Sosyalizmde bağımsızlıkçı tutum: Mehmet Ali Aybar

Aybar Genel Başkan seçildikten sonra TİP hızla örgütlendi, emekçi kitleleri, yoksul köylüleri, sosyalist aydınları partide birleştirdi. 1965 seçiminde %3,5 oy alarak büyük bir başarı kazandı. Milli Bakiye Sistemi sayesinde TİP 15 milletvekiliyle meclise girdi.

Aybar’ın ismi, Türkiye Sosyalist hareketinin tarihinde bir dönüm noktasını belirler. 1960’lara kadar sosyalist hareket, ideolojik bir çekirdek özelliğindedir. Mehmet Ali Aybar, 27 Mayıs’tan sonra sosyalizmin kitleselleşmesine önderlik etti. Öncü, o günlere direne direne gelmişti. Aybar’ın yönettiği Türkiye İşçi Partisi, işte o öncünün, halk hareketinin yükseliş döneminde kabuğunu kırarak emekçi kitlelere açılmasını olayını gerçekleştirdi."(1)

SOSYALİZMLE VE AYBAR İLE NASIL TANIŞTIM

10 Ekim 1965 günü yapılacak olan milletvekili seçimlerinin arifesinde eylül ayında bir arkadaşımla lise ikinci sınıf bütünleme sınavlarına çalışıyordum. Radyoyu açtım, seçim konuşmalarını dinliyorum. Birden gür sesli milletvekili adayının sözleri beni çok etkiledi. Konuşan kişi Mehmet Ali Aybar, şöyle diyordu: “İşçiler emekçiler, yoksul köylüler marabalar, ezilenler sözüm sizedir. Şimdi ayağa kalkma iktidara yürüme vaktidir.” Bu sözler beni niçin çok etkiledi? Çünkü ben de yoksul bir ailenin çocuğu olarak yoksulluğun çilesini çekmiş biriydim.

Yoksulluk dünyayı değiştiren en büyük enerji kaynağıdır. Yoksulluktaki cevheri Engels, Fuerbach’tan şu alıntıyla vurgular: “Eğer açlık ve sefalet yüzünden bedeninde bir cevher yoksa, kafada, ruhta yüreğinde de bir cevher yok demektir.” Marx, Felsefenin Sefaleti’nde yoksulluğun devrimci yönünü şöyle özetler: “İktisatçılar, yoksullukta yalnız yoksulluğu görürler, fakat yoksulluğun eski toplumu yıkacak olan devrimci yanını fark etmezler.”(2)

Beni sosyalizme yönlendiren içimdeki cevher buymuş. TİP’i takip ettim, üye olmadığım halde İzmir İl Kongresi'ne katıldım, Aybar’ı, Çetin Altan’ı dinledim. Daha sonra Altan’ın konferanslarına gittim. Mete Tuncay’ın Türkiye’de Sol Akımlar kitabını okudum, TİP’nin yayın organı konumunda olan ANT dergisini okumaya başladım.

AYBAR'IN CESUR VE ÖNCÜ TAVRI

Aybar’ın tarihi öncü tavrı Sovyetler Birliği’nin Çekoslovakya’nın işgali karşısında aldığı cesur ve kararlı tavrıdır.

21 Ağustos 1968 günü Sovyetler Birliği tankları Çekoslovakya’ya girdi. Aynı gün TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar bir basın bülteni yayınladı, Sovyet müdahalesine karşı çıktı ve “Sosyalist ülkeler arasında müdahaleye yer yoktur.” dedi. Behice Boran da 27 Ağustos 1968’de Milliyet gazetesine verdiği demeçte “Bu müdahale milli bağımsızlık ve eşitlik haklarına olduğu kadar sosyalist enternasyonalizm ilkelerine de aykırıdır.” dedi. Ancak daha sonra bu görüşlerinden vazgeçti sosyalizm ve enternasyonal dayanışma adına Çekoslovakya işgalini savunmaya başladı. Mihri Belli ve Hikmet Kıvılcımlı hep Sovyet revizyonizmine karşı, devrimci çizgiyi Mao’nun temsil ettiğini söylemişlerdir. Ancak Sovyetler Birliğini karşıya almamak ve emperyalistlerle aynı safa düşmemek adına Çekoslovakya’nın işgalini onayladılar.

1 Kasım 1968 günü yayın hayatına başlayan Aydınlık Sosyalist Dergi Yazı Kurulu’nda Vahap Erdoğdu Çekoslovakya’nın işgaline açık ve cepheden karşı çıktı. Ancak Doğu Perinçek dahil yazı kurulunun çoğunluğu bu tavrı benimsemedi. Aydınlıkçılar bir yıl içinde tavırlarını düzelterek Çekoslovakya’nın işgaline Aybar ile birlikte cepheden tavır aldılar ve Sovyetler Birliği'nin bu eylemini sosyal-emperyalizm olgusuyla açıkladılar.

Belli ve Kıvılcımlı gibi TKP’nin önder kadroları Sovyet revizyonizmini dergilerde, yazılarında eleştirdiler ama Sovyet tankları Çekoslovakya’nın başkenti Prag’a girdiğinde sessiz kaldılar, cesaret edemediler. Aybar ise, sosyalizm adına da olsa Sovyetlerin Çekoslovakya’yı işgaline karşı durdu, Çekoslovak halkının bağımsızlığını savundu. Bunun bir bedeli olacaktı nitekim bir yıl sonra Boran ve Sadun Aren, Aybar’ı Genel Başkanlıktan düşürdüler. Boran ve Aren, Sovyetler Birliğine boyun eğmişlerdi. Aybar ise mazlum milletlerin emperyalizme karşı bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini destekliyordu, lafla değil eylemli olarak.

'TÜRKİYE SOSYALİZMİ'

Çekoslovakya Komünist Partisi sekreteri ve devlet başkanı Aleksandr Dubçek, “Güleryüzlü Sosyalizm” diyordu. Bu slogan Sovyet despotizmine karşı bağımsızlığı ve özgürlüğü ifade ediyordu. Aybar da güleryüzlü sosyalizm, Türkiye sosyalizmi ifadelerini kullandı.

5 Ekim 1908’de İstanbul’da dünyaya gelen Aybar, Galatasaray Lisesi’nde ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenim görür. 1936 yılında Anayasa Hukuku Asistanı, 1939 yılında Hukuk Doktoru, 1942 yılında Devletler Hukuku Doçenti olur. 1946 yılında doçentlik görevine son verilir. 1946 seçimlerinde, bağımsız milletvekili adayı olur ancak seçilemez. Vatan gazetesinde yazılar yazar. Hür ve Zincirli Hürriyet gazetelerini çıkarır.

27 Mayıs Devrimi Türkiye’ye özgürlükçü bir anayasa getirdi. Bu ortamda 1961 yılında Türk-İş’e bağlı 12 sendikacı Türkiye İşçi Partisini kurdu ama lider yoktu. Sendikacılar Mehmet Ali Aybar’a gittiler ve Aybar kabul etti. Parti liderini bulmuştu. 1 Şubat 1962 günü toplanan Kurucular Kurulu Aybar’ı Genel Başkan seçti.

10 Nisan 1965’te TİP Genel Yönetim Kurulu Üyeleri ile İl Başkanları ortak bir toplantı yaptı. Ekim ayında yapılacak seçimler öncesinde Aybar’ın bu toplantıda yaptığı konuşma seçim bildirgesidir. Genel Başkan Aybar’ın konuşmasından alıntı yaptığım bölümler, bugünün Türkiye’sinde Vatan Partisi’nin programıyla aynı düzlemde olduğunu gösteriyor.

“Türkiye İşçi Partisi, sosyalizmin milli bağımsızlıkla gerçekleşeceğine inanır. Türkiye’nin yabancı bir devletin nüfuz ve etkisi altında bulunmasına tahammül edemeyiz. Türkiye’de sosyalizmi, halkımız kendi gücü ile kuracak, bağımsızlık içinde yürütecektir.”

“Türkiye İşçi Partisi, ikili anlaşmaların derhal gözden geçirilerek, Milli Bağımsızlığımız ve egemenlik haklarımızla bağdaşmayan anlaşmaların feshini istemektedir.”

“Bundan başka Türkiye İşçi Partisi NATO ittifakı 1969 yılında sona erene kadar aşağıdaki tedbirlerin alınmasını öngörmektedir:

“NATO’dan geri çekeceğimiz kuvvetlerle bağımsız bir milli savunma gücünün kurulması“,

“NATO ittifakı gereğince kurulmuş üslerin münhasıran Genel Kurmay Başkanlığımız emrinde bulunması ve bu üslerin Türk komutanlarının komuta zinciri içine alınması”, “İzmir’deki NATO Doğu Akdeniz komutanlığının yurt dışına çıkarılması...” (3)

Aybar Genel Başkan seçildikten sonra TİP hızla örgütlendi, emekçi kitleleri, yoksul köylüleri, sosyalist aydınları partide birleştirdi. TİP 10 Ekim 1965 milletvekilleri seçiminde %3,5 oy alarak büyük bir başarı kazandı. 27 Mayıs Anayasası aynı zamanda adil ve demokratik bir seçim yasası getirmişti. 'Milli Bakiye Sistemi' adı verilen bu seçim sisteminde baraj yoktu. Her oy değerlendiriliyordu. Bu durumda TİP 15 milletvekili ile meclise girdi. Türkiye’de ilk defa Sosyalistler meclise girmiş oldu.

Aybar 1969 yılında TİP’nden istifa ettikten sonra 1975 yılında Sosyalist Devrim Partisi (SDP)’yi kurdu. 12 Eylül Darbesiyle bütün partiler kapatıldı, SDP’de kapatıldı.

1985 yılında Doğu Perinçek cezaevinden çıktıktan sonra, bütün sosyalist guruplara çağrı yaptı, “Gelin Birleşik Sosyalist Parti kuralım” dedi. Değişik sosyalist çevrelerden temsilcilerin katılımıyla İrtibat Komitesi kuruldu. Aybar da bu toplantılara katıldı. Aybar, Sosyalist Parti’ye katılmak istiyordu ancak Sosyalist Devrim Partisi çevresini ikna edemedi. Ama Perinçek’le ve Sosyalist Parti’yle ilişkisini kesmedi, hep arkadaş ve dost olarak kaldı.

Dipnotlar:

(1) Doğu Perinçek, Gönül Defteri, s.120, Kaynak Yayınları, 2018.

(2) Doğu Perinçek, age.

(3) Mehmet Ali Aybar, Bağımsızlık, Demokrasi, Sosyalizm- Seçmeler, Gerçek Yayınevi, Şubat 1968 s.376-380.

Sonraki Haber