Suriye Türkmenleri: ‘PKK bitmeden SMO lağvedilemez’
HTŞ’nin Türkmenleri yok saydığını belirten Suriye Türkmenleri, yeni yönetimin kendileriyle görüşmediğini ifade etti. Türkmen Dernekleri Federasyonu Başkanı Dr. Cevizci, PKK/PYD’nin silah bırakmadan Suriye Milli Ordusu’nu lağvetme girişimlerinin erken ve riskli olduğunun altını çizdi
Suriye Türkmen Dernekleri Federasyonu, Suriye'deki gelişmeler ve Türkmenlerin durumu hakkında dün basın toplantısı düzenledi. Taksim Camii Kültür Sanat Merkezi’nde yapılan toplantıda Federasyon Başkanı Tarık Sulo Cevizci, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki geçiş hükümetinin Türkmenlerle hiçbir diyalog kurmadığını söyledi.
Yeni yönetimin, Türkmenleri açıkça dışladığını, yapılan atamalarda tek taraflı kararlar alındığına dikkat çeken Cevizci, şunları kaydetti: “PKK/PYD’nin silahsızlandırılması tamamlanmadan Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) lağvedilmesi erken alınmış bir karar olur. SMO’nun mevcut haliyle korunması, terörle mücadele için hayati önemdedir.”
‘YENİ BİR TOTALİTER REJİM Mİ KURULUYOR?’
“8 Aralık 2024 sonrası yapılan atamalar ve kararlar kaygı verici.” diyen Cevizci, Türkmenlerin endişelerini şu şekilde sıraladı:
- “Geçiş yönetimi, atama ve terfilerde tek taraflı hareket ederek Türkmenleri sürecin dışında bırakmıştır. Bu durum, ‘demokrasiye geçiş yerine yeni bir totaliter rejimin mi kuruluyor?’ sorusunu gündeme getirmiştir.”
- “Geçiş dönemi lideri Ahmed eş-Şera, diğer gruplarla temas kurarken Türkmenlerin siyasi ve sivil temsilcileriyle görüşmemiştir.”
- “Türkmenler, Ulusal Konferans gibi kritik süreçlere dahil edilmemiştir. Bu dışlanma asla kabul edilemez.”
- “PKK ve DEAŞ gibi terör tehditleri devam ederken SMO’nun lağvedilmesi ya da başka bir yapı içinde eritilmesi, terörle mücadelede ciddi endişeler yaratmaktadır.”
‘GEREKİRSE BAŞIMIZIN ÇARESİNE BAKARIZ’
Cevizci, “Suriye Türkmenleri, halk ve toprak bütünlüğünden yanadır ve hiçbir şekilde etnik, dini ya da mezhepsel bölünmeyi desteklememektedir.” ifadelerini kullandı ve şu taleplerde bulundu:
“Suriye’nin bölünmesi durumunda Suriye Türkmenleri kendi başlarının çaresine bakacaktır. Yeni anayasanın vatandaşlık esasına göre yazılması hayati derecede önemlidir. Suriye Türkmenleri hiçbir etnik, dini ve mezhepsel temelli bir anayasayı arzu etmemektedir. Bu anayasada hiçbir etnik, dini ve mezhep grubuna ayrıcalık tanınmamalıdır. Eğer herhangi bir etnik gruba bir ayrıcalık tanınacaksa, Türkmenlere de aynı ayrıcalıkların tanınmasını şiddetle talep ederiz. Suriye çok kültürlü bir ülkedir. Her kültür grubunun kendi değerlerini yaşatmasında herhangi bir sakınca yoktur.
Bu bağlamda, Suriye Türkmenlerinin kendi dilleri olan Türk dilinde eğitim faaliyetleri yürütmeleri ve kendi kültür ile tarihlerini araştırmaları anayasal güvence altına alınmalıdır. Devrik rejim döneminde Suriye Türkmenlerine yapılan tüm haksızlıkların, gayrimeşru istilaların ve mal ile mülklerine el koymaların toplumsal barış ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde telafi edilmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi zaruridir. Yurtiçi ve yurtdışına terör tehdidi nedeniyle yaşanan zorunlu göçlerin ve bunların yaratmış olduğu sorunların çözülmesi gereklidir. Başta Türkmenler olmak üzere, yaşam bölgelerine ve yurtlarına geri dönmeleri sağlanmalıdır.
Yeni yönetimin, Suriye’nin tüm bileşenlerini, tüm renklerini ve tüm çeşitliliklerini içinde barındıracak bir istişare sistemi çerçevesinde kalıcı döneme geçiş yapmasını şiddetle tavsiye ederiz. Aksi takdirde Suriye’de verilen mücadelelerin ve milyonları aşan şehitlerin kanı ile mücadelesi boşa gitme riskiyle karşı karşıya kalacaktır.”
‘TÜRKMENLER YENİDEN ÖRGÜTLENMELİ’
Cevizci, Türkmen grupların dağınık yapısına dikkat çekti, şu vurguları yaptı: “Suriye’nin yeniden siyasi yapısının oluşturulması sürecinde Suriye Türkmenlerinin dağınık olması asla kabul edilecek bir durum değildir. Bu sebeple Suriye Türkmenlerinin bu dağınık hallerine bir an önce son verilmesi gerekmektedir. Suriye Türkmenlerinin siyasi üst çatısı olarak tasarlanan Suriye Türkmen Meclisi, ya da modern örgütlenme biçimleri kapsamında yeniden örgütlenmeli ya da lağvedilerek tüm Türkmen siyasi ve toplumsal teşekküllerinin daha iyi çalışmalar yağmak ve Türkmenlerin haklarını savunmak için önlerini açılmalıdır.”
‘PKK ile müzakere değil mücadele’
Federasyon Başkanı Dr. Tarık Sulo Cevizci, Aydınlık ve Ulusal Kanal’ın sorularını da yanıtladı.
Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel, Cevizci’ye şu soruları yöneltti: “‘Terfilerde, atamalarda dışlanıyoruz.’ dediniz. Suriye Türkmenlerinin dışlanmasında ABD ve İsrail’in etkisi var mı? Suriye’nin üçte biri ABD ve PKK işgalinde. Bu alan çok büyük bir alan. SMO, PKK’ya karşı çok büyük başarılar kazanmıştı. Siz SMO’nun lağvedilmesi tehlikesi olduğunu söylediniz. Bu olacaksa PKK’ya yönelik operasyonlar ertelendi mi? Yeni Şam yönetimi, PKK’ya bir operasyon yapar mı? HTŞ, ABD’yi karşısına alıp o bölgeye askeri güç sevk eder mi?”
Cevizci şunları söyledi: “HTŞ’nin dış müdahaleyle böyle bir karar aldığına dair bir şey görmedim. Geçiş döneminden dolayı kendi içinden atama yaptıklarını ifade ediyorlar. Ancak bu tek taraflı kararlar bizi kaygıya sevk ediyor. SMO’nun lağvedilmesi veya yeni ordu içinde eritilmesi meselesinde aynı endişeleri taşıyoruz. PKK tehdidi hâlâ devam ediyor. Silah bırakma gibi bir niyet belirtmedikleri gibi, yeni ordunun içinde kendi ordularını muhafaza etmek istiyorlar. Üst yapıda bir bölünme talep etmeseler de alt yapıda bu hedefe yönelik çalışıyorlar. Bu durum Suriye’nin ikiye bölünme riskini beraberinde getirir. PKK ile müzakere değil, mücadele edilmelidir. Bu mücadelede en etkili güç bugüne kadar SMO olmuştur. HTŞ’nin ise PKK ile karşı karşıya gelmemesi dikkat çekicidir. Halep’te PKK mahalleler üzerinde kontrol sağlarken, HTŞ onlarla müzakere ederek cesaret vermektedir. Bu sebeple SMO’nun sahada kalması hayati önemdedir. Ancak PKK temizlendikten sonra tek bir ordu kurulması en doğru karardır. Şu anda SMO’nun lağvedilmesi erken bir adımdır.”
‘TAVRIMIZ: DEMOKRATİK MÜCADELE’
Cevizci ayrıca gazetemizin “Hükümet yetkilileri sık sık ‘Suriyeli olmayan ancak HTŞ ile beraber hareket eden grupların vatandaşlık alacağını ve yeni yönetimde yer alabileceklerini’ ifade ediyor. Buna karşın Suriye Türkmenleri şu an oluşan yapının dışında tutuluyor. Eğer Türkmenler Ulusal Konferans’a davet edilmezse, bundan sonra nasıl bir tavır sergilenecek?” sorusunu ise şu sözlerle yanıtladı:
“Bu mücadelede binlerce şehit verdik, yıllarca cefalar çektik. Dışlanmayı kesinlikle kabul etmiyoruz. Suriye’nin yeniden yapılanmasında Türkmenlerin emeği ve mücadelesi göz ardı edilmemelidir. Demokratik ve hukuki çerçevede mücadelemizi sürdüreceğiz. Hiçbir şekilde taşkınlığa veya Suriye’nin bölünmesine neden olacak adımlar atmayacağız. Özellikle emperyalist güçlerin oyunlarına düşmeden anayasal haklarımızın peşinden gideceğiz. Bu mücadelemizi Türkiye’deki dostlarımız ve Türk milletiyle dayanışma içinde sürdüreceğiz. En iyi noktalara ulaşana kadar da taviz vermeyeceğiz.”