Ölüm yıl dönümünde Stendhal Yaşamı sokakta bulan romancı
Stendhal, Fransız edebiyatının en büyük realist yazarları arasında yer alır. Eserlerinde insanı içinde bulunduğu sosyal çevresiyle işler. Gerçekçi ruh tahlilleriyle toplumla zıtlaşan kişileri işler.
Marie-Henri Beyle Stendhal, 1783 yılında zengin bir ailenin çocuğu olarak Grenoble, Fransa’da dünyaya gelir ve küçük yaşta annesini kaybeder. Baskıcı ve muhafazakâr olan babasıyla hiçbir zaman anlaşamaz. Bunu ilerleyen yıllarda eserlerine de yansıtan Stendhal, bir süre evde eğitim aldıktan sonra edebiyata ilgi duymaya başlayarak okula kaydolur.
Öğreniminin ardından mühendis olma amacıyla Paris'e giden gider. Ertesi yıl ağır süvari birliğinde teğmen olarak İtalya'nın yolunu tutar. Napolyon Bonapart'ın ordusundaki göreviyle İtalya seferine çıkan Stendhal, bu sefer sırasında soylu ailelerin evlerinde bulunarak yerel dergilerin yazarlarıyla tanışır ve romantik edebiyatı keşfeder.
İLK ROMAN
Stendhal, sanat hayatına 1827 yılında yayımladığı ve ilk romanı olarak bilinen Armance’yi yayımlayarak başlar. Üç yıl sonra Kızıl ile Kara’yı (Kırmızı ve Siyah) yazar. Bir yıl sonra da Trieste'ye giderek bir süre konsolosluk yapar. Sonrasında diğer önemli bir eseri olan Parma Manastırı’nı yayımlar. Tiyatro ve felsefeyle ilgilenen Stendhal'in gezi, anı, deneme ve hikâye türünde de eserleri vardır.
Konsolos olarak görev yaptığı dönemde kaleme aldığı Parma Manastırı isimli kitabı ile büyük başarı elde eder ve bu yazarın başyapıtı olur.
Stendhal, Fransız edebiyatının en büyük realist yazarları arasında yer alır. Eserlerinde insanı içinde bulunduğu sosyal çevresiyle işler. Realizm akımının güçlü etkisinin görüldüğü romanlarında Stendhal, gerçekçi ruh tahlillerine yönelir ve toplumla zıtlaşan kişileri işler. Psikolojiyi ön plana çıkaran romancılar denildiğinde akla ilk gelen yazarlardandır.
GÖZLEMİN GÜCÜ
Gözlem, Stendhal'in yapıtlarında en önemli özellik olarak öne çıkar. Bu yüzden de eserlerinde süslemeden uzak bir dil ile açık, sağlam bir üslup kullanır. Yaşamı sokakta bulan kişi olarak tanınan Stendhal, romanı ana yolda gezen bir ayna olarak görür.
Bu konudaki görüşlerini "Bir an göklerin mavisini, bir an ayak altındaki çamurlu su birikintilerini yansıtır" sözleriyle dile getirir. Stendhal, ayrıca kendi kişiliğini romanlarına yansıtan sanatçı olarak da ön plana çıkar.
KIRMIZI SİYAH ONU DÜNYAYA DUYURDU
Stendhal, âşık olduğu ilk kadın Madame Rebuffel’in peşinden Marsilya’ya gider. İşte Kırmızı ve Siyah’ın başkahramanı Julien Sorel’in detayları, burada geçirdiği ve onu takip eden zaman diliminde oluşur… Kırmızı ve Siyah’ı, 1830’da ilk romanı Armance’yi 1827’de yazdıktan sonra yazacaktı. Birçok takma isimden sonra Stendhal adına da 1812’de Napolyon ile birlikte Rus Seferi’ne katıldığı sırada karar verir.
Stendhal’ı dünyaya duyuran Kırmızı ve Siyah romanı, adını ordunun kırmızı üniformaları ve ruhban sınıfının siyah cüppelerinden alır. Psikolojik romanın ilk örnekleri arasında sayılan roman, her ne kadar romantik ögeler taşısa da realist yaklaşımıyla da dikkat çekiyor.
Kırmızı ve Siyap Fransa'nın küçük bir kasabasında geçer. Romanın kahramanı, kerestecinin oğlu olarak dünyaya gelen Julien Sorel’dir. Sorel genç yaşta yükselme ihtirasına kapılır. Çalışkanlığı ve dini eğitimiyle dikkat çeken Sorel, bir an önce bu kasabadan kurtulup Paris'e gitmeyi arzular.
Böylece kırmızı ve siyah arasında yaşadığı çelişkiler de başlamış olur. Restorasyon Fransası'nın şartlarında yükselebilmek için genç Sorel'in önünde iki seçenek vardır: Ya siyahı seçerek yükselişine Kilise yolundan başlayacaktır ya da kırmızıyı seçerek askeri yoldan. Ancak bir yandan aldığı dinî eğitim, öte yandan Napolyon'a olan gizli hayranlığı bu seçimi yapmasını zorlaştıracaktır. Üstelik ihtirasla girdiği bu yolda karşılaşacağı iki farklı kadın, iki farklı aşk, kendini çok başka yerlerde bulmasına sebep olacaktır. Değerlendirmelere göre "Kırmızı ve Siyah kendi zamanının ötesinde bir romandır."
NAPOLYON’UN RUSYA SEFERİ
Kristalleşme yalnızca ağaç dallarına özgü değildir. Yaşadığı uzun kışın ardından, çırılçıplak bir ağaç dalı olan insan, aşkı tanıdıktan sonra bin bir kristalle kaplanır. Doğadaki her şey daha güzeldir, sevdiği kişide fark ettiği her yeni özellik yeni bir kristaldir onun için; çok daha güzeldir, çok daha parlaktır. İşte kristalleşmiştir insan; fakat artık çok daha kırılgandır.
Napolyon'un 1812'de Rusya'ya yaptığı seferle Moskova'nın baştan sona yanması Stendhal'i etkiler. Çok önemli notlarının bir kısmını kendisinin de içinde bulunduğu ordunun Rusya'dan çekilmesi esnasında kaybeder.
Napolyon'un düşüşünden sonra 1814-1821 yılları arasında İtalya'da kalır. 1821'de yasa dışı örgüt üyeliğiyle suçlanıp İtalya'dan uzaklaştırılır. Sonrasında sanatının asıl tohumlarını atacağı ve yazacağı romanların ana şeklini oluşturacağı Batı Avrupa seyahatine çıkar.
PARMA MANASTIRI İLE BÜYÜK BAŞARI
Romantizmin en güçlü olduğu dönemde yazmış olmasına rağmen sağlam ve açık bir üslupla kaleme aldığı eserlerinde psikolojik çözümlemelere geniş yer vererek gerçekçi bir yazım anlayışı benimsedi. Stendhal’ın ilk eseri Armance oldu. Konsolos olarak görev yapmış olduğu dönemde yazmış olduğu Parma Manastırı adlı kitabı büyük başarı elde etti. Bu eser, Stendhal’ın en iyi eserleri arasında yer alıyor.
Napolyon'un düşüşünün ardından Milano'ya yerleşen yazarın Batı Avrupa'ya yaptığı seyahatler sonraki yıllarda yazacağı romanlarına ilham kaynağı oldu. İtalya seyahatlerinden birinde kaptığı frengi hastalığının etkisini göstermeye başlamasıyla sağlık problemleri yaşamaya başlayan yazar, 1842 yılında hayatını kaybetti. Roman, deneme, biyografi, gezi yazısı türünde eserler kaleme alan Stendhal’ın kitapları kitapseverler tarafından ilgiyle okunmaya devam ediyor.
STENDHAL SENDROMU
Stenhal Sendromu veya hiperkültüremi hızlı kalp atışı, baş dönmesi, baygınlık, şaşırma ve hatta halüsinasyona sebep olabilen bir psikosomatik rahatsızlıktır. Bu sendrom özellikle kişinin sanat eserlerinin bolluğu veya ihtişamı ve güzelliği karşısında kendinden geçme halinde görülür. Stendhal Sendromu adını Fransız yazar Stendhal'dan almıştır. Bu hastalığa adını veren 19. yüzyılda yaşamış Fransız yazar Stendhal, 1817 yılında Floransa ziyareti sırasında Santa Croce Bazilikası'nda Giotto'nun fresklerini gördüğünde anlatılması güç bir duygu yoğunluğu hissettiğini yazar. 19. yüzyıldan itibaren Floransa sanatı karşısında başı dönen ve bayılan insanlar kaydedilmiş olmasına rağmen, Stendhal Sendromu ancak 1979'da İtalyan psikiyatr Graziella Magherini'nin Floransa'da bu sendromu yaşayan 100'den fazla ziyaretçiyi gözlemlemesi ve tasvir etmesinden sonra isimlendirilmişti. Stendhal, 1839'da İtalya seyahatinde frengi hastalığına yakalanır. 1841'de geçici bir felce uğrar. Değeri ölümünden sonra anlaşılan yazarlar içerisinde yer alan Stendhal, 23 Mart 1842'de hayata veda eder. Mezarı, Montmarte Mezarlığı'ndadır.