ticari olarak da kârlı bir girişim olacaktır. Türk milleti zaten bu altın işlerine meraklı bu yüzden bu tür hizmetlere talep yoğun olacaktır. İlave olarak güvenli ve merkezi depolama servisi ile yurtdışında ve Avrupa'dan da yoğun miktarda para girişi Türkiye'ye olabilir. Alman, İngiliz, Fransız, İspanyol, Hindistanlı, Bangladeşli, Rus, Arap, İranlı pekâlâ Türkiye'de altın, gümüş, platin parçaları (gram, ons, külçe, sikke vs..) tutmak isteyebilirler. Bunun gerektirdiği 1-2% civarı saklama ücretini de ödeyeceklerdir. Türkiye bu işi zaten rakip ülkelerden daha kaliteli ve güvenli olarak yapabilir.
ÖZEL OLMAZ BU İŞ KAMUNUN İŞİ
Unutmamalıyız ki bu tür merkezi altın depolaması gibi işler yapan kurumların kredi ölçümleri yapılır ve en yüksek kredi notunu yani en düşük riski "Sovereign" denen kurumlara yani "hükmetme yetkisi" olan devletin kurumlarına verilir. Devletin sahip olduğu en yüksek nota yani ülkedeki en düşük kurumsal iflas riskine bu kurumlar sahip olur. Bu yüzden bu tür değerli metallerin merkezi saklanması işleri özel sektöre devredilemez, kamunun işidir. Küçük ölçeklerde değerli metal saklanması işleri özelde olabilir ama güven sorunundan dolayı kamunun idaresinde bir saklama otoritesi de olmalıdır.
Günün sonunda unutmamalıyız ki bu depolanan fiziki altınlar Türkiye'nin rezervlerine "vatandaş altını" olarak kaydedilecek ve finansal raporlarda ilave bir varlık olarak gözükecektir. Türkiye’nin riskini azaltacak, ekonomisini daha dirençli yapacaktır. Savaş vs. gibi kötü günde de ilgili vatandaşlardan bu varlıkların bir kısmı her ülkede yapılabildiği gibi ödünç alınabilir, zamanı gelince fazlası ile geri ödemesi de yapılır.
ALTIN DÖNEMİ YENİ BAŞLIYOR
Unutmamalıyız ki altının ve genel olarak değerli madenlerin dönemi yeni başlıyor. Önümüzdeki senelerde gelişmeleri göreceğiz. Bu saklama projesi için geç kalmadık, bu işi zamanlıca yapmalıyız. FED'in ve BoE'nin hedeflediği enflasyon 2% dir ama gerçek enflasyon en az 5% civarlarındadır. Yani Amerikalılar ve İngilizler peşinen kabul ediyorlar ki paraları zaten en az 2% her sene altına karşı değer kaybedecek. Bu ancak hedefleri. Gerçek durumda ise enflasyon ile başa çıkamıyorlar ve değer kaybı daha yüksek oluyor. Haliyle tüm dünyada değerli metallere ilgi artıyor. Bizim bölgemiz ve komşularımızda istikrarsızlık çok fazla bu yüzden bölge ülke vatandaşları da altın alıp güvenceli yerde saklamak istiyorlar. Bu işi yapabilirsek, bu hizmet Türkiye'nin kayıt altındaki altın rezervlerini önemli miktarda artırabilir ve yurtdışından önemli miktarda kaynak girişi sağlayabilir.
1 ONS, 24 AYAR CUMHURİYET ALTINI BASMALIYIZ
Bizim cumhuriyet altımızın var, 7 gram civarında. Altın işlerindeki asıl ölçü onsdur ve dünyada altın para konusunda prestijli ve yaygın bulunan paralar 1 onsluk ve 24 ayardır... Amerika'nın, İngiltere'nin ve birçok ülkenin 1 onsluk, 24 ayarlı ulusal semboller içeren sikkeleri var. 24 ayar olunca altın sikke daha iyi parlıyor yani albenisi artıyor. Elinize alınca farkı görüyorsunuz. Türkiye'nin de Cumhuriyet altınının 1 Onsluk ve 24 ayarlı güzel tasarımlı bir halini üretmesi, bu alanda Türk altınını dünya pazarlarında önemli ve prestijli bir yere getirir ve ekonomik faydası olur. Benzer şekilde darphanemizde, yabancı darphanelerde basılan popüler altın paraları da ilgili kalıplar ile basıp ihraç edebiliriz. Altın üretimi olan fakat kendi darphanesi olmayan Türkiye'ye dost bazı ülkeler var. Bu ülkelerde de darphanemiz tesisler kurarak ilgili ülkenin milli altın paralarını ve bizim Cumhuriyet altınlarımızı bastırabiliriz. Altın dışında başta gümüş ve platin olmak üzere birçok değerli metalde de benzer yatırım fırsatları mevcuttur.
Mevcut darphanemizden gelen kokular pek iyi değil. Misal metal 5 TL üzerinde Atatürk'e benzeyen fakat farklı gözler monte edilen figürler kullanıldığına yönelik bolca haber basında çıktı. Darphane web sitesini acında ana sayfada sizi aynı bakışlar karşılıyor. Türkiye'nin milli kurumlarına sahip çıkması, bu kurumların yönetimini her türlü cemaat, tarikat ve yabancı güdümündeki yerli pasaportlu etki ajanlarından arındırması gerekiyor.
CUMHURİYET ALTIN BANKASI
Sivas'ta kurulabilecek bu depolama tesisi bir "Cumhuriyet Altın Bankası" olarak da markalaştırılabilir. Hazine'ye mi, Ticaret Bakanlığı'na mı yoksa Varlık Fonu'na mı bağlanmalı pek emin değilim, tartışılabilir. Galler'deki "The Vault' örneğindeki gibi yer altında, yüksek güvenlikli kasalar içinde güvenli (dron ve hatta nükleer saldırılarına karşı da korunaklı) saklama tesisleri kurulabilir. Bu tesisin temel işlevi altın ve değerli maden depolama olacak ancak işletme yönetiminin ve bağlı bulunduğu bakanlığın beceri seviyesine bağlı olarak büyük katma değer üretip kamusal zenginliği artıracak sayı ve çeşitte finansal ve fiziki hizmetler sunulabilir. Vatandaşın elindeki her ülkeden metal para ve sikkelere değer biçilmesi ve teklif sunulması, altın eşyaların rehin kabul edilmesi, altına dayalı banknot basımı, farklı ülkelerin merkez bankaları için depolama hizmetleri, sertifikalandırma ve blokzincir tabanlı takip, üyelere altın mevduatına dayalı banka teminat mektuplarının verilmesi, değerli metaller ile ilgili branşlarda uzmanlık üretecek mükemmeliyet merkezinin oluşturulması, kuyumculara verecekleri aracılık hizmeti için (toplama, satış, değerleme vs.) komisyon verilmesi, rafineriler ile çeşitli depolama ve sertifikasyon anlaşmaları, küresel değerli maden tüccarları ve borsaları ile anlaşmalar, vadeli işlemler piyasalarına sunulacak hedging işlemleri, kişiye özel damgalama işlemleri vs... Bunlar ilk akla gelen hizmetler, zaman içinde ölçek ekonomisine ve yönetim becerisine ve yetiştirilecek uzmanlıklara bağlı olarak yüzlerce servis yurtiçi ve yurtdışında devreye alınabilir.
Sivas'ta malum hızlı tren hattı var, değerli metal depolarının trenyolu ile bağlantısı da uygun olur. Altında belki çok önemli değil (hatta altın ve platin deposu özellikle ayrılmalı) ama gümüş için ve bazı diğer metaller için önemli olabilir. Ayrıca THY ile işbirliği ile dünya çapında garantili ve sigortalı adrese teslim satış işlemleri geliştirilebilir.
ÜLKELERİN ALTINLARINI FED KASASINDAN KURTARMASI GEREKLİ
Dünyanın içine girmekte olduğu ve para kutuplarının değiştiği bir dönemde, birçok ülke, New York'daki FED bankasının altın rezervlerini tuttuğu kasalarda kendi altınlarının tutulmasını haklı olarak riskli bulacak ve farklı yerlere bu altınlarını saklamak isteyeceklerdir. Bu ülkelere de bir seçenek sunabilmeliyiz. ABD'nin içinde olduğu ekonomik durumda, akıllı hükümetlerin son yapacakları iş, New York'da FED kasalarında kendi altınlarını saklamaktır. ABD hegemonyası altındaki hükümetler ve bunların dolaylı yollardan atadığı finans yöneticileri elbette bu politikalara direnecekler ve doların ve ilintili piyasaların kaçınılmaz sonu olan hızlı çöküşü geciktirmek için her türlü taklayı atacak ve kendi ülkelerindeki dolarizasyonu artıracak, alternatif para birimleri ile ödemeleri, kontratları, kredileri yavaşlatıcı seçeneklere yöneleceklerdir. Bu durumu birçok ülkede gözlemliyoruz. Japonya, İngiltere, Avrupa'nın İspanya hariç önemli bölümü ve ismini zikretmek istemediğim bir ülke daha bu yoldadır. Onların New York'ları, Zürih'leri, Londra'ları varsa bizim de dağları karlı, ayısı, kurdu fena ısıran Sivas’ımız vardır!