Siyonist İsrail'e karşı çıkarken ABD'ye örtülü sempati duyanlar

İslamcı ve muhafazakâr sermayenin - medyanın vs. Siyonist İsrail'e karşı durduğu hepimizin malumudur. Ancak, bu siyasal grupların ve burjuvazisinin, ABD ile olan ilişkileri ve ABD’ye olan bakışları hep; “ABD-İsrail ilişkisi” yokmuş gibidir. Bu durum, İhvan-ı Müslüm'in kalesi Mısır'dan başlayarak, Türkiye dâhil, hemen hemen bütün İslam dünyasında (böyle bir dünya var mı, yoksa biz mi hayal ediyoruz!) geçerli bir durumdur, sosyolojik vakadır.

Geçmişte, Sovyetler Birliği "komünist, ateisttir" diyerek, ABD dolarının üzerinde "Allah'a güveniyoruz" yazıyor diyerek; ABD sempatisiyle hayata bakan bu kesimler, Filistin konusunda İsrail'e atıp tutarken, terörist İsrail'i koruyan ve besleyenin, sempati duydukları ABD olduğunu görmezden gelirlerdi. Aksi bu ya, Filistin kurtuluş hareketleri (FKÖ, El Fetih, FHKC, İslamî Cihat vs) 80'lerin ortalarına kadar, en büyük desteği Sovyetler Birliği’nden alırdı. HAMAS, 80'lerin ortalarında kurulduğunda, dış destek bakımından, sadece Irak ve Libya'dan destek bulabilmişti, o da epey sonradan.

90'lar ve hatta bugünlere kadar, bu siyasal grupların, sermayenin ve burjuvazisinin ABD ile olan ilişkileri hiç kopmadı. Hele hele Arap dünyasındakiler, ABD ile küresel Siyonist finans kapital ile ve küreselci tekno-finans derebeyleriyle büsbütün birleşti. (Bu konuda, Türkiye’deki Türk-Kürt sol kesimler de bu sınavı kaybetti. Çoğu sol liberalleşti ve LGBT’ci olup, çıktı.)

HAMAS GERÇEĞİ GÖRDÜ

Bu yapılar tarafından bir yandan "Filistin'e destek ilanları" yapılırken, öte yandan "müthiş bir Rusya düşmanlığı ve örtülü bir ABD işbirliği" hep yürüdü, gitti. Sadece HAMAS, Rusya gerçeğini iyi gördü ve onlarla ilişkilerini hep sıcak tuttu, epey de destek aldı. Meselâ trajik bir hakikattir ki, bu İslamcı-muhafazakâr gruplar, özellikle de sermaye ve medyası Sovyetler Afganistan'ı işgal ettiğinde, yeri göğü inletti (hâlâ da canlı tutarlar). Ama bu işgalin ve katliamın çok daha beterini ABD yaptığında (Sovyetler 10 yıl, ABD 20 yıl) hemen üstünü örttüler, arada bir haber yaptılar. Hatta direniş örgütü Taliban'a hakaret bile ettiler.

Rusya, kendisinin Kıbrıs'ı olarak gördüğü Ukrayna'yı ABD+İngiltere+NATO+AB işgal etmesin diye müdahalede bulunduğunda, Ukrayna ile Siyonist terörist İsrail arasındaki kuvvetli bağı görmezden gelip Rusya düşmanlığına devam edip duruyorlar. ABD Irak'ı işgal eder, 2,5 milyon Müslümanı katleder ama İslamcı-muhafazakâr sermaye ve medyası, hâlâ "Saddam Hüseyin dönemi" diye sayıklamaya devam eder. Gazze'yi savunmanın yolu, küresel Siyonist ve küresel finans kapitalin mabedi ABD+İngiltere'yi düşman bellemekten geçer. Haşmet Babaoğlu'nun cuk oturan ifadesiyle, "Siyonist ve terörist küçük İsrail'i durdurmak istiyorsak, önce Büyük İsrail'e (ABD+İngiltere+Almanya) bakıp, ona göre tavır almak zorundayız.”

RUSYA’NIN KAZANMASI BİZİM KAZANMAMIZDIR

Peki, ben bu yazıyı niye mi yazdım? Yandaki fotoda göreceğiniz gibi, bir Telegram kanalında bir arkadaş bu sabah aşağıdaki şu soruyu sordu ve düşüncesini yazdı. Bu arkadaşlara şu soruyu soralım: “Ukrayna'da LGBT’ci küreselcilerin ve ABD’nin (NATO+Batı) mi yoksa Rusya'nın mı kazanmasını istersiniz? Ben, hem Müslüman coğrafyanın ve Orta Asya/Türkistan'daki Müslümanların istikbali ve Türkiye-Rusya ittifakı için, Siyonist küresel finans-kapital Büyük İsrail (yani ABD) ile savaşan ve onların rakibi, küreselci yeni düzeni ve LGBT’ci tekno finans derebeylerine karşı mücadele eden Rusya'nın kazanmasını isterim!