St. Petersburg Ekonomi Forumu İzlenimleri 4: Yeni dünyanın genç liderleri buluştu

St. Petersburg Ekonomi Forumu'nda 42 ülkeden 100 genç lider bir araya geldi. Türk Devletleri Gençliği'nin birleşmesi, Doğu Perinçek'in Türkçe Kökler' kitabını herkesten önce okuyan Rus genci, Brezilya'da Türkçe öğrenip Müslüman olan Valdir ve daha fazlası...

St. Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumu’nun (SPIEF) 15-18 Haziran’da toplanan 25’inci zirvesi, yeni dünyanın inşasına dair fikirlerin ve işbirliği iradesinin sergilendiği bir platform oldu. Etkinlikte sadece iş insanları, devlet temsilcileri ve medya mensupları değil, dünyanın dört bir yanından gelen gençlik liderleri de vardı. Asya, Afrika, Latin Amerika ve Avrupa’nın 42 ülkesinden tam 100 gençlik lideri, “Liderlik için Dostlar” (FFL) ve “Yeni Nesil” programları kapsamında St. Petersburg Forumu’na katıldı. Roscongress ve Rus Kültür Evi’nin (Rossotrudniçestvo) bünyesinde, dünya gençliğinin SPIEF etkinliklerine katılımı için başlatılan programda biz de Türkiye Gençlik Birliği Genel Başkanı Dilek Çınar ve Aydınlık Dış Haberler Şefi Işıkgün Akfırat olarak Türkiye’yi temsil ettik.

Dilek Çınar ve Işıkgün Akfırat, Darya Dugina ile birlikte.

GELMİŞ DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN…

“Liderlik için Dostlar” programının kurucu başkanı Roman Çukov, sürecin başından sonuna her katılımcı ve ayrıntıyla bizzat ilgileniyor. Hatta Çadlı dostumuz İdris, bileti yanlışlıkla İstanbul’dan Moskova’ya Antalya aktarmalı alındığı için vize krizi yaşadığında Çukov bana ulaşıyor, birlikte çözmeye çalışıyoruz. İstanbul-Antalya, iç hatlar uçuşu ve o saatte Türkiye vizesi alması mümkün değil. Neyse ki yeni bilet alıyorlar da St. Petersburg’ta buluşuyoruz.

St. Petersburg’ta kaldığımız otelin lobisinde, programın yöneticileri ve gönüllüler bizi karşılıyor. Afrika’dan, Asya’nın dört bir yanından gelen gençlerle tanışmaya başlıyoruz. Ev sahiplerimiz nazik ve yardım etmek için adeta can atıyor. Katılımcıların ise dünya çapında bir foruma katılmanın ve kendileri gibi genç liderlerle tanışmanın heyecanıyla gözleri parlıyor. Hem hızla kurulan dostluklarda Asya sıcaklığı var, hem de sohbet aralarında paylaşılan siyasi fikirlerde yeni dünyanın şifreleri. Nazım Hikmet’in “Gelmiş dünyanın dört bir yanından / Ayrı dilleri konuşur anlaşırız…” diye başlayan Gençlik şiiri gibi. Dilek Çınar, ortak duygularımızı “Afrika’dan, Asya’dan ayrı dillere, ayrı kültürlere, ayrı mesleklere sahibiz ama aynı dünyanın özlemini taşıyoruz. Hangi kıtadan olursa olsun tanıştığımız herkesin tek bir amaç ve gayesi var. Ülkesini kalkındırmak, başı dik yaşamak.” diye tarif ediyor.

Valdir da Silva Bezerra - Rishabh Sethi - Darya Dugina - Roman Çukov

YENİ DÜNYANIN UFUKLARINA GENÇLİĞİN BAKIŞI

Forumun birinci günü olan 15 Haziran’daki ilk oturumlarından biri, gençliğe ayrılmış. Başlığı ise katıldığımız programın amacını özetler nitelikte: “Yeni Dünya Düzeninin Ufuklarına Gençliğin Bakışı.” Oturumun yöneticisi Roman Çukov, çok kutuplu bir dünyanın inşasında genç liderler arasında kurulan işbirliği ağının önemine dikkat çekerek söze başlıyor. Konuşmacılar da bir yeni dünya bileşimi sunacak şekilde seçilmiş: Rusya, Sırbistan, Hindistan, Nijerya, Brezilya.  Rusya’dan, Aydınlık’ta daha önce görüşlerine yer verdiğimiz genç siyaset bilimci Darya Dugina (Platonova) var. ABD’nin tek kutuplu dünyada tek bir medeniyet, tek bir tarih ve kültür dayatmasıyla ‘medeniyetler çatışması’nı körüklediğini belirten Dugina, çok kutuplu dünyada büyük medeniyetlerin işbirliği halinde gelişeceğini söylüyor. Bunun için de Avrasya Ekonomik Birliği, BRICS gibi yeni bölgesel ve uluslararası platformların önemine dikkat çekiyor.

Sırbistan’dan OpenLink teknoloji şirketinin kurucusu, genç girişimci Milos Jovanovic, ABD ve NATO bombalarıyla altı parçaya ayrılan Yugoslavya deneyimini hatırlatıyor. Artık tek kutuplu dünya ezberlerinin geçersiz olduğu eşsiz bir anda olduğumuzu vurguluyor.

En çok gençlik katılımcısının olduğu Nijerya’dan sosyal girişimci Oni Oluwafunmilayo kadınların yeni dünyada en önde olması gerektiğini söylerken FFL programının yöneticilerinden David Okpatuma da gıda krizinin aşılmasına yönelik bir konuşma yapıyor. Hindistan’da teknoloji şirketi kurucusu ve BRICS Gençliği platformunun liderliğini yapan Rishabh Sethi, Hindistan ile Rusya arasında köklü ilişkileri vurguluyor ve BRICS ülkelerinin Batı baskılarına karşı omuz omuza durduğunu söylüyor. “Bizler lider olduğumuz ve geleceği temsil ettiğimiz için Yeni Dünya’yı kuracağız.” diyor. Brezilya’dan Sao Paulo Üniversitesi’nde BRICS Gençliği Araştırması yapan Valdir da Silva Bezerra da Batı hegemonyasının 90’larda zirveye ulaştıktan sonra çöküş dönemine girdiğinin altını çiziyor. Artık çok merkezli, çok kutuplu bir dünya kurulduğunu ve köklü medeniyetlerin yeniden insanlığın önünü açmak için alternatif bir işbirliğine yöneldiğini ifade ediyor.

DÜNYAYA AÇILAN TÜRKÇE KÖKLERİ

Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nden katılım da dikkat çekiyor. Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan… Tanışır tanışmaz ayrı bir mutluluk, Türkçe sözcükler havada uçuşuyor. Birbirimizin konuştuğu Türkçelerden bazı kelimeler yakalayınca yaşadığımız mutluluğu da başkalarına anlatmak zor. Yanımızda Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in yeni çıkan “Türkçe Kökler” kitabı var, hemen aklımız anladığımız Kırgızca, Özbekçe sözcüklerin şeceresine gidiyor. Özbekistan’dan ticaret odasını temsilen gelen Fazlıddin arkadaşımızla Orta Asya’da yaşanan büyük İslam Aydınlanması’nı, Türk Devletleri Teşkilatı’nın gençlik işbirliğini güçlendirmenin, tüm Türki devletlerin gençliğine ortak tarihimizi ve kültürümüzü öğretmenin önemini konuşuyoruz. Döner dönmez Özbekistan Gençlik Ajansı’yla görüşüp irtibat sağlayacağına söz veriyor. Diğer Türki akrabalarımızla da benzer ilişkiler kuruyoruz.

Brezilyalı Valdir bile Türkçe konuşuyor! Kendi kendine öğrenmeye başlamış, bize sürekli Türkçe cümleler kurup doğrulamamızı istiyor. Diriliş Ertuğrul, Kurtuluş Osman, Türk dizileri Orta Asya’dan Afrika’ya ve hatta Latin Amerika’ya Türkçeyi, Türk tarihini taşıyor. Üstelik Valdir nisan ayında da Müslüman olmuş. “Dinler tarihine ilgim vardı, en akla ve vicdana yakın Müslümanlıktı.” diyor. Latin Amerika’nın en büyük ülkesi Brezilya’dan gelen bir genç akademisyen ile Türkçe ve İslam üzerine uzun uzun konuşmanın keyfine varıyoruz. Rusların anlatmaya yerimizin olmadığı şahane Hermitage Müzesi’nin çıkışında kendi kendine dizi izleyerek Türkçe öğrenen Rus genci Tatyana’yla tanışıyoruz. TGB Genel Başkanı Dilek Çınar, ayrılırken Perinçek’in “Türkçe Kökler” kitabını hediye ediyor. Tatyana hemen bir gün sonra okuyup çok beğendiğini söylüyor. Türkçenin kökleri bizi dünyaya açıyor.

Roman Çukov, Maria Zaharova'yla yapılan gençlik buluşmasını yönetiyor.

‘YAPACAĞIMIZ EN GERÇEK ŞEY DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK’

“Liderlik için Dostlar” (FFL) programının başında bulunan Roman Çukov’la Forum’u ve gençlik katılımını konuşuyoruz. Roman, FFL’nin 2018 yılındaki St. Petersburg Ekonomi Forumu’na gençlik katılımı sağlanması için kurulduğunu söylüyor. G20 ve BM’nin çeşitli gençlik etkinliklerinde ülkelerini temsil eden 25 ülkeden 25 genç lider bu işe öncülük etmiş. Hepsi farklı küresel ağlara dahil, dolayısıyla FFL’yi “ağların ağı” olarak değerlendiriyor. “Çünkü burada bulunan temsilciler aracılığıyla her bir ülkeye ulaşacak yeni kapılar açıyoruz.” diyor. Öncelikli amaçlarını da BM’nin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinin gerçekleşmesine gençlik alanından katkı sunmak olarak tarif ediyor.SPIEF2022’de en dikkat çeken noktalardan birinin, yaptırımlar, siber güvenlik, gıda güvenliği gibi küresel zorluklara rağmen foruma katılmaya karar veren gençlerin rekor sayıda olması olduğunu söylüyor. Katılanların toplantıyı unutmayacağını söyleyen Çukov, “Çünkü buraya gelenler, gerçeğin medyanın yansıttığından ne kadar farklı olduğunu kendi gözleriyle gördüler. Gerçeğin nerede yattığını unutmamalıyız. Yapabileceğiniz en gerçek şey de dünyayı değiştirmektir. Ortak güzelliği, en iyi pratikleri paylaşmak ve yardımınıza ihtiyaç duyan genç liderlere el uzatmaktır.” ifadelerini kullanıyor.

TEK KUTUPLULUĞU KIRACAĞIMIZ ALANLAR

Forumun ikinci günü ‘Rusya’nın Davos’u’ diye anılan Valdai Kulübü’nün ve en önemli Rus düşünce kuruluşu Rus Uluslararası İlişkiler Konseyi’nin (RIAC) Program Direktörü Ivan Timofeev’le özel bir gençlik oturumu yapıyoruz. Timofeev, fazla genelleme yapmanın tehlikelerine dikkat çekiyor ve çok kutuplulaşma sürecinin de katmanları olduğunu vurguluyor. Özellikle finans ve medya alanında dünyanın hala ciddi oranda tek kutuplu olduğunu belirten Timofeev, gelişen dünyanın üstünlüklerinden güç alarak bu alanlarda işbirliğini derinleştirmesi gerektiğini ifade ediyor. Batılıların kendi yayılmacı yaklaşımını yüklemeye çalıştığı Çin’in ABD’den farklı bir dış ilişkiler etiği olduğunu ve yeni tipte uluslararası ilişkilerin karşılıklı saygı ve kapsayıcı bir yönetişim temelinde kurulacağını söylüyor ve “Dünyayı, kendi gözlerimizle yeniden keşfetmeliyiz.” diyor.

‘TÜRKİYE’NİN TAVRINI ÇOK ÖNEMSİYORUZ’

Biz de söz alarak dünya nüfusunun yüzde 87’sinin Batı yaptırımlarına katılmadığı gerçeğini hatırlatıyoruz. Özellikle finans ve medya alanında işbirliğini hızlandırmak için neler yapılabileceğini ve Türkiye’nin Batı yaptırımlarına katılmamasının Rusya’da nasıl karşılandığını soruyoruz.

Timofeev, “Türkiye’yle ticari, diplomatik ilişkilerimiz çok yoğun ve bundan memnuniyet duyuyoruz.” diyor. Farklılıklarımızın olduğunu ancak bunları kabul edip daha geniş stratejik çıkarlar çerçevesinde çalışmayı ve somut ilerlemeler sağlamayı başardığımızı kaydediyor. “Türkiye’nin yaptırımlara katılmayı reddetmesini çok ciddiye alıyoruz. Evet, siyasi çıkarları ve stratejik planları gözeterek hareket ediyoruz ama biz de insanız.” diyen Timofeev, Batı’nın bu kadar baskı yaptığı bir dönemde Türkiye’nin dostane tavrını sürdürmesinin hiçbir zaman unutulmayacağını kaydediyor.

İKİNCİL YAPTIRIMLARI AŞMA ÇAĞRISI

İşbirliğini hızlandırmak için ise yaptırımların aşılması gerektiğini ifade ediyor. Hükümetler yaptırıma dahil olmasa bile pek çok şirketin yaptığı ticaretin kafasının üzerinde “ikincil yaptırım” kılıcının sallandığını belirtiyor. Hiçbir şirketin kendi kendini sabote edecek bir eyleme girişmeyeceğini, bu ikincil yaptırımların etkisini ortadan kaldıracak alternatif ödeme sistemleri ve milli paralarla ticaretin belirleyici olduğunu vurguluyor.

Sonraki Haber