İşte zafer karesi: Esad’dan Arap manifestosu

12 yıl süren emperyalist savaşa ve ABD işgaline rağmen Suriye yıkılmadı. Beşar Esad liderliğinde Suriye halkı kahramanca savaştı ve sonunda kazandı. Esad, 12 yıl sonra ilk kez çıktığı Arap Birliği kürsüsünden programatik bir konuşma yaptı.

Suudi Arabistan’da toplanan 32. Arap Birliği Liderler Zirvesi dün sona erdi. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, 12 yılın ardından ilk kez Arap Birliği kürsüsünden seslendi. Esad, çok kutuplu dünya, neoliberalizme karşı mücadele ve Arap kimliğinin güçlendirilmesine odaklanan kapsamlı bir konuşma yaptı. Esad, önceki gün Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman tarafından çok sıcak bir şekilde karşılandı. Zirve boyunca Arap liderlerinin Esad’a ilgisi dikkat çekti. Böylece Amerika’nın fitneleriyle Batı Asya’da açılan bir düşmanlık sayfası daha kapatıldı.

Daha önce Suriye’nin üyeliğe geri dönüşüne karşı çıkan Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Al Sani de Zirve’ye katıldı. Suriye’nin devlet ajansı SANA, iki liderin tokalaştığını yazdı. Suudi Arabistan kaynakları Sani’nin Esad’ın konuşmasını dinlemeden toplantıdan ayrıldığını ileri sürdü. Ancak Arap Devletleri Liderlerinin eksiksiz bir şekilde Beşar Esad’la birlikte fotoğraf karesinde yer alması “zaferin mührü” olarak yorumlandı.

‘ÇOK KUTUPLU DÜNYA FIRSATI’

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Arap Birliği zirvesinde yaptığı konuşmada Suriye’nin Arap aidiyetini ve Arap Birliği’nin yabancı kuşatmasını yarmak için bir çıkış noktası olması gerektiğine işaret etti. Esad konuşmasında şu vurguları yaptı: “Tehditler söz konusu olduğunda, riskler ve fırsatlar birliktedir. Bugün, Batı’nın her türlü ilke, ahlak, dostluk ve ortaklıktan yoksun bir dünya düzenine hakim olmasının ardından dünya düzeninin çok kutuplu bir yapıya dönüşmesi gibi bir fırsatla karşı karşıyayız.

“Bu, Arap ilişkilerini en az dış müdahale ile yeniden düzenlemek için tarihi bir fırsattır. Bunun için kendimizi bu gelişen yeni dünyada yeniden konumlandırmalı ve böylece bu düzenin etkin üyeleri haline gelmeliyiz. Bu da zirve öncesindeki uzlaşmalardan doğan olumlu atmosfere daha fazla yatırım yapmayı gerektirmektedir.

‘NEOLİBERALİZME KARŞI MİLLİ KİMLİK VE KÜLTÜR’

“İçinde bulunduğumuz durum, insanın doğuştan gelen doğasını hedef alıp eritmeye ve onu ahlak ve kimliğinden soymaya çalışan yaklaşmakta olan neoliberalizm karşısında kültürümüzü pekiştirmemiz için bir fırsattır. Bu aynı zamanda Batı tarafından yanlış bir şekilde etnik ayrımcılık ve şovenizmle suçlanan Arap kimliğimizi medeniyet boyutuyla tanımlamamız için de bir fırsattır.

“Batı’nın amacı, doğal ulusal, etnik ve dini unsurlar arasında sürekli bir çatışma hali yaratmak ve bunun sonucunda toplumlarımızın diğer uluslara karşı değil birbirlerine karşı mücadele ederek parçalanmasını sağlamak olmuştur. “Söz konusu girişimler ne Arap düzeyinde dışlanmış olan Siyonist varlığın direnen Filistin halkına karşı işlediği zulümlerle başlıyor ne de Müslüman Kardeşler’in çarpıtılmış bir versiyonuyla enjekte edilen yayılmacı Osmanlı ideolojisiyle sona eriyor.

“Bu konular aynı zamanda gelişmekte olan toplumlarımızın en önemli önceliği olan kalkınma sorunundan da ayrılamaz.

‘ORTAK ARAP EYLEMİ’

“İşte bu noktada Arap Birliği’nin rolü ortaya çıkmaktadır. Zira Arap Birliği, tüzüğünü ve iç tüzüğünü gözden geçirerek ve çalışma mekanizmalarını modern zamanlara ayak uyduracak şekilde yenileyerek çerçevesini geliştirirse ortak Arap eylemine liderlik edebilir.

“Ortak Arap eylemi, daha sonra uygulama planlarına dönüştürülebilecek ortak vizyonlara, stratejilere ve hedeflere ihtiyaç duyar. Aynı zamanda birleşik bir politika, sağlam ilkeler, net mekanizmalar ve kısıtlamalar gerektirir. Ancak o zaman fevri tepkilerden uzaklaşabilir ve yaklaşan olayları öngörmeye başlayabiliriz.

“Bunu yaparak Arap Birliği, yabancı kuşatmasının ortağı olmaktan ziyade kuşatmayı yaracak bir çıkış noktası haline gelecektir. Ayrıca saldırganlığın yayıcısı olmaktan ziyade saldırganlığa karşı bir sığınak haline gelecektir. “En önemlisi, halkların kendi iç meselelerini halletmelerine izin vermektir. Bizim rolümüz, yabancı müdahalesini önlemek ve sadece talep etmeleri halinde ülkelere yardım etmektir.

‘SURİYE, ARAP KİMLİĞİNİN DURMADAN ÇARPAN YÜREĞİDİR’

Suriye’ye gelince, onun geçmişi, bugünü ve geleceği Arapçılıktır. Ancak bu aidiyet Arapçılığıdır, bağımlılık Arapçılığı değildir. Bir kişi herhangi bir nedenle bağımlı olduğu kişiyi değiştirebilir ama aidiyetini değiştirmez. Aidiyetlerini değiştirenlere gelince, bu onların her zaman aidiyetten yoksun oldukları anlamına gelir. Ve aidiyetin kalbinde duran her kim olursa olsun, Suriye’nin Arap kimliğinin durmadan çarpan yüreği olduğunu ve Arapçılığın Suriye’nin özünde yattığını bilerek asla bağımlı hale gelemez. Bu zirveyi büyük bir küresel istikrarsızlığın yaşandığı bir dönemde gerçekleştiriyor olsak da, bu zirvede doruğa ulaşan Araplar arası, bölgesel ve uluslararası yakınlaşmanın ışığında umutlarımız artıyor. Umarım bu zirve, bölgemizde savaş ve yıkım yerine barış, kalkınma ve refahın sağlanması için Arapların dayanışma içinde hareket edeceği yeni bir dönemin başlangıcı olur.” Esad, konuşmasını ev sahibi Suudi Arabistan’a teşekkür ederek sonlandırdı:

“Bölgemizde uzlaşıyı teşvik etmek için oynadığı büyük rol ve sarf ettiği yoğun çabalar ve bu zirvenin başarısı için İki Kutsal Caminin Muhafızı’na teşekkür ediyorum.”

‘KOMPLO BAŞARISIZ OLDU’

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, “Suriye’yi parçalamayı hedefleyen komplo başarısız oldu.” diyerek Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşünden memnuniyet duyduklarını ifade etti.

“Kurulmasında ve düzenlenmesinde yer almadığımız yeni dünya düzeninin kurbanı olmayı reddediyoruz.” ifadelerini kullanan Said, Tunus’un “milli duruşunda” ve “bir başkasına karşı ittifak yapmama” konusunda kararlı olduğunu vurguladı. Said, “Yemen’de huzurun geri gelmesi, bölünmenin sona ermesi ve Sudan’da akan kanın durmasını ümit ettiklerini” kaydetti. Ürdün Kralı 2. Abdullah da Suriye’nin Arap Birliği’ne dönüşünü memnuniyetle karşıladıklarını ve bunun “krizi sona erdirme çabalarına katkıda bulunacak önemli bir adım” olduğunu söyledi. Cezayir Başbakanı Eymen bin Abdurrahman da Türkiye ve İran ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerdeki yakınlaşmadan memnuniyet duyduklarını ifade etti.

‘UKRAYNA’DA ARA BULUCULUĞA HAZIRIZ’

Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Zelenskiy’i davet ettiği zirvede, “Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin azaltılmasına yardımcı olacak her şeyi” desteklediğini ifade etti. Riyad’ın çatışmanın çözümü için ara buluculuğa hazır olduğunu söyledi.

Zirveye bizzat katılan Zelenskiy, küstahça bir konuşma yaptı. Arap dünyasının “istila ve işgallerle dolu sorunlu tarihine” atıfta bulunan Ukrayna lideri, ülkesinin “hiçbir zaman yabancılara ya da sömürgecilere boyun eğmeyeceğini” söyledi.

Zelenskiy, Rusya’ya insansız hava aracı tedarik ettiği için İran’ı suçladı. Kırım’da “Rus işgali altında yaşayan Müslüman etnik Tatarların çektiği acılardan” bahsetti. Ayrıca salondaki bazı Arap liderleri “Rusya’nın insan hakları ihlallerine göz yummakla” suçladı.

Zelenskiy konuştuğu sırada Beşar Esad’ın çeviri kulaklığını çıkarması dikkat çekti.

PUTİN’DEN ‘YAPICI ORTAKLIK’ MESAJI

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Zirve’ye video konuşmayla seslendi.

Putin, “Rusya geleneksel olarak Orta Doğu ve Kuzey Afrika devletleriyle dostane ilişkilerin geliştirilmesine ve modern insanlığın karşı karşıya kaldığı tehdit ve zorluklarla etkin bir şekilde mücadele etmek için Arap Birliği ile diyalog çerçevesinde de dahil olmak üzere yapıcı ortaklığa büyük önem vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Rus lider, Moskova’nın “ilgili BM kararları ve Arap Barış Girişimi tarafından öngörülen yaklaşımlar temelinde Filistin-İsrail çatışmasının çözümüne mümkün olan her türlü yardımı sağlamaya devam edeceğini” vurguladı. Ayrıca Sudan, Libya ve Yemen’deki çatışmaların çözümüne yönelik çabaları desteklemeye hazır olduğunu ifade etti.

SONUÇ BİLDİRİSİNDE ‘YABANCI VARLIĞI’ VURGUSU

Zirvenin sonunda yayınlanan ortak bildiride Suriye’deki “gayrimeşru yabancı varlığı” reddedildi ve Suriyeli mültecilerin nihai olarak geri dönüşü desteklendi. Ayrıca İsrail’in “Filistin halkına karşı işlediği suçlar” kınandı. Lübnan’a siyasi felcin üstesinden gelmesi çağrısında bulunuldu. Rakip generallerin geçen aydan bu yana savaş halinde olduğu Sudan’da diyalog teşvik edildi.

Yemen’in güven ve istikrarına her türlü desteğin verileceği aktarılan bildiride, Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde sürdürülen siyasi çözüm çabalarına destek vurgusu da yapıldı. Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesine ilişkin kararın memnuniyetle karşılandığı bildiride, bu adımla Suriye’nin yeniden “Arap rolüne kavuşmasına katkı” sunması temennisinde bulunuldu.

Sonraki Haber