Suriye millî takımında oynayan Türk basketbolcu: Kucaklaşmanın tam zamanı

Kemal Canbolat, Suriye’de Al Wahda takımının oyuncusu. Depremin sınır ayrımı yapmadığını belirten Canbolat, “Umuyorum ki bu durum, iki ülke olarak kenetlenmemize, iyi ilişkiler kurup barış içinde yaşamamıza vesile olur.” dedi.

Suriye milli basketbol takımı ve Al Wahda takımı oyuncusu Kemal Canbolat ile Suriye’yi de etkileyen deprem felaketi hakkında konuştuk. Canbolat, depremin Suriye’de de çok ciddi hasara yol açtığını söylerken, Batı’nın uyguladığı ambargo sebebiyle halkın zorluk çektiğini bildirdi. Canbolat, Suriye halkının Türkiye’ye sempati beslediğini ifade ederek, Suriye’deki krizin Türkiye ile Suriye arasındaki barış ile çözüleceğine inandıklarını söyledi. “Suriyedebirtürk” adlı sosyal medya hesabının da sahibi olan Canbolat, sorularımızı yanıtladı...

  • Büyük bir felaket yaşadık. Hem milletimizin hem de Suriye milletinin başı sağ olsun. Kardeş iki ülkenin halkı aynı acıyı yaşıyor ve paylaşıyor. Siz bir süredir Suriye’de Şam’da ikamet ediyorsunuz ve halkın içindesiniz. Bu sebeple size depremin Suriye’deki etkisini ve gelişmeleri sormak istiyoruz. İlk olarak, Suriye’ye nasıl yerleştiniz, neler yapıyorsunuz?

Milletimizin, Türkiye’nin ve Suriye’nin başı sağ olsun. Ben Kemal Canbolat. Basketbolcuyum. Yaklaşık 2 yıl önce Suriye Basketbol Federasyonu, Türkiye Basketbol Federasyonu'yla iletişime geçti. Benim Suriye milli takımında oynamam için bir izin istendi. Sonra federasyon da bana ulaştı ve yaptığım görüşmelerden sonra bunu kabul ettim. Şu anda Şam’da ikamet ediyorum.

Kemal Canbolat ile görüşmeyi internet üzerinden yaptık.

'ÇOĞU BİNA DAYANIKSIZ DURUMDAYDI'

  • Suriye’de depremden dolayı beş binin üzerinde ne yazık ki yaşamını kaybeden vatandaş var. Ülkede şu an gördüğünüz genel durum nedir? Hangi şehirler zarar gördü? En son 23 Şubat’ta da Hatay-Defne merkezli depremin Şam’da da hissedildiğini duyduk. Ayrıca 22 Şubat’ta da İsrail, füze saldırılarıyla Şam’ı hedef aldı. Üst üste acılar var. Nasıl değerlendirirsiniz?

Suriye, depremden çok ciddi anlamda etkilendi. Halep, Lazkiye, Ceble, Hama ve Tartus’un küçük bir bölümü, depremden ciddi anlamda etkilenen bölgeler. Özellikle Halep’te ciddi yıkımlar var. Zaten çoğu bina deprem öncesi iç savaş sebebiyle güçsüz durumdaydı. Hasar almış durumdaydı. İnsanların başka bir seçeneği olmadığı için o binalara geri dönmüşlerdi. O tarz binalar çok daha fazla etkilendiği için hepsi göçük altında kaldılar. Şam’a gelecek olursak, kuzeydeki şehirler kadar etkilenmedi depremden. Birkaç hasarlı bina yıkıldı.

İsrail saldırısına gelecek olursak, saldırı benim de bulunduğum yere iki kilometre ileride oldu. Gece vakti büyük bir patlama sesiyle uyandık. Birçok vatandaş hayatını kaybetti. Suriye çok hızlı bir şekilde savunma sistemi ile karşılık verdi. Ne yazık ki savunma sisteminin de vurduğu roketler şehrin farklı birkaç bölgesine düştü ve zayiat verdi. Arada böyle haberler alıyorduk ama şehir merkezine böyle bir saldırı hiç olmamıştı. Ben beş ayı aşkın bir süredir buradayım. İlk defa böyle bir şey oldu. Zaten deprem sebebiyle insanlar çok üzgün ve mutsuzluk içerisindeyken üzerine İsrail’in yaptığı saldırı, insanların morallerini ve yaşam enerjilerini çok kötü etkiledi.

BATI AMBARGOSUNA KARŞI SURİYE HALKI KENETLENDİ

  • Suriye'ye özellikle Asya ülkelerinden, Arap ülkelerinden çok sayıda yardım geldi. Hatta Suudi Arabistan'ın dahi yardım yaptığını gördük. Buna rağmen Batı ablukaya devam ediyor. Hiçbir Batı ülkesinden yardım duymadık, sizde buna dair bilgi var mı?

Batı ülkelerinden hiçbir yardım uçağının ve herhangi bir geminin bir şey ulaştırdığını duymadım (Röportajı yaptığımız tarih sonrası Norveç ve Almanya’dan kalkan kargo uçakları Suriye’ye uygulanan ambargoyu delerek, doğrudan Şam Havaalanı'na indiler.) Burada insanların en çok istediği şey özellikle Batı’nın uyguladığı yaptırımların kalkması. Çünkü insanlar burada acı çekiyorlar. Ekonomik yetersizlikten, tıbbi gıda ve bu tarz malzemelere ulaşım çok zor. Evet, birçok ülkeden yardım geldi lakin çok yetersiz. İnsanlar hala yeterli hijyen ürünlerine, çadırlara ve gıda ürünlerine sahip değiller. Şu an özellikle Halep’te çok kötü bir yaşam sürüyor depremden etkilenen insanlar. Hatta kendim de Halep’e giderek oradan görüntüler paylaştım, ne yazık ki mezarlarda uyuyan insanlar var. Hal böyle olunca, Şam ve çevresindeki depremden daha az etkilenen şehirlerde yaşayan Suriye halkı, elindeki ne varsa ki zaten bu bölgelerdeki insanlar da zor durumda, ellerinde iki varsa birini Suriye’nin kuzeyine gönderiyor. Halep’e, Lazkiye’ye oradaki depremden etkilenen şehirlere yardım ulaştırıyorlar. Herkes elinde ne varsa onu paylaşıyor. Evinde battaniyesi olan, kıyafeti olan, yemeği olan herkes bunları ulaştırıyor. 2011’den beri devam eden yaptırımlardan dolayı zaten devletin elinde yeterli miktarda ekipman yok. Enkazları kaldırmak bu yüzden çok daha zorlaşıyor. Arama kurtarma çalışmaları ağır aksak işliyor. Bu sebeple birçok Suriye vatandaşı depremde zor durumda kaldı.

'SURİYE HALKI TÜRKİYE İLE BARIŞ İSTİYOR'

  • Suriye halkının Türkiye'ye bakışkıyla ilgili gözlemleriniz neler?

Suriye’de toplumu ciddi anlamda gözlemleme şansım oluyor. Çünkü halkın içerisinde yaşıyorum; takım arkadaşlarım, gittiğim restoranlar, kafeler, dışarıda tanıştığım insanlar, oynadığım kulübün taraftarları... Burada Suriye halkının Türkiye halkına karşı ne bir kini, ne bir antipatisi mevcut. Herkes Türkiye’yi çok seviyor. Buradaki insanların yüzde 60'ından, 70'inden fazlası da Türk dizilerini seyrediyorlar ve dizilerden Türkçe öğrenmeye hevesliler. Benimle konuşurlarken basit Türkçe kelimeler duyuyorum. Herkes burada Türkiye’yi çok seviyor. Türkiye’ye ciddi anlamda ilgi duyuyorlar, merakları var. Suriye halkı, Türkiye ile Suriye’nin arasında bir barışın olmasını çok istiyor. İnsani yönüyle beraber aynı zamanda devletin ayağa kalkması için de inanılmaz bir etki oluşturacağına inanıyorlar. Özellikle ticari olarak. Çünkü savaş öncesinde Türkiye’yle Suriye arasında ciddi bir ticaret ağı vardı. Halep, Gaziantep, Antakya önemli ticaret bölgeleri idi. O yüzden tekrardan barışın sağlanmasını ve ülke ekonomisine de iyi katkı yapmasını çok istiyorlar. Bir de bizim en uzun kara sınırına sahip olduğumuz ülke, 911 kilometrelik bir sınırımız var. Bu kadar ciddi problemler yaşarken, terörle alakalı, başka şeylerle alakalı sınırlarımızda. Benim temennim ve isteğim devlet büyüklerimizden, aydınlarımızdan, iki ülke arasındaki barışın tekrar sağlanması ve gerek sınırımızdaki sorunlar, gerek iç problemler ortak akılla beraber çözülmelidir. Burada yaşadığım andan itibaren en büyük temennim budur. Bu konuyla alakalı elimden ne gelirse bir sporcu olarak, her şeyi yapmaya hazırım.

‘DEPREM DİPLOMATİK ADIMLARA VESİLE OLMALI’ 

  • Son olarak Türkiye ve Suriye için neler söylemek istersiniz?

Umarım bu deprem özellikle bizim ülkemize, vatandaşlarımıza, devlet büyüklerimize pozitif anlamda bir ders olur. Yani tabii ki çok büyük acı çekiyoruz. Çok sevdiklerimizi kaybettik, ben de sevdiklerimi kaybettim. Ama işte gördük, deprem ne sınır, ne asker, ne din, ırk ayrımı yapmadı. Umuyorum ki iki ülke arasında güzel bir ders olur ve tekrardan kenetlenmemize, iyi ilişkiler kurup barış içerisinde yaşamamıza vesile olur. Teşekkür ederim.

Sonraki Haber