Suriye komşularına sivrisinek ihraç eden bir bataklık olamaz

Türkiye’nin güvenliği Suriye’den başlar. Suriye’nin bölünmesi Türkiye’nin bölünmesini tetikler. Türkiye için en önemli şey Suriye’nin birliğini ve bütünlüğünü korumasıdır. TSK, sadece sınırda tampon bölge yaratmak için değil, kararlı ve caydırıcı bir kuvvet olduğunu göstermek için Suriye’ye girmeli

13 yıl emperyalizme ve siyonizme karşı kahramanca direnen Beşar Esad başkanlığındaki Suriye Hükûmeti yıkıldı. Ama dünyanın en zalim imparatorluklarına karşı her gün ölümün üzerine üzerine yürüyerek şehitler veren bir halk teslim alınabilir mi? Tarihte bunun örneği var mı? Bizler Anadolu halkı bunları çok yakından gördük ve yaşadık.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Suriye Hükûmeti’nin yıkılışında kendilerinin parmağı olmadığı konusunda yemin billah ediyor. Ama sonra da bir sevinç! Esad’ın arkasından teneke çalıyor. Ağzı kulaklarına varıyor.

Sevinilecek ne var bunda? Ben anlayamadım? Türkiye bunun neresine seviniyor? Türkiye nerede başarı kazandı? Acaba kendi ayağına kuşun sıkmasın?

Bugün Suriye’deki en önemli tehlike bölünmedir. Suriye’nin parçalanması, toprak bütünlüğünü ve siyasal egemenliğini yitirmesidir.

AK PARTİ HÜKÛMETİ’NİN EN TEMEL HATALARI

Birincisi; Colani terörist değil mi? Gerek ABD gerek BM gerek gerek Türk hukukuna göre terörist kabul edilmedi mi? Bırakalım hukuku pratiğe ve olgulara bakalım. Ellerinde Amerika’nın, Avrupa’nın verdiği silahlarla kardeşlerini öldürmüyorlar mı?

Sakın vatanları için savaşıyorlar demeyin. Onların bugüne kadar vatanları için ne ABD’ye ne İsrail’e ne de yabancı bir devlete karşı bir kurşun attığı görülmüş veya duyulmuş mudur?

Şimdi ne değişti de teröristten cumhurbaşkanı oluyor? Dünyada teröristten cumhurbaşkanı olan bir ülke var mı? Var. Almanya’daki Hitler, İtalya’daki Mussolini. Yıllarca devlet başkanlığı yaptılar ama sonları darağacında bitti.

Peki, AK Partili yurttaşlarımız dâhil herkese soruyorum. Eğer Türkiye’de 15 Temmuz başarılı olsaydı kim cumhurbaşkanı olurdu? Fetullah Gülen’den başkası olabilir mi? Elinizi vicdanınıza koyun değerli kardeşlerim Fetullah’tan, terörist başı Abdullah Öcalan’dan cumhurbaşkanı olur mu? Allah akıl fikir versin Sayın Fidan! Namaz kılıyor, oruç tutuyor diye teröristten cumhurbaşkanı olur mu? Ona kalırsan Fetullah namaz ve orucun üstüne bir de vaaz ediyordu.

İkincisi, Suriye olayında ABD ve İsrail kazandı. Bölge ülkeleri kaybetti.

Rusya mı seviniyor? İran’mı? Irak mı? Lübnan mı? Yemen mi? Filistin mi? Hizbullah mı? Müslüman Araplar mı? Suriye’de kim seviniyor? HTŞ; PKK, PYD, DEAŞ ne kadar sizin deyiminizle “muhalefet” ya da terörist varsa hepsi zil takmış oynuyor.

Üçüncüsü; ABD bizi övüyor. Trump bizi övüyor. Bütün Avrupa bize gıpta ediyor, bizimle ilişkiye geçmek istiyor diye kendi kendinize gelin güvey oluyorsunuz. Suriye’de ABD ve İsrail ile Batı’yla istikrar sağlanabilir mi? Bunlar sizi kandırmak ve yanına çekmek için birer tuzak değil mi?

Astana Formatı niye kuruldu? Atlantik’in Cenevre’sine karşı kurulmadı mı? Peki, Sayın Fidan Rusya’yı dışladınız, İran’ı küstürdünüz, Irak’ı kenara ittiniz, Lübnan’ı ekarte ettiniz, Hizbullah’ı dikkate bile almadınız, dilim varmıyor ama Filistin’e ihanet ettiniz.

Peki, yarın siz İsrail ve ABD ile karşı karşıya geldiğinizde yanınızda kimi bulabilirsiniz? Bu uzak bir ihtimal değil ki! Karşılıklı salvolar başladı bile. Ortadoğu’nun değişmez baş çelişmesi Kukla Kürdistan ile bölge ülkeleri arasında değil mi?

ABD ve İsrail, İkinci İsrail planından vazgeçer mi? ABD artık PKK yerine Türkiye’yi tercih edecek söylemi bir hayal. Madem bizi tercih edecek de Yunanistan kıyılarına niçin üs kuruyor? Niçin namlularını Türkiye’ye çeviriyor? En önemlisi niçin PKK’ya yüz binlerce tır silah veriyor.

Sayın Fidan, Sayın Çelik, dostlarını küstüren düşman saldırdığında yalnız kalır.

ABD yöneticileri silahsız da olsa, külahsız da olsa otonom bir Kürt Devletçiğinin kurulmasından asla vazgeçmiyorlar. Bu yüzden Türkiye terör bölgelerini acilen dağıtmalıdır.

YENİLGİ GEÇİCİDİR ÇÜNKÜ EMPERYALİZM ÇÖKÜYOR

Suriye halkı, Arap ulusunun en köklü, en birikimli, en kültürlü, en çağdaş, en laik, kadim halklarının başında gelir. Suriye Arap Cumhuriyeti bir çadır devleti değildir. Emirliklere, Şeyhliklere benzemez. Türk Kurtuluş Savaşı’yla birlikte Fransız ve İngiliz emperyalizmine karşı savaşarak kuruldu. Bağdat, Kudüs, Mekke, Medine, Kahire, İskenderiye, Tunus, Cezayir neyse Şam ve Halep de odur.

Bugün Suriye halkına giydirilmek istenen gömlek onlara dar gelecektir. Yakında Suriye’de millî bir istiklal mücadelesi başlayacaktır.

Şimdi Atlantik çöküyor. Asya’dan yep yeni bir uygarlık doğuyor. ABD, Afganistan gibi yoksul bir ülkeden bile arkasına bakmadan kaçıyor. Bu şartlarda Suriye halkını uzun süre baskı altına almak bir hayaldir. Bu emperyalizmin ve Siyonizm’in Batı Asya’daki son şansı, son atağıdır. Birkaç yıl sonra ABD emperyalizmi tasını tarağını toplayarak Batı Asya’yı terk edecek. İsrail’in ise devlet olarak varlığı bile tartışılır. Hele PKK; HTŞ, DEAŞ gibi piyonlarının durumu ise hazin olacaktır.

SURİYE’DEKİ EN BÜYÜK TEHLİKE

Bugün Suriye’deki en önemli tehlike bölünmedir. Suriye’nin parçalanması, toprak bütünlüğünü ve siyasal egemenliğini yitirmesidir. Açlık, sefalet, ekonomi ikinci plandadır. Suriye’de insanlar 13 yıldır açlıktan ölmedi şimdi de ölmez. Ama vatanını yitirirse ekip biçeceği bir arazisi kalmaz. Namaz kılmak için seccade sereceği bir toprak da bulamaz. Bırakalım dostluğu, hoş görüyü etnik ve dini gruplar arasında kan gövdeyi götürür.

SORUN SİLAHLA ÇÖZÜLÜR

ABD’nin PKK yerine Türkiye’yi tercih edeceğini ummak, HTŞ’yi pohpohlayarak onun üzerinde etki sağlayacağını zannetmek hem yanlış hem de siyasi körlüktür. Ricayla, dilekçeyle PKK gibi terör örgütleri silah bırakmaz. Suriye’de silahın varsa, gücün varsa etkili olabilirsin. Kısacası sorunlar ancak silahla çözülebilir.

Dünyanın bütün akbabaları bir parça koparabilmek için leş kargaları gibi Suriye’nin başına üşüşüyor. Düne kadar terörist dediklerini bugün baş tacı yapıyorlar. Hepsinin amacı da katlettikleri Suriye halkının vücudundan birer parça koparabilmektir.

Bugün Suriye’de tek bir sorun bulunuyor. Suriye bağımsız bir devlet olarak kalacak mı? Kalmayacak mı?
Bağımsız devlet olmanın iki temel koşulu vardır.

Birincisi; milli bir devlet olmasıdır.

Eskiden olduğu gibi üniter (tekil) bir devlet olarak kalmasıdır. Federasyon, özerklik, muhtariyet, otonom vb. gibi yönetimler bölünme ve parçalanma getirir. Amerika, Avrupa ve Atlantik ülkelerinin sürekli azınlık hakları üzerinde durmaları bir tuzaktır. Eğer Suriye milli devlet olarak kalacaksa ulus temelinde örgütlenmeli, etnik ve dini azınlıklara devlet yönetiminde ayrıcalıklar tanımamalıdır. Çünkü özerk devlet böler, üniter devlet birleştirir.

İkincisi; laik devlet olmasıdır.

Suriye eskiden olduğu gibi laik bir devlet olarak kalmalıdır. Şeriat hukuku böler, laik hukuk birleştirir. Bilindiği gibi laiklik bütün din, mezhep ve inanç gruplarına hoşgörü ile yaklaşır. Onlar arasında ayrım yapmaz. Onların birbirleri üzerindeki baskı ve tahakkümüne de izin vermez.

İşte Suriye’nin sorunu budur. Türkiye’yi ilgilendiren de budur. Eğer Suriye’de insan haklarına saygı, azınlıklara özgürlük vb. gibi gerekçelerle Arabistan, Nusayristan, Kürdistan, Dürzistan, Sünnistan, Alevistan, Türkmenistan vb. gibi özerk, federatif veya otonom bölgeler kurulursa bu durum kesinlikle bölünmeye götürür.

Suriye’de Esad Hükûmeti’nin denetimi kaybolmaya başlayınca Türk Hükûmeti çok önemli bir adım atmıştı. Etkisi ve denetimi altındaki Suriye Milli Ordusu (SMO) ile PKK-YPG’nin bulunduğu bölgelere operasyona başlamıştı. Onlara büyük darbeler vurmuş ve yerli halkın, Arap aşiretlerin yardımıyla da onları temizlemeye başlamıştı.

PKK-PYD zaten zayıf bir güçtü. Türk Ordusu ile karşılaştırılması bile düşünülemezdi. Tam temizlik devam ederken sıkışan terörist gruba ABD desteğe geldi. Onu korumaya aldı. PKK teröristlerini kovalayan TSK ve SMO kuvvetlerinin önünü kesmeye başladı.

ABD yöneticileri silahsız da olsa, külahsız da olsa otonom bir Kürt Devletçiğinin kurulmasından asla vazgeçmiyorlar. Çünkü biliyorlar ki bataklık durunca mutlaka sivrisinekler üremeye devam eder. Adı bugün PYD/YPG olur, değiştirilir SDG olarak devam eder. Hatta Türkiye çok ısrar ederse yarın SDG de değişir MDG olur. Ama isim değişmekle terörist olmaktan vazgeçmez.

SURİYE’DE SORUNU TÜRK ORDUSU ÇÖZER

Sadece sınırda tampon bir bölge yaratmak için değil, kararlı ve caydırıcı bir kuvvet olduğunu göstermek için TSK Suriye’ye girmelidir.

Türkiye’nin şu anda en yakıcı sorunu ekonomiden önce güvenliktir. Türk toplumu aç ve açıkta kalmaz ama vatanı bölünürse ekip biçeceği bir toprak parçası bulamaz. Daha da kötüsü yıllarca kardeşçe geçindiği insanlar arasında kan gövdeyi götürür. Bölünme cinayettir. Katliamsız, cinayetsiz bölünme olmaz.

Irak bölündü 2 milyona yakın insan öldü. Libya bölündü yüz binlerce insan ve liderleri Kaddafi linç edilerek öldürüldü. Bugün hâlâ ülkede iki hükümet bulunuyor. Suriye 13 yıldır bölünmeye karşı savaşıyor ama 500 bin yurttaşını yitirdi. Yugoslavya’yı saymıyorum bile. Onun için ordumuzun Suriye sınırımızı güvenceye alması şarttır, elzemdir.

Türkiye’nin güvenliği Suriye’den başlar. Suriye’nin bölünmesi Türkiye’nin bölünmesini tetikler. Türkiye için en önemli şey Suriye’nin birliğini ve bütünlüğünü korumasıdır. Şu anda Türkiye’nin gündeminde bundan daha önemli hiçbir sorun yoktur. Çünkü Suriye bölünürse Türkiye’de bölünür. Ya da Türkiye’nin bağımsızlığı ve siyasi birliği büyük sıkıntıya düşer. Artık sözün bittiği yerdeyiz.

O açıdan Türkiye’nin harekâtı en başta ülkemizin milli bağımsızlığına hizmet eder. Ama aynı zamanda Suriye’nin birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasına da yardımcı olur. Daha da önemlisi İran, Irak gibi bölge ülkelerinin de bağımsızlığına, siyasi egemenliğine ve toprak bütünlüğünün korunmasına hizmet eder.

O nedenle Rusya ve İran başta olmak üzere bütün komşu devletler destek verir birçoğu da harekâta katılır. Çin başta olmak üzere bütün Asya ülkeleri harekâtı destekler. Çünkü bağımsız ve özgür bir Suriye bütün Avrasya ülkelerinin gelişmesi ve kalkınması için gereklidir. Suriye’nin bölünüp parçalanması sadece ABD ve İsrail’e yarar.

Sonraki Haber