Sosyal medya çılgınlığı can alıyor! Çocuklarımızın dijital ortamda kaybolmasına izin vermeyelim

Teknoloji bağımlılığı hasta etmenin de ötesine geçerek can almaya başladı. Avusturya'da TikTok videosu çeken gençlerden biri feci şekilde hayatını kaybetti. ABD‘de 14 yaşındaki bir çocuk sanal karaktere aşık olup intihar etti. Yaşanan acı olaylar ne yazık ki bunlarla sınırlı değil.

Dijital bağımlılığın ortaya çıkardığı sonuçlar psikolojik olmanında ötesine geçerek hayatlara mal olmaya başladı. Avusturya'da TikTok videosu çekmek için hareket halindeki trenin üstüne çıkan dört gençten biri köprüye çarparak korkunç bir şekilde hayatını kaybetti. ABD’de 14 yaşındaki bir çocuk, "Character.AI"ın ürettiği yapay zeka temelli konuşma botundaki sanal karakterin, şubat ayında gönderdiği "En kısa sürede evine dön" mesajının ardından silahla intihar etti. Aile şirket hakkında dava açtı.

Avusturya'da trenin üstünde Tiktok videosu çeken genç feci şekilde öldü

Fransa'da yedi aile, çocuklarının akıl sağlığına zarar verdiği gerekçesiyle TikTok video paylaşım platformuna dava açtı. Söz konusu dava, çocuklardan ikisinin intihar etmesinin ardından geldi.

Aydınlık Avrupa’nın sorularını yanıtlayan Klinik Psikolog Kübra Keçeci, dijital bağımlılığın yarattığı sonuçları değerlendirdi. Çocuk/yetişkin/ergen alanında çalışmalar yürüten Keçeci’nin ebeveyn ve eğitimcilere de bazı önerileri var.

Kübra Keçeci

KONTROLSÜZ KULLANIMIN ACI SONUCU

Sosyal medya bağımlılığının gençler ve çocuklara etkileri üzerine uzmanların sayısız uyarıları oldu. Bu uyarıları soracağım ancak sosyal medya çılgınlığı öyle bir noktaya ulaştı ki can almaya başladı. Siz bu gelinen durumu nasıl görüyorsunuz?

Kitlesel iletişim araçlarının negatif kullanımı ile gelinen noktayı can yakıcı olarak görüyorum. Ancak, bu zamana kadar yapılan tüm çağrı ve uyarılara rağmen, önlenebilecek olan durumların önlememesi nedeniyle göz göre göre bu noktaya gelinmiş olmasının ve yaşanan acı olaylara rağmen güncel olarak da uyarıların tam olarak yerine ulaşamamasını çok daha üzücü buluyorum. Çünkü, insan/çocuk eğitimi bir süreç ve kitlesel iletişim aracı kullanımı da bu sürece dahil bir faktör ve günümüzde gelinen noktanın kontrolsüz kullanım sürecinin sonucu olduğunun da acı gerçeği ile karşı karşıyayız.

İNTİHARA SÜRÜKLENEN HAYATLAR

Çocuk ya da genç nasıl oluyor da hayatını tehlikeye atacak veya kendi canına kıyabilecek bir noktaya geliyor? Bunu yapan kişilerin yaşadığı dünya için neler söylersiniz?

Bunun çok yönlü ve birbirini karşılıklı etkileyen bir dinamiğe sahip olduğunu söylemem mümkün. İlk faktör olarak, kişi psikolojik bir rahatsızlığa veya özgüven, yalnızlık, hali hazırda kendine zarar verme düşünceleri, aile dinamiklerinde ve/veya sosyal ilişkilerdeki bozulmalar gibi problemlere sahipse sosyal medya gibi platformlara daha çok yönelerek, özellikle de herhangi bir psikolojik destek almadığı noktalarda durumu daha da kötüleşebiliyor ve sonucu intihara kadar sürüklenebiliyor. İkinci faktör olarak ise, tam tersi sağlıklı bir psikolojiye sahipken maruz kaldığı bilgi kirliliği, kıyaslama, rekabet vb. gibi durumlar kişinin psikolojisine olumsuz etki ederek intihara kadar sürükleyebiliyor.

Özellikle çocuk ve ergenlerde bu kadar etki oranına sahip olmasının sebeplerinden bir tanesi, her iki dönemin kendi içerisinde ayrı ayrı özelliklere sahip olması. Çocukluk döneminde verilen subliminal (gizli bilinçaltı) mesajlar çocuğu direkt yönlendirme gücüne sahipler. Ergenlik ise, bağımlılık ve diğer psikolojik rahatsızlıkların en fazla oluşabileceği, risk almanın, beğenilmenin, en önemlisi de ‘anlaşılamama’ duygusunun, duygusal kararların ön planda olduğu bir dönem olması sebebiyle ergen kendisine hitap edecek bir platforma sahip olduğunda kendisini teslim edebiliyor. Bunun sonucunda dolayısıyla acı verici sonuçlar da kaçınılmaz oluyor.

SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI NEDİR?

Yaşadığımız dünyada ‘sosyal medya bağımlılığı’ diye bir kavram ortaya çıktı. Bu bağımlılık ne?

Bu, dışarıdan bakıldığında basit bir "bağımlılık" gibi görünse de, altında çok derin, karmaşık bir duygusal ve psikolojik mesele yatıyor. Ancak yine de sosyal medya bağımlılığı, insanların sosyal medya platformlarına aşırı derecede bağlı hale gelmesi ve bunun günlük yaşamlarını olumsuz yönde etkilemesi durumu olarak tanımlanabilir. Bu bağımlılık, tıpkı diğer bağımlılıklar gibi, kişinin sosyal medya kullanımını kontrol etme becerisini kaybetmesi ve bunun yaşam kalitesini düşürmesi ile karakterizedir. Belirtileri arasında ise, kişinin sosyal medya platformlarında çok uzun süreler geçirmeye başlaması ve bu aşırılığın günlük aktivitelerin, iş veya okul gibi sorumlulukların ihmal edilmesine yol açması, sosyal medya hesaplarını sık sık kontrol etme ihtiyacı hissetmesi, aile içi arkadaşlık ya da iş ilişkilerinde sorunlar yaşanması, sosyal medyada aktif olan diğer insanların paylaşımlarını takip ederek, "Bir şeyleri kaçırma" korkusu yaşaması, kişinin sosyal medyada geçirdiği zamanın ardından mutluluk, rahatlama ya da stresinin azaltacağı beklentisi, anksiyete veya depresyon gibi psikolojik rahatsızlığa sahip olmak, gece geç saatlere kadar sosyal medyada vakit geçirmesi sebebiyle uyku bozukluğu yaşaması sayılabilir.

DEPRESYON, ANKSİYETE, YALNIZLIK, STRES…

Sonuçları arasında ise, depresyon, anksiyete, yalnızlık, stres ve diğer zihinsel ve duygusal sağlık sorunları yol açabilir. Özellikle gençlerde, kimlik ve özgüven problemleri yaşanabilir.

İş veya okulda verimliliği düşürebilir. Kişi, görevlerini erteleyebilir, zamanını boşa harcayabilir.

Aile üyeleri, arkadaşlar veya partnerle olan ilişkilerde, yüz yüze etkileşim yerine sanal etkileşimler tercih edilebilir. Bu durum, yalnızlık hissini ve ilişkilerde kopukluğu arttırabilir. Göz yorgunluğu, boyun ve sırt ağrıları gibi fiziksel sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, hareketsiz bir yaşam tarzı, obezite ve diğer sağlık problemleriyle ilişkilendirilebilir.

BİR ERGEN NEDEN SOSYAL MEDYAYA YÖNELME İHTİYACI DUYAR?

Yaşanan can kayıpları sonrası ailelerin de sosyal medyaya tepkisi oldu. Kimi aileler dava açtı. Bu noktada aileler için ne söylersiniz?

Sosyal medyada belirli programların kullanımının kişiye, özellikle çocuklar ve ergenler üzerinde bir etkisi olduğu muhakkak ancak burada asıl problemin az öncede belirttiğim üzere sadece tek yönlü olmadığını, sosyal medyanın veya kitlesel araçların çoğu zaman bir araç olduğunu görüyoruz. Şuan belki sorun sosyal medya kullanımının getirdiği problemler gibi görünüyor ancak teknolojinin var olduğu, dozajının aşıldığı her dönemde problem ve tehlike teşkil ettiğine geçmişte tanıklık ettik. Buna örnek olarak, geçmişte bir anime çizgi filmde çocukların kendilerini karakter ile özdeşleştirmeleri nedeniyle camdan atlamaları tarihte yaşadığımız olaylar arasında yer alıyor.

Dolayısıyla sorulacak önemli soru aslında şu, bir çocuk veya bir ergen neden örn. sosyal medya gibi bir platforma yönelmeye ihtiyaç duyuyor? Buna cevap verilebildiğinde neden bir insanın o noktaya geldiğinin de cevabını almış oluyoruz.

Ailelerin haklarını savunmak istemesi çok doğal bir durum ancak şunun da bilinmesi gerekiyor ki, eğitimin, bilinçlenmenin, çocukla iletişimin eksik kaldığı her bir tabloda böyle sonuçların yaşanmaması kaçınılmaz gözüküyor.

EBEVEYN VE EĞİTİMCİLERE GÖREVLER DÜŞÜYOR

Bizler sosyal medya çılgınlığından ve bağımlılığından çocuklarımızı nasıl koruyacağız?

Çocukları sosyal medya bağımlılığından korumak, hem ebeveynlerin hem de eğitimcilerin en önemli görevlerinden biri haline geldi. Sosyal medya kullanımının olumsuz etkilerinden koruyabilmek için bazı stratejiler geliştirmesi gerekiyor. Bunlardan en ilkinin ebeveyn denetiminin bulunması ve teknolojik araç kullanımlarının kontrolünün sağlanmasına yönelik adımlar, aile içerisinde açık bir iletişim kurmak, sosyal medyanın etkileri konusunda bilgilenmek ve bilgilendirmek, çocukların zamanın farkında olabilmelerini sağlamak, çünkü örneğin çocuk saatlerce sosyal medyada kaybolabilir, bu yüzden yasaklamak yerine zaman sınırlamaları koymak önemlidir. Birlikte geçirilen zaman dilimlerinde, sosyal medya dışı aktiviteleri de teşvik etmek, ekran süresine sınır koymak ve aile ile ‘ekransız zamanlar’ planlayarak dijital detoks zamanları yaratmak ve en önemlisi de çocukları eğitici ve pozitif içerik üretimine yönlendirmek, sadece sosyal medyada veya herhangi bir benzeri platformda pasif bir şekilde içerik tüketmek yerine, kendi videolarını, resimlerini veya yazılarını paylaşarak aktif olarak katılmaya teşvik etmek korumaya yönelik atılacak en önemli adımlar arasında yer alır.

Sonraki Haber