‘FETÖ’ye çalışan Nurcu dernekler var’

Said Nursi'nin son talebelerinden Hüsnü Bayramoğlu'nun öz yeğeni, ömrünü Nurcuların içinde geçiren Süleyman Yasin Akdeniz, 13 Temmuz 2024 tarihinde Ulusal Kanal’da Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel’in sorularını yanıtladı

Yasin Akdeniz, Nurcuların içinde FETÖ’ye çalışan ekipler olduğunu belirterek “Nurculuk adı altında örgütlenen bu yapılar devletimize ve milletimize zarar veriyor. Kutsal metinleri tahrip ediyor ve samimi dindar insanlarımız kandırıyorlar.” dedi.

Yücel’in sorularını ve Akdeniz’in yanıtlarını okurlarımızın bilgisine sunuyoruz:

- Bu programda FETÖ'yü ve Nurculuğu masaya yatıracağız. Konuğumuz Sayın Süleyman Yasin Akdeniz. Nurcuların içerisinde büyüdü. Dini eğitimini Nurcuların içerisinde aldı. Said Nursi'nin son talebelerinden Hüsnü Bayramoğlu'nun öz yeğeni. Yani aile bağı itibariyle de ayrıntı verebilecek konumda. Akdeniz’i Ezber Bozan programına davet etmemizin bir sebebi de şu: Son günlerde Türkiye'nin güvenliğine odaklanan açıklamalarıyla Nurcu yapılanmaların yeni FETÖ, hatta FETÖ'nün kuluçka yuvası olabileceği yönünde beyanları oldu. Ulusal Kanal'a hoş geldiniz. Sizi kısaca tanıyalım.

Öncelikle saygıdeğer Doğu Perinçek ve Vatan Partisi’ne ülkemize yaptıkları hizmetlerden dolayı bir vatandaş olarak çok teşekkür ederim. Isparta Eğirdirliyim. Babaanne tarafından Bitlis, anne tarafından Ispartalıyım. Hüsnü Bayramoğlu ağabeyin oğlu Hıfzı Bayramoğlu, kızı Fatma Bayramoğlu ile aynı dedenin torunlarıyız. Yani bunu şimdi daha sonra göstereceğim ama Çilingir Ali Savran torunlarıdır. Ben de Çilingir Ali Savran torunlarıyım. Yani bizler teyze çocuklarıyız. Yakınlık derecemi söylemek için bunu söyledim.

Onun dışında dedem Ali Savran, Risale-i Nur'da adı Çilingir diye geçer, mesleği Çilingirci olduğu için. Ve Nur talebeleri ona “Çilingir Ali abi” der. Bundan dolayı Bediüzzaman Hazretleri'nin ilk dönem başlattığı mücadelede yanında olmuş, Afyon'da hapishanede beraber olmuş bir insan. Babam Cavit Akdeniz ise 1982’de ihtilalde hapis yattı. Yargılanan bir Nur talebesi. Bediüzzaman Hazretleri'nin çok bahsettiği, Risale’de ismi geçen Santral Sabri. Sabri Arseven ve Tahir-i Mutlu ağabey dedikleri, bütün FETÖ'cüler de bilir tanır bu isimleri, yurt dışındaki firarilerde kullanırlar o isimleri. Onlar da anneannemin dayılarıdır. Dört çocuk babasıyım.

- Mesleğiniz nedir?

Turizm işiyle meşgul oluyorum. Alnımızın teriyle çalışıyoruz. İşimiz bu.

- Ulusal Kanal’a çıkmanızdan dolayı camianızın eleştirileriyle karşılaştınız mı?

Ulusal Kanal’ı şundan tercih ettim. FETÖ yapılanmasını incelediğim zaman FETÖ'nün şu anda bile Pensilvanya'da bulunduğu yerde gayzettiği yani hiddetlenip öfkelenip buğz ettiği ve onların mensuplarının da buğz ettiği en çok nefret ettiği isim Doğu Perinçek'tir, bunu gördüm. Tayyip Erdoğan burada, Reis-i Cumhurumuz, ikinci sıraya alır. Birincisi Doğu Bey olur. Çünkü neden? 90'lı yılların başında biliyorum, belki daha öncesi bildiğim kadarıyla FETÖ tehlikesini Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sınırlarında ve uluslararası camiada İlk defa dile getiren, anlatan Doğu Perinçek Bey’dir.

‘FETÖ SÜLEYMANCILARI ÖRNEK ALIYOR’

- Nur cemaati içinde bu tehlikeyi gören oldu mu?

Nur cemaatinde Rüştü Tafral ağabey anlattı ama 96'larda, 95'lerde başladı. Yapı içindeki insanlar da var konuşan, hakkını yiyemem. Kitapları var, reddiyeleri var, tekfir ettikleri var falan bunlar var ama bunlar çok azınlık. Ama dışarıdan objektif bakıp bunların Amerikan yanlısı olduğunu, emperyalistlerin maşası olduğunu Doğu Perinçek söylüyor. Ve Doğu Perinçek Bey’in mücadelesinin ana sebebi, bunu keşfetmesinin sebebi, yaptığım araştırmalarda bu örgütün, bu yapının NATO ile beraber CIA bağlantılı bir istihbarat servisi olduğu, Masonik yapılanmanın devamı olduğu, hatta şöyle diyeyim, Süleymancıları örnek alan yapı FETÖ'dür. Teşkilatlanma anlamında, öğrenci evleri yurtlar vs. anlamında. Çünkü Süleymancılar FETÖ'cülerden daha eskidir.

Ben de bu yapılar hakkında konuştuğum zaman burayı tercih etmemin birinci sebebi, üstat Bediüzzaman'ın çok güzel bir sözü vardır Risale-i Nur'da, “Düşmanımın düşmanı, düşman kaldıkça benim dostumdur.” Yani düşmanlarımız ortak. Vatanımız ortak, aynı gemideyiz. Ve biz bunu defetmezsek, biz bir şekilde kendimizi, yaşımız ilerlemiş, ne kadar daha yaşayacağız belli değil fakat ama sizin, bizim çocuklarımız, evlatlarımız geleceği tehlikede, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'mizin geleceği tehlikede, sınırlar bütünlüğü için demiyorum sadece, inanç olarak da tehlikedeyiz.

FETÖ'ye karşı olduğunu, Amerikan emperyalizmine karşı olduğunu söyleyen kişi ancak Nurcu olabilir. Ben onları kesinlikle kabul etmiyorum. Onlar da beni kabul etmiyor zaten. Çünkü benim okuduğum Risale-i Nur ile onlarınki farklı. Benim okuduğum Risale-i Nur diyor ki “vatanını terk etme”.

‘SAİD-İ NURSİ NURCULARA KARŞIYDI’

- Neresi farklı? Farklı baskıları mı var yani?

Tabi onu belgelerini de göstereceğim. Yayın ilerleyince. Sadece şurada bir cümle okuyacağım. Bediüzzaman Hazretleri'nin orijinal Risale-i Nur'unda Şualar Risalesi var. Bismihi Sübhânehu ve in min şey'in illâ yusebbihu bihamdîhi. Esselâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh. Şimdi biraz üslubum, tarzım, belki izleyenlere farklı gelebilir ama kaynağa bağlı kalmam lazım. Şimdi, Bediüzzaman hazretleri Nurculara karşı. Ben değilim aslında. Nurculara karşı olan, Bediüzzaman’ın bizzat kendisi olduğunu okuyacağız şimdi. Kitabında ben Nurculara karşıyım diyor. Bunu gizliyorlar. Bunu Nurcular gizliyor. Bu duruma vekiller de karşı çıkıyor yani Nurculara.

- Kısaca Nurcuları bir tanımlar mısınız? Kimdir Nurcular? Amaçları nedir?

Şu cümleyi Risale-i Nurdan okuyunca Nurcuları Nur Cemaatini Bediüzzaman’dan tanıyacağız. Nurcular cemiyeti diye bir cemiyet yoktur. Ve ben böyle bir cemiyete mensup değilim. Nur cemaati diye bir cemaat yok ve ben böyle bir cemaate mensup değilim.

- Hangi yıl söyledi?

1940'lar… Nurcular cemiyeti diye bir cemiyet yoktur. Ve ben böyle bir cemiyete mensup değilim. Ben bin üçyüzelli seneden beri her asırda üç yüz elli milyon mensupları bulunan ve kâinatın medar-ı iftiharı olan Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın kurduğu muazzam ve nurani ve bütün insanlık için ebedî saadet ve selâmeti müjdeleyen kudsî ve İlahî İslâmiyet cemiyetine mensubum.

Şualar – 553. Said Nursi ve talebeleri. Bunların derneği yoktur, lokali yoktur, yeri yoktur, yurdu yoktur, partisi, patırtısı, nutku, alayişi, nümayişi yoktur. Bu, bilinmezlerin, ermişlerin, kendini büyük bir davaya vermişlerin şuurlu, imanlı, inanlı kalabalığıdır. Tarihçe-i Hayat – 632. Bediüzzaman hazretleri kendisini böyle tarif ediyor. Ben nur cemaati diye bir yapıdan değilim. Böyle bir cemiyette yoktur. Ben Müslüman bir Türk vatandaşıyım.

NURCU İSMİNİ KİM KOYDU?

- Siz de o zaman kendinizi nurcu olarak tanımlamamalısınız? Nurculuk nereden çıktı o zaman?

Cemaat olarak yok. Nurcu ifadesi esasında şöyle. O dönemlerde bu kitapları okuyanlar, yazanlar, çizenler vs. bir isimle anılması lazım. Savcılık, makam-ı iddia bunlara Nurcu demiş. Bediüzzaman Hazretleri demiş ki; güzel bir isim koymuş savcımız. Yani Nur ne yapıyor? “Biz iman Kur’an hizmeti yapıyoruz, insanlara İslamiyet’i anlatıyoruz, bunun için yola çıktık. Yaptığımız işte Allah'ın nurunu yeryüzüne yaymak manasında. Ben bu ismi kabul ediyorum.” diyor. Yani savcı beyin suçlamak maksadı Nurcu. Nurcu dediği şeyi kabul ediyor, hatta dua ediyor. İnşallah onların kalbide Nurcu olur diyor mesela. Bu ismi makam iddia yani savcılık koyuyor. Devletin taktığı bu ismi de şeref madalyası olarak kabul eden bir isim.

Devam edecek...

Sonraki Haber