Şükufe Nihal

'Işık büyük, kapı dar. Işığı çalamazlar... Bir zindana attılar, kapıyı kapattılar, kimseler sezemedi, zindanda bir ışık var...'

Zindandaki ışığı gören, şair, yazar ve öğretmen Şükufe Nihal’i “İstiklal Savaşı” derinden etkilemiştir. Milli Mücadele döneminde verdiği nutuklarla; sonrasında, genç yaşında kadın hakları ve eğitim konusunda gösterdiği mücadelelerle; Cumhuriyet devrinde yaptığı öğretmenlikle; yazdığı pek çok eserle kadın yazarlar içerisinde önemli bir yer edinmiştir. Memleketin ıstırabını, edebiyatımızda aksettirebilmiş, hayatın şiirini duymuş şairimizdir. İnce ve hassas kalbiyle, olayları kendi şair ruhunda yoğurarak sanatıyla işlemiş ve topluma sunmuştur.

AİLESİ VE İLK GENÇLİK YILLARI
Şükufe Nihal, 1896 yılında İstanbul’da Yeniköy civarında bir yalıda doğar. Babası Doktor Emin Paşa’nın oğlu, eczacı Miralay Ahmet Abdullah Bey, annesi Nazire Hanım’dır. Babasının görevleri nedeniyle çocukluğu ve ilk gençlik yılları Anadolu’nun çeşitli yerlerinde, Manastır, Şam, Beyrut ve Selanik’te geçer. Çok küçük yaşta yazmaya başlar. Henüz 12-13 yaşlarındayken, konusu kadınların eğitimi olan, ilk makalesi yayınlanır.
Yazmaya böyle erken yaşlarda başlayışın en önemli sebebi, yazarın içinde yetiştiği aydın ailedir. Miralay Ahmet Bey kültürlü, edebiyatı seven, aydın bir insandır. Kızının da “medeni kadınlar” yolunda olmasını arzu eder. İstanbul dışındaki uzun memuriyetlerine rağmen, onun ilk eğitimini özel okullarda ve evde özel öğretmenlerden almasını sağlar. Fakat Şükufe Nihal’in yetişmesinde asıl yer tutan, babası Miralay Ahmet Abdullah Bey’in II. Meşrutiyet öncesinde evinde yapılan fikir tartışmalarıdır. Ancak 12 yaşında olan yazar, toplantılarda konuşulanlardan çok etkilenir. Denilebilir ki; Şükufe Nihal, sosyal hadiselere duyarlı olmasını bu toplantılarda kazanmıştır. Babasının vatanperver arkadaşlarının katıldığı bu toplantılarda hürriyetle, vatan aşkıyla, Jön Türklük kavramıyla ve Meşrutiyet ile karşılaşır. Tevfik Fikret’le, Namık Kemal’le tanışır.

OKUMA AŞKI VE ÜNİVERSİTENİN İLK KADIN MEZUNU
Nihal, İstanbul’da 12 Eylül 1914’te açılan “İnas Darülfünunu’na (Kadınlara Mahsus Üniversite) devam eder. Ancak bu hiç de kolay olmaz. Çünkü 1912’de Şam’a tayin edilen ve kızını oraya götürmek istemeyen babasının arzusu üzerine evlendirilir ve evli olduğu için okula kabul edilmez. Fakat düzenli bir okul eğitimi almak isteyen Nihal, vazgeçmez. Kafasında kurduğu dünyayı bu evlilikte bulamadığı için Mithat Sadullah Bey’den boşanır. Sınavları kazanarak, 4 Kasım 1916’da 8 numaralı öğrenci olarak Darülfünuna kaydını yaptırır. Ardından başkanlığını yaptığı bir heyetle, Milli Eğitim Bakanlığı’nı ziyaret ederek; sundukları fikirlerin kabul edilmesiyle, Darülfünun’da fen ve edebiyat şubelerinde ilk olarak karma eğitim başlar. Şükufe Nihal bundan sonra, kadın hareketlerinin ve memleket meselelerinin içinde, öncü kadınlar arasında yer alacaktır.
Yazar, 1919’da buradan mezun olan ilk kadın olarak diplomasını alır ve hemen ardından öğretmenlik görevine başlar. Üniversitenin ilk kadın öğrencisi ve ilk kadın mezunu olduğu gibi, ilk kadın lise öğretmenidir. Çeşitli liselerde tarih,

İSTİKLAL SAVAŞI VE ANADOLU TUTKUSU...
Şükufe Nihal, İstiklal Savaşı yıllarında M.M. grubu diye bilinen ve İstanbul’un savunmasına yönelik Müdafaa-i Milliye, Ahali İktisat Fırkası ve Müdafaa-yı Hukuk Cemiyetlerinin üyesidir ve buralarda faal roller üstlenir. Ahmet Hamdi Başar ile bu cemiyetlerde tanışır ve onun, sosyal meselelere duyduğu ilginin, kendisinde uyandırdığı etki üzerine ikinci evliliğini yapar.
Şükufe Nihal ilk olarak Müdafaa-i Hukuk-ı Nisvan Cemiyeti’nde çalışır. Bu cemiyet 28 Mayıs 1913’te kurulmuştur. Amacı, Osmanlı kadınına ihtiyacı olan eğitimi sağlamak, onu çalışma hayatıyla tanıştırmak, hakları konusunda bilgilenmesini ve mücadele etmesini sağlamaktır.
Aralık 1918’de Anadolu’da Atatürk’ün teşvikiyle kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin İstanbul’da da şubeleri açılır. Mücadelesi, yine işgale ve işgalcilerin planlarına direnebilmek için bir güç oluşturmaktır. Milli ve tam bağımsız bir devlet kurmak ülküsüne sahip vatanperverler, bu cemiyetin ismi altında Anadolu’nun her tarafında örgütlenirler. Şükufe Nihal ve eşi Ahmet Hamdi Bey de bu cemiyetin İstanbul şubesinde aktif olarak çalışırlar.
Şükufe Nihal, 1918’de “Asri Kadınlar Cemiyeti”ne üye olur, ordunun giyecek temini ile sağlık işlerinde görev alır. Asri Kadınlar Cemiyeti, memleketteki yabancı işgalini protesto için yurt çapında mitingler düzenler. Halide Edip Sultanahmet meydanında mandacılığı savunurken, Şükufe Nihal İstanbul Fatih’te, “İstiklal isteriz!..” sloganlarının atıldığı mitingde, binlerce vatansevere “Bizim en büyük düşmanlarımız emperyalizmdir, İngiliz emperyalizmidir. Tüm dünya emperyalistleridir!..” konuşmasını yapar.
Halkın bu toplantılardan, şifa bulduğunu, gözyaşlarını silerek, başı dik, umutlu gözlerle ve gülümseyerek ayrıldıklarını kaydeder. Bu hadise adeta bir dönüm noktasıdır: “Nihayet, ölüme en çok yaklaştığımız bir sırada bu uçurumdan nasıl kurtulacağını, istiklalini, istikbalini, şerefini nasıl koruyacağını büyük Türk Milleti yine kendisi gösterdi... Bu millet boyunduruk altına girmeye alışık değildi, mahkûm olmaya alışık değildi. O zaman Anadolu’nun bağrında bir umman dalgalandı; yavaş yavaş yükselip dört yana dağıldı ve karanlık, ıssız ufuklardan derinden derine gök gürültüleri, yıldırım sesleri gelmeye başladı...”

KADIN HAREKETLERİNDE ŞÜKUFE NİHAL
Bu çalışmalar, sonraki yıllarda siyasi bir amaca da yönelir. 15 Haziran 1923’te, Kadınlar Halk Fırkası kurulur ve partinin Genel Başkanı Nezihe Muhittin, Genel Sekreteri Şükufe Nihal’dir. Bu sırada CHP’nin ilk çekirdeğini oluşturan Cumhuriyet Halk Fırkası henüz ortaya çıkmamıştır. Kadınlar CHF’ndan daha iki ay önce kendi partilerini kurarlar. Partinin amacı kadınlara sosyal, siyasi ve iktisadi haklarını kazandırmaktır. Buna göre partinin ilk hedefi, öncelikle eğitimle, aile hukukuyla ve çalışma hayatıyla ilgili hakların elde edilmesi ve kadınların bu konuda bilgilendirilmesidir. Siyasi hedefler bunlardan sonra kendiliğinden olgunlaşacak ve gerçekleşecektir. Evin dışında çalışarak; sosyal, ekonomik ve fikri olgunluğa ulaşacak olan kadın, nihayet siyasi anlamda bir tecrübe de elde edecektir. Şükufe Nihal, gazete yazılarında da sık sık kadının bir “süs bebek” olmaktan çıkmasını ister ve ülkede olup bitenle ilgilenmeyen, giyim ve eğlence tutkusu olan tiplere tepki gösterir. “Duymayan Kadına” adlı şiiriyle onlara seslenir, adeta azarlar:
“Süzülerek çıkarken bir barın kapısından,
Haberin yok yurdunun eleminden, yasından...
Yükselme gururunla, indir başını yere,
Tahammülüm yok artık çiçeklere, tüllere,
Köşede kar içinde can veren çocuklar var...”
Kadınlar Halk Fırkası, bu yıllarda hükümet tarafından hoş karşılanmaz ve onaylanmaz. Bunun üzerine fırkanın siyasi istekleri biraz yumuşatılarak parti programına yeni bir görünüş kazandırılır. Ardından da ‘Kadınlar Halk Fırkası’ isminden vazgeçilerek ‘Türk Kadınlar Birliği’ adlı bir kadın derneği haline dönüştürülerek, yardım amaçlı çalışan bir yapıya büründürülür(7 Şubat 1924 ). Derneğin başkanı Nezihe Muhittin’dir.
Türk Kadınlar Birliği 1927’de yaptığı bir kongre ile tekrar siyasi isteklerde bulunur. Fakat yine büyük tepki çekerler. Siyasi taleplerinde ısrar eden Nezihe Muhittin ve Şükufe Nihal bir süre sonra birlikten uzaklaştırılırlar. Ancak bu hareket, aşamalı olarak 1934’te kadınların siyasi haklarını kazanmaları sonucunu hazırlamıştır. Eylül 1930 mahalli seçimlerinde ve Şubat 1935 genel seçimlerinde kadınlar, belediye meclislerinden, millet meclisine kadar yerlerini alırlarken bu mücadelenin iki önemli ismi, Nezihe Muhittin ve Şükufe Nihal’in isimlerine rastlanmaz.
Şükufe Nihal’in Türkiye’de gelişen kadın hareketleri içerisinde önemli bir konumu vardır. Yazarı, kadının eğitimi, ekonomik özgürlüğünü elde etmesi, evlenme ve boşanma durumlarında hukuki durumu yakından ilgilendirir. Nihal, kadının mutlaka bir meslek sahibi olmasını ister, çünkü ancak bu durumda kendisini özgür ve evlilikte eşit görebileceğini düşünür. Onun ideal kadın tipi, kendi ayakları üzerinde duran, kendine olan güveni tam, davranışları, tercihleri hatta giyimiyle bir şahsiyet örneğidir. Bu örnek kadın duygularından çok mantığı ile hareket eden, sosyal meselelere duyarlı, aynanın ve ev içinin mahkûmu olmamış ama aynı zamanda erkekleşmemiştir. Şairin romanları, Anadolu gezi yazıları, makale ve şiirleri, o dönemde gereksinim duyulan, ideal kadın tipini vurgular. Şükufe Nihal’in, yetmiş yedi yıl süren ömrü, bu özgür öncü kadını sergilemektedir. O, edebiyat tarihinde cumhuriyet tarihinin idealist bir kadın yazarı olarak yer almıştır.
“Adsız kahramanlarız her gün, her yaşımızda
Asla boyun eğmeyiz şeref savaşımızda.”

Sonraki Haber