Sözleşmeli öğretmenlik kaldırılmalı
Öğretmen Ayla Salmanlı Erdem, 24 Kasım Öğretmenler Günü öncesinde, milli eğitim politikalarına ilişkin görüşlerini, öğretmenlerin sorunlarını ve çözüm önerilerini Aydınlık’a anlattı
24 Kasım Öğretmenler Günü yaklaştı. Hepimizin Sendikası Grup Sözcüsü Ayla Salmanlı Erdem, mesleğinde mücadeleci ve kararlı tutumuyla, örnek davranışlarıyla Cumhuriyetin Öğretmeni olarak görev yapıyor. Ayla öğretmenden, Aydınlık Bindallı ile öğretmenlik ve milli eğitim politikalarımızla ilgili düşüncelerini, tecrübelerini ve önerilerini paylaşmasını istedik. Biz sorduk o yanıtladı:
- Okullarda uygulanan eğitim programın içeriği konusundaki önerileriniz nelerdir? Yurtsever vatandaşların yetiştirilmesi açısından nasıl olmalıdır?
Milli eğitim programları bilimsel, uygulama esaslı olmalı. Bilgi aktarımından bilgiye yaşayarak ulaşacak uygulamaya imkân veren olanaklar oluşturulmalı. Bu noktada eğitim programları kadar okulların fiziki imkânları da belirleyicidir. Vatansever nesillerin yetiştirilmesi için milli tarihimiz okutulmalı, başta Çanakkale olmak üzere vatan savunması verdiğimiz yerler, Anıtkabir her öğrenciye temel eğitim sürecinde ziyaret ettirilmeli. Liseden mezun her genç Nutuk’u okumalı.
Vatanseverlik, ülke kaynaklarını en verimli ve etkili biçimde kullanmayı gerektirir. Bunun için tasarruf bilinci kazandıracak çeşitli etkinlikler uygulanmalı, kamu malını koruma bilincinin geliştirilmesi için öğrencilere çeşitli sorumluluklar yüklenmelidir.
MESLEK KANUNU OLMALI
- Öğretmenlerin çalışma şartları ve yaşadıkları sorunlara ilişkin de bilgi verir misiniz?
Öğretmenlerin öncelikle sisteme güven sorunu var. Sistem liyakat içermiyor, öğretmenlere şevk veren bir görevde yükselme modeli yok, liyakat dışı uygulamalar var. Bunun sonucu kayırmalar yaşanıyor, öğretmenlerin adalet duygusu zedeleniyor, öğretmenlerde “Çalışsam da karşılığı olmayacak” duygusu uyandırıyor. Ataması yapılmayan öğretmenler üzerinden sistem öğretmenlere baskı uyguluyor, zaman zaman performans sistemini getirmeye dönük söylemler öğretmenlerin moral ve motivasyonunu bozuyor. Öğretmenlik Meslek Kanunu yok, çıkarılması gündeme getiriliyor. Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılmalı, fakat öğretmenlerin iş güvencesini tartışmaya açan, performans sistemini içeren hükümler kesinlikle olmamalıdır.
- Öğretmenlik mesleğinin itibarı hak ettiği yerde mi?
Öğretmenlik mesleği son yıllarda saygınlığını yitirdi. Önce, öğretmenin rol model olma, sınıfta öğrenciye, sokakta insanlara önder ve örnek olma vasfı budandı, öğretmenin rolü-görevi sınıfta sadece branşı ile ilgili bilgi aktarmaya indirgendi. Yanı sıra, ataması yapılmayan öğretmen gerçeği mesleğin tercih edilme önceliğini gerilere itti. MEB’in, geçmişte kurduğu Alo 147 hattı gibi uygulamalar da mesleğin onurunu zedeledi, öğretmenlerin moral ve motivasyonunu olumsuz etkiledi.
‘SENDİKALARA GÜVEN YOK’
- Kadrolu ve sözleşmeli olarak çalışan öğretmenlerin durumu nasıl olmalı?
Bir kere sözleşmeli öğretmen olmaz. Bu istihdam tipi kaldırılmalıdır. Kadrolu öğretmenlerin maddi olanakları ülkenin imkanları oranında iyileştirilmelidir.
- Öğretmenlerin sendika hakları ve örgütlenmede yaşadıkları sorunlar nelerdir?
Öğretmenler doğru değerlendirirse sendikal hakları var, fakat sendikalara güven yok. Zira sendikalar eğitimle ilgili sorunlara da, özlük sorunlara da ciddi çözümler sunup mücadele ortaya koymuyorlar. Sendikacılık yozlaştı, en önemli sorun bu. Yine de sendikal haklar konusunda geçmişe göre daha iyi noktada olunduğu söylenebilir. Hakkın olmasından ziyade kullanımı önemli.
ÖĞRETMEN LİSELERİ AÇILMALI
- Öğretmen yetiştirme politikamız nasıl olmalıdır?
Türkiye’nin öğretmen yetiştirme geleneği var, bu geleneğe dayanalım. Sınavla öğretmen adayı seçilmez ve atanmaz. Öğretmen liseleri açılmalı, ancak LGS ile öğrenci almamalı. Öğretmen nitelikleri belirlenmeli, bilimsel kurul tarafından çeşitli araçlarla öğretmen adayı seçilmeli. Öğretmenlik uygulama esaslıdır. Lise yıllarından itibaren öğretmen adayı, usta çırak ilişkisi içinde okullarda öğretmen yardımcısı olarak yetişmelidir. Öğretmen lisesinden başarıyla mezun olanlar, sınavsız eğitim fakültelerine yerleştirilmelidir. Öğretmen Lisesi, Eğitim Fakültesi iç içe kurulmalı, sayıları sınırlı olmalı. Öğretmenler mutlaka en az bir sanat ve spor dalında eğitim almalıdır.
SİLAHSIZ ORDU
Öğretmen Ayla Salmanlı Erdem, “Türk milletinin başöğretmeni Mustafa Kemal Atatürk’e başöğretmen unvanının verildiği 24 Kasım gününü ‘Öğretmenler Günü’ olarak kutluyoruz. Cumhuriyetimizin kuruluşunda ve yaşatılmasında olduğu gibi, bugünkü mücadelemizde de milli menfaatlerini her şeyin üstünde tutan, bağımsızlıkçı, bilimi rehber edinen, üretken gençler yetiştirmek silahsız ordumuz öğretmenlerimizin görevidir. Tüm arkadaşlarımın günü kutlu olsun” dedi.
ATAMA BEKLEYEN ÖĞRETMEN SORUNUNA ÇÖZÜM
“MEB verilerine göre, öğretmen açığı 70-80 bin civarı. Fakat plânsızca açılan eğitim fakülteleri nedeniyle, toplam 1 milyona ulaşan atama bekleyen öğretmen kitlesinden söz edilebilir. Bu rakam, 2017 yılında MEB’in yayınladığı öğretmen strateji belgesindendir. Demek ki, ihtiyaç fazlası öğretmen var. O halde öncelikle kaynağı kurutmak gerekir. Eğitim Fakültelerinde II. Öğretim programları kapatılmalı, YÖK standardı yükseltilmeli, uygun olmayan bölümler kapatılmalı, kapatılmayanlar sembolik sayıda öğrenci almalı. MEB toplumsal seferberlikle, merkezi ihtiyaç planlaması dahilinde TOKİ ile yeni okullar inşa etmeli, köy okulları ve YİBO’lar yeniden açılmalıdır. İlke olarak sınıf mevcudu 10-15 kişiye indirilmeli. Bu süreçte atama bekleyen öğretmenler kademeli olarak atanabilir.”
NAKİYE ELGÜN
1917’den 1928 yılına kadar Fevziye Lisesi Müdürü olarak görev yapar. Felsefe, mantık ve sosyoloji derslerinin yoğun olarak okutulmasını sağlar, yeni bir eğitim modelini uygulamaya koyar. İlk çocuk hakları bildirisini yazan, ilk çocuk mitingini gerçekleştiren idealist cumhuriyet kadını, eğitimcidir. Kadın erkek eşitliği için erkek-kadın birlikte mücadele edilmesi gerektiğine inanır. Eşitliğin gerçekleşmesi için de kız çocuklarının eğitim ve öğretim yaşantısına katılmasını vurgular. Çok eşliliği, kadın sorununu ele alışı son derece önemlidir.
Eğitim olmazsa olmazıdır. Şöyle der:“Benim görüşüme göre, bu mesele ikincil bir meseledir. Bunun kanunla bir ilgisi yoktur. Bu bir ilim, bir fikir, bir terbiye-i içtimaiyye (sosyal) meselesidir ki kanunla halledilmez. Fikrî, zihinsel, toplumsal, ahlakî yüksek bir terbiye almayan genç, kanunun resmen men ettiği bir şeyi gayr-ı resmî olarak bin defa yapabilir. Yine tekrar edeyim ki bu bir maarif (eğitim) meselesidir.”