Sualtı Tüneli projeleri ve Kıbrıs'a trenle gitmek

Japonlar 1988'de Seikan tünelini kullanıma açtılar. Sualtından geçen demiryolu kısmı 23 km

İngiliz ve Fransızlar, "Eurotunel" denen, iki ülkeyi deniz altından bağlayan tüneli 1994'te açtılar. Tünelin 38 Km kadarı deniz altında. Tünelden hem yük trenleri geçiyor hem yolcu trenleri geçiyor hem de araba taşıyan trenler geçiyor.

Tokyo körfezi tüneli ise Tokyo yakınında. 10 Km kadarı deniz altından geçiyor. 1997'de kullanıma açıldı. Arabalar kullanıyor. Araya bir de yapay ada yaptılar, adaya da restoran, alışveriş mekânı, eğlence parkı vs. yaptılar.

2016 yılında dünyanın en uzun demiryolu tüneli Alp dağlarının altında, İsviçre'de açıldı. 56 Km uzunluğunda.

2020 yılında Norveçliler Ryfylke tünelini açtılar, 14 Km kısmı su altında. Arabalar kullanıyor.

KIBRIS’A TÜNEL

Kıbrıs ile Türkiye arası 65 Km civarında. Bugün için bir demiryolu tüneli ekonomik olmayacaktır. Teknik olarak mümkündür ancak KKTC'de böyle bir yatırımı doğrulayacak bir nüfus, ekonomik ölçek mevcut değildir. Yine de bu konuda spekülasyon ve fütürizm yapmakta sakınca yok, belki faydası olabilir.

Kıbrıs tüneli bir gün yapılacak çünkü hesaplanan fayda, tünel maliyetini bir gün karşılar hale gelecek. Önümüzdeki 100 yıl içinde bu projenin yapılmasını beklemeliyiz. Belki 15 yıl sonra gerekli şartlar sağlanır, belki 80 yıl sonra olur, bunu kestirmek zor.

Tünel maliyetleri tüm dünyada hızla azalıyor. Tüm büyük şehirlerin altı köstebek yuvası gibi sürekli kazılıp yeni metro hatları, karayolu tünelleri vs. yapılıyor. TBM makinaları denen dev tünel açma canavarları, artık eskisine oranla çok daha performanslı ve ekonomik. Her yerde durum böyle. Deniz altından açılan tünelleri bir kısmı, deniz tabanının altından açılıyor. Seçilen tünel tipine bağlı olarak, kullanılan TBM makinaları ve tünel betonu kaplama teknikleri benzer olabiliyor. Özel beton kullanılıyor, beton zaman içinde oluşan ve su sızdıran çatlakları kendiliğinden kapatabiliyor.

Tünel maliyetlerinin ve daha spesifik olarak sualtı tünel maliyetlerinin azalması ile önümüzdeki 100 yıl içinde dünyada jeopolitik olarak önemli olacak çeşitli tünel projelerinin de yapılmasını beklemeliyiz.

DÜNYADA YAPILABİLECEK MEGA TÜNEL PROJELERİ

Misal, Fas ve İspanya elbette denizaltından tünel ile bağlanacak. Zaten çok geç kalınmış bir iş. Şu aralar projeyi çalışıyorlar. Proje 6 milyar GBP ye mal olacak ve 2030'da açılacak. 1979'dan beri masada olan bir konu.

BAE ve İran arasında bir tünel beklemeliyiz. Bandar Abbas'dan, 2,4 Km açıktaki adasına İran 2011'den beri bir köprü projesi yapımı için çalışıyor. Bu aralar bitmesi gerekiyor. "Tünel mi yapsak, köprü mü?" konusu çok tartışılmıştı, sonunda köprü de karar kılındı.

Bu adadan tünel ile devam etseler zaten Pers körfezini geçiyorlar, karşısı Umman ve BAE. Henüz bu proje için erken.

Almanya'yı Danimarka'nın bir adasına ve oradan İsveç'e bağlayacak Fehmarn Belt tüneli'nin inşaatı devam ediyor. 7 milyar EURO'luk proje 2029'da açılacak. 2 hat tren, 4 şerit otoban olacak. Uzunluğu 18 Km.

Endonezya ile Malezya arasında bir tünel beklemeliyiz. 120 Km olacak bu projenin mühendisliği çalışılıyor. Köprü veya tünel veya ikisinin olduğu bir çözüm bekleniyor. (Melaka ve Telok Gong şehirlerini bağlayacak şekilde olacak).

Japonya ve Güney Kore'nin bağlanması için tünel projesi çalışılıyor. En az 128 Km olacak ve aradaki birkaç adayı da bağlayacak. 1917'den beri bu proje masaya gelip gidiyor. Bu projeyi "Birleşme Kilisesi" isimli bir dini örgüt destekliyor idi sonra eski başbakan Abe öldürüldü ve işler karıştı.

Yemen ile Eritre ve/veya Cibuti arasında bir tünel beklemeliyiz. Bugün için bölge ekonomileri çok küçük. Projenin en az 50 senesi var.

Bir gün, Meksika, Küba ve Haiti'yi de sualtı tünelleri ve demiryolu ile bağlayacak proje yapılacaktır. Meksika ve Küba arasında bu konu önceden görüşülmüştü ama bugün için maliyetler astronomik. 193 Km'lik tünel gerekli. Haiti konusu daha masaya bile gelmedi.

İtalya (Çizmenin topuk ucu) ve Arnavutluk arasında tünel projesi beklemeliyiz. Bundan önce ise İtalya ile Sicilya arasındaki boğazda bir proje olacaktır. Zaten çalışılan proje var. Daha sonraki on yıllarda ise Tunus ile Sicilya arasında bir tünel mümkün olabilir. Bu projeler ile Türkiye de İtalya ve Tunus'a (Afrika'ya) ulaşım süresi olarak yaklaşacaktır. Bakarsınız ileride İstanbul'dan kuşetli trene binip, Arnavutluk, İtalya, Sicilya'dan Tunus'a ve sonrasında Cezayir'e gitmek mümkün olabilir. Kuzey Afrika'yı Çin ile Türkiye üzerinden bağlamanın alternatif bir hattı böylece oluşabilir. Sicilya ve Tunus'un arası 155Km. Bu projeyi ENEA enstitüsü çalıştı. 2007'den beri masada olan bir proje. Araya 4 yapay ada yapılacak ve adalar 5 tünel ile birbirine ve karaya bağlanacak. Projenin ismi 'Sicilya Boğazı Tüneli'. Astronomik maliyet sebebiyle işin ne zaman başlayacağı meçhul. Ben diyeyim 20 yıl, siz deyin 40 yıl.

"Yeterince uçmadın, daha çılgın proje yaz" diyenler var ise onlara özel BAE'nin Mumbai ile denizaltından hızlı tren ile bağlanma projesini (rüyasını) yazabiliriz. Projenin ismi "Fujairah-Mumbai subsea tunnel project". Türkçeye "Fuceyra-Bombay Tünelli" olarak çevirebiliriz sanırım. Uçuk kaçık bir proje, olma ihtimali bence yok, neresini yazayım bilemedim. Tünelin içinden hem yolcu taşıyan hızlı tren geçecekmiş, hem kargo treni geçecekmiş, aynı tünelden BAE'den Hindistan'a doğru petrol akacakmış, yine aynı tünelden Hindistan'dan BAE'ye doğru tatlı su akacakmış. Mesafe de 1820 Km. BAE'de Ulusal Danışma Bürosu'na (National Adviser Bureau) taslak proje hazırlatmışlar. Söyleyecek söz yok. Herhalde Dubai'de bir şeyh rüyasında trenle giden Hintli görmüş, falcısı da böyle mi yorumlamış nedir?

TÜRKİYE’DE BEKLENEN TÜNEL PROJELERİ

Bizim civar coğrafyalara geri dönelim. Hazar'da proje bekleyebiliriz. Azerbaycan ile Türkmenistan ve/veya Kazakistan arasında Hazar altı tünel projesi bir gün olacaktır.  Hazar çok derin değil, bu bir avantaj, ama mesafe uzun, 200 Km civarı. Proje Asya ve Avrupa'yı birbirine yaklaştıracak ve dünyayı küçültecektir. Türkiye'nin ticaretine de olumlu katkısı beklenmelidir.

Çeşme ile Atina arasında, belki birkaç adayı da bağlayacak bir proje de önümüzdeki 100 yıl içinde politik hava durumuna bağlı olarak gündeme gelebilir. Türkiye'nin pek işine yaramaz ama Yunanistan'a çok fayda sağlar. Bizim için öncelikli bir proje olamaz. Benzer şekilde, Rodos, Girit gibi adaları da Türkiye'ye bağlamak kolaydır ancak Türkiye için pek getirisi olmayacaktır. Bu adalar bir gün Yunanistan'dan bağımsızlıklarını ilan ettiklerinde, ilgili hükümetler ile olası enerji ve altyapı projelerine bakılabilir.

Yine 100 yıl içinde, Türkiye ile (İnebolu tarafları) Kırım arasında (Akyar yani Sivastopol tarafları) bir tünel yapımını beklemeliyiz. Dinyeper nehrinin doğusunun Rusya olacağını öngörebiliriz, bu durumda Moskova, Kırım üzerinden Ankara'ya ve ötesinde Antalya ve belki de KKTC'ye hızlı demiryolu ile bağlanabilir olacaktır. Rusya ile Türkiye'nin yük, yolcu ve araç taşıyabilecek şekilde, Eurotunel benzeri proje ile bağlanmasının elbette büyük ekonomik getirileri olacaktır. Rusya'da böyle bir projeyi destekleyecektir. 50 sene içinde inşaatının başlaması olasıdır. Ekonomik çıkarlar açısından duruma baktığımızda, Kırım'ın Rusya'ya bağlı olması, Ukrayna alternatifine göre Türkiye için daha büyük ekonomik fırsatlar sunmaktadır. Ukrayna'dan geriye kalacak kısmın Avrupa Birliği’ne her açıdan bağımlı bir devletçik olmasını beklemeliyiz yani Türkiye ile bağımsız ilişki kurabilecek bir devlet ve hükümet karşımızda bulamayacağız.

Diğer bir tünel projesi ise, İstanbul ile Bursa'nın hızlı tren ile bağlanması için Darıca ve Taşköprü arasına yapılabilir. Herhalde 6Km'yi geçmez. Bu Taşköprü tünelini yerli firmalarımızın mühendislik becerileri ile halledebilirsek Kıbrıs tüneli gibi çok daha büyük ölçekli işlerin onu açılabilir. Bence öncelikli proje bu olmalıdır.

Marmara'da diğer olası proje yeri ise Bandırma ile Tekirdağ arasındadır. Malum arada Kapıdağ yarımadası var, Marmara Adası var. Yani tünel işleri için yapay aday yapmaya da gerek yok, adalar mevcut. Kapıdağ'dan Marmara Adasına bir tünel, devamında Marmara Adası'ndan Avrupa yakasına tünel ile İstanbul'a batıdan da bir gerdan takmış olacağız. İstanbul bölgesinin karmaşasına girmeden Marmara Denizi'ni geçebilecek ve Asya ile Avrupa'yı bağlayacak böyle bir demiryolu hattı Ege ve Akdeniz bölge ekonomilerini de Avrupa'ya daha hızlı bağlayabilir ve Ege'deki Türk limanlarının rekabetçiliğini Yunan limanları karşısında artırabilir. İstanbul'un Avrupa yakasının, Ege'nin tarımsal ürünleri ile lojistik bağlantısını da kuracaktır ve İstanbul'daki lojistik kaynaklı enflasyon sorununu azaltacaktır. İstanbul Havalimanı’nı kullanan yolcuların da bir bölümü Ege bölgesine bu şekilde İstanbul trafiğine girmeden batı hattından ulaşabileceklerdir. Bence bu da öncelikli olarak çalışılması gereken ve 20 yıl içinde yapılması gereken projedir.

Ülkemizin doğusunda, ekonomik ve lojistik avantaj sağlayacak tünel projesi fırsatı var mıdır? Belki Van merkez ile Süphan Dağı tarafını bağlayacak ve gölün kuzeyden çevresini dolaşmaktan kurtaracak bir tünel (arabalar için) faydalı olabilir. Van ekonomisine iyi gelir. İran da böylece Karadeniz ekonomik bölgesine yakınlaşmış olacaktır.

VAKUM TÜNELLERİ APAYRI BİR OLAY

Bu tünel konularında, bizim anladığımız geleneksel tünellerin haricinde bir de Elon Musk ile popüler hale gelen vakum tüneli tipi projeler var. Musk’ın projesinin ismi 'Hyperloop' idi. Bu vakum tünelleri de sundukları inanılmaz hız ile önümüzdeki on yıllarda gündemimize daha çok girecekler. Vakum tüneli işinin prensibi şöyle: Tünel açıyorsunuz, hava izolasyonu sağlıyorsunuz, içindeki havayı emiyorsunuz, içeriye tren koyuyorsunuz ve tren hava direnci olmadan sürtünmesiz ortamda çok yüksek hızlara erişebiliyor. Mıknatıslar koyarsanız oluyor size maglev treni yani manyetik kaldıraç treni. Yük taşıyacaksanız sorun yok, yüklere hava gerekmiyor. İnsan taşıyacaksanız, insanlar hava ikmali kapsüllere konuyor. Önümüzdeki yıllarda, dünyadaki belli başlı şehirlerin birbirlerine küçük çaplı çok hızlı kargo taşımacılığı amaçlı vakum tünelleri ile bağlandığını göreceğiz. Su borusu döşer gibi bunlar döşenecek. İstanbul-Ankara-İzmir-Diyarbakır-Antalya şehirlerimizi muhtemelen bu sistemler ile önümüzdeki 20-50 yıl içinde bağlamış olacağız. Muhtemelen Kırım ve KKTC'ye ilk bağlantıyı da hızlı kargo taşımasına yönelik bu sistemler sağlayacaklar. İstanbul'dan vakum tüneline vereceğiniz bir paket, belki 15-20 dakika içinde KKTC'de olabilecek. Cephane, para, altın, imzalı evrak, tıbbi ürünler gibi acil tedarik gerektirebilecek bazı ürünler (ve hatta özel ekipmanlar ile insan) bu sistemi kullanabilecek. Önümüzdeki on yıllarda, geleneksel demiryolu projeleri haricinde bir de özel amaçlı vakum tünelleri için ayrı bir şebeke oluşmasını beklemeliyiz. Geleneksel yöntemler ile bağlanamayacak mesafeler, vakumlu tünel projeleri ile bağlanabilecek. Misal, Türkiye ve Mısır bir gün yolcu taşımacılığı amaçlı vakumlu tünel ile bağlanacaktır. Bu vakum tünelleri konusu bilim kurgu değil, küçük ölçekten başlayarak daha büyük ölçeklere doğru mühendislik ve inşaat çalışmaları başlamış projelerdir. ABD ve Avrupa arasında hayal edilen vakum tüneli konseptleri de mevcuttur. (Onun daha zamanı var, bizim nesil görmez).

KKTC'YE DEMİRYOLU BAĞLANTISI İLE YÜK TAŞIMACILIĞI

Asıl konumuz olan KKTC'ye demiryolu tüneli işine dönelim. Bu projenin milyarlarca dolarlık faturasını karşılayacak derecede önemli nasıl bir fayda üretmesini bekleyebiliriz? KKTC'nin üretebileceği büyük fayda olayı, Süveyş Kanalı’ndan geçen büyük lojistik trafiğinin, yanı yılda yüzbinlerce konteynerlik trafiğin bir kısmını üzerine çekip, demiryolu ile Türkiye üzerinden Avrupa ve Rusya'ya aktarılması olabilir. Bu konu biraz konteyner gemiciliği konusu ile ilgili. Malum KKTC, Süveyş boğazına yakındır ve KKTC ile Türkiye arasında demiryolu olur ise Avrupa'ya en hızlı konteyner transferi bu limandan sağlanabilir hale gelecektir. Yani yılda her iki yönlü yüz milyarlarca dolarlık maldan bahsediyoruz. Süveyş'ten dünya konteyner trafiğinin 30% kadarı yani 1 trilyon doların üzerinde mal geçiyor. Yüzde onunu çevirebilsek 100 milyar dolarlık mal eder. En az binde 5 kesinti yapmak lazım ki proje ekonomik olabilsin. Olabilir mi bilemem, ama bu derecede pahalı bir altyapı projesinin fizibl olması, bu derecede büyük bir ticarete ortak olabilmek ile mümkün olabilir. Peki gemiler KKTC'ye geleceklerine, birkaç saat daha yol yapsalar, Antalya veya Mersin limanına gelsinler, oradan aktaralım olmaz mı? Bu da mümkün ama o zaman asıl gemi akışının olduğu hattan uzaklaşmış olunuyor yani ilave maliyet ve zaman kaybı oluşuyor, avantaj kaybediliyor. Konteyner gemisi işletmecilerinin sevmediği bir durumdur. KKTC zaten yolun üzerinde sayılır.

Peki, Süveyş'in konteyner ticaretine ortak olacak ve demiryolu bağlantısı yapılacak liman KKTC'de nereye kurulmalı? ideal yer, güneydeki İngiliz Dikelya üssü. Oranın tahsisi veya Türkiye'ye iadesi ile ilgili İngilizler ile görüşmeler yapılabilir. Olmaz ise Gazi Mağusa tarafı da olur ama yol uzar, işin Antalya seçeneğine göre ekonomik ve zaman faydası azalır. Dikelya Üssü’nün KKTC'ye veya Türkiye'ye devri bugünkü konjonktürde pek olası gözükmüyor ama unutmamalıyız ki İngiltere'nin elinde tutmakta zorlandığı ve ileride daha da zorlanacağı dünyada birçok böyle kıyı bölgesi ve ada var. Cebelitarık konusunda İspanya ile papaz durumdalar, karasuları ihlallerine pek ses çıkartmıyorlar. Malvinas adaları (ing: Falklands) konusunda Arjantin ile papazlar. Başka örnekler de var. İngiltere gün gelecek belirli bölgelerdeki egemenliğinden taviz vermek zorunda kalacak. Dikelya üssünden İsrail'in Gazze katliamları için verilen lojistik desteği kimsenin hazmetmesi kolay değil, bu konuda er veya geç hem Yunan hem Türk tarafında tepki oluşacaktır. Diğer konu ise, İngiltere'nin zaten Rum kesiminin güneyinde Aktori üssü var, aynı işi görebilir, yani iki üs bölgesi fazla. Tabi Kıbrıs'taki İngiliz üslerini sadece İngiltere değil başta ABD olmak üzere Fransa dahil birçok NATO ülkesi kullanıyor. Elektronik istihbarat tesisleri de muhtemelen çok aktif. Bu işler kolay değil ama İngiltere, refah toplumu olma hedefinde olan bir toplum, KKTC merkezli bir ticaret projesine ortaklık konusu da onlara cazip gelecektir. İleride daha kötü şartlarda bölgeden çıkış yerine belki ticari imtiyaz ile bölgenin devri daha akılcı olabilir. Liman projeleri, demiryolu projeleri, bunlar milyar dolarlık projeler olacaktır ve Avrupa ticareti ile bağlantı sunulacaktır. Bu seviyede stratejik bir projeye İngiltere az veya çok dahil olmak isteyecektir.

Dikelya konusunda İngilizler ile anlaşılır ise dümdüz kuzeye demiryolu hattı, beşparmak dağlarına tünel ve akabinde Türkiye'ye bağlanacak bir denizaltı demiryolu projesi tasarlanabilir. En kötü ihtimalde KKTC'de başka bir liman kullanılır ve ileride Dikelya'nın durumu değişir ise ilave liman ve bağlantı yapılır.

Yavru Vatan'a demir yolu projesinin ismi ne olsun? "Yavrudemir" projesi diyelim. Bu projenin fizibilitesi nasıl yapılır? Tünel bölgesinde gemiler ile sismik çalışmaların yapılması gerekir. Belki petrol işleri için önceden yapılmıştır ama yoksa da yapılmalıdır. Jeofizik haritaları ve derinlik, zemin yapısı bilgileri gerekecektir. Bir modelleme ve simülasyon yazılımı üzerinde projenin modellenmesi ve simülasyonlarının çalışılması gerekecektir. Doğru tünel malzemeleri için ilgili sanayicilerimizin ürün geliştirmesi gerekecektir. Belki betonarme tünel kalıpları gerekecektir. Denizaltında elektrik hattı döşemek zor iştir, bunun yerine belki lityum iyon bataryalarının güç verdiği lokomotif daha uygun olabilir. Yani tünel yapılmasa dahi bu konuda bir mühendislik çalışması yapılması, teknik ve modelleme işlerinin hazırlanması faydalı olacaktır. Elimizde hazır proje (sanal ortamdaki model) olsun, ne zaman proje fizibl hale gelir o zaman yapılır, acelesi yok. Biz bu arada mühendislik işlerini başlatalım, yan sanayiyi ve akademyayı hazırlayalım. TSK gemileri de sismik çalışma işlerini hallederler.

TÜNEL İŞİ OLMASA DAHİ MÜHENDİSLİK ÇALIŞMASI YAPILMALI

Hiç gerçekleşmeyecek dahi olsa bu konuda bir projeyi çalışıp gündeme getirmenin nasıl faydaları olacaktır?

1) "Türkiye tüm mühendislik ve finansal imkanları ile KKTC'nin arkasındadır, gidici değil kalıcıdır, adaya kazık çakmıştır" mesajı dosta düşmana verilir.

2) Avrupa Birliği için böyle bir proje faydalıdır çünkü Uzakdoğu ile ulaşım ve ticaret süresini kısaltacaktır. Bu durumda Avrupa'nın Kıbrıs politikalarında Yunanistan'a desteğini azaltmasını ve KKTC ile diyaloğunu artırmasını bekleyebiliriz. Tüm adanın Yunan'ın olduğu bir hayali senaryoda böyle bir tünel projesi zaten hayal edilemez. Avrupa'nın alacağı mesaj "iyi ki adanın yarısı Türklerinmiş" mesajı olacaktır.

3) Bu projenin bilgisayar ortamında modellenmesi, simülasyonlarının yapılması ilgili kamu ve özel kurumlarımıza ve belki de akademiyamıza önemli yetkinlikler kazandıracaktır.

4) Denizaltı tüneli sistemleri belli ki önümüzdeki yıllarda dünyanın her köşesinde yüz milyarlarca dolarlık mühendislik ve inşaat projeleri talebi yaratacaktır. Bu projelere katılacak kişi ve yerli kurumların yetkinliklerinin şimdiden hazırlanmasında fayda olacaktır. Bu tür projelerde özel beton çeşitleri, özel makineler kullanılmaktadır, bu konularda da ilgili sanayi kurumlarını erkenden görevlendirmekte fayda olabilir.

5) Basra’ya uzanacak Kalkınma yolu projesine bu önerdiğimiz proje rakip değildir. Kalkınma Yolu Projesi'nin kararı alınmış ve proje başlamıştır. Bu Yavrudemir projesinin fizibilite ve mühendislik işlerini çalışmakta ise fayda olacaktır. Eğer Süveyş'ten geçen konteyner trafiğini KKTC limanlarına hiçbir surette çekemeyecek isek zaten demiryolu projesini gerektirecek anlamlı bir ekonomik hacim oluşmayacaktır.

Bu tür yüksek mühendislik becerisi gerektiren projeler için bazı firmalarımız öncelikle akla geliyor. İsimlerini yazmayalım, kendilerini biliyorlar. Aydınlık ve "Aydınlık Avrupa" gazetelerine sponsor olurlar, reklam verirler ise isimlerini daha rahat yazabiliriz. Vatandaşlarımızı ise aşağıdaki abonelik kısmına davet ediyoruz:

Sonraki Haber