Suriye'de aşiretlerin PKK’ya karşı savaşı

Fırat’ın doğusundaki çatışmaları Aşiret-PKK/YPG çatışması arenasına sıkıştırmak doğru değil. Suriye devleti sabırla ABD/İsrail piyonu örgütlere karşı planlı, programlı ve zamanlamayı da dikkate alarak taktikler uygulamakta ve direnişleri örgütlemektedir.

Suriye'nin doğusundaki Deyrizor ilinde terör örgütü PKK/YPG'nin işgalindeki bölgede örgüt ile Arap aşiretleri arasında 27 Ağustos'ta patlak veren çatışmalar, diğer Arap aşiretlerin katılımıyla Münbiç kırsalına sıçradı.

Çağımızda emperyalizmi görmezden gelip bağımsızlık ve devrim mücadelesi verdiğini söyleyenler en sonunda piyon olurlar. Türkiye’yi sömürgeci devlet olarak değerlendirip yıkıcı eylemler örgütlemek beşinci kol faaliyetidir. Aynı şey Suriye için de geçerlidir. Antiemperyalist duruştan feragat edenler sözde devrimci, fiiliyatta karşı devrimcidir. O nedenle sap ile samanı birbirine karıştırmadan dost ve düşman tanımını iyi yapmak gerekir. Dostu (Türkiye) düşman ilan edip düşmanı (ABD/İsrail) dost gördüğünüz andan itibaren emperyalistlerin kara gücü olursunuz.

Silahınızı doğru hedefe doğrulmadığınız takdirde hem yaşadığınız ülkeye ve hem de adına piyasaya sürüldüğünüz kesime büyük zarar verirsiniz. PKK dediğimiz halk düşmanı örgütün tarihi söylediklerimizin kanıtıdır. Zaten kendileri de açıktan açığa ABD/İsrail savunuculuğu yapmaktadır.

Son günlerde Suriye’de Fırat’ın doğusunda ABD ile PKK’nın kollarından PYD/YPG’nin kışkırtıcı eylemleri ve bu eylemlere karşı başta aşiretler olmak üzere halkın tepkileri çatışmalara dönüştü. Kimileri TV’lerde uzman etiketiyle bas bas bağırarak bunu ABD’nin PKK ve kollarını İran’a karşı silahlı mücadele vermesi için zorladığı ve bunu kabul etmeyen PKK’ya ders vermek amacıyla aşiretleri örgüte karşı silahlı direnişe ikna ettiği gibi yanıltıcı açıklamalar yaptılar. Bu büyük bir yalandır ve çarpıtmadır. Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti son iki yıldır Fırat’ın doğusundaki çalışmalarına yoğunluk kazandırdı. Aşiret ileri gelenleriyle, kanaat önderleriyle aralıksız görüşüyor, halkı örgütlüyor ve zaman kolluyordu. Ayrıca lojistik destek ve silah teminatı noktasında çok önemli adımlar atıldı. İşin ancak silahla ve yerel halkın örgütlenmesiyle başarıya ulaşacağını iyi hesap eden Suriye devleti ABD’nin işgali altındaki bölgelerde de hâkimiyetin sağlanmasına çalışıyor.

Tüm bu gelişmelere rağmen hâlâ DEAŞ’a karşı mücadele verdikleri yalanına sarılarak ABD/İsrail’in bölgede kalmasının yolunu döşüyorlar. Şu saatten sonra PKK ve kollarının DEAŞ’a karşı mücadele ettiklerini söylemek abesle iştigaldir.

- Aşiret mensupları, PKK/YPG mevzilerine karşı ağır silahlar kullanıyor. -

Aşiretler, Cerablus'un güneyindeki Sacur Nehri çevresinde örgüt işgalinde bulunan bölgelere yönelik operasyon başlattı.

HALK PKK/DSG’Yİ İSTEMİYOR

PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG, Demokratik Suriye Güçleri (DSG) adı altında Şam’a başkaldırıyor. Geçen hafta içinde Deyrezor’da DEAŞ’a karşı “Güvenliği güçlendirme” operasyonu başlattığı açıklayan DSG’nin bu yalanına bölge halkı inanmadı. Operasyon adı altında bölge halkına gözdağı vermekti amaçları.

PKK/SDG’ye bağlı sözde Deyrezor Demokratik Sivil Yönetimi, “Şam hükûmeti bugün dahi güçlerimizin bölge halkına karşı manevi görevlerinin yerine getirilmesini ve bölgede güvenliğin sağlanmasını engellemek amacıyla kendisine bağlı grupları yasa dışı koridorlardan geçirerek bölgenin güvenlik ve istikrarını bozmayı hedefliyor.” açıklamasında bulundu. Peki, Deyrezor hangi ülkenin yerleşim yeri? Hangi yasa? Orası başka bir devletin egemenliğinde mi? Deyrezor Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde yer alır. ABD işgali bittiğinde Deyrezor tekrar tamamen Şam’ın egemenliğinde olacaktır ve zaten bunun ilk adımını yöre halkı atmıştır. Ayrıca Suriye’nin gönderdiği ve göndermeye devam edeceği sivil ve askeri güçleri paramiliter gruplar olarak değerlendirmek ayıptan ötedir! Suriye’de paramiliter gruplar aranacaksa bu görevi PKK/YPG ve diğer kolları uzun yıllardır üstlenmiş durumda.

PYD/YPG’nin yönettiği Demokratik Suriye Meclisi (DSM) Yürütme Kurulu Başkanı İlham Ahmed, Deyrezor’daki çatışmaların İran ve Suriye kışkırtması olduğunu söyledi. Devamla, “Bu bölge, Suriye Demokratik Güçleri (DSG) ve Uluslararası Koalisyon sayesinde büyük ölçüde IŞİD kontrolünden kurtarıldı. İstikrar, Kuzey Doğu Suriye halkı tarafından büyük çabalarla kazanıldı. Bölge genelinde huzursuzluk ve istikrarsızlık yaratmak isteyen İran destekli milisler ve Suriye rejimi tarafından yönlendirildiğine dair kanıtlar var. Suriye rejimi bunu yapmak istiyor ama neden?

Amerikan birliklerini Suriye'den çıkarmaya çalışmak potansiyel hedeflerden biri.”

Amerikan işbirlikçisi ve piyonu İlham Ahmed hanımefendi çok doğru bir tespitte bulunmuş! Evet, Suriye devleti Fırat’ın doğusundaki işgalcileri ve kara güçlerini söküp atmak istiyor ve kesinlikle söküp atacaktır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Onların değimine göre “Kuzey Doğu Suriye”de istikrar PYD/YPG/SDG/SDM kısacası PKK temizlenirse mümkün hale gelecektir. Bugünlerde yaşananlar bunun kanıtıdır. “Amerikan birliklerini Suriye'den çıkarmaya çalışmak potansiyel hedeflerden biri.” sözünü utanmadan kullanan Ahmed ve ağababaları unutmasınlar: Şam coğrafyası kolay yutulur lokma değildir ve yemek isteyenin boğazında kalır ve boğar!

DEAŞ'ı ise, ABD emperyalizminin ikrarına dayanarak söylüyoruz, kendileri kurdu. DEAŞ korkuluğu ile PKK/YPG’ye alan açtılar ve kukla devletçik oluşturmak için işgal harekâtına giriştiler.

Aşiret mensupları, zaman zaman çatışmalara ara verip dinleniyor.

SONUÇ YERİNE

Suriye’deki son gelişmeler iyiye işaret ediyor ve bunu iyi okumak gerekiyor. Halk/iktidar birlikteliğini güçlendirecek ve ülkenin birliğini yeniden inşa edecek sürece girildi. Sağlı sollu gelişmeleri doğru analiz etmeyen ya da bilinçli olarak çarpıtanlara bundan sonra gün doğmayacak. Etnik ve dini bölünmelerin savunucularını yenilgi üstüne yenilgi bekliyor.

Fırat’ın doğusundaki çatışmaları Aşiret-PKK/YPG çatışması arenasına sıkıştırmak doğru değildir. Zira PKK/YPG’nin istediği de tam da bu! Suriye devleti sabırla ABD/İsrail piyonu örgütlere karşı planlı, programlı ve zamanlamayı da dikkate alarak taktikler uygulamakta ve direnişleri örgütlemektedir. Amerikan askeri konvoyunu taşlayanlar ve köylerine sokmayanlar, ABD'nin maşası PKK/YPG’lilere karşı silaha sarılan Aşiretler Suriye halkının bir parçası ve de kendi başlarına değil devletin desteği ile direnişe geçtiler. PKK/YPG önderliği bu olguyu doğru olarak tespit etmiş ve Aşiretlerin devlet ile ilişkilerini her açıklamalarında dile getirmişlerdir. Son çatışmaları bu bağlamda ele almak gerekir. Aksi halde yanlış tahlillere yarayan rota izlenmiş olur.

Kısacası Suriye halkı topyekûn direniş dönemine giriyor. Eli kanlı Amerikan emperyalizmine, İsrail Siyonist devletine ve eli kanlı PKK/YPG’ye karşı halk elde silah ülkesini ve devletini savunmak için silaha sarılıyor. Bu bir milli kurtuluş hareketidir ve antiemperyalist direniştir. Bir kez daha selam olsun mazlum Suriye halkına ve devletine. Türkiye ve Suriye’de Amerikancı PKK/YPG ve diğer bölücü örgütlerin kökünün kurutulması elbirliği yapmakla mümkündür. İki ülkenin birleşerek mukavemette bulunması sorunun daha kolay ve kısa zamanda halledilmesinin koşullarını yaratacaktır.

Sonraki Haber