Şikayetler terör savcılığına gitmişti: Dolandırıcılık rapora rağmen örtüldü

Süleymancılar cemaati hocalarının iş insanı S.K.’yı dolandırdığı iddiasıyla açılan davada hakim, bilirkişi raporuna rağmen 'Dolandırıcılık yok!' dedi. İstinaf mahkemesi, yerel mahkemenin ‘sahte belgelere’ dayanarak hüküm verdiğini saptamış ve kararı 2021’de bozmuştu

İş insanı S.K.’nın Süleymancı hocalar tarafından dolandırıldığı iddiası ile açtığı davada mahkeme, yeni bilirkişi raporunu dikkate almadı. Davayı reddeden hakim, cemaat lehine karar verdi.

Raporda, Süleymancıların iş insanı S.K.’yı dolandırdığı, mahkeme sürecinde usulsüzlük yaptıkları ve yalan beyanlarla davayı etkilemeye çalıştıkları belirtilmişti.

İstinafın yerel mahkeme kararını bozmasının ardından, Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde 10. duruşması görülen dava dün tamamlandı. Kararını açıklayan hakim, davayı reddederken istinaf yolunu açık bıraktı.

CEMAATE GÖNDERİLEN PARALARI SORMADI

Hakimin yeniden görülen davaya sunulan uzman bilirkişi raporunda ortaya konulan hususları önemsememesi dikkat çekti.

Raporda, S.K.’nın şirket hesaplarından 2009-2012 arasında usulsüz şekilde çıkarılan 800 bin liranın, şirketle hiçbir bağı olmayan cemaat hocalarına aktarıldığı kaydedilmişti.

Davalı tarafından avukatları, cemaat hocalarının, iş insanı S.K. için kredi çektiğini, parayı da bunun karşılığında aldıklarını iddia etti.

Ancak bu iddiaya ilişkin herhangi resmi bir belge sunulmadı. Bu çelişkili durum raporda belirtilmesine rağmen hakim, çelişkiyi görmezden geldi.

UZMAN BİLİRKİŞİ AÇIKÇA YAZDI

Hakimin dikkate almadığı yeni uzman bilirkişi raporu, 23 Eylül’de tamamlanarak mahkemeye sunulmuştu.

Raporda, “Dosyaya sunulu birçok bilirkişi raporunda davaya konu S.K.-H.H.K.’a ait ortaklığın defter incelemesinde, 2009-2010 yılı işletme defteri ve 2011 yılına ait yevmiye, defteri kebir ve envanter defterinin imzasız sunulduğu, delil teşkil etmediği için inceleme yapılmadığı, 2012-2013 yılları yevmiye defter kayıtları incelendiğinde Ö.K. şirketi adına ödenen tutarların kayıtlara alındığı, hesabın ne şekilde kapatıldığının kayıtlardan anlaşılmadığı, 2009-2010 yıllarında işletme defterine tabi olduğu, işletme defterinin mahiyeti itibari ile gelir-gider kayıtlara alınması sebebiyle ortaklar arasındaki veya 3. Kişilere parasal işlemlerin incelenmesinin mümkün olamayacağı şeklinde tespitlerde bulunulmuş ve ortaklığın yıllık kar ve zarar miktarları hesaplanmıştır.” denildi.

‘ARALARINDA TİCARİ İLİŞKİ YOK’

S.K. ile cemaat hocaları arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını vurgulayan bilirkişi, usulsüzlüklere şöyle dikkat çekti:

“Davalılar ile ortaklık arasında ticari ilişki bulunmaması ve buna rağmen hesaplarına para transferi yapılmış olması, davacının bu durumdan haberdar olmaması, açıkça ortada bir usulsüzlüğün ve haksız fiilin mevcut olduğunu göstermektedir. Defter kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulmamış olması dahi davalı ortağın özen borcunu gereği gibi yerine getirmediğine ilişkin diğer bir husustur.

“Bilirkişiler tarafından da tespit edilen, davalı ortağın ve diğer davalıların hesabına gönderilen miktarın zarar olarak kabulü gerekmektedir. Ticari defter kayıtlarının usulsüz olması zarar miktarını hesaplamaya engel teşkil etmemektedir.

“Dava konusu talep incelendiğinde; davacının 2009-2013 tarihleri arasında davalı H.H.K.’nın kendi yönetimindeki adi ortaklık hesabından diğer davalıların ve kendi hesabına yapmış olduğu para transferinden haberi olmadığı, davalarla aralarında herhangi bir ticari ilişki olmamasına rağmen yapılan para transferleri ve adi ortaklığın tasfiyesi sonucunda davacının elde etmesi gereken alacak hakkının ortadan kaldırılması nedeniyle zarara uğradığı ve bu davanın zararı tazmini talebine ilişkin olduğu.

“Dosyada yapılan bilirkişi incelemelerinde de sabit olduğu üzere, adi ortaklık hesabından davalı ortağın kendi hesabına ve diğer davalıların hesabına para transferi yapıldığı.

‘BORÇ VE KREDİYE DAİR DEKONT YOK’

“Davalılar her ne kadar yapılan tüm ödemelerin, alınan borçlara ve çekilen kredilere ilişkin ödemeler olduğunu iddia etmişlerse de ödeme dekontlarında böyle bir bilgiye rastlanılmadığı,

“Sayın bilirkişiler tarafından mahkemenize sunulan raporların davalının üzerine düşen ispat külfetini yerine getirmediği için hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmadığı.”

İLK YARGILAMA İSTİNAFTAN DÖNDÜ

Süleymancılar cemaatine mensup olan S.K., cemaat üyesi ortağı H.H.K.’la ortaklaşa kurduğu şirketin hesaplarından bilgisi dışında para çıktığı gerekçesiyle 2016’da dava açmıştı.

Paranın, cemaatin Zeytinburnu Ömer Avni Yel Öğrenci Yurdu Dernek Başkanı V.Ö. ve kardeşi Y.Ö.’ye aktarıldığını öğrenen S.K., cemaatin kendisini dolandırdığını söylemişti.

İlk davaya rapor sunan bilirkişi, ortada bir dolandırıcılığın olmadığı, S.K.’nın alacak-verecek nedeniyle V.Ö. ve kardeşi Y.Ö.’ye para gönderdiğini ileri sürmüştü.

Gerçeklikten uzak belgeleri ve soyut beyanlara göre rapor hazırlayan bilirkişiyi dikkate alan mahkeme, S.K. aleyhine karar vermişti. Ancak istinaf mahkemesi, dava sürecinde usulsüzlük olduğu gerekçesiyle kararı 2021’de bozmuştu.

DAVADAKİ USULSÜZLÜKLER TERÖR SAVCINDA

S.K.’nın talebiyle şirket defterlerini inceleyen 3 kişilik Sayıştay bilirkişi heyeti de ilk davadaki bilirkişi ile aynı sahte belgelere dayanarak bir rapor hazırladı.

İş insanı S.K., süreci Hakimler ve Savcılar Kuruluna (HSK) şikayet etti ancak HSK’dan herhangi bir dönüş olmadı.

Yargılama sürecinde çok sayıda usulsüzlük meydana geldiğini ve istinaf mahkemesinin de bu durumu tespit ettiğini belirten S.K., tanıklık ettiği olayları CİMER’e şikayet etmişti.

CİMER’den gelen yanıtta, şikayetin Adalet Bakanlığı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosuna yönlendirildiği ifade edilmişti.

‘YARGI ÇETESİ’NDEKİ 3 İSMİ AÇIKLADI

Sonraki Haber